Yıl 2021
25 Aralık 2020 Cuma
Salgın
Yıl 2021
22 Aralık 2020 Salı
masal
12 Aralık 2020 Cumartesi
içiniçin
"Hüzün mevsimdir"
oysa ki
"dökülen yapraklar yüreğimizin
göz yaşları."
Levent ÖZCAN
11 Aralık 2020 Cuma
ÖZÜR
10 Aralık 2020 Perşembe
se.....
8 Aralık 2020 Salı
İ L E T İ Ş İ M
google alıntı |
Ümit......
foto alıntıdır. |
ümitleri zamana bırakıyorum
öyle kendi adıma filan değil
bebek adına
çocuk adına
genç adına
emekçi adına
baba adına
bebek olduk mu olduk
çocuk olduk mu olduk
genç olduk mu olduk
emekçi olduk mu olduk
baba olduk mu olduk
bir gün ya zaman tükenecek
yada hayaller son nefesini verecek.
Levent ÖZCAN
4 Aralık 2020 Cuma
2 Aralık 2020 Çarşamba
Bademli Köyü Türküsü
korumalı morumalı
tekerine taş değmez
atlarının nalı hiç düşmez
kasabaya vardığım
yolum var kardaşım
eşkiyalar neci ki
her sapakta vergici
sarayın var padişahım
odaları bin hane
şölenin var padişahım
sofranda bir biz eksiğiz
yaşadığımız köyüm
var kardaşım
katığımız zeytin
sanki biz yetimiz
fermanın var padişahım
iyi ki allah değilsin
sen birsin padişahım
ama biz yüz binleriz
şikayetim var kardaşım
bu düzen gitsin
yeter artık üzmesin
yeter artık düzmesin
Levent ÖZCAN
29 Kasım 2020 Pazar
Nallı Arap Said.(Dikili Zeybeği Sözleri)
16 Kasım 2020 Pazartesi
Deniz hali
5 Ekim 2020 Pazartesi
Oyun bitti.
Pamuk helvam, taş helva paket oldu.
Top koştuğunuz arsalar, boylandı.
Oyun bitti çocuklar.
Mahallede insanlar, farklandı.
Gölgeler gölgelerden korkar oldu.
Okula gittiğiniz yollar tuzaklandı.
Oyun bitti çocuklar.
Sokakta Kazan Çömlek patladı.
Sek sek, bez bebek, bilyeler kayıp oldu.
Çocukluğunuz üzerine arsızlık çoğaldı.
Oyun bitti çocuklar.
Parmak uçları artık oyunlandı.
Küçücük bedenler büyük yaşlara hapis oldu.
Düşünceleriniz çocuk ruhunuz sonlandı.
Oyun bitti çocuklar.
Sokaklar sessiz,
Fanilalar tersiz.
Hayaller dengesiz.
Oyun bitti çocuklar.
Şekerler sizsiz..
El öpmeler sizsiz..
Bayramlarınız bitti çocuklar.
Levent Özcan
14 Eylül 2020 Pazartesi
Torun olmak !
Aracı satan kişinin, adresine cep telefonun haritasından baktı..
Beyazıt Meydanının arka sokaklarında bir yer !
Bir taksiyi durdurdu.
Adresi taksiciye söyledi.
İsimlerini duyduğu Vefa lisesi ve Vefa Bozacısının önünden geçip,verilen sokak adresinin önünde taksici durdu.
Planı şuydu...
Arabayı bir ekspertize gösterip ona göre almaktı.
Daha sonra da buraya kadar gelmişken, bir gece bir otelde kalıp Sultan Ahmet'i-Top kapıyı ve civarını gezmekti.
Hani arabayı satan kişi de güven vermişti telefonda. "İstediğin yere arabayı gösterebilirsiniz demişti." Yoksa bir arabayı görmek için neden İstanbul'a gelsindi ki ?
....
Araba ekspertizi-alım satım işlemleri tamamlandı. İçi bir rahat şekilde direksiyona geçti.
