4 Aralık 2015 Cuma

SENİ SEVMEK....

Seni sevmek için,
Bir kumsal,
Pürüzsüz bir mavi,
Bir de maviye yaslanmış aksin.
Olmalı..
Olmalı o , aksin mavi de.
Dalgalanmalı saçların.
Martılar yüzmeli göz bebeklerinde.
İsparozlar,sarpalar, kefal yavruları seni konuşmalı,
Her deniz altı nefes alışverişlerinde.

Seni yazmak için,
Sırdaşım , dostum ,heyecanım.
Parmaklarımın arasında yüreğim.
Parmaklarım arasında yüreğim
Kalemim.
Seni yazıyorum,
Kumsala
Maviye,
Martılara,
Çenepaz balıklara,
Bu manzara sensin.
Sakın ama sakın Unutma.

Levent ÖZCAN

19 Ekim 2015 Pazartesi

Bir isyandır yaşamak
Ölüme karşı..
Nefes en zayıf kaledir.
Biçilmiş etrafımızda, nice zehir yüklü kişiliklerde.
İç çekişleri batar adama
Derecesi yüksek öksürüklerde.
Düşlerini çalar  mesela bir kadının kabuslarının başlangıcıdır.
Geceyi uzatır günü olgunlaşmadan koparır.
Kafes mahkümu yüreği eritir eritir.
Bitirir.
İyiliğin derecesi sevginin  küçüğü olamamalı
Aşkın ne bir bedeli, saygının da asla sınırları.
Umudu kirletmemeli  zehir yüklü şahsiyetler.




15 Ekim 2015 Perşembe

Çok sigara içiyorum...
Dolayısıyla .
Ciğerim  beş para etmez.
Biliyorum.
ANCAK..
Sevmenin ne olduğunun farkındayım.,
Yüreğim ..
Servetle ölçülemez.
Onu da çok iyi biliyorum.

9 Ekim 2015 Cuma

Sustuğum kadar korkağım.
Konuşmaya başladığımda,
Cesaretim depreşir sesimin titrediği anda
İşkenceler öyle büyür ki
Kendi kendime öyle yada böyle anarşisttim
Kelimeler tutsaktır  düşüncelerim  acıdadır ve çoğalır kabuslar.
Gördüğüm odamda dört blog sağlam
Kendim gibi,  ne başkası nede kendim kendimi yıkamaz.
Çepeçevre yalan  astar. boyalar
Ama etrafı binlerce çakma sığınak tuğla yapılı.
Düşünmek  bir yüklemdir yapayalnız cümlelerde.
 Onları da birinin  silmesine izin vermem
Düşünce tırmanır boş duvarlara yalan olur.
Sonu nokta konmamış hayallerde.
Ben birlikte değilim ki.
Beraber olmaktan yana düşlerim.
Tek kurtuluşum içimdeki faşizmi yenmek.
Akıtmak kanınını yaşam heyecanını
DEVRİM yapmak yazımın insanlığın da
Yazdığım kadar adamım ben.
Anlaşılır olana kadar sürer  cümlelerim..













3 Ekim 2015 Cumartesi

Sussss.
Seni yazmam için
Ben olmam   lazım,
SEN var oldun ya hayatımda en anlamlı nefes oldun sen
Debelendiğim oksijen enfilasyonum da.
Gökyüzüm gözümün feri kadar aydınlık  hisettiğim de oysa sensin.
Dilediğim umarsız hayal etmişliğimsin.
Ama sen bunu daha bilemezsin.
Bilme de zaten.
Uzaklık varsıyımı senin için bir yol bitimi mi sence
Yoksa ben gibi her durakta  seni beklemek kadar mı  zor duygu üstü yaşamımda.
Katledilmiş zaman yorgunu yüreğim hala senin için atmakta.
Sen bunu bilemezsin.
Bilme zaten.
Yaklaştığım sakin kıyılara şiddetle dokunmak isteyen bir deniz dalgasıyım.
Hiddetim deniz haykırışı olsa da ben seni kıramam canım.
1 SAATLİK ZAMAN DİLİMİ ÖNDESİN.
YAZIK bana acınacak kadar 1 saat ölüme yakınım ben 1 saat daha yaşlıyım yaşamaktan.
SEN gözlerinde ahşapsı çerçeve yakarışlarınla  susarken
sen aslında benim gümüşü çerçeve düşlerimdesin.
Sen benim başladığım ve asla bitmeyecek en güzel şiirimsin.







