28 Nisan 2025 Pazartesi

1 MAYIS


hiç aklına gelmez gelemez...

unutmuşsundur farkındalılığı

her gün kaslarında

suyun derin yorgunluğu

loşluğa  hapsolmuş gözler

yatay maviyi seçemez

dikey maviyi görmez,  göremez... 

oysa yaşıyorsun anı

burun deliklerinden ter buğularına karışık

çekersin ciğerlerine okyanus parçacığı tuzun ruhunu

kulaklarında ahşaptan tekrarlanan gıcırtılar

albatros ıslıkları ve bordoya çarpan dalgalar.

konumun neresidir

doğduğun yerlerden ne kadar uzaktasın

hangi, adaya  kaç kulaç mesafe yakınsın

fikir bile kestirilemez...

zaman ve akıp giden kavramlar zinciri

masum suçsuz doğduğun günler

sokaklarda koştuğun kadar çocuksu

oyuncaklara yüklenen imgeler

yüz bin kelimelerce okuduğun

kitap kahramanlarının cesareti

gerçekleşir gerçekleşmez  bilinmez...

çadır, çardak, baraka, gecekondu,

su basan kat yağmur sızdıran çatı 

avlusunda iki tavuk bir erik, nar ağacı

boynu iple bağlı 

sürekli ağlayan yavru köpek

kiremitleri yosun paslı, yaşlı 

ata yadigarı kulübe iz düşümünde

elinde sopası, dağ yamacında 

çobanı kaplayan kepenek

kundakta gözleriyle tavanda

yürüyen bebek

yaşatılmaya layık edilen ekonomik coğrafya

hepsi mahkum hepsi birer forsa...

tanrılardan sadeleştirilen iyi ve kötü

elinde iki kitap

biri kutsal diğeri çıkar-yasa

dilinde sürekli tekrarlanan iki kelime

biri yasak diğeri azap

rota belirtilen dünya yüzü

kimi enlem tutsak, siyah ellerde törpülenen maden

çoraklaştırılan açlıklar ortası

boylu boyunca boylam

kuzey kutbundan güney kutbuna

ardışık  paraleller arası uçurum

dünyayı biçen daha fazla para hırsı acımasız, meridyen.

sömürü, düzen, değişir , değişmez... 

bilançoların en çok göze batanı

bir yıllık beş yıllık planların

öksüz ve yetim evlatları...

grafiklerde azami ivmeli okların gölgesinde.

artı ile eksi arası asgari  yaşam dayatmaları.

alınteri denizinde  yol alırken

sermaye gemileri, azınlık  baronlarına

albatrosların çığlıkları yerine

eteklerinde yorgun dalgaların  

son bulduğu kıyı kayalıklarına 

ne zaman martılar konacak

çam ağaçları çınar ve kavaklar 

zirvelerden dökülürken hırçın köpüren

sakinleştikçe bulut taşıyan ırmak

nihayetinde rakıma inen su 

ve bu suyla sulandıkça 

çimenlere gömülen 

rengarenk çiçeklerle örtülü toprak 

ve ana kıta ne zaman müjdelenecek

ve ana kara ne zaman görünecek

emekten yürekli umut mahkumlarına...


Levent ÖZCAN

1 yorum:

Levent ÖZCAN dedi ki...

Çok teşekkür ediyorum..

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...