IŞIKSAÇAN etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
IŞIKSAÇAN etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

25 Aralık 2020 Cuma

Salgın

 

kovid 19
korona 
cana tehdit mi ?
tehdit..

soru...

Gözle görülebiliyor mu ?
dili var mı ?
sesi var mı ?
dini var mı ?
milliyeti var mı ?
kadın-erkek genç-yaşlı,
çoluk-çocuk ayırıyor mu ?
dil, din, ırk ülke ayırıyor mu ?
hepsine kocaman hayır !


Yıl 2021 
emperyalizm
kapitalizm
mala tehdit mi ?
tehdit..!
cana tehdit mi ?
tehdit..!

soru...

Gözle görülebiliyor mu ?
dili var mı ?
sesi var mı ?
dini var mı ?
milliyeti var mı ?
sömürüyor mu eziyor mu
mazlum insanları ?
hepsine evet ise
tarihten beri en bitmeyen
en büyük salgın sizce ne ?


Levent ÖZCAN

22 Aralık 2020 Salı

masal


Bir doğru varmış dün
O doğru yalanmış meğerse bu gün.
Masal tekerlemesi
Bir varmış bir yokmuş gibi.

İyi olan şeyleri
hafife almakmış
Evvel zaman içinde
Kalbur saman içinde diye
Yalanlara başlamakmış

Hiç bir zaman uz gidemeyen
Hep azla yetindiren
Ceylan kuş ağaç orman
dere tepe düz giden

Develer tellal iken
Kaf dağının ardında biz hayallerdeyken
Tıngır mıngır bizleri uyuturken
Yorgan yakmadığımız pireler
Şimdi, hayal bile etmedikleri yerdeler

Azınlığın sonunun mutlu  olduğu bu masalda
Kusura bakmasın hiç kimse
Onlar ermiş muradına
Ben şahsen çıkamayacağım kerevetine. 

Levent ÖZCAN

11 Aralık 2020 Cuma

ÖZÜR


 Kusur: bir insanın beyninde olabilir.

Kusur: bir insanın gözünde olabilir.
Kusur: bir insanın dilinde olabilir.
Kusur: bir insanın bedeninde olabilir.

Özür: bir insanın beyninde yoksa.
Özür: bir insanın gözünde yoksa.
Özür: bir insanın dilinde yoksa.
Özür: bir insanın bedeninde yoksa.

Engelli vatandaşlarımızı
                              düşünmüyorsak!
                              görmüyorsak!
                              konuşmuyorsak!
                              yardım yerine koşarak kaçıyorsak!
En büyük kusurlu 
En büyük özürlü 
Onların özünde bizlerizdir.


Levent ÖZCAN





4 Aralık 2020 Cuma


doğarsın emek-lersin, 
büyürsün emek-çisin, 
yaş büyür torun torba 
yine emek-lisin 
vatandaşımız
çarşı pazarda emek-ler gibi
vatandaşımız köyde 
yana yıkıla
vatandaşımız şehirde
bir oyana bir bu yana
hep ekmek peşinde.
bu vatandaş ne zaman koşacak
bu vatandaş ne zaman antalya da
doya doya tatil yapacak 
bana diyiversene 
kuzum be.........

Levent Özcan.

2 Aralık 2020 Çarşamba

Bademli Köyü Türküsü



yolların var padişahım
korumalı morumalı

tekerine taş değmez
atlarının nalı hiç düşmez

kasabaya vardığım 
yolum var kardaşım

eşkiyalar neci ki
her sapakta vergici

*         *        *

sarayın var padişahım
odaları bin hane

şölenin var padişahım
sofranda bir biz eksiğiz

yaşadığımız köyüm
var kardaşım

katığımız zeytin
sanki biz yetimiz

*         *        *

fermanın var padişahım
iyi ki allah değilsin

sen birsin  padişahım
ama biz yüz binleriz

şikayetim var kardaşım
bu düzen gitsin

yeter artık üzmesin
yeter artık düzmesin 


Levent ÖZCAN

16 Kasım 2020 Pazartesi

Deniz hali

Su : dünyada en fazla var olan.
Denizi oluşturan : su.
Deniz : dünyada en fazla yer kaplayan.
Suyun doğada üç hali var.
Sıvı katı gaz.
Okyanuslar. Ummanlar ve iç denizler.
Bir nevi gökyüzünde bulutlar.
Kutuplarda buzullar.
Bizde de özel bir deniz var.
Sözü ile düşüncesiyle eylemi ile üç kelime.

