Levent ÖZCAN
Doğa katliamı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Doğa katliamı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
10 Temmuz 2022 Pazar
19 Ocak 2021 Salı
DUYARSIZ DOĞA VE ONUN TEPKİSİZ TOPLUMUNA BİR ŞİİR
direnmiyorsa
iğne yapraklarıyla
kozalaklarını
fırlatmıyorsa
maden projesi çizen mühendisin başına
Arı
vız vızıldamıyorsa
iğnesini
saplamıyorsa
elinde hızar
bir bir ağaç devirenin münasip bir tarafına
Şahan
umursamıyorsa
göğün zirvesinden
pike yapıp pençe gaga
dalmıyorsa
kayaları dinamitleyenin kafasına
Sincap
tez kaçmışsa
fare ile işbirliği yapıp
kemirmiyorsa
hidrolik yağ borusunu
zayiat verdirmiyorsa hafriyat kamyonuna
Karınca
endişelenmiyorsa
yuva yapamayacağından
kolonileşip saldırmıyorsa
toprağı delik deşik edenlerin
erzak deposuna
Tilki
bir köşede
plan yapmayıp
tufaya düşürmüyorsa
kurnazlaşmıyorsa
kepçesi toprak dolu iş makinesini kullanana
sürünen yılan
zıplayan tavşan
renk cümbüşü kelebek
rengarenk sıklamen
suda alabalık
ve diğerleri
gamsızlarsa baykuş gibi
sönen her bir ocak gibi
tek tek susuyorsa ağustos böcekleri
insan olmadıkları içindir
oysa ki biz insanlar
öyle miyiz
cennet vatan uğruna
bir karış toprak için
canımızı seve seve vermez miyiz
şu doğayı oluşturan canlılar
az biraz bize bakıp çokça utansınlar
Levent ÖZCAN
31 Aralık 2019 Salı
DERTLEŞME
Denizin sesi
Dalga
Teni mavi
Güneşin sesi yok
Etkileşimi sıcak
Rengi sıcak .
Deniz güneş ve ben
İyice ilerlettik
Baş başa verip dertleşmeyi.
Levent Özcan
Dalga
Teni mavi
Güneşin sesi yok
Etkileşimi sıcak
Rengi sıcak .
Deniz güneş ve ben
İyice ilerlettik
Baş başa verip dertleşmeyi.
Levent Özcan
Etiketler:
AMATÖR ŞİİR .ORHAN VELİ,
Deniz GEZMİŞ. Şiir. ANCONOZ,
Doğa katliamı,
IŞIKSAÇAN,
Levent ÖZCAN,
memleket,
Mustafa Kemal Atatürk,
NAZIM HİKMET,
selanik,
ŞİİR. HALK ŞİİRİ AMATÖR ŞİİR
25 Aralık 2019 Çarşamba
GAVUR İZMİR
GAVUR İZMİR.
1071 den 10 yıl sonra, Türklerin ilk denizci komutanı olan Çakabey tarafından 1081 yılında ilk defa İzmir Türklerin eline geçmiş.
____/
Onun öncesinde Helenler, ionlar Persler, Doğu Roma yani Bizans, Cenevizliler, Araplar, Selçuklular derken Tarihte ilk defa : Moğolların Hristiyan güçlerle savaşıp zapt ettiği şehirdir İzmir.
Çoğu kimsenin bildiğinin aksine İzmir'in eski adı olan Atina Lehçesi yazılan SMRYNA Yunanca değil, o dönemde ki Anadolu dillerine ait bir isimdir.(Smurne)
____/
Moğolların istilası öncesinde 1310'da Aydınoğlu Umur Bey tüm şehri ele geçirir.
1344 yılında Cenevizliler kıyıdaki St. Peter Kalesi'ni ele geçirirler.
Cenevizliler aşağı kenti kontrollerinde tutarken Aydınoğulları Beyliği yukarı kentte (Kadifekale) hâkimiyet kurar.
GAVUR İZMİR deyimi o dönemden kalmadır ve Cenevizlilerin elinde kalan aşağı kenti tanımlamak için kullanılmıştır.
____/
1422 Yılında kozmopolit bir yapıda Osmanlı İmparatorluğu tarafından fetih edilir.
Ta ki 9 eylül 1922 kadar Dinsel ve Etnik yönden çokluluk biter ve İZMİR Türkleşir.
____/
Şimdi aklıma şu soruyu soruyor bilinç altım :
Mesela !
Kayseri kentinin adı
Latince Caesarea,
Yunanca καισαρία (kaysaria) adı Arapça biçiminden Türkçeleştirilmiştir.
____/
Mesela !
Konya kentinin adı
Roma döneminde Colonia Selie,
Bizans döneminde Tokonion,
Selçuklu ve Osmanlı döneminde bu ad Konya'ya dönüşmüştür.
Mesele MESELALAR DA değil,
Mesele Ötekileştirmeye çalışmakta, ötekeleştirdiğini sanmakta.
Gavur kelimesi Osmanlıcaya Farsçadan girmiş Müslüman olmayan insanlar için ve özellikle de Osmanlı Tebaasından olan Rumlar için kullanılmıştır.
Taa ki 1835 yılına kadar.
Osmanlı Padişahları Abdülmecit ve Abdülaziz dönemlerinde Gâvur sözcüğünün de içinde bulunduğu pek çok küçük düşürücü kelime yasaklanmıştır.
____/
Şimdi, Yarın Kayseri'de, Konya'da seçimleri CHP kazansa Gavurdan başka o şehirler için hangi ötekileştirici lakaplar takılacak acaba ?
Bir İzmirli olarak Cumhuriyet değerlerine bağlı Çoğu İzmirliler olarak Mart ayında yapılan yerel seçimlerde kazanılmış bağımsızlık değerlerinin kalesi idik.
Yerel seçimlerden sonra bu değerlerin kalelerine yenileri eklendi. İstanbul gibi Ankara gibi Adana gibi Mersin gibi.
Mesele aslında İnsan olup ta; doğaya-hayvanlara, havaya-toprağa sahip çıkarak İNSANCA yaşamakta.
"Gavurluk" bizde kalsın.
Levent Özcan
1071 den 10 yıl sonra, Türklerin ilk denizci komutanı olan Çakabey tarafından 1081 yılında ilk defa İzmir Türklerin eline geçmiş.
____/
Onun öncesinde Helenler, ionlar Persler, Doğu Roma yani Bizans, Cenevizliler, Araplar, Selçuklular derken Tarihte ilk defa : Moğolların Hristiyan güçlerle savaşıp zapt ettiği şehirdir İzmir.
Çoğu kimsenin bildiğinin aksine İzmir'in eski adı olan Atina Lehçesi yazılan SMRYNA Yunanca değil, o dönemde ki Anadolu dillerine ait bir isimdir.(Smurne)
____/
Moğolların istilası öncesinde 1310'da Aydınoğlu Umur Bey tüm şehri ele geçirir.
1344 yılında Cenevizliler kıyıdaki St. Peter Kalesi'ni ele geçirirler.
Cenevizliler aşağı kenti kontrollerinde tutarken Aydınoğulları Beyliği yukarı kentte (Kadifekale) hâkimiyet kurar.
GAVUR İZMİR deyimi o dönemden kalmadır ve Cenevizlilerin elinde kalan aşağı kenti tanımlamak için kullanılmıştır.
____/
1422 Yılında kozmopolit bir yapıda Osmanlı İmparatorluğu tarafından fetih edilir.
Ta ki 9 eylül 1922 kadar Dinsel ve Etnik yönden çokluluk biter ve İZMİR Türkleşir.
____/
Şimdi aklıma şu soruyu soruyor bilinç altım :
Mesela !
Kayseri kentinin adı
Latince Caesarea,
Yunanca καισαρία (kaysaria) adı Arapça biçiminden Türkçeleştirilmiştir.
____/
Mesela !
Konya kentinin adı
Roma döneminde Colonia Selie,
Bizans döneminde Tokonion,
Selçuklu ve Osmanlı döneminde bu ad Konya'ya dönüşmüştür.
Mesele MESELALAR DA değil,
Mesele Ötekileştirmeye çalışmakta, ötekeleştirdiğini sanmakta.
Gavur kelimesi Osmanlıcaya Farsçadan girmiş Müslüman olmayan insanlar için ve özellikle de Osmanlı Tebaasından olan Rumlar için kullanılmıştır.
Taa ki 1835 yılına kadar.
Osmanlı Padişahları Abdülmecit ve Abdülaziz dönemlerinde Gâvur sözcüğünün de içinde bulunduğu pek çok küçük düşürücü kelime yasaklanmıştır.
____/
Şimdi, Yarın Kayseri'de, Konya'da seçimleri CHP kazansa Gavurdan başka o şehirler için hangi ötekileştirici lakaplar takılacak acaba ?
Bir İzmirli olarak Cumhuriyet değerlerine bağlı Çoğu İzmirliler olarak Mart ayında yapılan yerel seçimlerde kazanılmış bağımsızlık değerlerinin kalesi idik.
Yerel seçimlerden sonra bu değerlerin kalelerine yenileri eklendi. İstanbul gibi Ankara gibi Adana gibi Mersin gibi.
Mesele aslında İnsan olup ta; doğaya-hayvanlara, havaya-toprağa sahip çıkarak İNSANCA yaşamakta.
"Gavurluk" bizde kalsın.
Levent Özcan
14 Eylül 2019 Cumartesi
MELİSA PROJESİNDE FARE OLMAK !
Bayraktar
Demir
Tosunbey
Seval
Eminbey
İmren
...
Ayaş
Çorum
Ayla
Heybetli
Manastır
Alakır
Maniye
Bartın
Çanakkale
...
Uzayda ilk üretilen:
1996 Patates.
Daha sonraları,
Marul,
Buğday,
Bezelye,
Zinya çiçeği !
Vesaire örnek çok.
___/
Dibimizde ki Gürcistan’ın, Mars'ta şaraplık üzüm yetiştirme projesi bile hazır.
____/
Melisa projesi:
En basit ekosistem örneği.
Bir fare ve yosunlar.
Deney:
Uzay ortamı.
İzole bir kutu.
Farenin oksijene, yosunların karbondioksite ihtiyacı var.
Fare, yosunların karbondioksit alıp oksijen sağladığı havayı soluyor.
Yosunlarda farenin oksijen alıp karbondioksit sağladığı havayı soluyor.
Fotosentez için gerekli enerji de bir ampulden sağlanıyor.
Bu ilk aşama ve başarılı sonuç alındı.
Daha sonraki evrelerde azot fosfor potasyum ve fare için gerekli besinler devreye sokulacak.
Yer İspanya.
____/
Bulunduğumuz Güneş sisteminde biz canlıları barındıracak bir gezegen kesinlikle yok !
Ne galaksimizde var nede Hubble teleskopunun ulaşabildiği diğer galaksilerde de.
Farz edelim ki bulduk.Bu teknoloji ile o uzak mesafelere ulaşmamız insan ömrü için imkansız !
____/
1 kilogram gıdanın uzaya çıkmasının maliyeti 10 Bin dolar !
Bunu NASA söylüyor.
____/
Uzaya millet ha bire bir şeyler fırlatıyor. Adamların yeni gezegen bulsalar bile oraya gidecek durumları yok.
Menzile varamadan zaten 2-3 nesil geçer.
Örnek: Uzay gemisine 2 çift karı koca binecek.
Yolculuk devam ederken Uzayda çocukları olacak.O çocuklar evlenip çocukları olacak.O çocuklar da evlenecek uzun hikaye anlayacağınız.
____/
Lafı evirip çevirmeyeyim !
Abi adamların uzayda dans ettiği tek şey uzay madenlerine ulaşmak.
Ve ulaşmışlardır da zaten.
Madenleri çıkarırken, uzayda beslenme kaynakları oluşturarak dünyaya bağımlı kalmamak.
____/
Yukarıda ilk baştaki isimler, kendimize ait olan yerli buğday çeşitlerimiz.
İkinciler ise kendimize ait yerli domates çeşitlerimiz.
Bırak buğday yetiştirmeyi saman ithal ediyoruz.
Domates için de acı gerçek: yerli tohum satmak yasaklandı. (Yıl 2006)
____/
Gelelim Melisa Projesine:
(Kendi adıma yazıyorum.)
Bu projede ki
Tıpkı fare gibiyim.
Besinimin çoğu ithal !
Yosunlar da ORMANLARIMIZ.
Varın siz tahmin edin bu projenin sonunu !
...
Levent Özcan.
3 Eylül 2019 Salı
KALEMDAŞ
Öğretmen okulunu bitirdi.
____/
Tam mesleğe başladığı sırada Birinci dünya savaşı çıktı.
____/
Askere alındı.
Yenilgi,hezimet !
____/
Ateş kes imzalandı.
Memleketine geri döndü.
____/
Bozguncu Arap ve İngilizler'e karşı hayatında ilk ve son defa savaşmadan savaş kaybeden,
Mustafa Kemal geri çekilerek Suriye ordu karagahını bu "öğretmenin" İline taşımıştı.
Mustafa Kemal boş durmuyor bir takım toplantılar yaparak, halka düşmana karşı Milli Mücadelenin önemini anlatıyordu.
____/
Yeni yetme asker dönüşü öğretmenimiz de bu toplantıları hiç kaçırmıyordu.
____/
Sarayın emri ile İl Fransız ve Ermenilere Ateşkesin ikinci günü teslim edildi.
