şiir. Günlük yazılar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
şiir. Günlük yazılar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

8 Aralık 2020 Salı

İ L E T İ Ş İ M

 
google alıntı





Şimdiler de
Bir sürü iletişim aracı var.
Cep telefonu var 
Mesajlaşma var
Messenger var
whatsapp  var
Var oğlu var.

Dün göz göze geldi,
Bugün arkadaşlarının arkadaşlarından seçti .

Dün aynı yerde yol gözledi.
Bugün Facebook'tan ekle dedi.

Dün aynı yerde  gülümsendi.
Bugün Messengerdan telefonunu istedi.

Dün cesaretini topladı bir pusula verdi.
Bugün  1 saat telefonda sohbet edildi.

Dün aynı yerde not bekledi ama cevap gelmedi.
Bugün telefonda sohbet epey ilerledi.

Dün yüz güldü. Hafta sonu pasta haneye gel diye pusula geldi.
Bugün hafta sonu  AVM' de  buluşuruz dendi.

Dünden bahsettiklerim 
Pasta hane de göz göze heyecanla konuştular.
Bugünden Bahsettiklerim 
AVM Cafesinde Merhaba-Merhaba.
Sonra akıllı telefonlarına daldılar.

Anlayacağınız dünün AŞKI.
Anlayacağınız Bugünün AŞKI.

Aşk yıllanır ancak His asla modernleşmez.

Levent ÖZCAN

Ümit......

 




foto alıntıdır.


boş zamanlarımda hayal kuruyorum
ümitleri zamana bırakıyorum

öyle kendi adıma filan değil
bebek adına
çocuk adına
genç adına
emekçi adına
baba adına 
bebek olduk mu olduk
çocuk olduk mu olduk
genç olduk mu olduk
emekçi olduk mu olduk
baba olduk mu olduk

bir gün ya zaman tükenecek
yada hayaller son nefesini verecek.

Levent ÖZCAN

8 Eylül 2020 Salı

"Günün kutlu olsun"



Hüzünler tükettim
Günlerin ardından
Umutlar Yeşerttim
Ufuklar ardından

Türkülerin ağıtında
Şarkıların hicazında
Yaşamın mizahında
Direndim karanlığa

Güvercinler gözledim
Bulutlar ardında
Serçeler besledim
Avuçlar kucağında

Türkülerin ağıtında
Şarkıların hicazında
Parmaklık ardında
Kapandım tutsaklığa

Doğumlar yaşadım
Duvar sancısında
Acılar eksilttim
Gülüşler şafağında

Senaryo tuzağında
Tiyatro dramında
Hayat dekorunda
Yeltenmedim figüranlığa

Levent ÖZCAN


18 Mayıs 2020 Pazartesi

" 19 MAYIS 1919"

Atatürk ü, Bazıları anlamadığı için Toroslarda çıngırak sesleri Konya ovasında başak bereketi Egede tütün Karadenizde fındık değeri Cukurovanın beyaz altını Doğu ilerimizde meralar Vesaire hepsi öksüz Çok özürlüyüz çook Şimdi çöle yakın Kaz dağları. Beton beton boğaz sırtla Küllahlı zangoçun çaldığı çanı duymuyorsan Egenin üzümünde made in Greece Çukurovanın pamuğunda made in İtaly Antep baklavasında France dessert yazmıyorsa İstanbul semalarında İngiliz bayrağı Dal-ga-lan-mı-yor-sa Hepsi Atatürk sayesinde. Bazıları daha çok bekler 101 yıllık bağımsızlık ruhu ile Geldikleri gibi yine giderler Levent ÖZCAN