Beyazıt meydanın oralarda bir otel ayarladı.
Oruç tutuyordu...
"İftar vakti de çıkar bir lokantada yada meydanda gördüğü iftar çadırında iftarımı açarım." dedi.
Sabahta tarihi yerleri dolaşırım diye kararını verdi.
....
Otelden ayrıldı.
Oldu olası tarih meraklısıydı.
Bırak ören oralarda dolaşırken o zamanları yaşıyor gibi hissetmeyi, her hangi bir yerde her hangi bir kayada dahi çentik görse acaba neden ve kim bu kayaya çentik attı diye düşünüp dururdu.
"Vardır elbet bir hikayesi" derdi.
___/
Tarih kokan İstanbul sokaklarında dolaşıyordu şimdi.
___/
___/
Hissedişi sanki hipodromda gibiydi derken kafasında bir darbe hissetti ve gözleri karardı birden.
___/.
Başından süzülen sular içine işliyordu.
Ayakları uzanık oturur vaziyete getirdiler. Başını hızlıca sağa sola silkeledi..
Gözlerini ovuşturdu.
Bir daha başını sağa sola silkeledi.
Gözlerini ovuşturdu...
"Ne oluyor ya" dedi içinden.
"Ha Ramazan ayıya! Geleneksel Osmanlı kıyafeti giymiş herhalde insanlar" diye iç geçirdi.
Kalabalığa "Çok sağ olun çok teşekkür ederim " deyip kafasını yine silkeleyerek yürümeye başladı.
Kalabalık garip garip bakarken.. Arkasından "Ecnebi herhalde" diye yükselen homurtuları duydu.
___/
Şöyle yürüdüğü sokağa baktı!
Allah Allah Araba gürültüsü yok..!?
Korna sesi yok, ışıklı tabelalar yok..!?
Muntazam taş döşeli yol..!?
Sokağın bitimin de bir ana cadde !
Yollar aynı taş dizili ?
Kafasını, afallığını yenmek için hızlıca yine sağa sola silkeledi.
Gözlerini anlık açıp kapadığında cadde ; Omuzlarında iki kefeli terazileri, küfeleri, ya elinde ya sırtında heybe,
sele, güğüm belindeki dirhemleriyle maniler söyleyerek satış yapan seyyar satıcılar...!?
___/
Sağı solu küfeli eşekler ?
Kalabalık cadde insanlarında Sarıklı-fesli, Şalvarlı uzun yelekli, kuşaklı adamlar ?
Kadınlar peçeli çarşaflı ?
Elektrik direkleri yerine, yol kenarlarında muntazam mesafede dikilmiş demir direklerin ucunda daha yakılmamış mumlar, çıralar kandiller ?
___/
Dükkanların girişinde çoğunluğu tahta üzerine yazılmış Arapça yazılı tabelalar..?
___/
Caddeye çıkan bir sürü sokaklardan birisine çark etti...
Sokak kenarlarında çoğu iki katlı hepsi muntazam cumbalı geniş avlulu evler.
" Allah Allah, bu nasıl bir büyük Ramazan organizasyonu ki film seti gibi her yer. Kim yaptıysa buraları vallaha bravo hiç bir beton adına zerre eser kalmamış !
Gökdelenler yok !
AVMler yok!
Şıkır şıkır tabelalar yok !
___/
Cumbalı evlerin gölgeleri yavaş yavaş uzadı hava kararmaya başladı.
Karnı da iyiden iyiye acıkmıştı.
Sokak bitiminde,saatine baktı. *
"Oo, iftara 15 dakika kalmış, gidip bir lokantada (yok bir aş evinde! orucumu açayım) diyerek de kendine espri yaptı.
___/
Az önce geçtiği evlerin önününde ki kandiller tek tek evlerden çıkanlar tarafından yakılıyor ancak evlerin çoğunun kapıları açık bırakılıyor ?
___/
Kapıları kapalı evlerde var.