1 TAM

2 BAĞIMSIZ

3 TÜRKİYE


Levent ÖZCAN




15 Kasım 2020 Pazar

KASIM...

yıllar
onsuz değildir
kasımlar
tek yetimdir
onuncu gün
özleme çentiktir

devrimleriyle
fikirleriyle
karanlıklar
boşluk değildir.

nerede 
doğdun sen
nerelere
geldin sen
canın yitimine
dünya servetine
cumhuriyet verdin
sen bize

devrimleriyle
fikirleriyle
karanlıklar
sonsuz değildir

Levent ÖZCAN
(Atatürk Türküsü zeybeği)


Gelir mi ?

belki bir gün yine biri çıkar gelir.
umurunda istiklal, yüreğinde millet.
belki bir gün !
çocuklarda bayram
kadınlarda medeniyet
halkında efendilik
gençlerde umut olur.
bir şeyler içer...
fincanda hatır,
kadehte hüzün,
sigarada efkar kalır.
bir gün...
bedeni yitip gider bu dünyadan,
gözlerden yaşlar akışır.
emaneti cumhuriyet, mahşere uzanır..


Levent ÖZCAN

14 Eylül 2020 Pazartesi

Torun olmak !



İnternette satılık ilanlarında gördüğü ve özelliklerini beğendiği arabayı  almak için İzmir'den kalkıp İstanbul'a geldi.
___/

Aracı satan kişinin, adresine cep telefonun haritasından baktı..  
Beyazıt Meydanının arka sokaklarında bir yer !  
Bir taksiyi durdurdu. 
Adresi taksiciye söyledi.
İsimlerini duyduğu Vefa lisesi ve Vefa Bozacısının önünden geçip,verilen sokak adresinin önünde taksici durdu.
___/

Planı şuydu...
Arabayı bir ekspertize gösterip ona göre almaktı. 
Daha sonra da buraya kadar gelmişken, bir gece bir otelde kalıp Sultan Ahmet'i-Top kapıyı ve civarını gezmekti. 
Hani arabayı satan kişi de güven vermişti telefonda. "İstediğin yere arabayı gösterebilirsiniz demişti." Yoksa bir arabayı görmek için neden İstanbul'a gelsindi ki ?
....
Araba ekspertizi-alım satım işlemleri tamamlandı. İçi bir rahat şekilde direksiyona geçti.
Beyazıt meydanın oralarda bir otel ayarladı.
Oruç tutuyordu... 
"İftar vakti de çıkar bir lokantada yada meydanda gördüğü iftar çadırında iftarımı açarım." dedi.
Sabahta tarihi yerleri dolaşırım diye kararını verdi.
....
Otelden ayrıldı. 
Oldu olası tarih meraklısıydı.
Bırak ören  oralarda dolaşırken o zamanları yaşıyor gibi hissetmeyi, her hangi bir yerde her hangi bir kayada dahi çentik görse acaba neden ve kim bu kayaya çentik attı diye düşünüp dururdu. 
"Vardır elbet bir hikayesi" derdi.
___/
Tarih kokan İstanbul sokaklarında dolaşıyordu şimdi.
___/
Doğu Roma'yı hayal etti yani Bizans'ı..
Hipodromda kıyasıya rekabete dönüşen İmparator ve eşrafının desteklediği At ve binicilerinden oluşan "Mavi takım" ile Esnafın, locaların ve halk takımının desteklediği "yeşil takım" at ve binicileri arasında kıyasıya rekabete dönüşen yarışlarında ki çığlıkları kulaklarında çınladı.
___/
Hissedişi sanki hipodromda gibiydi derken kafasında bir darbe hissetti ve gözleri karardı birden.
___/.
Kulaklarında acayip homurtular.
Başından süzülen sular içine işliyordu.
Ayakları uzanık oturur vaziyete getirdiler. Başını hızlıca sağa sola silkeledi..
Yüzünde bir serinlikle gözlerini araladı
Etrafında sarıklı fesli, kaftanlı, şalvarlı, uzun yelekli, kuşaklı adamlar...!
Çevresinde bir kalabalık..
Gözlerini ovuşturdu.
Bir daha başını sağa sola silkeledi.
Gözlerini ovuşturdu...
Çevresinde bir kalabalık...
Acayip  kıyafetli fesli mesli şalvarlı yelekli adamlar.????