Halk ve Yeni yetme öğretmenimiz hayretler içindeydi.
Aslında Kuvai Milliye Ünlü sıra dağlarda şimdiden başlamıştı.
Tarih mi ? Yazalım Aralık 1918.
____/
İlin Müdafaai Hukuk derneğini kurar.
____/
İstanbul'da saray yalakası, yandaş kaleminden ihanet böğürten Ali Kemal'e inat,
öğretmenimiz: dağlarda silah çatan, düşmana kafa tutan "vatan memleket dostlarına" destek vermek için arkadaşıyla beraber gazete çıkarır.
Kendi imkanları ile 300-500 adet gazete basarlar ve dağıtırlar.
____/
Defalarca gazetesi basılır, toplatılır.
Zulüm görür.
Baskı görür.
En son baskın olacağını anlar, şehri kadın kıyafeti ile terk eder.
____/
Mustafa Kemal ve Devrimci aslanlarına kalemdaş olur.
____/
Zafer kazanılır.
____/
1930 yılında Cumhuriyet Halk Fırkasına katılır.
Vekil olur.
Parti içinde çalışır.
İstanbul'da trafik kazasında hayatını kaybeder.
____/
Türk gazetecilik tarihinin en köklü gazetelerinden birisinin kurucusudur.(Bu sene 102 nci yılı)
Reklam almadan, sponsor aramadan Milli mücadeleye kelle koltukta hep destek vermiştir.
____/
Gazetesi hala çıkmaktadır:
YENİ ADANA GAZETESİ
____/
Adana'da bir caddeye,
Adana'da bir Mahalleye adı verilen bu kişi :
Ahmet Remzi YÜREĞİR'dir.
Ruhun şad olsun.
Mekanın, tüm Devrimci vatan dostu şehitlerimiz gibi hep aydınlık olsun.
Levent ÖZCAN
27 Ağustos 2019 Salı
Devrim ve Bağımsızlık mı ?
____/ İngiliz Devrimi.
Krala karşı ! Cumhuriyetçi bireylerin özgürlük kazandığı devrim.
_____/ Amerikan Devrimi.
Bir çok ırka ait fert kolonilerin, İngiltere ve Fransa'ya karşı ! kazandığı bağımsızlık devrimi.
(Amerikan ırkı diye bir şey yoktur.)
_____/ Fransız Devrimi
Fransızların Monarşiye son verip ! Cumhuriyet rejimini elde ettikleri devrim.
_____/ Rus Devrimi.
Bolşeviklerin.Çarı devirip ! Kominizmi iktidar yaptıkları devrim.
_____/ Alman Devrimi
Almanların İmparatorluk rejimini yıkıp , Weimar Cumhuriyeti'ni kurdukları devrim.
......... vesaire vesaire kanlı-kansız devrim dolu..........
Hepsini incelediğimiz de bir ülke sınırları icinde yönetim şekillerinin degiştiği devrimlerdir.
...........
____/ Türk Devrimi.
Atatürk Devrimleri.
Öncesine Bakış.
* Padişah kendi saltanatının devamı için işgalcilerle kol kola. Sefalet içinde ki halk umurunda değil.
* Yüzyıllardır teba olanlar bir anda azınlık mertebesine ulaşmışlar Vatana ihanet diz boyu her bir azınlık vatandan toprak koparma peşinde.
* Ne idüğü belirsiz ajanlar vatan topraklarında cirit atıyor.
* Memleketin her yeri Hristiyanlığı yaymaya çalışan misyoner kaynıyor.
* ithalat-ihracat demir yolları-deniz yolları kısacası ekonomi yabancı şirketlerin elinde.
* Ordular dağıtılmış silahlara el konulmuş.
* Amerika, İngiltere, Fransa, İtalya kapitalizmi,Yunanistan Megalo ideali tetikte, Bolşevik Komünizm erketede.
* Kocaman İmparatorluk 1071'den 1919 yılına kadar süregelen sürecin sonunda,dört bir yandan intikam alma, kinini kusma heveslilerince sarılmış durumda.
30 Ağustos'ta
Mustafa Kemal önderliğinde ki Devrimciler !
Rejimi devirdi.
İngiltere-Fransa-İtalya-Yunanistan-Amerika kısacası yedi düveli yendi.
Mustafa Kemal Önderliğinde ki Devrimciler !
İhanetçileri, bölücüleri yendi.
30 Ağustos Devrimcileri :
Hurafeleri devirdiler, aklı bilimi, gerçek ilimi iktidar yaptılar.
-----------
Osmanlı Torunuyuz diyor ya bazıları.
Doğrudur. Osmanlı sadece Türkler'den ibaret değildi.
Osmanlı topraklarında 72.5 milletten insan yaşardı.
____/
Mustafa Kemal Önderliğinde, 30 Ağustos Devrimcileri !
Minarelerde Ezanı,
Camilerde Namazı,
Yüreklerde İnancı
Kurtardı.
30 AĞUSTOS'TA
Mustafa Kemal Önderliğinde ki Devrimciler !
Alparslan,
Fatih Sultan,
Kanuni'nin
Osmanlı'yı Uçuruma sürükleyen
Abdülmecidin
Abdülhamitin
Vahdettinin
Onurunu
kurtardı(lar).
Özgür Osmanlı Torunları
ATATÜRK VE DEVRİMCİLERİNİ
Biz Atatürk'çülerden daha çok seviyor olmalı
Levent ÖZCAN
Etiketler:
.ORHAN VELİ,
Alınteri,
Atatürk,
Deniz GEZMİŞ. Şiir. ANCONOZ,
Doğa katliamı,
EDEBİYAT,
Emekçi,
günlük yazılar,
Levent ÖZCAN,
şiir. Günlük yazılar,
ŞİİR. HALK ŞİİRİ AMATÖR ŞİİR
21 Ağustos 2019 Çarşamba
DEĞER.
Benden İki yaş büyükler bir sene önce askere alınmış.
Ön cephelerde savaştıklarını ama er ama geç duyuyorduk.
..........
Babam orman işletmelerinde yetkiliydi.
Dağ yamacında genişçe bir kulübe de ailecek kalıyorduk.
Şanslıydık ! Devlet bize İnek bile vermişti.
Sütümüz, yoğurdumuz, peynirimiz eksik olmazdı.
Etrafımız elma ağaçlarıyla doluydu.
Kah ormanda kah elma bahçelerinde çalışıyorduk.
Toprak bereketliydi.
Kulübenin etrafında domates, biber bile yetiştiriyorduk.
______/
Alman ordularının Ukrayna'yı bir çırpıda teslim alıp iki dağ ötemize kadar geldiklerini biliyorduk.
Bir gün sonra çevrede konuşlanan seyyar Bolşevik birliği de apar topar gerisin geriye geri çekilip gözden kayboldu.
