Klavyenin başına geçtiğimde,
Tarih kırpıyorum çoğu zaman
Herodot gibi.
Mantık yürütüyorum zaman zaman
Aristotales gibi.
Hesaplar yapıyorum kafamda
düşünüyorum varla yok arasında
öyle ise varım diyorum
Descartes gibi.
Bazen çelişiyorum kendimle
Felsefe yapıyorum
Socrates gibi.
Her gün faşizme diktatörlüğe karşıyım
Pozitif düşünüyorum
Auguste Comte gibi.
Psikolojim bozuluyor bu durumda
Beynimde ki zonklamaları içe aktarıyorum tekrar tekrar
Haksızlığı, sömürülmeyi tedavi edemiyorum kendi kendime
Wilhelm Wundt gibi.
Farklı iklimlere, farklı şehir ve ilçelere gidiyorum bazen
Var olanı korumak için
Kaz Dağları,
Kozak Yaylası
Soma havası
Cumhuriyet değerine sahip çıkmak için Menemen
Her şey çok güzel olsun diye İstanbul
Yeni yerler keşfi değil amacım !
Strabon gibi Alexsander Von Humboldt gibi.
Kafamı kaldırıyorum,
Camdan batmak üzere olan güneşe bakıyorum.
Zaman geçmiş,
Zaman bazılarına hükümlü bazılarına da hükmü yok
Aynı anda kimi fatura derdinde,
Kimi en şık en pahalı giyinme adaletsizliğin de.
Göreleli yasası ile Albert Einstein gibi.
Yine bir gün devriliyor penceremde.
Yıldızlar uslu puslu
Varla yok arası gökyüzünde.
Yarın yine gelecek güneş.
Dünya yuvarlak, güneş yuvarlak, ay yuvarlak biliyorum biliyoruz.
Ha bire dönüyorlar birbirlerinin etrafında.
Tıpkı Galileo'nun bildiği gibi.
Yazınsal dışa somut aktarım Edebiyat.
Yazdık yine yoksulluğu Orhan veli Gibi.
Yarın akla düşünce bir yeni Tahir ile Zühre aşkı,
Bir türlü sömürüden kurtulamayan Vatan'ı yazarım.
Tıpkı, tıpkı:
Nazım Hikmet gibi.
Levent ÖZCAN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder