selanik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
selanik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

15 Kasım 2020 Pazar

KASIM...

yıllar
onsuz değildir
kasımlar
tek yetimdir
onuncu gün
özleme çentiktir

devrimleriyle
fikirleriyle
karanlıklar
boşluk değildir.

nerede 
doğdun sen
nerelere
geldin sen
canın yitimine
dünya servetine
cumhuriyet verdin
sen bize

devrimleriyle
fikirleriyle
karanlıklar
sonsuz değildir

Levent ÖZCAN
(Atatürk Türküsü zeybeği)


5 Ocak 2020 Pazar

SAHAYA ÇIKMADAN, MAÇ OYNAMADAN ŞAMPİYON OLAN TAKIM . ( bu yazıya mutlaka zaman ayırın.)




Cumhuriyet Kurulmuş.
Mübadele olmuş.
Rumların yaşadığı evleri, işledikleri toprakları Balkanlardan gelen mübadillere verilmişler.
Köyün orta yerinde,  Cami sınır.
Batı kısmı yani Rumların evlerinin olduğu kısım mübadillere dağıtılmış.
Anlayacağınız iki kutuplu bir köy.
Yerliler ve Muhacirler.
İlk zamanlar bırakın kız alıp vermeyi, birbirlerinin sokaklarına bile girmezlerdi.
Münferit ağız dalaşları, bazen ufak çaplı  kavgalar.
Epeyce bir süre anlayacağınız gergin bir ortam.
Muhacirlerin olduğu bölümde Kilise  okula çevrilmiş. Yerli halkın  çocukları da Mübadil çocukları da aynı sınıfları doldurmuş. 
Balkanlardan gelenler de Müslüman:  Namaz, cenaze derken kaynaşmalar doğal olarak başlamış.
Ancak  belki de Rumların evlerinde tarlaların da gözü olan Köyün yerli halkı içten içe yine de ayrımcılığa devam ediyorlarmış.

Adettendir düğün vesaire alaylarının önünde  köyün gençleri Türk bayrağı taşır. Alınan yüklü bahşişler bir kasada toplanırdı.
Bu köyde de toplanan bahşişler Futbol takımının kasasına konur malzeme alınırdı.
Yine bir gün düğün Alayı sırasında bayrağı  taşıyan köyün yerlisi genç nasıl olduysa elinden bayrağı yere düşürür.
Büyük suç. 
Haber Kaymakama iletilir.
Kaymakam hiddetlenir.
3O yıl boyunca Gençlerin düğünlerde Bayrak taşımasını yasaklar.
Bu karardan sonra Yerli ve Muhacir gençlerin arası daha da gerilir.
Yerli olanlar Bayrak Olayını Kaymakama Muhacirlerin ispiyonladığını söylerler.
Zaten oyuncu bulmakta zorlanan Köyün Futbol takımı ikiye ayrılır.
Biri Yerli Spor olur.
Diğeri Muhacir Spor.
Jandarma korkusundan Kavga etmekten çekinen köyün gençleri, hırslarını top sahasında birbirlerini yenerek alırlar.
Bu arada Köy Futbol Takımı dağıldığı için Kaymakamlığın düzenlediği köyler arası turnuvalara katılamazlar.!

____/
O zamanın gençleri evlenir çoluk-çocuk sahibi olurlar.
O çoluk çocuklarda büyür genç olur.
Bu ayrışma yani Yerli-Muhacir çatışması da yeni nesille yeniden gençleşir!

____/
Düğünler olur, düğünler bayraktarsızdır.
Kız - alıp vermelerde başlamıştır aslında iki taraf arasında.
Top yok, krampon yok, Köy takımı yok Çevre köy takımları ile maçlar yok!
____/
Gençlerin bu olay  canına tak eder sonunda.
Haberleşirler eski kilise şimdilerde okul bahçesinde gece buluşurlar.
____/
"Bu  hal böyle hiç iyi değil." 
"Bayrak taşıyamıyoruz,  bahşiş alamıyoruz." 
"En önemlisi de BİRLİK olup, Bir takım  çıkaramıyoruz." 
"Kaykamakamlığın düzenlediği Futbol Turnuvasına katılamıyoruz".
Gibi ortak sorunlarda birleşirler.
Düğünlerde Gençlerin Bayrak taşıması yasak olayına da kafa yorarlar.
Çünkü Düğün törenlerin de Bayrağa takılan paralar ile Futbol malzemesi almaktaydılar.
Bir fikirle heyecanlanıp yüksekçe sesle  sevinç naraları atarlar.
Fikir şudur: İlçe terzisine kenarları sarı püsküllü Türk Bayrağı ebatında kırmızı zemin üzerine çaprazlama beyaz renkte büyük harfle "Köy Gençliği" yazılı olan bir flama yaptırmaya karar verirler. 
Aralarında para toplayıp bir hafta içinde Flamalarına kavuşurlar.
Ve 10 Gün sonra Düğün alayının önünde Gençler Flamayla bayraktar olurlar.
Düğün sahibi başta olmak üzere köyden de bazı kişiler de Flamaya para takarak siftah yaparlar!