___/
"Ne oluyor ya" dedi içinden.
"Ha Ramazan ayıya! Geleneksel Osmanlı kıyafeti giymiş herhalde insanlar" diye iç geçirdi.
Kalabalığa "Çok sağ olun çok teşekkür ederim " deyip kafasını yine silkeleyerek yürümeye başladı.
Kalabalık garip garip bakarken.. Arkasından "Ecnebi herhalde" diye yükselen homurtuları duydu.

___/
Şöyle yürüdüğü sokağa baktı!
Allah Allah Araba gürültüsü yok..!?
Korna sesi yok, ışıklı tabelalar yok..!?
Muntazam taş döşeli yol..!?
Sokağın bitimin de bir ana cadde !
Yollar aynı taş dizili ?
Başında bir ağırlık !
Kafasını, afallığını yenmek için hızlıca yine sağa sola silkeledi.
Gözlerini anlık açıp kapadığında cadde ; Omuzlarında iki kefeli terazileri, küfeleri, ya elinde ya sırtında heybe,
sele, güğüm belindeki dirhemleriyle maniler söyleyerek satış yapan seyyar satıcılar...!?

___/
Yankılanarak taş yoldan geçen at arabaları ?
Sağı solu küfeli eşekler ?
Kalabalık cadde insanlarında Sarıklı-fesli, Şalvarlı uzun yelekli, kuşaklı adamlar ?
Kadınlar peçeli çarşaflı ?
Elektrik direkleri yerine,  yol kenarlarında muntazam mesafede dikilmiş demir direklerin ucunda daha yakılmamış mumlar, çıralar kandiller ?

___/
Dükkanların girişinde çoğunluğu tahta üzerine yazılmış Arapça yazılı tabelalar..?

___/
Caddeye çıkan bir sürü sokaklardan birisine çark etti...
Sokak kenarlarında çoğu iki katlı hepsi muntazam cumbalı geniş avlulu evler.
" Allah Allah, bu nasıl bir büyük Ramazan organizasyonu ki film seti gibi her yer. Kim yaptıysa buraları vallaha bravo hiç bir beton adına zerre eser kalmamış ! 
Gökdelenler yok ! 
AVMler  yok!
Şıkır şıkır tabelalar yok !

___/
Cumbalı evlerin gölgeleri yavaş yavaş uzadı hava kararmaya başladı.
Karnı da iyiden iyiye acıkmıştı.
 Sokak bitiminde,saatine baktı. *
"Oo, iftara 15  dakika kalmış, gidip bir lokantada (yok bir aş evinde! orucumu açayım) diyerek de kendine espri yaptı.
Gerisin geri geldiği sokaktan ana caddeye yürümeye başladı.

___/
Az önce geçtiği evlerin  önününde ki kandiller  tek tek evlerden çıkanlar tarafından yakılıyor ancak evlerin çoğunun kapıları açık bırakılıyor ?

___/
Kapıları kapalı evlerde var. 
Kapıların üzerinde iç içe tokmakları var.
Kapılar açık olduğu için göz ucuyla evlerin giriş katlarına bakıyor bir anlam veremiyor.