1 Ocak 2020 Çarşamba

SABAH

Senle
Bir sabah
Yalansız dolansız
Yanı başımda
Titrek
Uykunun
Güneşini
Doğurtmak
İstiyorum
Baharda milyarlarca uyanan sessiz soluksuz karıncalar gibi
Ses cıkarmadan
Mutfağa inip
2 yumurta kırmak istiyorum
Bir sahanda
Buharı pencereleri
Buğulatan çay demleyip
Cama işaret parmağımla doğaçlama şiirler yazmak istiyorum
Salt senin adına.
Senden habersiz.:
Gobalak gençligin de
Bir incir reçeli
Bir kalıp peynirle
Silmek istiyorum mahmurluğunu
Telaşını
Ve ben neredeyim korkunu
Sen yeni doğmuş bir bebeksin
Benim için
Senin tazecik ciğerlerine çektiğin
İlk oksijen olacağım
Çevremi kaplayan zeytinlerin
Ölümsüz
Ve yer yer gökyüzüne diklenen
Çamların iğne yapraklarında nefes olacağım

Serçelerin en güzel kuş lehçesinde
Günaydın...
Kuşluk vaktinin en güzel yüreğimin devinimi
Sana...
Gün aydın
En güzel çiçek senin adin
En güzel ve en verimli
Çiğ damlasısın dört odalı kalbim yaprağına düşen
Yüzümde gülücükler açtıransın
Ve gün doğar
Işığa güneşe kavuşur
Börtü böcek
Trake solunumludur
Toprak ısınır
Solucanlar işler toprak topraktır
Organik sevdalardan.
Toprak
Isındığında
Hiç bilmedigin
Hiç tanımadığın adamım ben
Gönlünü yasla bana
Her sabah
Sevginin diz kapaklarında
Seni anlatan nice şiirler yazacağım sana
Sen daima benim yanımda bıkmadan usanmadan uyandığında.

Levent Özcan

Tilki

Ben eski kıtayım.
SEN.....,
Aklına esen rüzgarlarda,
Yelkenlerinde binlerce HEY ' E' CAN.
Ahşapsı yol alışlardasın.

Mesela....
Güneşin, denize düştüğü ufuklarda,
Yeni dünyalar aramaktasın.

Bu bir döngü.
Bu bir küre.
Hangi noktadan başladıysan,
Eğer aynı çizgide gidersen,
IŞIK HIZINDAN bir gıdım sektelersen,
Enseni görecek kadar yuvarlak dünyadasın.

Amiyane tabir ile,
Tilkinin, dönüp dolaşacağı
KÜRKÇÜ DÜKKANINDASIN.

Levent ÖZCAN

31 Aralık 2019 Salı

GERÇEK

Gercek çok üzgündü
Yine de cesaretini topladı.
yalancısın hep yalancı
kalacaksın '' dedi.
Pişkin pişkin güldü yalan.
Ey dedi, '' gerçek ''
SEN OLDUĞUN SÜRECE BU DÜNYADA
ne siyaset olurdu ,
ne siyasetçi,
ne demokrasi olurdu,
Ne de demokrasici.
Seni seven çoğunluk sana
Bana tapan azınlık bana
Sana inananlar,
AÇ BİLAC. ..
Bana sarılanlar
Rezistanlarda, saraylarda,
Yedikleri önlerinde , yemedikleri
artlarında.
Var git GERÇEK sen yoluna
2+2 = 4 eder ile oyalan.

Levent Özcan

BUDAMA

Durgunum bugün
yorgunum bugün
insanlar goncasını görsün,
insanlar meyvesini yesin diye
güllerin filizlerini,
ağaçların dallarını kesmekle
geçti günüm.
Şekil verdim çalıcıklarla, ağaççıklara
etim kanadı.
Kollarım acıdı.
Ama olsun be,
yine bugün alın terimle
kazanmanın gururu ile
yürüyüşüm ahenkli
başım dik
gidiyorum evime.

Levent ÖZCAN.


BAHAR

Ses kesildi.
Yazı silindi.
Gözler körleşti.

Bademler çiçek açtı, açacak.
Cemre toprağa düştü, düşecek.
Kuzucuklar meledi, meleyecek.
Neyime...