Kestiğimiz kütükleri, elma dolu kasaları her gün almaya gelen kamyon bile gelmedi.
İlçeye inemiyorduk. Tatar çocuklarını bile, Bolşevik'ler silah altına alıyordu.
______/
Kulübedeydik.
Araç sesi duyuldu.
Araba durdu.
Kapı çalındı.
Açtık.
Alman askeri ve bir Alman Teğmeni.
______/
Artık kütükleri ve elma dolu kasaları Almanlar alıyordu.
İneğimizi de aldılar.
Yokluk kıtlık çekmeye başladık.
Bir yıl böyle devam etti.
Moskova kapılarına dayanan, Kafkasya'ya tırmanan Alman ordusunun haberlerini duyuyorduk.
...........
Yine;
Kulübedeydik.
Araç sesi duyuldu.
Araba durdu.
Kapı çalındı.
Açtık.
Alman askeri ve bir Alman Teğmeni.
______/
Alman ordusu Kırım Tatar bölüğüne alındım !
Kara kıştı.
Buzlar çözülmedi ama Alman ordusu hem disiplin hemde takat yönünden çözüldü.
Hiç savaşmadım. Kafkasya sırtlarından gerisin geriye ta Sivastopul limanına kadar çekildik.
Annemi babamı kardeşlerimi hiç göremedim.!
Gemilere bindirdiler.
Bolşevik uçak saldırlarında batmaya ramak kala, Romanya kıyısına ulaştık.
Apar topar birlik olduk.
Başımızda Bir Alman Albay,
İstasyona ulaştık.
İstasyon ana baba günü gibiydi.
Yaralılar cesetler !
Trene bindirildik.
_____/
Orta ve sona yakın vagon, çatlamış çilek reçeli kavanozu gibi yoğun akışkan kıpkırmızıydı !
Ormana zor attık kendimizi.
Bolşevik uçakları, göz açıp kapatana kadar treni ateş topuna çevirdi.
İyice orman içine kaçtık.
Gece oldu.
Bir başka tren sesiyle toplandık .
Başımızda Albay acı frenle duran Trenin yanına koştuk.
Vagonlar asker doluydu.
Sabaha kadar Tren yolunu açtık.
Albay " 70 kilometre tren yolunu takip edin. Orada Ukrayna'dan gelen trene binerseniz burada yer yok" diyerek, Trene binip uzaklaştı.
( Daha sonraları öğrendim ki bizim birlikte bulananlardan bir grup, tren yolunu takip etmiş ve Ukrayna trenine ulaşmışlar. Albay da oradaymış bir başka birlik kıdemli Albayına " Birliğini terk edip bizi kendi başımıza bıraktı" diyerek bizim Albayı şikayet etmişler.. Kısa bir sorgulamadan sonra "O" Albay oracıkta kurşuna dizilmiş.)
______/
Ben ve benim gibiler korkudan tren yolunu takip etmedik. Orman dağlarını aşıp, sevkiyat yerine vardık.
(Dağ köylerinde Romen halkından zorla domuz yağı alarak ayakta durabildik. Huş ağacının kabuklarını yiyerek beslenen köy halkında kala kala domuz yağı kalmıştı. Diğer gıda ne varsa yoksa hepsine Alman ordusu el koymuştu.)
_____/
İstasyona vardık.
Bir çok birlik artıkları birleştirildi.
Yine,
Trenlere bindirildik.
Macaristan'a oradan da yer yer silah ve top sesleri eşliğinde Budapeşte'ye vardık.
Şehrin tam ortasından Tuna nehri geçiyor.
Batı tarafında biz, nehrin karşı tarafında Sırp partizanlar var.
İki gün öylece dinlendik.
Yeni birlik komutanımız: " sabah erkenden nehirin karşı kıyısına baskın yapacağız, herkes hazır olsun " dedi.
İlk defa hücuma katılacaktım. " Ah ulan Romanya da firar etseydim keşke dedim " . Ancak orada da Romen partizanlar vardı !
_____/
Nehirin ortasında ki adaya sızdık.( Margarit adası).
Her şey sakindi.
Yavaşça ilerliyorduk ki :
Birden karşıdan gelen yoğun makineli tüfekle en önde ki birlik komutanının biçildiğini gördüm.
Sol omzumda bir sıcaklık hissettim.
Sonrası kocaman karanlık.
_____/
Gözlerimi acı ile açtım.
Vurulmuştum.
Sol yanım sarılı, sarsıntıyla sallanıyordum.
Etrafım inleyen, ağlayan askerle doluydu.
Belli ki yaralı trenindeyim.
Tekrar bayılmışım.
_____/
Avusturya-Alman sınırında zamanında Yahudi zenginlerinin dağ evi olarak kullandıkları villalara yerleştirildik.
Sarışın mavi gözlü Alman hemşire kaldığımız villada ki yaralı askerlerle ilgileniyordu.
Savaşın sona erdiğini, Hitler'in öldüğünü, Bolşeviklerin Berlin'i aldığını o hemşireden öğrendim.
_____/
Kırım Tatar'ıydım.
Ama öyle ama böyle Alman ordusu mensubu olsam da sonuçta Sovyet vatandaşıydım.
Bolşeviklerin ben ve benim gibilere neler yapacağını düşünmek bile istemiyordum.
Eski kuvvetim yerine geliyordu.
Tedavi için Almanya'ya gönderileceğimizi öğrendim.
Ve tabii orada sorguya çekilecektik.
Nakil Treninin penceresinden kafa kağıtlarımın hepsini attım.
Sarışın hemşire yardımıyla vagon yaralı kayıt defterini de bir şekilde yok ettik.
Tek tesellim gideceğimiz yerde Amerikan kuvvetlerinin olacağını biliyor olmamdı.
_____/
Nünberberg'te yarı açık bir kampa yerleştirildik.
Amerikalı askerler gözetimindeydik.
Sorguya alındım.
"Kırımda yaşayan Tatarım.
Alman ordusu tarafından.
Zorla çalıştırılmak için esir alındım.
Budapeşte de vuruldum" dedim.
_____/
_____/
" Seni nereye gönderilim" diye sordu masa başında oturan Amerikan Binbaşısı.
" İstersen Kanada, Amerika, İngiltere, yada burada Almanya da kal "
Savaş daha sıcaktı.
Nice vahşeti görmüştüm.
Türkiye savaşa girmemişti.
"Bolşeviklere beni vermeyin" dedim.
" Ben Türkiye'ye gitmek istiyorum. "
O karmaşa da kayıtları irdelemediler.
Kafa kağıdım yerine beyanıma göre ismimin karşısına TURKEY yazdı, Amerikalı Binbaşı.
Antlaşmalar gereği işe yerleştirilmek ve iskan sağlanması garantisi ile İzmir'e gönderildim.