Bu olay 3-5 düğün devam eder.
Bu arada  askerlik çağı gelen gençlerin  Askere uğurlama celplerin de  bu flama taşınır. Futbol kulüp kasasına yine para girmektedir.
Nasıl olduysa bu flama olayı Kaymakamlığa ulaşır.
Kaymakam köyün ileri gelen gençlerini çağırır makamına:
"Benden önceki kaymakamların talimatı var elimde. "
Makam odasında sessizlik olur, sessizliği yine Kaymakam bozar:
"Sizin  Özel günler de düğünler de Bayrak taşıyıp bahşiş toplamanız yasaklanmış !"

Flama fikrini öne süren genç, gocuğundan Flamayı çıkarır: 
"Efendim bu Bayrak değil! Futbol takımımızın Flaması. Flamaya takılan paraları Bankaya yatırıyoruz. Buyurun Banka cüzdanımıza bakın üç kişi çekme yetkili. 
Bu paraları  rakı masasında yemek yerine,Futbol malzemeleri alıp turnuvalara katılmak için biriktiriyoruz." der.

Kaymakam bir Flamaya bakar, bir Banka cüzdanına. Ayağa kalkar " Gençler düğünlerde Türk Bayrağı Taşıma yasağınız şu andan itibaren bitmiştir, varın dönün köyünüze Aslanlar! der.

____/
Bu olayın geçtiği yıl 1968 yılıdır.
Bazı olaylardan dolayı Turnuvalar olmaz. Ta ki 1972 yılına kadar.
Ancak Her düğünle, her özel günde Bankada Futbol takımının parası birikir.
Hiç harcamazlar.

Cami Hoparlöründen şu anons geçer: Dikkat köyümüz sınırlarına Elektrik gelmiştir. Elektrik bağlatabilmemiz için (Kolay anlaşılsın diye şimdiki para ile yazıyorum ) 250 bin lira gerekmektedir. Herkesin ama çok ama az yardımlarını bekliyoruz ! Yardımlarınızı köy muhtarlığına yapabilirsiniz.!

____/
Fakirlik dönemleridir.
(Hoş Toprağı işleyen Köylümüz Tek parti dönemiden sonra ne zaman faizidir, destek ayakları altında kotalanan hatta ekimi dikimi yasaklanan ürünleri ekememeleri yüzünden rahat nefes aldı ki ?)
Köylü elinden geldiğince bolca yardım eder.
En büyük yardım yapan bir kişidir ?  Miktarı ise 100 liradır.*
Muhtarlığın elinde toplanan para miktarı : 117 bin liradır ancak !
Köy heyeti kararı ile Köy ortak kullanım alanı olan zeytinlik  125 bin liraya satılır.
Elektrik için toplanan para 242 bin Lirada tıkanır kalır. Herkes elinden gelen para yardımını yapmıştır!

___/
Eskinin Kilisesi şimdinin Köy okulu bahçesinde  gece vakti gençler hararetli olarak tartışır.
"Zaten turnuvada yok, kaç yıldır.Dolmuş masrafımız yok yeni forma ayakkabı masrafımız yok. Biliyorsunuz Kramponlar herkese zimmetli o gün antremana gelmeyenin  Kramponunu formasını başkası kullanıyor. Vallaha ben kara lastikle bile maç oynarım !"

____/
Gençler ertesi gün İlçeye gidip Klüp hesabında biriken tüm parayı kuruşu kuruşuna kadar çekerler. 
Dönüşte, Köy Muhtarlığına gidip Kulüplerinin tüm parası olan 6 bin 725 Lirayı Köylerine elektrik gelmesi için bağışlarlar.