___/
Az önce saatine bakmak için çevirdiği  kolu aklına gelince hemen üzerinde ki kıyafetlere baktı.
Kafasına elini götürdü sanıyordu ki kafasında bir ağırlık çarpmadan dolayı ama hayır ?  
Kafasında ki ağırlığı çıkardı. 
Sarıklı keçe fes !?
Sarıklı fese bakarken üzerinde kaftan uzun yelek ayaklarında çarık !? 
"Yok artık beni bayıltıp bu kıyafetleri mi giydirdiler ?" derken,  endişe ile yeleğin iç ceplerine baktı Cüzdanı paralar cep telefonu arabanın anahtarı yerli yerindeydi. 
___/
Öyle bir derin nefes alırken.!
Epeyce büyükçe bir evin önünden geçerken, kapı önünde bekleyen  biri
"Ve Aleyküme-selam buyurun iftarımıza" diyerek evin görkemli kapısını işaret etti.
Önce irkildi...
Davet eden kişi Sarıklı hemen hemen aynı tarz kıyafetleri giymiş bir kişiydi:
"Oruç niyetimiz var değil mi" diye sordu.
Tereddütle kafasını öne geriye evet anlamında salladı.
"Vay be" dedi. "Lehçeler bile Osmanlıca" 
"Herhalde bu ev pide salonu bu adamda çığırtkan olmalı diye iç geçirdi."
___/

Evin görkemli kapısından geçti.
Eve girdi.
Kapı kapanınca yine endişelendi.
Çarıklar çıkarıldı.
Önde buyur eden çığırtkan ! Ahşap merdivenden orta kata çıkıldı.

___/
Genişçe  bir cumbalı oda.
Cumbanın ve odanın üç tarafında divanlar.
Ahşap zemine serili halılar, kilimler  ve onların üzerine serili peşkir, peşkirin üstünde kasnak,
kasnağın üstünde enfes görünen çanakların içinde yemekler ?

___/
" Bu ne ya  çok pahalı olmasın" diye düşünürken, bir top sesi ve ardından metalik olmayan has insan sesiyle ezan sesi...

___/
Oruçlar açılır.
Tatlılar en son kahveler içilir.
Karnı tıka basa doymuştur.
Entresandır çığırtkanla aynı sinide yemek yemiş aynı etli bulgur pilavına tahta kaşık sallamışlardır..
Bu durumda "hesabı nasıl ödeyeceğiz" diye düşündü..
Elini yeleğin cebine attı "Ustam bana müsade, borcum kaç para" diye çığırtkanın yüzüne bakarak sordu.
Çığırtkan dediği kişi bu farklı lehçeyi yarı ancak cebe giden  eli görünce tam ne sorulduğunu anladı.
Bekle işareti yapan çığırtkan bildiği kişi kuşağından içi dolu bir kese çıkarıp ona uzattı.
Tereddüt ile keseyi aldı. 
Avucuyla içinde ne var diye yoklarken "bu nedir" diye sordu.
Çığırtkan:
" Kardeşim seni haneme davet ettim geldin, soframa buyur ettim oturdun." 
"Orucunu açtın."
"Yemeklerimi yerken dişlerini yordun. Ve bana Allah katında sevap kazandırdın." 
"Kese içinde karınca kararınca üç tane  nacizane altın var onlar, yemeğimi yerken yorduğun dişlerinin vergisidir"
"Allah razı olsun Allah kabul eyliye" diye peşi sıra cümleleri sıraladı.

___/
Aslında çığırtkan dediği adam daha uzun konuştu da lehçeden anlam çıkarabildikleri buydu.
___/

Helalleşme esenlik ve vedanın ardından sokağın sonunda ki ana caddeye doğru yöneldi.

___/
Ana caddeye çıktı.
"Bu nasıl bir kurgu rüyamı nasıl bir organizasyon bu"
"Arkadaş ne oluyoruz ya film mi çeviriyoruz n'oluyor ya derken kafasında yine bir sert bir darbe ve acı ile film koptu.

___/
Gözlerini araladığında  kocaman apartman bloglarını en üst bitimlerinde kararmış gökyüzünü gördü.
"Ah evladım kalk beni duyuyor musun" diyen kolunu çekiştiren yüzünü okşayan bir amca ile boğucu bir trafik sesini duydu.
Başını sağa sola çevirdi. bir çok ayaklar gördü. İnsanlar etrafında daire oluşturmuş çoğunun elinde cep telefonu sırtı üstü uzandığı kaldırımda kendisini videoya çekiyorlardı.
"Kalabalıktan biri ben bu tarafa kaçtığını gördüm" diye kalabalığa bir şeyler anlatıyordu.
Kalabalıktan bir başkası da " Ben polisi aradım şimdi gelir ekip" dedi.