13 Ağustos 2015 Perşembe


Senle senin atmosferini  solumak istiyorum geleceğin sonsuzluğunda.
Yörüngene  misafir olmak istiyorum
Çekim gücünle dönüp durmak istiyorum
Casus uydu gibi,
Ama masumane seni için için çözmek istiyorum.
Dünya  fanusunda ozonu bir delerler bir dikerler.
Çok sıcak olur açıklarlar : Küresel ısınma,
ÇOK GÜLERİM.
Oysa sana yakınlaşmamdır o ve bunu ONLAR bilemezler.






25 Nisan 2015 Cumartesi


Kara kalem çala kalem
İmzasını atmış takım adalar
Deniz üstüne...

Yüzüm batı
Gün batırmakta
Hüzünlerim...

Ardışık kelimelerde tapınırken hislerim,
Umut, yarını ve aydınlık geleceği doğurmakta,
Dünyanın öte yüzündeki emekçi kardeşime...

Ben paydostayım mesai bitimi.
Üç odalı, hayal yorgunu duvarlı
Barakadan bozma evimde...

Ben
Yıldızlar uçuruyorum,
Kiremitleri yosunlaşmış gökyüzünde...

Sen
Sımsıcak yatağından kalkacaksın,
Avuçlarındaki nasırlara bir halka daha ekliyorken...
Ben
Nasırlarımın sızısını unutmaya çalışırken uyuyakalacağım.


Sen
Hayaller kuracaksın
İşbaşı yaptığında...
Ya bir hastanede, ya elma bahçesinde ya pirinç tarlasında.
Ya da bir fabrikada...
Her nerede terini akıtıyorsan
Burjuvanın tezgahlarında...

Ben de ırgatsı düşler göreceğim.
Çoğu da kabus dolu olacak...
Borçlandırılmış karabasanlar
Rahat vermeyecek bana,
Horlamalar senfonisinde...
(Yattığım yatağımda)

Sen
Alın terini hemencecik belki
Buharlaştırıyorsun...
Umut kuyruklu, direnç kasnaklı,
Uçurtmalarla dolu dolu
Güneş yolluklu
Hayalleri uçuruyorsun,
Pürüzsüz, onurlu, mavi geleceğinde...


Güneş tenis topu gibi...
Emekçiliğimizin çizgileri
Belirlenmiş sömürüler sahasında...
Yediğimiz ayrıdır, içtiğimiz ayrıdır,
Dilimiz, dinimiz, ten rengimiz...
Aydınlıkları, umutları her yirmi dört saatte
Birbirimize teslim ederiz...
Ve
Sömürülmeyi de
Saygılarımla emekçi kardeşime...

Levent ÖZCAN

20 Nisan 2015 Pazartesi

İhanetin bana değil....
Kendine.
Kendini boğuyorsun
Kanser daveti  yürek sökümü  bakışlardasın.
Anlık,
Pazarlıklı,
Basamağı
Sanal olan,
Çıkışlardasın.
Düşüşün kollarıma olmayacak .
Bunu bilesin.
Nefeslerin  bitecek er yada geç
Düşlerinin kenarları  bugün tarihli ama,
Yarın  olunca ikinci el olacaksın.
KUZEY GÜNEY
BATI DOĞU
Sen yön yorgunusun.
Meridyen parasellik kadar
Seni bana uzak tutuyorlar.
(fark uzaklık  değildir)
Tutsun elinden 3 boyutlu  saçma sapan görsellikler.
Tutsun pehhhhh..
Sen burjuva ukala
Beyaz teninde,
Kremalı pasta tadındasın benim için,
Anlık mutluluksun..
Bense gün yanığı tenimde
Aşkın emekçisi
Jack Londonun
MARTİN EDENEYİM.
Son sana Felsefik haykırışım,
Bu bu kitabı okuman.,Seni gidi jet sosyete
Seni gidi yürek bahçemin bordör köşeli sınırımın aşkı,
Sosyete sarmaşığı
Okuda  kadın ol
Okuduğunda bazı şeyleri,
Anladığında bazı şeyleri!!!
Solsun bedenin.

Levent ÖZCAN

20 Mart 2015 Cuma

Demokrasi dersini,
Koltuk garantisi
Yaptın..
Üstat.
ATATÜRKÜ'mün pırıl pırıl aday adayları,
Kimi varlıklı,
Kimi darlıklı,
Hepisi oldukça heyecanlı,
İken ;
Bol limonlu çorbaya
Sirke oldun be üstat.
HİÇ ŞIK OLMADI.


