23 Ekim 2021 Cumartesi
31 Aralık 2020 Perşembe
Deniz
22 Aralık 2020 Salı
masal
12 Aralık 2020 Cumartesi
içiniçin
"Hüzün mevsimdir"
oysa ki
"dökülen yapraklar yüreğimizin
göz yaşları."
Levent ÖZCAN
11 Aralık 2020 Cuma
ÖZÜR
10 Aralık 2020 Perşembe
se.....
8 Aralık 2020 Salı
İ L E T İ Ş İ M
google alıntı |
Ümit......
foto alıntıdır. |
ümitleri zamana bırakıyorum
öyle kendi adıma filan değil
bebek adına
çocuk adına
genç adına
emekçi adına
baba adına
bebek olduk mu olduk
çocuk olduk mu olduk
genç olduk mu olduk
emekçi olduk mu olduk
baba olduk mu olduk
bir gün ya zaman tükenecek
yada hayaller son nefesini verecek.
Levent ÖZCAN
4 Aralık 2020 Cuma
2 Aralık 2020 Çarşamba
Bademli Köyü Türküsü
korumalı morumalı
tekerine taş değmez
atlarının nalı hiç düşmez
kasabaya vardığım
yolum var kardaşım
eşkiyalar neci ki
her sapakta vergici
sarayın var padişahım
odaları bin hane
şölenin var padişahım
sofranda bir biz eksiğiz
yaşadığımız köyüm
var kardaşım
katığımız zeytin
sanki biz yetimiz
fermanın var padişahım
iyi ki allah değilsin
sen birsin padişahım
ama biz yüz binleriz
şikayetim var kardaşım
bu düzen gitsin
yeter artık üzmesin
yeter artık düzmesin
Levent ÖZCAN
29 Kasım 2020 Pazar
Nallı Arap Said.(Dikili Zeybeği Sözleri)
14 Eylül 2020 Pazartesi
Torun olmak !
Aracı satan kişinin, adresine cep telefonun haritasından baktı..
Beyazıt Meydanının arka sokaklarında bir yer !
Bir taksiyi durdurdu.
Adresi taksiciye söyledi.
İsimlerini duyduğu Vefa lisesi ve Vefa Bozacısının önünden geçip,verilen sokak adresinin önünde taksici durdu.
Planı şuydu...
Arabayı bir ekspertize gösterip ona göre almaktı.
Daha sonra da buraya kadar gelmişken, bir gece bir otelde kalıp Sultan Ahmet'i-Top kapıyı ve civarını gezmekti.
Hani arabayı satan kişi de güven vermişti telefonda. "İstediğin yere arabayı gösterebilirsiniz demişti." Yoksa bir arabayı görmek için neden İstanbul'a gelsindi ki ?
....
Araba ekspertizi-alım satım işlemleri tamamlandı. İçi bir rahat şekilde direksiyona geçti.
Beyazıt meydanın oralarda bir otel ayarladı.
Oruç tutuyordu...
"İftar vakti de çıkar bir lokantada yada meydanda gördüğü iftar çadırında iftarımı açarım." dedi.
Sabahta tarihi yerleri dolaşırım diye kararını verdi.
....
Otelden ayrıldı.
Oldu olası tarih meraklısıydı.
Bırak ören oralarda dolaşırken o zamanları yaşıyor gibi hissetmeyi, her hangi bir yerde her hangi bir kayada dahi çentik görse acaba neden ve kim bu kayaya çentik attı diye düşünüp dururdu.
"Vardır elbet bir hikayesi" derdi.
___/
Tarih kokan İstanbul sokaklarında dolaşıyordu şimdi.
___/
___/
Hissedişi sanki hipodromda gibiydi derken kafasında bir darbe hissetti ve gözleri karardı birden.
___/.
Başından süzülen sular içine işliyordu.
Ayakları uzanık oturur vaziyete getirdiler. Başını hızlıca sağa sola silkeledi..
Gözlerini ovuşturdu.
Bir daha başını sağa sola silkeledi.
Gözlerini ovuşturdu...
"Ne oluyor ya" dedi içinden.
"Ha Ramazan ayıya! Geleneksel Osmanlı kıyafeti giymiş herhalde insanlar" diye iç geçirdi.