___/
Yine kaldırımda  ayakları uzanık şekilde oturdu.
Biri bir şişe su getirdi, bir iki yudum su içerken polisler geldi...

___/.
İzmir'den araba almaya gelmiştim. Arabayı aldım. Bir gece kalmak için otelde yer ayırtıp iftarımı açmak için lokantaya gidiyordum. Sokakta kafama bir darbe oldu sonrası işte buradayım.
"Sadece cüzdanım yok" dedi ifadesinde. 
Atın aldığı araca yakıt almak için tek kuruşu yoktu.
Cep telefonundan hanımını aradı.
Başından geçenleri anlattı.
Orada görevli polisin iban numarasına para göndermesini istedi.

___/
Karakoldan ayrıldı...
Yer ayırttığı otele yöneldi.
Kocaman iftar çadırında açılan oruçlardan sonra masadan toplanan  strafordan tabakları şeffaf  plastik çatal bıçak kaşıkları gördü !
Oysa kendisi de oruçluydu... ?
Ancak karnı tıkabasa doluydu...!
Birden kıyafetlerine baktı ?
Kıyafetleri yine İstanbul'a geldiği kıyafetleriydi.
Hemen elini cebine attı.
Sımsıkı yaptığı yumruğunu inşallah rüya değildir diye açtı ve avucunda 
-- Tıka basa karnını doyurmaya karşılık Diş vergisi olarak hediye edilen içinde üç altın olan kese vardı--

___/
Kendini Osmanlı adledenler...
Gökyüzüne rezistanlar diktirmek değildir  semtlerce...

Osmanlıcılık dikey büyümek değil yatay büyümektir.
Osmanlı olmak...

Ramazandan iki ay önce tüm gıda ürünlerinde fiyatları sabitlemektir.
Osmanlıcılık...

Ramazan ayında ucuz ve en güzel ekmeği ve en güzel eti satın aldırtabilmektir iftar sofralarına.
Osmanlıcılık...

Sadece Ramazan ayında boy boy iftar çadırları kurmak değildir meydanlarda halka.
Osmanlıcılık...
Alın terinin karşılığını, kul hakkını on iki  ay boyunca hanelere tereddütsüz kazandırabilmektir.

Osmanlı olmak.
Ona buna vergi koyup vergici değil eşit adil olup verici olmaktır tebana...

Osmanlı olmak...
Kendilerini elit sayıp altın tepsilerde iftar açmak değildir.
Osmanlı kültürünü bu topluma yayıp halkın refahını arttırp, içinde altın olan kesler dağıtıabilmektir halkına...


Levent ÖZCAN

* 33 Yılda bir Ramazan ayı aynı ay aynı güne denk gelir.

Yararlanılan alıntı asla yapılmayan kaynaklar.

Günümüz Türkiye'si.

https://www.dunyabulteni.net/kultur-sanat/osmanli-turk-evi-ozellikleri-h432420.html

https://www.fikriyat.com/galeri/tarih/osmanli-sokaklarinin-simgesi-seyyar-saticilarhttps://www.altayli.net/tanzimat-devrine-kadar-osmanli-devletinin-ulasim-teskilati-ve-yol-sistemine-genel-bir-bakis.html01.01 

 http://www.emo.org.tr/ekler/94a988102edcd4b_ek.pdf TURKIYEDE AYDINLATMA TARIHINE GIRIS 

https://www.osmanlikostumleri.com/urun/osmanli-halk-kiyafetleri

http://bugraderci.blogspot.com/2012/06/bizanstaki-ezeli-rekabet-maviler-ve.html

https://istanbeautiful.com/tr/istanbul-tarihi-yarimada-fatih/

https://www.google.com/search?q=beyaz%C4%B1tharitas%C4%B1&oq=beyaz%C4%B1tharitas%C4%B1&aqs=chrome..69i57.22473j0j7&sourceid=chrome&ie=UTF-8

https://www.fikriyat.com/tarih/2019/05/05/osmanlida-ramazan-tenbihnmeleri



9 Eylül 2020 Çarşamba

9 Eylül İZMİR

Bugün kurtuluş, Eylül Dokuz
Cumhuriyetle birlikte
Atadan toruna devreden, 
Bu kutsal kalenin,  
Birer savunucusuyuz.