Geri kalan para da oradan buradan toplanarak 250 bin lira toplanır ve Köye elektrik gelir.

____/
Köyde  düğünler  artık  sokak aralarına gerilen ampüllerin, aydınlığında yapılmaktadır.
Her düğün bitimine yakın, sahneye gençler çıkar Harmandalı oynar halay çeker ve  düğün sonlandırılırdı. 
____/
Yine bir düğün gecesinin sonunda Köyün yerli gençleri harmandalı  oynayıp yerlerine oturdular. 
Bu sefer sıra köyün muhacir gençlerine gelip harmandalı oynarlar. 
Sıra köyün yerli gençlerinin Halay çekmesine geldiği sırada gür bir sesle Aslanlar haykırışı işitilir.
Sesin geldiği yöne herkes bakar. Bayrak yasağını bitiren ve bir yıl önce yakın bir İlçeye tayini olan Kaymakamdır bu kişi.
Elektrik olayı kulağına gitmiş ve hala var olan Yerli-Muhacir çekişmesini bildiği için, düğünün bitimine kadar uzaktan gençleri seyretmiştir.

Halay çekilen yerin ortasına gelir.
"Ey yerli Halk Yörüklerimiz! Sizin değil miydi dedeleriniz? Rumlarla  yaşadığınız bu köyde Rumlarla beraber Zeybek oynayan?"

"Ey Muhacirler! Sizin dedeleriniz değilmiydi? Yunanistan Dramasında, Draniç'inde, Dranovası'nda Yunan komşularınızla Sırtaki oynayan Halay çeken.?

"Şimdi:"
"Kan bir! Bayrak Bir! Kader bir! Toprak bir! Dil bir! İnanç bir! 
Bu yıllarca saçma sapan sürdürdüğünüz ayrımcılık NEDİRRRR ? BUNDAN SONRA ayrımcılık yok" diye bağırır. 
Şoförüne işaret eder. 
Şoförü elinde bir Kupa ile gelir.
Kaymakam kupayı havaya kaldırır: " Bu kupa katılamadığınız Kaymakamlık Turnuvarına istinaden size hazırlattığım sizin Köy Takımınıza özel KAYMAKAMLIK ŞAMPİYONLUK kupasıdır" der.
Ve...
Hışımla  bir yerlilerden genç, bir muhacirlerden genç olmak üzere büyük bir halay oluşturur. Kendisi de Halayın en  başına geçer.
"Vur davulcu der."
...

Bayrağın o yıllarda ki önemine bakın !
Birde şuan ki önemine bakın.
Vatanımızın çok iyi yaşanılabilir olması için o dönemde ki gençliğe bakın !
Ortak çıkarlar söz konusu olduğunda gözleri hiç bir şey görmeyen gençlere bakın !
Ve şimdi bırakın arkadaşını Aynı iş için farklı görüşte olan kardeşini bile satan gençlere bakın!
Bir köy Futbol takımının maç bile oynamadan kazandığı başarıya bakın!
Şimdi ki kadrolarında 11 yabancı oynatan milyon dolarlık Futbol Kulüplerine ve başarılarına(?) bakın!

____/

Birde...
Birde...
Birde...
Neyse !
Vesaire...
Vesaire...
Ha * 100 lira yardım yapan mı onu daha sonra yazarım!





Levent ÖZCAN

31 Aralık 2019 Salı

DERTLEŞME

Denizin sesi
Dalga

Teni mavi
Güneşin sesi yok

Etkileşimi sıcak
Rengi sıcak .

Deniz güneş ve ben
İyice ilerlettik

Baş başa verip dertleşmeyi.

Levent Özcan



SARHOŞ

Şarap gibi seni seviyorum hayat
ilk sıkım tadınla
yaşım gibi yollanan aromanla,
değmesin bir el özgürlüğüme
YAŞADIKÇA SARHOŞUM BEN.
Yazabildiğim kadar
düzinelerce kelimelerle.
İçtikçe seni
Ey şarap,
dilim tökezler
ağzım düşer.
Devrim sloganları gibi,
DİLLENİR.....
Göğüs mahkumu yüreğim.