Kalabalığa "Çok sağ olun çok teşekkür ederim " deyip kafasını yine silkeleyerek yürümeye başladı.
Kalabalık garip garip bakarken.. Arkasından "Ecnebi herhalde" diye yükselen homurtuları duydu.
___/
Şöyle yürüdüğü sokağa baktı!
Allah Allah Araba gürültüsü yok..!?
Korna sesi yok, ışıklı tabelalar yok..!?
Muntazam taş döşeli yol..!?
Sokağın bitimin de bir ana cadde !
Yollar aynı taş dizili ?
Kafasını, afallığını yenmek için hızlıca yine sağa sola silkeledi.
Gözlerini anlık açıp kapadığında cadde ; Omuzlarında iki kefeli terazileri, küfeleri, ya elinde ya sırtında heybe,
sele, güğüm belindeki dirhemleriyle maniler söyleyerek satış yapan seyyar satıcılar...!?
___/
Sağı solu küfeli eşekler ?
Kalabalık cadde insanlarında Sarıklı-fesli, Şalvarlı uzun yelekli, kuşaklı adamlar ?
Kadınlar peçeli çarşaflı ?
Elektrik direkleri yerine, yol kenarlarında muntazam mesafede dikilmiş demir direklerin ucunda daha yakılmamış mumlar, çıralar kandiller ?
___/
Dükkanların girişinde çoğunluğu tahta üzerine yazılmış Arapça yazılı tabelalar..?
___/
Caddeye çıkan bir sürü sokaklardan birisine çark etti...
Sokak kenarlarında çoğu iki katlı hepsi muntazam cumbalı geniş avlulu evler.
" Allah Allah, bu nasıl bir büyük Ramazan organizasyonu ki film seti gibi her yer. Kim yaptıysa buraları vallaha bravo hiç bir beton adına zerre eser kalmamış !
Gökdelenler yok !
AVMler yok!
Şıkır şıkır tabelalar yok !
___/
Cumbalı evlerin gölgeleri yavaş yavaş uzadı hava kararmaya başladı.
Karnı da iyiden iyiye acıkmıştı.
Sokak bitiminde,saatine baktı. *
"Oo, iftara 15 dakika kalmış, gidip bir lokantada (yok bir aş evinde! orucumu açayım) diyerek de kendine espri yaptı.
___/
Az önce geçtiği evlerin önününde ki kandiller tek tek evlerden çıkanlar tarafından yakılıyor ancak evlerin çoğunun kapıları açık bırakılıyor ?
___/
Kapıları kapalı evlerde var.
Kapılar açık olduğu için göz ucuyla evlerin giriş katlarına bakıyor bir anlam veremiyor.
___/
Kafasına elini götürdü sanıyordu ki kafasında bir ağırlık çarpmadan dolayı ama hayır ?
Kafasında ki ağırlığı çıkardı.
Sarıklı keçe fes !?
Sarıklı fese bakarken üzerinde kaftan uzun yelek ayaklarında çarık !?
"Yok artık beni bayıltıp bu kıyafetleri mi giydirdiler ?" derken, endişe ile yeleğin iç ceplerine baktı Cüzdanı paralar cep telefonu arabanın anahtarı yerli yerindeydi.
___/
Öyle bir derin nefes alırken.!
Epeyce büyükçe bir evin önünden geçerken, kapı önünde bekleyen biri
"Ve Aleyküme-selam buyurun iftarımıza" diyerek evin görkemli kapısını işaret etti.
Önce irkildi...
Davet eden kişi Sarıklı hemen hemen aynı tarz kıyafetleri giymiş bir kişiydi:
"Oruç niyetimiz var değil mi" diye sordu.
Tereddütle kafasını öne geriye evet anlamında salladı.
"Vay be" dedi. "Lehçeler bile Osmanlıca"
"Herhalde bu ev pide salonu bu adamda çığırtkan olmalı diye iç geçirdi."
___/
Evin görkemli kapısından geçti.
Eve girdi.
Kapı kapanınca yine endişelendi.
Çarıklar çıkarıldı.
Önde buyur eden çığırtkan ! Ahşap merdivenden orta kata çıkıldı.