Anılar bitti.
Yazgılar yakıldı.
Umutlar tükendi.

BAHAR GELMİŞ, BANA NE.

LEVENT ÖZCAN.

22 Kasım 2019 Cuma

Oduncu Onbaşı.

Tam yola çıkalı on iki gün oldu...
Şu merkep bile geçmeyen tepeciklerin kestirmesinden geçti mi, köy iki bilemedin üç saat mesafe.
Yarı aç yarı tok yorgunluk bir yandan saç sakal karışmak üzere.
Uzun zamandır haber veremedi, haber alamadı.
Savaştadır illa ki !
Karısı başkasıyla evlenmiş midir acaba ?
...
___/
Köyüne varır.
Evlerinin avlusunda ana ben geldim der. Karısı saça sakala karışmış kocasını ilk anda tanıyamaz.
Sonra evin avlusu şenlenir.
...
___/
Balta sallar.
Odundan kömür yapar satar.
... 
___/
Hastalık kırar karısını.
Celp gelir.
Atılır kurtuluşa koşar gider.
...
___/
İkinci gaziliğinde memleketi aydınlanır.
Döner yurduna.
...
___/
Yeniden evlenir.
Balta sallar dağlarda.
Yine odundan kömür yapar satar.
...
___/
Köyden ileri gelenler akıl verir.
'Başvur hükömata: Madalyanı al maaş al'
Oralı bile olmaz.
...
___/
Haber gelir 'Koş seni Reis-i Cumhur istiyor' diye.
Kaymakamın lacilerini giydirip, çıkartırlar karşısına.
...
___/
'Gel bakalım otur' der Reis-i Cumhur. İki tane de kahve söyler.
'O top mermisini nasıl tek başına kaldırdın diye' sorar. 
'Allahın izniyle paşam' der.
'Sana ödül ne istersin diye sormuşlar, önce tayınımı 2 katına çıkarın demişsin sonra da vazgeçmişsin neden ?
'Arkadaşlarıma haksızlık olur diye'
' O kadar Okkalık top mermisini bir anda kaldırmışın, beni de kaldırabilir misin ?'
'Haşa Paşam... Yedi düvel, dünya senin sırtını yere getirememiş ! Ne haddime !
'İstiklal madalyası ve maaş bağlanmasını da istememişsin! Benden istediğin bir şey var mı ?'
'Kahve söyledin ya o bana yeter Paşam.Ben madalya için maaş için savaşmadım ! Ancak ben odun keser kömür yapar dağlardan aşırır Edremit'e satarım. Vergiciler beni çok yorar tek isteğim bi kolaylık.'
Reis-i Cumhur hemen,vergiden muaf olduğuna dair bir yazı yazar ve O'na uzatır.
...
___/
Gel zaman git zaman bu olaydan sonra o ahalinin kaymakamı değişir. Bizim oduncu yine vergicilerden dağ bayır kaçar ...
...
___/
1945 yılında geride 4 çocuk bırakarak veremden ölür.
Mezarı daha sonradan adı "Koca Seyit Köyü" olarak değiştirilen kendi köyündedir.
...
___/
Vatan için bu yolda savaşıp toprak altında olan,  ruhlarının aydınlattığı yurdumuzda yaşayan biri olarak:
Başta Gazi Mustafa Kemal olmak üzere tüm şehitlerimize  sonsuz minnettarlığımı belirtmek isterim.

 Reis-i Cumhur: Mustafa Kemal ATATÜRK'tür.

Ruhları şad olsun...
Ruhun şad olsun Seyit Onbaşı.


Levent ÖZCAN

14 Eylül 2019 Cumartesi

MELİSA PROJESİNDE FARE OLMAK !