Sarhoş oldunuz mu diye sorsanız
Kirli bir kadeh gibiyken yurdum,
Kadehi dolduran, kırmızı kan !!!!
Hakkı yenen ALIN terleriyle
Hacimler dolusu kadehler
Ben nasıl ?
Sarhoş olurum?

Levent ÖZCAN

9 Eylül 2019 Pazartesi

KURTULUŞ



-Bree bizimkiler Ankara'ya dayandı.. 
Bu gece paskalya gibi olacak..

Bulgar
çetelerinin, Rum çetelerinin zulümleri yıllarca yetmediği gibi, Millet olarak Türk olarak Anayurdun da elden gidiyor haberleri: Selanik'te Kavala da sıkışıp kalmış Türklerin canını dar ediyordu.

Hoş ne İzmir'i görmüşlerdi ne Ankara'yı. Ama bir zamanlar Özyurtları olan oraları, burada yaşamalarının garantisiydi.

Kavala'ya bağlı Draniç köyü ile Drenova köyleri arasında uçsuz bucaksız ovaya baktı Mahmut. Haberler hep acı acı geliyordu..

 Mayıs 1919'da "O" gün herkes evlerine kapanmıştı...

Köy sokaklarında başta aşırı milliyetçi Yunan gençleri olmak üzere hatırı sayılır kalabalık, İzmir'in işgalini kutluyordu. 

Ve bugün daha kötü bir olay ki yine kutlama gecesi olacaktı.
Gerçi az önce haberi veren adam iyi komşuydu çoğu Yunanlı köy halkı gibi zararı yoktu.. 

Abdülhamit zamanında daha çok baskı ve çete korkusu vardı.

Dost yaşamışlardı yüz yıllarca. Kimi tütün kimi meyve kimi sebze hep beraberce Drama ırmağının bereket dağıttığı bu ovadan nasiplenmişlerdi

.Oturduğu tepecikten doğruldu kıl heybesini attı omzuna köye yol aldı keçi yolundan...

Evin avlusunun kocaman tahta kapısını açtı.. Hanımı kocaman çinko leğende ekmek için hamur yoğuruyordu.
Padişahtan umut keseli epey olmuştu.

 Ayşe "Selanikli Mustafa Kemal'de cılk çıktı." dedi
.Hoş bu kadar yoklukta Draniç'i, Drenova'yı, Kavala'yı, Selaniği kurtarmayı çok hayal etmiyorlardı.

Tek güvenceleri nasıl burada   yaşayan Türkler iseler, Osmanlı topraklarında da yaşayan Rum halkının olmasıydı.Burada yoğun baskı görseler, Osmanlıda yaşayan Rum'lar da karşılık olarak baskı görürlerdi..
...

(1800'lü yılların ortalarında İzmir'in bir köyü..)
İrice , geçirirken öksüz kıtlık aylarını,

Sohpetteyken balıklar zeytin aksi yüklü koylarda,
Aniden bir hışımla inmiş Karadağ eteklerinden.
Bay ANCONOZ.

Denizi almış taa karşısına,

Yorgunluk bilmeden,derme çatma bir ev yapmış.
Taze sürgünlü devasa gövdesi reçine kaplı..
Yaşlı mı yaşlı , tepe yamacındaki badem ağacının yanına.


Terini silmiş son çiviyi çakınca,kapısının tutamacına.
Dönmüş yüzünü kenarları deniz işlemeli.
Görkemli badem ağaç desenli şaraplık bağ motifli ovaya.


Çıkarmış kıl heybesinden 10-15 zeytinle, keçi peyniri ve çeyrek kepekli ekmeğini,
İnançlarının izinde diz çöküp haç çıkarmış, şükretmiş Tanrının oğlu İsa'ya


Yeni bağ bozumu yıllık kırmızı şarabından gırtlağını ıslatmış.
Aklı Karadağ eteklerindeki evinde karısı Maria iki büyük oğlu ah ah,
Bir de yeni yetme ufacık nazlı mı nazlı Angelinasın da.


Issız,korkunç yalnızlığından tepesi heyecan düşüncelerinden , birden.
Sağ uzağındaki tepe yamacından inen keçilerin kokusunu ciğerlerine çekmiş.


Paskalyalar ,yortular şenliğinde gevşemiş gevşemiş.
Yörük çobanının, Tanrı selamını almış Tanrı selamını vermiş,
Dudaklarını titreterek hayvancıklara hükmeden bu yörüğe
''Gel bre more az 2 lokma soluklan'' demiş.