___/
Genişçe bir cumbalı oda.
Cumbanın ve odanın üç tarafında divanlar.
Ahşap zemine serili halılar, kilimler ve onların üzerine serili peşkir, peşkirin üstünde kasnak,
kasnağın üstünde enfes görünen çanakların içinde yemekler ?
___/
___/
Oruçlar açılır.
Tatlılar en son kahveler içilir.
Karnı tıka basa doymuştur.
Entresandır çığırtkanla aynı sinide yemek yemiş aynı etli bulgur pilavına tahta kaşık sallamışlardır..
Bu durumda "hesabı nasıl ödeyeceğiz" diye düşündü..
Elini yeleğin cebine attı "Ustam bana müsade, borcum kaç para" diye çığırtkanın yüzüne bakarak sordu.
Çığırtkan dediği kişi bu farklı lehçeyi yarı ancak cebe giden eli görünce tam ne sorulduğunu anladı.
Bekle işareti yapan çığırtkan bildiği kişi kuşağından içi dolu bir kese çıkarıp ona uzattı.
Tereddüt ile keseyi aldı.
Avucuyla içinde ne var diye yoklarken "bu nedir" diye sordu.
Çığırtkan:
" Kardeşim seni haneme davet ettim geldin, soframa buyur ettim oturdun."
"Orucunu açtın."
"Yemeklerimi yerken dişlerini yordun. Ve bana Allah katında sevap kazandırdın."
"Allah razı olsun Allah kabul eyliye" diye peşi sıra cümleleri sıraladı.
___/
Aslında çığırtkan dediği adam daha uzun konuştu da lehçeden anlam çıkarabildikleri buydu.
___/
Helalleşme esenlik ve vedanın ardından sokağın sonunda ki ana caddeye doğru yöneldi.
___/
Ana caddeye çıktı.
"Bu nasıl bir kurgu rüyamı nasıl bir organizasyon bu"
"Arkadaş ne oluyoruz ya film mi çeviriyoruz n'oluyor ya derken kafasında yine bir sert bir darbe ve acı ile film koptu.
___/
Gözlerini araladığında kocaman apartman bloglarını en üst bitimlerinde kararmış gökyüzünü gördü.
"Ah evladım kalk beni duyuyor musun" diyen kolunu çekiştiren yüzünü okşayan bir amca ile boğucu bir trafik sesini duydu.
Başını sağa sola çevirdi. bir çok ayaklar gördü. İnsanlar etrafında daire oluşturmuş çoğunun elinde cep telefonu sırtı üstü uzandığı kaldırımda kendisini videoya çekiyorlardı.
"Kalabalıktan biri ben bu tarafa kaçtığını gördüm" diye kalabalığa bir şeyler anlatıyordu.
Kalabalıktan bir başkası da " Ben polisi aradım şimdi gelir ekip" dedi.
___/
Yine kaldırımda ayakları uzanık şekilde oturdu.
Biri bir şişe su getirdi, bir iki yudum su içerken polisler geldi...
___/.
İzmir'den araba almaya gelmiştim. Arabayı aldım. Bir gece kalmak için otelde yer ayırtıp iftarımı açmak için lokantaya gidiyordum. Sokakta kafama bir darbe oldu sonrası işte buradayım.
"Sadece cüzdanım yok" dedi ifadesinde.
Atın aldığı araca yakıt almak için tek kuruşu yoktu.
Cep telefonundan hanımını aradı.
Başından geçenleri anlattı.
Orada görevli polisin iban numarasına para göndermesini istedi.
___/
Karakoldan ayrıldı...
Yer ayırttığı otele yöneldi.
Kocaman iftar çadırında açılan oruçlardan sonra masadan toplanan strafordan tabakları şeffaf plastik çatal bıçak kaşıkları gördü !
Oysa kendisi de oruçluydu... ?
Ancak karnı tıkabasa doluydu...!
Birden kıyafetlerine baktı ?
Kıyafetleri yine İstanbul'a geldiği kıyafetleriydi.
Hemen elini cebine attı.