Bayraktar
Demir
Tosunbey
Seval
Eminbey
İmren
...
Ayaş
Çorum
Ayla
Heybetli
Manastır
Alakır
Maniye
Bartın
Çanakkale
...
Uzayda ilk üretilen:
1996 Patates.
Daha sonraları,
Marul,
Buğday,
Bezelye,
Zinya çiçeği !
Vesaire örnek çok.
___/
Dibimizde ki Gürcistan’ın, Mars'ta şaraplık üzüm yetiştirme projesi bile hazır.

____/
Melisa projesi:
En basit ekosistem örneği.
Bir fare ve yosunlar.
Deney:
Uzay ortamı.
İzole bir kutu.
Farenin oksijene, yosunların karbondioksite ihtiyacı var.
Fare, yosunların karbondioksit alıp oksijen sağladığı havayı soluyor.
Yosunlarda farenin oksijen alıp karbondioksit sağladığı havayı soluyor.
Fotosentez için gerekli enerji de bir ampulden sağlanıyor.
Bu ilk aşama ve başarılı sonuç alındı.
Daha sonraki evrelerde azot fosfor potasyum ve fare için gerekli besinler devreye sokulacak.
Yer İspanya.

____/
Bulunduğumuz Güneş sisteminde biz canlıları barındıracak bir gezegen kesinlikle yok !
Ne galaksimizde var nede Hubble teleskopunun ulaşabildiği diğer galaksilerde de.
Farz edelim ki bulduk.Bu teknoloji ile o uzak mesafelere ulaşmamız insan ömrü için imkansız !

____/
1 kilogram gıdanın uzaya çıkmasının maliyeti 10 Bin dolar !
Bunu NASA söylüyor.

____/
Uzaya millet ha bire bir şeyler fırlatıyor. Adamların yeni gezegen bulsalar bile oraya gidecek durumları yok.
Menzile varamadan zaten 2-3 nesil geçer.
Örnek: Uzay gemisine 2 çift karı koca binecek.
Yolculuk devam ederken Uzayda çocukları olacak.O çocuklar evlenip çocukları olacak.O çocuklar da evlenecek uzun hikaye anlayacağınız.

____/
Lafı evirip çevirmeyeyim !
Abi adamların uzayda dans ettiği tek şey uzay madenlerine ulaşmak.
Ve ulaşmışlardır da zaten.
Madenleri çıkarırken, uzayda beslenme kaynakları oluşturarak dünyaya bağımlı kalmamak.

____/
Yukarıda ilk baştaki isimler, kendimize ait olan yerli buğday çeşitlerimiz.
İkinciler ise kendimize ait yerli domates çeşitlerimiz.
Bırak buğday yetiştirmeyi saman ithal ediyoruz.
Domates için de acı gerçek: yerli tohum satmak yasaklandı. (Yıl 2006)

____/
Gelelim Melisa Projesine:
(Kendi adıma yazıyorum.)
Bu projede ki
Tıpkı fare gibiyim.
Besinimin çoğu ithal !
Yosunlar da ORMANLARIMIZ.
Varın siz tahmin edin bu projenin sonunu !
...



Levent Özcan.

9 Eylül 2019 Pazartesi

KURTULUŞ



-Bree bizimkiler Ankara'ya dayandı.. 
Bu gece paskalya gibi olacak..

Bulgar
çetelerinin, Rum çetelerinin zulümleri yıllarca yetmediği gibi, Millet olarak Türk olarak Anayurdun da elden gidiyor haberleri: Selanik'te Kavala da sıkışıp kalmış Türklerin canını dar ediyordu.

Hoş ne İzmir'i görmüşlerdi ne Ankara'yı. Ama bir zamanlar Özyurtları olan oraları, burada yaşamalarının garantisiydi.

Kavala'ya bağlı Draniç köyü ile Drenova köyleri arasında uçsuz bucaksız ovaya baktı Mahmut. Haberler hep acı acı geliyordu..

 Mayıs 1919'da "O" gün herkes evlerine kapanmıştı...

Köy sokaklarında başta aşırı milliyetçi Yunan gençleri olmak üzere hatırı sayılır kalabalık, İzmir'in işgalini kutluyordu. 