______/
Evlendim.
Çocuklarım oldu.
Devlet Kara yollarında çalışıyordum.
Yıl 1972.
Bursa'dan biri tayin olarak geldi ekibimize.
O da, Kırım Tatar'ımış.
0 da, Alman ordusuna alınmış.
O da, bir yolunu bulup kendini Türkiye'ye göndertmiş !
"Sen Alman Hükümetinden Alman ordusunda görev yaptığın için maaş alıyor musun" diye sordu bana.
" Ne maaşı ? Hem ben Kırım'dan geldiğim anlaşılmasın diye yaralı vagonunda ki kayıt defterlerini yok ettim" dedim.
Kendisinin nasıl müracaat ettiğini uzun uzun anlattı. " Yinede sen git " ısrarlarını sürdürdü.
________/
Alsancak'ta Alman konsolosluk binasına girdim. Sekretere başımdan geçenleri anlattım. Sekreter "Biraz bekleyin" diyerek yanımdan ayrıldı. Bir süre sonra geldi ve " Konsolos Bey sizinle görüşmek istiyor" dedi. Beraberce Konsolosun odasına girdik. Ben anlattım sekreter tercüme etti. Konsolosun yaralandığım yeri görmek istediğini söyledi. Gömleğimi çıkardım. Sol omzumda ki yara izini gösterdim. Beni Varyant da ki hastahaneye göndereceklerini oradan gelen rapora göre de bana haber vereceklerini söylediler. ( İki adımlık yer tutarı taksi ücretini de verdiler !)
______/
Altı ay sonra yazı ile beni Konsolosluğa çağırdılar. Askeri arşivleri taradıklarını ve Avusturya'ya kadar olan bölümden sonra ki kayıtlara ulaşamadıklarını belirttiler. Ben de o kayıtları bilerek yok ettiğimi eğer Sovyetler Birliğine geri gidersem, Bolşeviklerin beni öldürmesinden korktuğumu söyledim.
_______/
Ziraat Bankasında hesap açıp gelmemi söylediler. Hemen gittim hesap açtım. Hesap numaramı aldılar. Önce toplu bir paranın geleceğini (geçmiş yıllara ait) daha sonra her ayın şu gününün de şu kadar Mark yatacaktır deyip bana teşekkür edip veda ettiler.
_______/
- Yapma ya ?!!!
Yaaa. Hani bana sorup duruyon ya,
" Enver Amca 69 Model bu külüstür Ford arabayı kullanmasan da her gün neden bir yerlerini tamir ediyorsun diye. " İşte bu arabayı 1972 yılında Alman Hükümetinin gönderdiği birikmiş para ile aldım." Bu arabada Anne-Baba Kardeş-Memleket hasreti var. Ben ölene kadar bu araba burada kalacak.....
Allah rahmet eylesin Enver Amca.
(Arabası yok şimdi sokakta)
Levent ÖZCAN.
1969 Model Alman Ford'u satın aldım.
Ön cephelerde savaştıklarını ama er ama geç duyuyorduk.
..........
Babam orman işletmelerinde yetkiliydi.
Dağ yamacında genişçe bir kulübe de ailecek kalıyorduk.
Şanslıydık ! Devlet bize İnek bile vermişti.
Sütümüz, yoğurdumuz, peynirimiz eksik olmazdı.
Etrafımız elma ağaçlarıyla doluydu.
Kah ormanda kah elma bahçelerinde çalışıyorduk.
Toprak bereketliydi.
Kulübenin etrafında domates, biber bile yetiştiriyorduk.
______/
Alman ordularının Ukrayna'yı bir çırpıda teslim alıp iki dağ ötemize kadar geldiklerini biliyorduk.
Bir gün sonra çevrede konuşlanan seyyar Bolşevik birliği de apar topar gerisin geriye geri çekilip gözden kayboldu.
Kestiğimiz kütükleri, elma dolu kasaları her gün almaya gelen kamyon bile gelmedi.
İlçeye inemiyorduk. Tatar çocuklarını bile, Bolşevik'ler silah altına alıyordu.
______/
Kulübedeydik.
Araç sesi duyuldu.
Araba durdu.
Kapı çalındı.
Açtık.
Alman askeri ve bir Alman Teğmeni.
______/
Artık kütükleri ve elma dolu kasaları Almanlar alıyordu.
İneğimizi de aldılar.
Yokluk kıtlık çekmeye başladık.
Bir yıl böyle devam etti.
Moskova kapılarına dayanan, Kafkasya'ya tırmanan Alman ordusunun haberlerini duyuyorduk.
...........
Yine;
Kulübedeydik.
Araç sesi duyuldu.
Araba durdu.
Kapı çalındı.
Açtık.
Alman askeri ve bir Alman Teğmeni.
______/
Alman ordusu Kırım Tatar bölüğüne alındım !
Kara kıştı.
Buzlar çözülmedi ama Alman ordusu hem disiplin hemde takat yönünden çözüldü.
Hiç savaşmadım. Kafkasya sırtlarından gerisin geriye ta Sivastopul limanına kadar çekildik.
Annemi babamı kardeşlerimi hiç göremedim.!
Gemilere bindirdiler.
Bolşevik uçak saldırlarında batmaya ramak kala, Romanya kıyısına ulaştık.
Apar topar birlik olduk.
Başımızda Bir Alman Albay,
İstasyona ulaştık.
İstasyon ana baba günü gibiydi.
Yaralılar cesetler !
Trene bindirildik.
_____/
Orta ve sona yakın vagon, çatlamış çilek reçeli kavanozu gibi yoğun akışkan kıpkırmızıydı !
Ormana zor attık kendimizi.
Bolşevik uçakları, göz açıp kapatana kadar treni ateş topuna çevirdi.
İyice orman içine kaçtık.
Gece oldu.
Bir başka tren sesiyle toplandık .
Başımızda Albay acı frenle duran Trenin yanına koştuk.
Vagonlar asker doluydu.
Sabaha kadar Tren yolunu açtık.
Albay " 70 kilometre tren yolunu takip edin. Orada Ukrayna'dan gelen trene binerseniz burada yer yok" diyerek, Trene binip uzaklaştı.
( Daha sonraları öğrendim ki bizim birlikte bulananlardan bir grup, tren yolunu takip etmiş ve Ukrayna trenine ulaşmışlar. Albay da oradaymış bir başka birlik kıdemli Albayına " Birliğini terk edip bizi kendi başımıza bıraktı" diyerek bizim Albayı şikayet etmişler.. Kısa bir sorgulamadan sonra "O" Albay oracıkta kurşuna dizilmiş.)
______/
Ben ve benim gibiler korkudan tren yolunu takip etmedik. Orman dağlarını aşıp, sevkiyat yerine vardık.