Ayak düşümü yanındaki akan sudan medet serinlemiş ,iştahını artırarak çoban.
Sofra ortak, şarap haram ondan uzak durarak ,
Bağdaş kurmuş dostane düşmanlık korkularından arınarak.


''Be more buradayım artık yarından ötesi yok''
Sevincini umudunu peynir ekmekle şölen yapan ANCONOZ
Karşısında,yamaçların yüzünü ağarttığı güneşin çiller döşediği çobana bakarak..


(O günden sonra köyün adı Anconoz kalmıştır) (Şiir L.Özcan)

Köy tam merkezden ikiye bölünmüştü. Köyün doğusunda Yörükler, Batısında Rumlar yaşıyordu. 

Rum tarafında kilise, Yörük tarafında Cami en büyük binalardı. 

Zeytin, balık, koyun-kuzu, keçi ortak geçim kaynaklarıydı. Rumlar bir de şaraplık üzüm üretirlerdi. 

Bazı küçük olaylar dışında herhangi bir asayiş konusunda sıkıntı yoktu.
Kimi zaman Rum tarafında, kimi zaman Yörük tarafında düğünlerde ortak zeybek oynanırdı bile.

Mayıs 1919 "O" gününde ister istemez, köyün Rum bölümünde şenlikler düzenlense de Kavala köyleri Draniç ve Drenovda  ki gibi çoşkulu olmamıştı. Yakın adalardan Yunan ordusu Ankara yakınlarına ulaşıncaya kadar 8-10 aile bu köye yerleşmişti..

Ve  9 Eylül... 

Rumlar tekneler dolusu en yakın Yunan adalarına yol aldılar...
Bu Mustafa Kemal önderliğinde,Türk ordusunun Türk Halkının kesin zaferiydi..

Selanik köylerinde ki Türkler de ise tamamen bir katledilme korkusuna dönüştü bu zafer...
Padişaha karşı çıkmış 7 düveli savaş meydanında yenmiş 
bu " Selanikli Adam" doğduğu memleketini de kurtaracak mıydı acaba
Çünkü ilerleyen günlerde yenilgiyi hazmedemeyen bazı milliyetçi Yunanlılar gece baskınlarıyla evlerden paralar altınlar kaldırıyorlardı..
Yunan içinde Türkler, Osmanlı İçinde Rumlar can güvenliği için iyiydi.
Ancak şimdi bu denge Rumların Osmanlı'dan kaçmasıyla Türk'lerin aleyhine gelişmişti...
...
Lozan'da varılan anlaşma gereği. Anadolu'da kalan son Rumlar'la Balkanlarda ki Türkler memleket değişimi yaşamışlar. Rumlar Türk'lerin terk ettikleri yerlere, Türkler de Rum'ların terk ettikleri yerlere yerleştirilmişler.

Bazıları Lozan'ı yenilgi olarak göstermeye çalışsalar da, Aslında Türk ve Yunan halkının tam bağımsızlığıdır Lozan.

Yüce ATATÜRK, "9 eylül" de sadece Anadolu'daki Türk'lere değil Yunanistan'da ki Türk'lere de bağımsızlık bahşetmiştir.

Draniç ve Drenova'daki Mübadil Türk'lerinden Mahmut ve karısı Ayşe Anconoz'a, Anconoz'u kuran adamın torunları da Selanik köyleri olan Draniç ve Drenova'ya yerleşmişlerdir..

ATATÜRK, seni her gün anmak her insanın en büyük onurudur.
Onuru olanlar kula kulluk etmezler.

*Dedemin ve Babaannemin köyü: Drenova Yunan Hükümeti tarafından

413/1926 sayılı resmi gazetede yayınlanan yasa ile bir Yunan Azizinin adı olarak değiştirilmiştir

*Anneannem ve  Dedemin köyü Yunan Hükümetinin  179/1927 sayılı resmi gazetede yayınlanan yasası ile Draniç adı  Andifilipi olarak değiştirilmiştir.

* Bizim köyede Anconoz yerine badem ağaçlarının çokluğundan dolayı ‘ BADEMLİ ‘ adı verilmiştir.


Levent ÖZCAN...

08.09.2018 ilave yazı ile 08.09.2019

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...