Ve bugün daha kötü bir olay ki yine kutlama gecesi olacaktı.
Gerçi az önce haberi veren adam iyi komşuydu çoğu Yunanlı köy halkı gibi zararı yoktu.. 

Abdülhamit zamanında daha çok baskı ve çete korkusu vardı.

Dost yaşamışlardı yüz yıllarca. Kimi tütün kimi meyve kimi sebze hep beraberce Drama ırmağının bereket dağıttığı bu ovadan nasiplenmişlerdi

.Oturduğu tepecikten doğruldu kıl heybesini attı omzuna köye yol aldı keçi yolundan...

Evin avlusunun kocaman tahta kapısını açtı.. Hanımı kocaman çinko leğende ekmek için hamur yoğuruyordu.
Padişahtan umut keseli epey olmuştu.

 Ayşe "Selanikli Mustafa Kemal'de cılk çıktı." dedi
.Hoş bu kadar yoklukta Draniç'i, Drenova'yı, Kavala'yı, Selaniği kurtarmayı çok hayal etmiyorlardı.

Tek güvenceleri nasıl burada   yaşayan Türkler iseler, Osmanlı topraklarında da yaşayan Rum halkının olmasıydı.Burada yoğun baskı görseler, Osmanlıda yaşayan Rum'lar da karşılık olarak baskı görürlerdi..
...

(1800'lü yılların ortalarında İzmir'in bir köyü..)
İrice , geçirirken öksüz kıtlık aylarını,

Sohpetteyken balıklar zeytin aksi yüklü koylarda,
Aniden bir hışımla inmiş Karadağ eteklerinden.
Bay ANCONOZ.

Denizi almış taa karşısına,

Yorgunluk bilmeden,derme çatma bir ev yapmış.
Taze sürgünlü devasa gövdesi reçine kaplı..
Yaşlı mı yaşlı , tepe yamacındaki badem ağacının yanına.


Terini silmiş son çiviyi çakınca,kapısının tutamacına.
Dönmüş yüzünü kenarları deniz işlemeli.
Görkemli badem ağaç desenli şaraplık bağ motifli ovaya.


Çıkarmış kıl heybesinden 10-15 zeytinle, keçi peyniri ve çeyrek kepekli ekmeğini,
İnançlarının izinde diz çöküp haç çıkarmış, şükretmiş Tanrının oğlu İsa'ya


Yeni bağ bozumu yıllık kırmızı şarabından gırtlağını ıslatmış.
Aklı Karadağ eteklerindeki evinde karısı Maria iki büyük oğlu ah ah,
Bir de yeni yetme ufacık nazlı mı nazlı Angelinasın da.


Issız,korkunç yalnızlığından tepesi heyecan düşüncelerinden , birden.
Sağ uzağındaki tepe yamacından inen keçilerin kokusunu ciğerlerine çekmiş.


Paskalyalar ,yortular şenliğinde gevşemiş gevşemiş.
Yörük çobanının, Tanrı selamını almış Tanrı selamını vermiş,
Dudaklarını titreterek hayvancıklara hükmeden bu yörüğe
''Gel bre more az 2 lokma soluklan'' demiş.


Ayak düşümü yanındaki akan sudan medet serinlemiş ,iştahını artırarak çoban.
Sofra ortak, şarap haram ondan uzak durarak ,
Bağdaş kurmuş dostane düşmanlık korkularından arınarak.


''Be more buradayım artık yarından ötesi yok''
Sevincini umudunu peynir ekmekle şölen yapan ANCONOZ
Karşısında,yamaçların yüzünü ağarttığı güneşin çiller döşediği çobana bakarak..


(O günden sonra köyün adı Anconoz kalmıştır) (Şiir L.Özcan)

Köy tam merkezden ikiye bölünmüştü. Köyün doğusunda Yörükler, Batısında Rumlar yaşıyordu. 

