19 Şubat 2011 Cumartesi
GEÇMİŞİNİ YAKAN İNSAN (4)
Fıstık yeşili bir halı kaplı odanın,dört duvarından ikisi insan boyunu aşacak kadar yüksek ve duvar yerine geçen camla kaplıydı. Ortada baklava dilimli koyu ahşap görünümlü kahvelik sehpalarının birleştirilerek, bir daire oluşturduğu, üstü daire şeklinde büyük camlı olan sehpanın üzerine son sayfasını okuduğu kitabı bıraktı. Jack london'nın '' Martin Edeni''. Bu çok yıpranmış kitabı öylece bıraktı.Salonla televizyon odası çift kanatlı kapıyla kapılıydı. Elleriyle tıpkı japonlar'ın yaşadığı evlerde geyşaların saygıyla dizleri üzerine çökerek açtığı kapılar gibi , buzlu camlı kanatlı kapıları raylarının üzerinden sağa sola ayırıp gıcırtatarak açtı.Saat karşı duvarda asılmış Atatürk resimleri arasında 14.46 'yı gösteriyordu. Bulunduğu daire güneybatının tam yönü olduğundan güneş hele ki bu saatlerde çok etkiliydi.Bu küçük bölünmüş odanın açık kapısından güneşin parlaklığına yoğunluğuna eş değer apartmanın ara bahçesinde yıllar önce ekilmiş gerçekten söğüt ağacının bir maketi gibi olmuş zakkum ağacına tünemiş ağustos böceklerinin sesleri kulakları tırmalıyordu.Yazdı, temmuzun son haftasıydı, nem çok acımasızdı.Ne içerse içsin 2-3 dakika sonra vücudun tüm stomalarından doğaya geri veriliyordu neredeyse.Lavaboya yöneldi.Sarı ışık yansıtan, kendi yüz hatlarını izlediği ,musluğun üzerine eğrelti iliştirilmiş aynaya baktı. Gözleriyle gözlerini den düşürmüyordu asla sadec göz ucuyla hatlarına bakıyordu. Kendiyle göz gelmeye korkmuyordu, cesareti vardı ama saygısı kendisineydi yıpratıp geçmişini hala yaşadığı heyecanlarını isteklerinin yanlış olduğunu söylemesinden korkuyordu o yansıyan gözlerin.Yüzünü iyice yıkadı saçlarını boğdu suya.Saçlarından sızan suları havluyla tüketirken.Cep telefonu çaldı Jack londonun ,''Martin edeni'ni bıraktığı odadan.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
3 yorum:
Ne diyeceğimi bilemiyorum aslında.Söylenecek o kadar söz varken,kelimeler düğümleniyor insanın boğazında.
Ne diyeceğimi bilemiyorum aslında.Söylenecek o kadar söz varken,kelimeler düğümleniyor insanın boğazında.
Ne diyeceğimi bilemiyorum aslında.Söylenecek o kadar söz varken,kelimeler düğümleniyor insanın boğazında.
Yorum Gönder