(Dağ köylerinde Romen halkından zorla domuz yağı alarak ayakta durabildik. Huş ağacının kabuklarını yiyerek beslenen köy halkında kala kala domuz yağı kalmıştı. Diğer gıda ne varsa yoksa hepsine Alman ordusu el koymuştu.)
_____/
İstasyona vardık.
Bir çok birlik artıkları birleştirildi.
Yine,
Trenlere bindirildik.
Macaristan'a oradan da yer yer silah ve top sesleri eşliğinde Budapeşte'ye vardık.
Şehrin tam ortasından Tuna nehri geçiyor.
Batı tarafında biz, nehrin karşı tarafında Sırp partizanlar var.
İki gün öylece dinlendik.
Yeni birlik komutanımız: " sabah erkenden nehirin karşı kıyısına baskın yapacağız, herkes hazır olsun " dedi.
İlk defa hücuma katılacaktım. " Ah ulan Romanya da firar etseydim keşke dedim " . Ancak orada da Romen partizanlar vardı !
_____/
Nehirin ortasında ki adaya sızdık.( Margarit adası).
Her şey sakindi.
Yavaşça ilerliyorduk ki :
Birden karşıdan gelen yoğun makineli tüfekle en önde ki birlik komutanının biçildiğini gördüm.
Sol omzumda bir sıcaklık hissettim.
Sonrası kocaman karanlık.
_____/
Gözlerimi acı ile açtım.
Vurulmuştum.
Sol yanım sarılı, sarsıntıyla sallanıyordum.
Etrafım inleyen, ağlayan askerle doluydu.
Belli ki yaralı trenindeyim.
Tekrar bayılmışım.
_____/
Avusturya-Alman sınırında zamanında Yahudi zenginlerinin dağ evi olarak kullandıkları villalara yerleştirildik.
Sarışın mavi gözlü Alman hemşire kaldığımız villada ki yaralı askerlerle ilgileniyordu.
Savaşın sona erdiğini, Hitler'in öldüğünü, Bolşeviklerin Berlin'i aldığını o hemşireden öğrendim.
_____/
Kırım Tatar'ıydım.
Ama öyle ama böyle Alman ordusu mensubu olsam da sonuçta Sovyet vatandaşıydım.
Bolşeviklerin ben ve benim gibilere neler yapacağını düşünmek bile istemiyordum.
Eski kuvvetim yerine geliyordu.
Tedavi için Almanya'ya gönderileceğimizi öğrendim.
Ve tabii orada sorguya çekilecektik.
Nakil Treninin penceresinden kafa kağıtlarımın hepsini attım.
Sarışın hemşire yardımıyla vagon yaralı kayıt defterini de bir şekilde yok ettik.
Tek tesellim gideceğimiz yerde Amerikan kuvvetlerinin olacağını biliyor olmamdı.
_____/
Nünberberg'te yarı açık bir kampa yerleştirildik.
Amerikalı askerler gözetimindeydik.
Sorguya alındım.
"Kırımda yaşayan Tatarım.
Alman ordusu tarafından.
Zorla çalıştırılmak için esir alındım.
Budapeşte de vuruldum" dedim.
_____/
_____/
" Seni nereye gönderilim" diye sordu masa başında oturan Amerikan Binbaşısı.
" İstersen Kanada, Amerika, İngiltere, yada burada Almanya da kal "
Savaş daha sıcaktı.
Nice vahşeti görmüştüm.
Türkiye savaşa girmemişti.
"Bolşeviklere beni vermeyin" dedim.
" Ben Türkiye'ye gitmek istiyorum. "
O karmaşa da kayıtları irdelemediler.
Kafa kağıdım yerine beyanıma göre ismimin karşısına TURKEY yazdı, Amerikalı Binbaşı.
Antlaşmalar gereği işe yerleştirilmek ve iskan sağlanması garantisi ile İzmir'e gönderildim.
______/
Evlendim.
Çocuklarım oldu.
Devlet Kara yollarında çalışıyordum.
Yıl 1972.
Bursa'dan biri tayin olarak geldi ekibimize.
O da, Kırım Tatar'ımış.
0 da, Alman ordusuna alınmış.
O da, bir yolunu bulup kendini Türkiye'ye göndertmiş !
"Sen Alman Hükümetinden Alman ordusunda görev yaptığın için maaş alıyor musun" diye sordu bana.
" Ne maaşı ? Hem ben Kırım'dan geldiğim anlaşılmasın diye yaralı vagonunda ki kayıt defterlerini yok ettim" dedim.
Kendisinin nasıl müracaat ettiğini uzun uzun anlattı. " Yinede sen git " ısrarlarını sürdürdü.
________/
Alsancak'ta Alman konsolosluk binasına girdim. Sekretere başımdan geçenleri anlattım. Sekreter "Biraz bekleyin" diyerek yanımdan ayrıldı. Bir süre sonra geldi ve " Konsolos Bey sizinle görüşmek istiyor" dedi. Beraberce Konsolosun odasına girdik. Ben anlattım sekreter tercüme etti. Konsolosun yaralandığım yeri görmek istediğini söyledi. Gömleğimi çıkardım. Sol omzumda ki yara izini gösterdim. Beni Varyant da ki hastahaneye göndereceklerini oradan gelen rapora göre de bana haber vereceklerini söylediler. ( İki adımlık yer tutarı taksi ücretini de verdiler !)
______/
Altı ay sonra yazı ile beni Konsolosluğa çağırdılar. Askeri arşivleri taradıklarını ve Avusturya'ya kadar olan bölümden sonra ki kayıtlara ulaşamadıklarını belirttiler. Ben de o kayıtları bilerek yok ettiğimi eğer Sovyetler Birliğine geri gidersem, Bolşeviklerin beni öldürmesinden korktuğumu söyledim.
_______/
Ziraat Bankasında hesap açıp gelmemi söylediler. Hemen gittim hesap açtım. Hesap numaramı aldılar. Önce toplu bir paranın geleceğini (geçmiş yıllara ait) daha sonra her ayın şu gününün de şu kadar Mark yatacaktır deyip bana teşekkür edip veda ettiler.
_______/
- Yapma ya ?!!!
Yaaa. Hani bana sorup duruyon ya,
" Enver Amca 69 Model bu külüstür Ford arabayı kullanmasan da her gün neden bir yerlerini tamir ediyorsun diye. " İşte bu arabayı 1972 yılında Alman Hükümetinin gönderdiği birikmiş para ile aldım." Bu arabada Anne-Baba Kardeş-Memleket hasreti var. Ben ölene kadar bu araba burada kalacak.....
Allah rahmet eylesin Enver Amca.
(Arabası yok şimdi sokakta)
Levent ÖZCAN.