Kapılar açık olduğu için göz ucuyla evlerin giriş katlarına bakıyor bir anlam veremiyor.
___/
Kafasına elini götürdü sanıyordu ki kafasında bir ağırlık çarpmadan dolayı ama hayır ?
Kafasında ki ağırlığı çıkardı.
Sarıklı keçe fes !?
Sarıklı fese bakarken üzerinde kaftan uzun yelek ayaklarında çarık !?
"Yok artık beni bayıltıp bu kıyafetleri mi giydirdiler ?" derken, endişe ile yeleğin iç ceplerine baktı Cüzdanı paralar cep telefonu arabanın anahtarı yerli yerindeydi.
___/
Öyle bir derin nefes alırken.!
Epeyce büyükçe bir evin önünden geçerken, kapı önünde bekleyen biri
"Ve Aleyküme-selam buyurun iftarımıza" diyerek evin görkemli kapısını işaret etti.
Önce irkildi...
Davet eden kişi Sarıklı hemen hemen aynı tarz kıyafetleri giymiş bir kişiydi:
"Oruç niyetimiz var değil mi" diye sordu.
Tereddütle kafasını öne geriye evet anlamında salladı.
"Vay be" dedi. "Lehçeler bile Osmanlıca"
"Herhalde bu ev pide salonu bu adamda çığırtkan olmalı diye iç geçirdi."
___/
Evin görkemli kapısından geçti.
Eve girdi.
Kapı kapanınca yine endişelendi.
Çarıklar çıkarıldı.
Önde buyur eden çığırtkan ! Ahşap merdivenden orta kata çıkıldı.
___/
Genişçe bir cumbalı oda.
Cumbanın ve odanın üç tarafında divanlar.
Ahşap zemine serili halılar, kilimler ve onların üzerine serili peşkir, peşkirin üstünde kasnak,
kasnağın üstünde enfes görünen çanakların içinde yemekler ?
___/
___/
Oruçlar açılır.
Tatlılar en son kahveler içilir.
Karnı tıka basa doymuştur.
Entresandır çığırtkanla aynı sinide yemek yemiş aynı etli bulgur pilavına tahta kaşık sallamışlardır..
Bu durumda "hesabı nasıl ödeyeceğiz" diye düşündü..
Elini yeleğin cebine attı "Ustam bana müsade, borcum kaç para" diye çığırtkanın yüzüne bakarak sordu.
Çığırtkan dediği kişi bu farklı lehçeyi yarı ancak cebe giden eli görünce tam ne sorulduğunu anladı.
Bekle işareti yapan çığırtkan bildiği kişi kuşağından içi dolu bir kese çıkarıp ona uzattı.
Tereddüt ile keseyi aldı.
Avucuyla içinde ne var diye yoklarken "bu nedir" diye sordu.
Çığırtkan:
" Kardeşim seni haneme davet ettim geldin, soframa buyur ettim oturdun."
"Orucunu açtın."
"Yemeklerimi yerken dişlerini yordun. Ve bana Allah katında sevap kazandırdın."
"Allah razı olsun Allah kabul eyliye" diye peşi sıra cümleleri sıraladı.
___/
Aslında çığırtkan dediği adam daha uzun konuştu da lehçeden anlam çıkarabildikleri buydu.
___/
Helalleşme esenlik ve vedanın ardından sokağın sonunda ki ana caddeye doğru yöneldi.
___/
Ana caddeye çıktı.
"Bu nasıl bir kurgu rüyamı nasıl bir organizasyon bu"
"Arkadaş ne oluyoruz ya film mi çeviriyoruz n'oluyor ya derken kafasında yine bir sert bir darbe ve acı ile film koptu.
___/
Gözlerini araladığında kocaman apartman bloglarını en üst bitimlerinde kararmış gökyüzünü gördü.
"Ah evladım kalk beni duyuyor musun" diyen kolunu çekiştiren yüzünü okşayan bir amca ile boğucu bir trafik sesini duydu.