Bize "gavur" desinler. 
Şüphemiz yok kendimizden
Aldırmayız..! 
Bırak tek düşmanı...
Dünya gelse üstümüze,
Yine, yeniden
Ege denizi de hazır, 
Bizler de hazırız. 
Bildiğiniz üzre;
Mustafa Kemaller yerli yerinde...

Levent ÖZCAN





8 Eylül 2020 Salı

"Günün kutlu olsun"



Hüzünler tükettim
Günlerin ardından
Umutlar Yeşerttim
Ufuklar ardından

Türkülerin ağıtında
Şarkıların hicazında
Yaşamın mizahında
Direndim karanlığa

Güvercinler gözledim
Bulutlar ardında
Serçeler besledim
Avuçlar kucağında

Türkülerin ağıtında
Şarkıların hicazında
Parmaklık ardında
Kapandım tutsaklığa

Doğumlar yaşadım
Duvar sancısında
Acılar eksilttim
Gülüşler şafağında

Senaryo tuzağında
Tiyatro dramında
Hayat dekorunda
Yeltenmedim figüranlığa

Levent ÖZCAN


30 Ağustos 2020 Pazar

Gerçekleri tarih yazar. Tarihi satın alamazsın

 Bugün Yunan askerlerinin

Feslerinin  yerle bir olduğu gün 

Bugün Vatan haini gazetecilerin 

Şerefsiz kalemlerinin kırıldığı gün


Bugün tebaa gerisinde

İhanetlerin ayıklandığı gün.

Bugün mekanın sahibinin

Ranconunun zirvesi olduğu gün


Bugün kerpiç evlilerin

Sarayı ve burjuvayı yıktığı gün

Bugün çarıklı efelerin

7 düveli perişan ettiği  gün


Bugün bugünümüzü sağlayanların günü

Sermayeleri: kol, bacak, kan ve can

Bugün öksüz yetim eşsiz kalanların

Bir millete bağımsızlık hediye ettikleri gün


Bugünü unutturmaya çalışmak

Serv sevdalılarının işi

Bu günü alalade gün saymak

Top namluları hedefinde  saltanat zihniyeti işi.


Dön bak tarihe

Emperyalizmin zaferi olmaz.

Bön bön bakma Anadoluya, halkına

Tarihte tektir kurtuluşun Zaferi

Mustafa Kemaller Safında.


Levent Özcan


12 Temmuz 2020 Pazar

Tuncelide Dağ keçilerinın avlanması ihalesine.

Sığırcığı vurursun
Göçmen Yolunda
Zeytin, gagasında
Yayılmaz artık,
Deliceler dağlara.

Tavşanı vurursun
Oysa ki Tilkinin hakkıdır.
Çakalın Hakkıdır.
En sonunda da
Kümeste ki tavuktan olursun.

Tilkiyi Çakalı vurursun.
Farelere meydan kalır.
Tarlanda bostan, 
Ambarda ekin murdarlanır.
Her bir canlının yok yere can kaybı !
Acı olarak kat be kat
Kayıp olarak hepsi sana dolanır.

Levent ÖZCAN

28 Haziran 2020 Pazar


(Yarın 16 Mayıs,)

Vapur yola çıkıyor.
Ufuk yarı aydınlık,
Yarı karanlık.
Vapurda, bir adam.
Kafasında umut.
Umudun yükü oldukça ağır.
Ya ölüm, yada
tam bağımsızlık !


 Levent Özcan

25 Mayıs 2020 Pazartesi

Baş öğretmen...

Çanakkale içinde
  Gerekirse Vatan için "ölmeyi" öğretti.

Samsuna ayak bastı.
 Memleket İşgaldeyken, "kurtuluşu" öğretti.

Ankara da halk oldu.
 Hür irade ile "egemenliği" öğretti.

Afyon'un ovasında,
 Mazilerde unutulan,"zaferi" öğretti.

Saltanatı bitirdi,
 Yeni "Türkiye Cumhuriyetini" öğretti.

Her şey bilimle dedi.
Devrimler ardından "aydınlanmayı" öğretti.