Sımsıkı yaptığı yumruğunu inşallah rüya değildir diye açtı ve avucunda
-- Tıka basa karnını doyurmaya karşılık Diş vergisi olarak hediye edilen içinde üç altın olan kese vardı--
___/
Kendini Osmanlı adledenler...
Gökyüzüne rezistanlar diktirmek değildir semtlerce...
Osmanlıcılık dikey büyümek değil yatay büyümektir.
Ramazan ayında ucuz ve en güzel ekmeği ve en güzel eti satın aldırtabilmektir iftar sofralarına.
Osmanlıcılık...
Sadece Ramazan ayında boy boy iftar çadırları kurmak değildir meydanlarda halka.
Alın terinin karşılığını, kul hakkını on iki ay boyunca hanelere tereddütsüz kazandırabilmektir.
Osmanlı olmak.
Ona buna vergi koyup vergici değil eşit adil olup verici olmaktır tebana...
Osmanlı olmak...
Osmanlı kültürünü bu topluma yayıp halkın refahını arttırp, içinde altın olan kesler dağıtıabilmektir halkına...
* 33 Yılda bir Ramazan ayı aynı ay aynı güne denk gelir.
Yararlanılan alıntı asla yapılmayan kaynaklar.
Günümüz Türkiye'si.
https://www.dunyabulteni.net/kultur-sanat/osmanli-turk-evi-ozellikleri-h432420.html
https://www.fikriyat.com/galeri/tarih/osmanli-sokaklarinin-simgesi-seyyar-saticilarhttps://www.altayli.net/tanzimat-devrine-kadar-osmanli-devletinin-ulasim-teskilati-ve-yol-sistemine-genel-bir-bakis.html01.01
http://www.emo.org.tr/ekler/94a988102edcd4b_ek.pdf TURKIYEDE AYDINLATMA TARIHINE GIRIS
https://www.osmanlikostumleri.com/urun/osmanli-halk-kiyafetleri
http://bugraderci.blogspot.com/2012/06/bizanstaki-ezeli-rekabet-maviler-ve.html
https://istanbeautiful.com/tr/istanbul-tarihi-yarimada-fatih/
https://www.google.com/search?q=beyaz%C4%B1tharitas%C4%B1&oq=beyaz%C4%B1tharitas%C4%B1&aqs=chrome..69i57.22473j0j7&sourceid=chrome&ie=UTF-8
https://www.fikriyat.com/tarih/2019/05/05/osmanlida-ramazan-tenbihnmeleri
9 Eylül 2020 Çarşamba
9 Eylül İZMİR
31 Ağustos 2020 Pazartesi
27 Haziran 2020 Cumartesi
Ya hep Ya hiç.
güne, güneş
geceye, yıldız
yıldıza, sonsuzluk
sonsuzluğu
özgür
kılmak
gerek
siyaha, beyaz
beyaza, bulut
buluta, gökyüzü
gökyüzüne
güvercinler
ekmek
gerek
umuda, hayal
hayale, emek
emeğe, alın teri
alın terine
değer
vermek
gerek
devrime, onur
onura, hak
hakka, birlik
birliktelik
güçlü
olmak
demek
Levent ÖZCAN
9 Mayıs 2020 Cumartesi
MASAL
yurdumda yoksulluk
yurdumda halkına uzaklık 12. boyut.
yurdum masallar ülkesi sanki,
ne yazık ki, ne yazık ki
hala ve hala ana tema
yurdumda Pinokyoculuk.
24 Şubat 2020 Pazartesi
DÖRTTE BİR
Piyango da Çeyrek biletiz.
Kokoreçte Çeyrek ekmeğiz.
Kıyma alırken 250 gram yine çeyreğiz.
Düğün dernekte Yakın akraba ise (!)
Zar zor Yine çeyreğiz.
Ekonomide ilk çeyrek ile son çeyrekten Bıkmışız.
Kuruluşumuzun 100 yılının son çeyreğindeyiz !
Biz ne zaman Tam Olacağız ?
Bizler ne zaman Küsuratsız yaşayacağız ?
Levent ÖZCAN
5 Ocak 2020 Pazar
SAHAYA ÇIKMADAN, MAÇ OYNAMADAN ŞAMPİYON OLAN TAKIM . ( bu yazıya mutlaka zaman ayırın.)