1969 Model Alman Ford'u satın aldım.
19 Ağustos 2019 Pazartesi
meşeler çamlar sincaplar
küskünlüğü
uzak kuş kanadı görünmez bulut
üzüntüsü
bitmeyecek bu yeşilinin
türküsü
bitmeyecek bu direnişin
öyküsü
bilebildin mi
duya bildin mi
görebildin mi
hissede bildin mi dünler
insanlar kadar acıdayız
hatırlayamayazsın bizi yarınlar
şimdi görünmeyecek kadar yalnızız
yaprak dal gövde çaresiz.
kaçamaz kök yerli yerinde
altında altın yem yeşillik artık heybetsiz
direnemez özgürlük PARA sevdalı kapitalizme
bilebildin mi
duya bildin mi
göre bildin mi
hissede bildin mi dünler
insanlar kadar acıdayız
hatırlayamayacaksın bizi yarınlar
şimdi görünmeyecek kadar yalnızız
toprak su hava incelik
mabedimiz tertemiz
sohbetimiz görsellik
sonumuz çaresizlik
bitmeyecek bu yeşilinin
türküsü
bitmeyecek bu direnişin
öyküsü
Levent ÖZCAN
küskünlüğü
uzak kuş kanadı görünmez bulut
üzüntüsü
bitmeyecek bu yeşilinin
türküsü
bitmeyecek bu direnişin
öyküsü
bilebildin mi
duya bildin mi
görebildin mi
hissede bildin mi dünler
insanlar kadar acıdayız
hatırlayamayazsın bizi yarınlar
şimdi görünmeyecek kadar yalnızız
yaprak dal gövde çaresiz.
kaçamaz kök yerli yerinde
altında altın yem yeşillik artık heybetsiz
direnemez özgürlük PARA sevdalı kapitalizme
bilebildin mi
duya bildin mi
göre bildin mi
hissede bildin mi dünler
insanlar kadar acıdayız
hatırlayamayacaksın bizi yarınlar
şimdi görünmeyecek kadar yalnızız
toprak su hava incelik
mabedimiz tertemiz
sohbetimiz görsellik
sonumuz çaresizlik
bitmeyecek bu yeşilinin
türküsü
bitmeyecek bu direnişin
öyküsü
Levent ÖZCAN
18 Ağustos 2019 Pazar
KARŞI-KARŞIYA
İsa'nın Çarmıha gerildiği Haç'ın;
Üç parçasından
Biri:
İstanbul'da.
Diğeri :
Vatikan'da
Üçüncüsü:
Agiasos köyünde olduğu.
____/
Beş adaya Abilik yapan.
____/
88 köyünde Kütüphane ve okul olan.
____/
Dolambaçlı yollarıyla, (uyarı amaçlı): ölümlü kazaların olduğu yerlere dikilen minyatür şapelli yollarıyla.
____/
Her daim rüzgara açık ancak tek bir rüzgar gülünün dahi kurulmasının yasak olduğu.
Mazottan elektrik üretildiği için elektiriğin çok pahalı olduğu.
Doğa dengesi adına halkının buna dırdırlanmadığı !
____/
Zeytin ağacının zenginlik, zeytin ürünlerinin marka olduğu.
____/
Kumsalından en yüksek dağının zirvesine kadar süregelen medeniyette bitki örtüsünün korunduğu.
____/
Park ücretlerinin yasak olduğu. !
____/
Kuzeyde eğlencenin Molivos, iç deniz Kallion'da sardalyanın gümüş olduğu.
____/
Komünist Mandamados köyünde dileklerin kabul olması için, girişinde gerçek uçak bulunan Kilisesine Mitillini'den doğa yürüyüşlerinin yapıldığı.
___/
Pek polisin görünmediği.
____/
Ceza evinin olmadığı !
____/
İnsanların daralmadığı, rahat nefes aldığı.
____/
Çanakkale, Balıkesir taa İzmir'in Karaburun'una karşı kıyı komşu olan:
Yunanistan Hükümeti !
Midilli Adası !
Eyyyy..........
Midilli Halkı !
............
Bizde bir söz vardır : " Komşuda pişer bize de düşer."
Şuan Nefes aldığınız temiz havanın kaynağı
"KAZ DAĞLARI."
Bırakın pişmeyi şuan yanıyor yüz-binlerce ağacın ocağı yıkılıyor.!
Yanık kokusunu yakında genizlerinizde hissetmeye başlarsınız !
Su
Hava
Toprak
Ortak NOKTAMIZ.
Veeeeeee.
İşte O an size düşecek hiç bir şey kalmadığını anlarsınız.
Levent ÖZCAN
Etiketler:
Alınteri,
ALTIN,
ALTIN MADENİ,
AMATÖR ŞİİR,
AMATÖR ŞİİR .ORHAN VELİ,
Atatürk,
Doğa katliamı,
IŞIKSAÇAN,
Kaz dağları,
KAZ DAĞLARI,
Levent ÖZCAN,
serinmavi,
şiir,
şiir. Günlük yazılar
17 Ağustos 2019 Cumartesi
Hafıza depremi.
Dolgu alanı üzerine yapılan evleri deniz yuttu.
_/
Bazı mahalleler tümüyle haritadan silindi.
_/
Türkiye AKUT'un ismini ilk kez duydu.
_/
17 bin 480 vatandaşımız can verdi.
_/
Geri kalanlar evsiz kaldı.
_/
Deprem bilimciler; depremi Kuzey Anadolu Fay hattında ki kırılmaya bağladılar.
_/
Jeoloji ile alakası olmayan biri ? Depremin sebebini Gölcük tersanesinde içki içen Subaylara yamadı.
_/
Deprem alanını gezen Clinton'un burnunu sıkan bebeğe ev sözü verildi.
2010 da liseli olan genç:
" Ev sözü tutulmadı.
Çocuk reklamında oynayacaktım;
Hülya Avşar benim yerime kendi kızını reklamda oynattı dedi."
_/
Bina inşaatını eksik malzeme ile yapan,
195 vatandaşımızın ölümünden suçlu bulunan :
Müteahhit Veli Göçer 18 yıl 9 ay ceza aldı.
7.5 yıl sonra ceza evinden çıktı.
Anında Bursa'da başka bir isimle yine yeni binalar dikmeye başladı.
_/
Deprem sigortası zorunlu kılındı.
_/
Deprem yaralarını sarmak için: Geçici Özel Tüketim Vergi uygulaması başladı.
_/
AKP hükümetinde bu vergi kalıcı oldu.
ÖTV'yi hala ödüyoruz.
_/
Gölcük'te ki afet toplanma alanları 2016 yılında imara açıldı.
................o..................
Acımız nereden bakarsanız bakın oldukça büyük.
Allah bir daha bu tip hadiseler yaşatmasın.
Levent ÖZCAN
13 Ağustos 2019 Salı
KONSER
36 tane siyah.
52 tane beyaz.
Tuş...
/
LA ile başlar DO ile biter.