15 Mart 2015 Pazar

Akıl almaz işler bunlar.
Yolda yürüyorum.
Öylesine hikayeler yazıyorum ki kafamda.
İşsiz olmasa herkes çalışsa herkes evine ekmek götürse
Güleç yüzlerde et kaynasa sote olsa protein  olsa gülücükler de :....
 Kaşlarımı çatıyorum.
Kaldırımda umutsuzluktan terk edilmiş düşleri istemeyerek eziyorum.
Sıkılıyorum.
Tanıdık bir yüz görüp merhaba demek için , hevesleniyorum ancak;
Kimsecikler yok.
Kaldırım mahkumu simalarda Merhabalar var.
Anlık dostlukların kederlerini yaşıyorum.
Adamlığın santim para olduğu,
Limiti arttırılmış kravatlı puştların
Lağım fareleri gibi kemirdiği,
Sermayenin dış kapı mandalıyım.
Hayretler ediyorum.
Dinin bin parça edildiği,
Mustafa Kemal'in yitirildiği,
Ne kadar kapanırsak o kadar palazlanırız  denildiği,
Kara kabuslu cübbeli çember sakallı,
Yobazların ayet tokuşturduğu,
Yaralı CUMHURİYETİM 'de KAHROLUYORUM.

7 Şubat 2015 Cumartesi

Uyuyan SES filmine yazılmış bir şiir.

ORTENYA RODRİGUEZ :

Kim tanır.
Kim bilir..
Yılın adı  1931...
Solun atışı faranjist boş İSPANYA millityettçiliğinde, 
Ben İspanyolum kocaman sosyalist çalınmış  mutluluğum.
Kara atın üstünde nefes nefes..
Omuzum da üç patlar.
Devrimimin izi off,
Kafamda,
Madrid gibi sarhoşum..

ASLINDA kelimesi noter cuntası DEĞİLDİR.
Kesin hükümle başlardı  idamlar.
Gitarın nağmesi  acı verirdi,,,,,
Yüreciğime,

 Kıvrak  Okyanus karışımı evrim değişmiş  balık etinde..
İnsanlığım zeytin dostluğu kadar Akdeniz.
İnancım Endülüs baharı kibarlığında.
İz  bıraktığım DEVASAL emekçi sesimle,
 tuz rengi tenimle ben SOSYALİSTİM.
CUMHURİYETÇİYİM.
sizi kahredercesine.

Yıkıldı bahar kış geldi ruhuma.
Derme çatma düşlerde ay parladı geceme ışık çaktı sol diyez de , devrimim.
Yakmak gerek dağları sabahın kızıl güneş ışığında.
Kanım rengi kurşun küfü ..
Halkım için onur benim  nefesim..
Bakır santral koşumlarında.

ORTENYA RODRİGUEZ
Sevgilim.
Yakalandım...
Tenim esmer.
Zindanda  Franko'nun karanlıkta ki   binlerce köyünden şanslıydım.
Onun aydınlatamadığı köyleri kadar  BEDENİM  İŞKENCE kadar aydınlıktı.




Levent ÖZCAN




1 Şubat 2015 Pazar

Senin etiğin,
Anlamsız kaypak,
Gündecilikli
Torunlarının geleceğini harcayan,
Malum zihniyetindesin..

Senin ETTİĞİN,
Aslında kendi(CİĞİ)ne.
İkircikli çıkarcılıklı,
Onurunu peşkeş çeken,
Kemirgen,,,,
Basit bir saray fareciğisin....

Senin yediğin,
Kırıntısal protein artıkçıllığı.
Bir tıkırtı da : Ödleksin.
Telaşla dönersin ,
Leş lağım karanlığına.

Senin düşündüğün,
Kendine ihanettir.
İnsanlık tezgahında basit hesaplardasın.

Öleceğini  bilen tek varlık:
İNSANDIR.
Bunu bile bile yaşayandır.
Sen hala kimin davasındasın...
Kırk haramilerden medet umarsan,
Bir torba kömür, bir paket makarna beklentinse:
Dünya da TÜM  MAL VARLIĞINI,
MİLLETİNE bağıslayan ,
TEK LİDERİ sana HATIRLATIRIM.








yazan: Levent ÖZCAN
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...