Cumhuriyet Kurulmuş.
Mübadele olmuş.
Rumların yaşadığı evleri, işledikleri toprakları Balkanlardan gelen mübadillere verilmişler.
Köyün orta yerinde, Cami sınır.
Batı kısmı yani Rumların evlerinin olduğu kısım mübadillere dağıtılmış.
Anlayacağınız iki kutuplu bir köy.
Yerliler ve Muhacirler.
İlk zamanlar bırakın kız alıp vermeyi, birbirlerinin sokaklarına bile girmezlerdi.
Münferit ağız dalaşları, bazen ufak çaplı kavgalar.
Epeyce bir süre anlayacağınız gergin bir ortam.
Muhacirlerin olduğu bölümde Kilise okula çevrilmiş. Yerli halkın çocukları da Mübadil çocukları da aynı sınıfları doldurmuş.
Balkanlardan gelenler de Müslüman: Namaz, cenaze derken kaynaşmalar doğal olarak başlamış.
Ancak belki de Rumların evlerinde tarlaların da gözü olan Köyün yerli halkı içten içe yine de ayrımcılığa devam ediyorlarmış.
Adettendir düğün vesaire alaylarının önünde köyün gençleri Türk bayrağı taşır. Alınan yüklü bahşişler bir kasada toplanırdı.
Bu köyde de toplanan bahşişler Futbol takımının kasasına konur malzeme alınırdı.
Yine bir gün düğün Alayı sırasında bayrağı taşıyan köyün yerlisi genç nasıl olduysa elinden bayrağı yere düşürür.
Büyük suç.
Haber Kaymakama iletilir.
Kaymakam hiddetlenir.
3O yıl boyunca Gençlerin düğünlerde Bayrak taşımasını yasaklar.
Bu karardan sonra Yerli ve Muhacir gençlerin arası daha da gerilir.
Yerli olanlar Bayrak Olayını Kaymakama Muhacirlerin ispiyonladığını söylerler.
Zaten oyuncu bulmakta zorlanan Köyün Futbol takımı ikiye ayrılır.
Biri Yerli Spor olur.
Diğeri Muhacir Spor.
Jandarma korkusundan Kavga etmekten çekinen köyün gençleri, hırslarını top sahasında birbirlerini yenerek alırlar.
Bu arada Köy Futbol Takımı dağıldığı için Kaymakamlığın düzenlediği köyler arası turnuvalara katılamazlar.!
____/
O zamanın gençleri evlenir çoluk-çocuk sahibi olurlar.
O çoluk çocuklarda büyür genç olur.
Bu ayrışma yani Yerli-Muhacir çatışması da yeni nesille yeniden gençleşir!
____/
Düğünler olur, düğünler bayraktarsızdır.
Kız - alıp vermelerde başlamıştır aslında iki taraf arasında.
Top yok, krampon yok, Köy takımı yok Çevre köy takımları ile maçlar yok!
____/
Gençlerin bu olay canına tak eder sonunda.
Haberleşirler eski kilise şimdilerde okul bahçesinde gece buluşurlar.
____/
"Bu hal böyle hiç iyi değil."
"Bayrak taşıyamıyoruz, bahşiş alamıyoruz."
"En önemlisi de BİRLİK olup, Bir takım çıkaramıyoruz."
"Kaykamakamlığın düzenlediği Futbol Turnuvasına katılamıyoruz".
Gibi ortak sorunlarda birleşirler.
Düğünlerde Gençlerin Bayrak taşıması yasak olayına da kafa yorarlar.
Çünkü Düğün törenlerin de Bayrağa takılan paralar ile Futbol malzemesi almaktaydılar.
Bir fikirle heyecanlanıp yüksekçe sesle sevinç naraları atarlar.
Fikir şudur: İlçe terzisine kenarları sarı püsküllü Türk Bayrağı ebatında kırmızı zemin üzerine çaprazlama beyaz renkte büyük harfle "Köy Gençliği" yazılı olan bir flama yaptırmaya karar verirler.
Aralarında para toplayıp bir hafta içinde Flamalarına kavuşurlar.
Ve 10 Gün sonra Düğün alayının önünde Gençler Flamayla bayraktar olurlar.