"Türk Milleti zekidir."
"Karakteri yüksektir."
"Milletim çalışkandır."
Halkını hep sevendi.
Bizleri hep yüceltti.
Atam çok şey öğretti.
Tek uşaklığı "öğretmeyi" hiç düşünmedi!

SEVİLİYORSUN ATAM...


Levent Özcan

18 Mayıs 2020 Pazartesi

" 19 MAYIS 1919"

Atatürk ü, Bazıları anlamadığı için Toroslarda çıngırak sesleri Konya ovasında başak bereketi Egede tütün Karadenizde fındık değeri Cukurovanın beyaz altını Doğu ilerimizde meralar Vesaire hepsi öksüz Çok özürlüyüz çook Şimdi çöle yakın Kaz dağları. Beton beton boğaz sırtla Küllahlı zangoçun çaldığı çanı duymuyorsan Egenin üzümünde made in Greece Çukurovanın pamuğunda made in İtaly Antep baklavasında France dessert yazmıyorsa İstanbul semalarında İngiliz bayrağı Dal-ga-lan-mı-yor-sa Hepsi Atatürk sayesinde. Bazıları daha çok bekler 101 yıllık bağımsızlık ruhu ile Geldikleri gibi yine giderler Levent ÖZCAN

29 Ocak 2020 Çarşamba

Hakkımızda HAKKI çok olana !

Anıt mezarda yatman için,
"Vatan" için  karış karış dolaşacaksın yurdu.
Tatlı can pahasına, kellen koltukta.
___/
Anıt mezarda yatman için,
Düşman çizmesi ezmişse vatanı.
İneceksin savaşın meydanına.
___/
Anıt mezarda yatman için,
Budayacaksın işgalde ki Ata çınarını
Bağımsızlık açtıracaksın tazecik dallarında.
___/
Anıt mezarda yatman için,
Cephane taşıyan yurdunun kadınları gelecek aklına.
Medeni kanun ile taçlandıracaksın onları omuzlarda.
___/
Anıt mezarda yatman için.
Fabrika  kuracaksın, uçak yapıp göklerde.
Demir yolları serpiştireceksin dört bir yana.
___/
Anıt mezarda yatman için,
Traktör, koyun, keçi her ne varsa yerli.
En önemlisi köylüyü efendi yapacaksın öğün sofranda.
___/
Anıt mezarda yatman için,
Çocuklara yaşam, gençlere umut verip
Memleketi emanet edeceksin pırıl pırıl yarınlara.
___/
Anıt mezarda yatman için,
Tamah etmeyeceksin mala mülke altına paraya.
Servetini bir kalemde bağışlayacaksın yurduna.

***

İki kulaç toprak altında yatmak değil ölüp yitip gitmek.
"Anıt"  "ebediyetlik" değil uzanıp boylu boyunca.
Unutulmak aslında en büyük ölmek bu dünyada
Yaşamak, Anılmak her anda
Yaşamak, Doğabilmek
Milyonlarca yürekte,
Her yeni gün başlangıçlarında.

Levent ÖZCAN

1 Ocak 2020 Çarşamba

bazen





Ha deyince de
yazılmıyor ki şu meret
garibanın akşam sefasında yuvarlanan
iki dublenin yoldaşı gibi
( o da ayda , yılda )
dörde bölünmüş domates, peynir ve
iki kelime sohbete HASRET.

kalem var
defter var
manzara var
özlem var
aşk var
tabi ki devrimcilik var
hınca hınç dolu bir çok heyecanlar

ama HİS OLMAYINCA
kalem bana
defter kaleme bakar
Ben ise denizi tutuştururum
Her gün batımında.







Levent Özcan.

SU GİBİ ÖMÜR OL.

ben her daim kenarında kıyında
bir dere bile olsan
en cılız debin de, su sesin de
sabit gövdemle kılcal köklerimle
seni çekerim içime
yüzlerce kolumla binlerce el sallarım
aksine, yüzüne

ben bir baharlanırım
bir sonbaharlanırım
sakın endişelenip üzülme
tarihe,
asırlar yazarız
sen saydam su renginde
eteklerim de aktığın sürece.



Levent ÖZCAN
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...