DO dan sonra ki tuşa ve ilk LA tuşuna bastın mı.
Çok seslidir....
Oktav olur çift tını verir.
Temel yedi nota yanında
Diyezi var Bemolü var.
88 Adet tuş....
Abonoz ağacının bir kolu eder.
/
Gövdesi ve parçaları için,
Ayrı ayrı
çam
kestane
ladin
akçaağaç
top yekun hepsini toplasan anca bir ağaç eder.
/
1700 yılı içinde İtalya'da Arptan esinlenilerek icat edilmiş.
.....
Matematik gibidir Müzik.
Notaları:
Topla-çıkar, böl-çarp.
Ruhunun ufuklarını keşfedersin.
Ve evrenseldir müzik. zaman geçtikçe klasikleşir.
Ne formülü unutulur nede besteleyeni de.
______/
Mozart, Bethoveen, Bach'a inat;
" Her şey olabilirsiniz ama sanatçı olamazsınız ! " diyen Mustafa Kemal ATATÜRK'ün
fikirlerinin temsilcisi: Dünyaca ünlü Piyanist Fazıl SAY .....
Topu topu bir ağaç bile etmeyen Piyanosu ile......
Yüz binlerce katledilen,
Milyonlarca katledilmeyi bekleyen ağaçlara,
Havamıza, suyumuza sahip çıkmak için.
18 Ağustos gecesi KAZ DAĞLARIN da.
_______/
Hiç bir nota bilmeyen,
kalem alıp söz yazamayan
yeri geldiğinde;
Vatan vatan diye inleyip,
10-15 festivalde sahne kapan,
Ya kadın yada adam aşk çaresizliğini
yıllarca döndürüp durup sözüm ona şarkı yapan !
Şarkıcı takımı nerede ?
_______/
Fazıl Say bunların topuna 88 tuşla basar.
(Basar da bu şarkıcı takımından bi OKTAV olmaz.)
Levent ÖZCAN
12 Ağustos 2019 Pazartesi
YAZMAK DEĞİL, YAŞAMAKTIR.
- Ooo Hoş Geldiniz Perihan Abla.
- Hayırlı işler Sinan. Üç kilo domates. Bir kilo fasulye, üzüm güzelse ondan da bir kilo ver.
- Tamam ablam.
- Eksik tartmayı unutma sakın !
- Allah razı olsun ablam. Çok sağ ol tamam !
______/
- Günaydın, hayırlı işler Sinan.
- Hoş geldin abi. Her zaman ki gibi dimi abi ?
- Bende standart. İki kişiyiz. Hepsinden her zaman ki kilo. Al parasını dönüşte alırım.
- Tamam Kemal abi.
- Ha eksik tartmayı unutma sakın emi !
- Çok sağ ol abim...
(Gelip gideni çok olan Sinan'ın pazar tezgahının önünü kapatıp satışına engel olmayalım.)
______/
Amcalar gelir, Yengeler gelir.
Hatır gönül konuşmalar aynıdır.
Pazar sabahının, pazar yerindedir bu sahnelenen alışveriş perdesi. Çoğu pazar arabalı kimi poşetlerle yaşlısı-emeklisi, teyzesi. çalışanı genci. Çoluk çocuk curcuna çığırtkanlar eşliğinde aşina olduğumuz pazar yeri.
/
Sinan her şeyi tam tartar terazide. Ancak torbaları müşterisine verirken,
1 adet domates,
1 küçük salkım üzüm,
1 tutam fasulye,
işte o hafta ne varsa değişik tezgahta;
tartıklarından alır, arkada ki kasaya koyar.
_________/
Sinan.
- Kemal Abi buyur.!
Derken bir adam hiddetle seslenir uzaktan.
- Beyefendi kör müsünüz ? Gözünüzün önünde tarttığı poşet içinden birer-ikişer domatesleri fasulyeleri çalıyor !
- Sorun yok ben öyle olmasını istiyorum der, pazarcı Sinan'ın müşterisi olan Kemal abisi !
.............
/
Koalisyonun Başbakanı rahmetli Ecevit dönemidir.
/
Ankara'da önüne yazar kasa atılmış bir gecede dış sermayeli bir banka olan ....ty Bank tarafından piyasadan milyon dolarlar çekilmiştir.
Peşi sıra paramızın değeri dip yapmış, başta Amerikan doları olmak üzere altın-maltın almış başını zirvelere gitmiştir.
Tek nedeni vardır.
Başbakanın Kıbrıs olayı gibi dik duruşunu göstererek hava sahamızı kullandırmamasıdır.
/
Acı reçete dönemidir.
Kemal Derviş ekonominin başına geçmiştir.
/
Kapanan iş yerleri dolayısıyla geçici bir süre de olsa işten çıkarılanlar vardır.
/
Hatırlayalım, O dönemin Televizyon kanallarında ki açık oturumlarını.
/
Uğur Dündar, Tuncay Özkan, Mustafa Balbay gibi Cumhuriyet sevdalısı(?) yazarlarımız !
Bülent Ecevit'i yerden yere vurmaktadırlar.
.........../
Akşam olur.
Pazar dağılır.
Sinan kendi " hakkından da" ! ayırdığı pazarlıkları ayrı ayrı torbalara koyar.
Oturduğu mahallenin sokağında her kesimden selam alıp her kesime selam verendir.
Torbalar elinde kimseye belli etmeden durumunun bu dönemde kötü olduklarını bildikleri kişilere:
Abi-Yenge-Kardeşim:
" Bu hafta da pazar kötü gitti ziyan zebil olmasın bunlar" der. rencide etmeden kimseyi evine gider.
/
Kriz dönemini bizler böyle atlattık işte.
Ve sonra gerçekten Ekonomi düzeldi.
Ancak, Bahçeli'nin oyun bozanlığı sonucu hükümet el değiştirdi.
/
Tıkır tıkır giden ekonomiyi,
Ülke rejimini o günden bugüne bitirdiler.
/
Sabi sübyana sulananların ve tecavüz edenlerin.
12 yaşında ki kız çocuğuyla evlenenlerin,
Olduğu bu ülkede şu krizde !
Herkesin herkese şüphe ile baktığı bu dönemde !
Sinan gibilerinin takati kalmadı inanın !
/
Televizyon programlarında "Ecevit bunadı dışarıya çorapla çıkıyor" diyerek kahkaha atan gazeteciler mi?
Ecevit yerine parlattıklarını, hiçbir çözüm üretmeden köşelerinde programlarında eleştirerek yerden yere vuruyorlar.
/
Gazetecilik köşe yazarlığı: kötü geçen saniyeyi de yazmaktır, gelecek ana da olumlu umut fikir yazmaktır.
/
........
Pazarcı..
Sinan aklımdasın.
Hatırımda sın.
Levent ÖZCAN
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)