Düğün sahibi başta olmak üzere köyden de bazı kişiler de Flamaya para takarak siftah yaparlar!
Bu olay 3-5 düğün devam eder.
Bu arada askerlik çağı gelen gençlerin Askere uğurlama celplerin de bu flama taşınır. Futbol kulüp kasasına yine para girmektedir.
Nasıl olduysa bu flama olayı Kaymakamlığa ulaşır.
Kaymakam köyün ileri gelen gençlerini çağırır makamına:
"Benden önceki kaymakamların talimatı var elimde. "
Makam odasında sessizlik olur, sessizliği yine Kaymakam bozar:
"Sizin Özel günler de düğünler de Bayrak taşıyıp bahşiş toplamanız yasaklanmış !"
Flama fikrini öne süren genç, gocuğundan Flamayı çıkarır:
"Efendim bu Bayrak değil! Futbol takımımızın Flaması. Flamaya takılan paraları Bankaya yatırıyoruz. Buyurun Banka cüzdanımıza bakın üç kişi çekme yetkili.
Bu paraları rakı masasında yemek yerine,Futbol malzemeleri alıp turnuvalara katılmak için biriktiriyoruz." der.
Kaymakam bir Flamaya bakar, bir Banka cüzdanına. Ayağa kalkar " Gençler düğünlerde Türk Bayrağı Taşıma yasağınız şu andan itibaren bitmiştir, varın dönün köyünüze Aslanlar! der.
____/
Bu olayın geçtiği yıl 1968 yılıdır.
Bazı olaylardan dolayı Turnuvalar olmaz. Ta ki 1972 yılına kadar.
Ancak Her düğünle, her özel günde Bankada Futbol takımının parası birikir.
Hiç harcamazlar.
Cami Hoparlöründen şu anons geçer: Dikkat köyümüz sınırlarına Elektrik gelmiştir. Elektrik bağlatabilmemiz için (Kolay anlaşılsın diye şimdiki para ile yazıyorum ) 250 bin lira gerekmektedir. Herkesin ama çok ama az yardımlarını bekliyoruz ! Yardımlarınızı köy muhtarlığına yapabilirsiniz.!
____/
Fakirlik dönemleridir.
(Hoş Toprağı işleyen Köylümüz Tek parti dönemiden sonra ne zaman faizidir, destek ayakları altında kotalanan hatta ekimi dikimi yasaklanan ürünleri ekememeleri yüzünden rahat nefes aldı ki ?)
Köylü elinden geldiğince bolca yardım eder.
En büyük yardım yapan bir kişidir ? Miktarı ise 100 liradır.*
Muhtarlığın elinde toplanan para miktarı : 117 bin liradır ancak !
Köy heyeti kararı ile Köy ortak kullanım alanı olan zeytinlik 125 bin liraya satılır.
Elektrik için toplanan para 242 bin Lirada tıkanır kalır. Herkes elinden gelen para yardımını yapmıştır!
___/
Eskinin Kilisesi şimdinin Köy okulu bahçesinde gece vakti gençler hararetli olarak tartışır.
"Zaten turnuvada yok, kaç yıldır.Dolmuş masrafımız yok yeni forma ayakkabı masrafımız yok. Biliyorsunuz Kramponlar herkese zimmetli o gün antremana gelmeyenin Kramponunu formasını başkası kullanıyor. Vallaha ben kara lastikle bile maç oynarım !"
____/
Gençler ertesi gün İlçeye gidip Klüp hesabında biriken tüm parayı kuruşu kuruşuna kadar çekerler.
Dönüşte, Köy Muhtarlığına gidip Kulüplerinin tüm parası olan 6 bin 725 Lirayı Köylerine elektrik gelmesi için bağışlarlar.
Geri kalan para da oradan buradan toplanarak 250 bin lira toplanır ve Köye elektrik gelir.
____/
Köyde düğünler artık sokak aralarına gerilen ampüllerin, aydınlığında yapılmaktadır.
Her düğün bitimine yakın, sahneye gençler çıkar Harmandalı oynar halay çeker ve düğün sonlandırılırdı.
____/
Yine bir düğün gecesinin sonunda Köyün yerli gençleri harmandalı oynayıp yerlerine oturdular.