Başını sağa sola çevirdi. bir çok ayaklar gördü. İnsanlar etrafında daire oluşturmuş çoğunun elinde cep telefonu sırtı üstü uzandığı kaldırımda kendisini videoya çekiyorlardı.
"Kalabalıktan biri ben bu tarafa kaçtığını gördüm" diye kalabalığa bir şeyler anlatıyordu.
Kalabalıktan bir başkası da " Ben polisi aradım şimdi gelir ekip" dedi.
___/
Yine kaldırımda ayakları uzanık şekilde oturdu.
Biri bir şişe su getirdi, bir iki yudum su içerken polisler geldi...
___/.
İzmir'den araba almaya gelmiştim. Arabayı aldım. Bir gece kalmak için otelde yer ayırtıp iftarımı açmak için lokantaya gidiyordum. Sokakta kafama bir darbe oldu sonrası işte buradayım.
"Sadece cüzdanım yok" dedi ifadesinde.
Atın aldığı araca yakıt almak için tek kuruşu yoktu.
Cep telefonundan hanımını aradı.
Başından geçenleri anlattı.
Orada görevli polisin iban numarasına para göndermesini istedi.
___/
Karakoldan ayrıldı...
Yer ayırttığı otele yöneldi.
Kocaman iftar çadırında açılan oruçlardan sonra masadan toplanan strafordan tabakları şeffaf plastik çatal bıçak kaşıkları gördü !
Oysa kendisi de oruçluydu... ?
Ancak karnı tıkabasa doluydu...!
Birden kıyafetlerine baktı ?
Kıyafetleri yine İstanbul'a geldiği kıyafetleriydi.
Hemen elini cebine attı.
Sımsıkı yaptığı yumruğunu inşallah rüya değildir diye açtı ve avucunda
-- Tıka basa karnını doyurmaya karşılık Diş vergisi olarak hediye edilen içinde üç altın olan kese vardı--
___/
Kendini Osmanlı adledenler...
Gökyüzüne rezistanlar diktirmek değildir semtlerce...
Osmanlıcılık dikey büyümek değil yatay büyümektir.
Ramazan ayında ucuz ve en güzel ekmeği ve en güzel eti satın aldırtabilmektir iftar sofralarına.
Osmanlıcılık...
Sadece Ramazan ayında boy boy iftar çadırları kurmak değildir meydanlarda halka.
Alın terinin karşılığını, kul hakkını on iki ay boyunca hanelere tereddütsüz kazandırabilmektir.
Osmanlı olmak.
Ona buna vergi koyup vergici değil eşit adil olup verici olmaktır tebana...
Osmanlı olmak...
Osmanlı kültürünü bu topluma yayıp halkın refahını arttırp, içinde altın olan kesler dağıtıabilmektir halkına...
* 33 Yılda bir Ramazan ayı aynı ay aynı güne denk gelir.
Yararlanılan alıntı asla yapılmayan kaynaklar.
Günümüz Türkiye'si.
https://www.dunyabulteni.net/kultur-sanat/osmanli-turk-evi-ozellikleri-h432420.html
https://www.fikriyat.com/galeri/tarih/osmanli-sokaklarinin-simgesi-seyyar-saticilarhttps://www.altayli.net/tanzimat-devrine-kadar-osmanli-devletinin-ulasim-teskilati-ve-yol-sistemine-genel-bir-bakis.html01.01
http://www.emo.org.tr/ekler/94a988102edcd4b_ek.pdf TURKIYEDE AYDINLATMA TARIHINE GIRIS
https://www.osmanlikostumleri.com/urun/osmanli-halk-kiyafetleri
http://bugraderci.blogspot.com/2012/06/bizanstaki-ezeli-rekabet-maviler-ve.html
https://istanbeautiful.com/tr/istanbul-tarihi-yarimada-fatih/
https://www.google.com/search?q=beyaz%C4%B1tharitas%C4%B1&oq=beyaz%C4%B1tharitas%C4%B1&aqs=chrome..69i57.22473j0j7&sourceid=chrome&ie=UTF-8
https://www.fikriyat.com/tarih/2019/05/05/osmanlida-ramazan-tenbihnmeleri
9 Eylül 2020 Çarşamba
9 Eylül İZMİR
8 Eylül 2020 Salı
"Günün kutlu olsun"
Günlerin ardından
Umutlar Yeşerttim
Ufuklar ardından
Türkülerin ağıtında
Şarkıların hicazında
Yaşamın mizahında
Direndim karanlığa
Güvercinler gözledim
Bulutlar ardında
Serçeler besledim
Avuçlar kucağında
Türkülerin ağıtında
Şarkıların hicazında
Parmaklık ardında
Kapandım tutsaklığa
Doğumlar yaşadım
Duvar sancısında
Acılar eksilttim
Gülüşler şafağında
Senaryo tuzağında
Tiyatro dramında
Hayat dekorunda
Yeltenmedim figüranlığa
Levent ÖZCAN
12 Temmuz 2020 Pazar
Tuncelide Dağ keçilerinın avlanması ihalesine.
Göçmen Yolunda
Zeytin, gagasında
Yayılmaz artık,
Deliceler dağlara.
Tavşanı vurursun
Oysa ki Tilkinin hakkıdır.
Çakalın Hakkıdır.
En sonunda da
Kümeste ki tavuktan olursun.
Tilkiyi Çakalı vurursun.
Farelere meydan kalır.
Tarlanda bostan,
Ambarda ekin murdarlanır.
Her bir canlının yok yere can kaybı !
Acı olarak kat be kat
Kayıp olarak hepsi sana dolanır.
Levent ÖZCAN
27 Mayıs 2020 Çarşamba
deniz
en çok denizi seviyorum ben
şanslıyım elbet
ben deniz çocuğuyum
deniz ve güneş aşkını
çok daha iyi bilirim sizden
Levent Özcan
Cambaz
cümlelerin üzerinde
sendellesemde imla korkusu ile
kafiye telaşına düşmeden
sana ulaşıyor olmak güzel
26 Mayıs 2020 Salı
İNSAN HAKKI
avrupaya küfür edeceğineze
oradaki muhadilinin aldığı aylık ücreti
hükümetinden iste
emekli kıt kanaat geçinenler
dış güçler ey batı diyeceğine
orada ki emeklilerin refahını
hükümetinden iste.
pırıl pırıl gençler genç kalanlar
anlamadığın halde sırf tiz bas olsun diye
porşe görünümlü doğanda kültür yok edeceğine
hükümetinden kendin olmayı iste
asgari ücretliyiz
kötünün iyisi örnek alınmaz.
iyinin en mükemmeli örnek alınır.
sen semtten semte gezemezken
avrupa da çalışana dünya yetmez.
emekliyiz.
sen sonbahar de ben rahatlık diyeyim.
kaygın evlattan toruna geçmişse
üç kuruş indirim takibindeyken sen
emekli amerikalı liman liman okyanus seferinde.
(eskiden kese kağıdı file dolmuyor diyorduk
şimdi kasada poşet bile para.)
genciz...
bağlamayı arabeske monte ettik
jöleyi bırak saçlar rep ritimli
özenti anladığın, uyguladığın kadar medeniliktir.
kültür üretmektir, tüketmek değildir.
hükümetlerin asli görevi:
halkının refahını yükseltmektir.
yol yapmaktır,
hastahane yapmaktır,
güvenliği sağlamaktır.
sosyal yardım yapmaktır.
...
(insan hakları bildirgesi:
1nci maddeden son madde fıkrasına kadar diyor.
bu hizmetler lütuf değil
mecburi bir hizmettir.)
Levent Özcan
15 Mayıs 2020 Cuma
MAY-IS
vapur yola çıkıyor
ufuk yarı aydınlık
ufuk yarı karanlık
vapurda bir ADAM
kafasında umut
umut oldukça ağır
ya ölüm ya TAM BAĞIMSIZLIK
Levent ÖZCAN