Bu sefer sıra köyün muhacir gençlerine gelip harmandalı oynarlar.
Sıra köyün yerli gençlerinin Halay çekmesine geldiği sırada gür bir sesle Aslanlar haykırışı işitilir.
Sesin geldiği yöne herkes bakar. Bayrak yasağını bitiren ve bir yıl önce yakın bir İlçeye tayini olan Kaymakamdır bu kişi.
Elektrik olayı kulağına gitmiş ve hala var olan Yerli-Muhacir çekişmesini bildiği için, düğünün bitimine kadar uzaktan gençleri seyretmiştir.
Halay çekilen yerin ortasına gelir.
"Ey yerli Halk Yörüklerimiz! Sizin değil miydi dedeleriniz? Rumlarla yaşadığınız bu köyde Rumlarla beraber Zeybek oynayan?"
"Ey Muhacirler! Sizin dedeleriniz değilmiydi? Yunanistan Dramasında, Draniç'inde, Dranovası'nda Yunan komşularınızla Sırtaki oynayan Halay çeken.?
"Şimdi:"
"Kan bir! Bayrak Bir! Kader bir! Toprak bir! Dil bir! İnanç bir!
Bu yıllarca saçma sapan sürdürdüğünüz ayrımcılık NEDİRRRR ? BUNDAN SONRA ayrımcılık yok" diye bağırır.
Şoförüne işaret eder.
Şoförü elinde bir Kupa ile gelir.
Kaymakam kupayı havaya kaldırır: " Bu kupa katılamadığınız Kaymakamlık Turnuvarına istinaden size hazırlattığım sizin Köy Takımınıza özel KAYMAKAMLIK ŞAMPİYONLUK kupasıdır" der.
Ve...
Hışımla bir yerlilerden genç, bir muhacirlerden genç olmak üzere büyük bir halay oluşturur. Kendisi de Halayın en başına geçer.
"Vur davulcu der."
...
Bayrağın o yıllarda ki önemine bakın !
Birde şuan ki önemine bakın.
Vatanımızın çok iyi yaşanılabilir olması için o dönemde ki gençliğe bakın !
Ortak çıkarlar söz konusu olduğunda gözleri hiç bir şey görmeyen gençlere bakın !
Ve şimdi bırakın arkadaşını Aynı iş için farklı görüşte olan kardeşini bile satan gençlere bakın!
Bir köy Futbol takımının maç bile oynamadan kazandığı başarıya bakın!
Şimdi ki kadrolarında 11 yabancı oynatan milyon dolarlık Futbol Kulüplerine ve başarılarına(?) bakın!
____/
Birde...
Birde...
Birde...
Neyse !
Vesaire...
Vesaire...
Ha * 100 lira yardım yapan mı onu daha sonra yazarım!
Levent ÖZCAN
20 Nisan 2015 Pazartesi
Kendine.
Kendini boğuyorsun
Kanser daveti yürek sökümü bakışlardasın.
Anlık,
Pazarlıklı,
Basamağı
Sanal olan,
Çıkışlardasın.
Düşüşün kollarıma olmayacak .
Bunu bilesin.
Nefeslerin bitecek er yada geç
Düşlerinin kenarları bugün tarihli ama,
Yarın olunca ikinci el olacaksın.
KUZEY GÜNEY
BATI DOĞU
Sen yön yorgunusun.
Meridyen parasellik kadar
Seni bana uzak tutuyorlar.
(fark uzaklık değildir)
Tutsun elinden 3 boyutlu saçma sapan görsellikler.
Tutsun pehhhhh..
Sen burjuva ukala
Beyaz teninde,
Kremalı pasta tadındasın benim için,
Anlık mutluluksun..
Bense gün yanığı tenimde
Aşkın emekçisi
Jack Londonun
MARTİN EDENEYİM.
Son sana Felsefik haykırışım,
Bu bu kitabı okuman.,Seni gidi jet sosyete
Seni gidi yürek bahçemin bordör köşeli sınırımın aşkı,
Sosyete sarmaşığı
Okuda kadın ol
Okuduğunda bazı şeyleri,
Anladığında bazı şeyleri!!!
Solsun bedenin.