Rum tarafında kilise, Yörük tarafında Cami en büyük binalardı. 

Zeytin, balık, koyun-kuzu, keçi ortak geçim kaynaklarıydı. Rumlar bir de şaraplık üzüm üretirlerdi. 

Bazı küçük olaylar dışında herhangi bir asayiş konusunda sıkıntı yoktu.
Kimi zaman Rum tarafında, kimi zaman Yörük tarafında düğünlerde ortak zeybek oynanırdı bile.

Mayıs 1919 "O" gününde ister istemez, köyün Rum bölümünde şenlikler düzenlense de Kavala köyleri Draniç ve Drenovda  ki gibi çoşkulu olmamıştı. Yakın adalardan Yunan ordusu Ankara yakınlarına ulaşıncaya kadar 8-10 aile bu köye yerleşmişti..

Ve  9 Eylül... 

Rumlar tekneler dolusu en yakın Yunan adalarına yol aldılar...
Bu Mustafa Kemal önderliğinde,Türk ordusunun Türk Halkının kesin zaferiydi..

Selanik köylerinde ki Türkler de ise tamamen bir katledilme korkusuna dönüştü bu zafer...
Padişaha karşı çıkmış 7 düveli savaş meydanında yenmiş 
bu " Selanikli Adam" doğduğu memleketini de kurtaracak mıydı acaba
Çünkü ilerleyen günlerde yenilgiyi hazmedemeyen bazı milliyetçi Yunanlılar gece baskınlarıyla evlerden paralar altınlar kaldırıyorlardı..
Yunan içinde Türkler, Osmanlı İçinde Rumlar can güvenliği için iyiydi.
Ancak şimdi bu denge Rumların Osmanlı'dan kaçmasıyla Türk'lerin aleyhine gelişmişti...
...
Lozan'da varılan anlaşma gereği. Anadolu'da kalan son Rumlar'la Balkanlarda ki Türkler memleket değişimi yaşamışlar. Rumlar Türk'lerin terk ettikleri yerlere, Türkler de Rum'ların terk ettikleri yerlere yerleştirilmişler.

Bazıları Lozan'ı yenilgi olarak göstermeye çalışsalar da, Aslında Türk ve Yunan halkının tam bağımsızlığıdır Lozan.

Yüce ATATÜRK, "9 eylül" de sadece Anadolu'daki Türk'lere değil Yunanistan'da ki Türk'lere de bağımsızlık bahşetmiştir.

Draniç ve Drenova'daki Mübadil Türk'lerinden Mahmut ve karısı Ayşe Anconoz'a, Anconoz'u kuran adamın torunları da Selanik köyleri olan Draniç ve Drenova'ya yerleşmişlerdir..

ATATÜRK, seni her gün anmak her insanın en büyük onurudur.
Onuru olanlar kula kulluk etmezler.

*Dedemin ve Babaannemin köyü: Drenova Yunan Hükümeti tarafından

413/1926 sayılı resmi gazetede yayınlanan yasa ile bir Yunan Azizinin adı olarak değiştirilmiştir

*Anneannem ve  Dedemin köyü Yunan Hükümetinin  179/1927 sayılı resmi gazetede yayınlanan yasası ile Draniç adı  Andifilipi olarak değiştirilmiştir.

* Bizim köyede Anconoz yerine badem ağaçlarının çokluğundan dolayı ‘ BADEMLİ ‘ adı verilmiştir.


Levent ÖZCAN...

08.09.2018 ilave yazı ile 08.09.2019

29 Ağustos 2019 Perşembe

KUT-LA-MA


Güney Kore marka cep Telefonu çalar:
- Sayın yetkilim, Zafer kutlamaları bir saat sonra başlıyor !
Telefonun ucunda ki yetkili :
-Tamam evladım aracı sen yolla.
____/

- Takım elbise Fransız,
- Ayakkabı İtalyan.
- (Hırvat'lara ayıp olacak ama Kravata gerek yok !)
____/
- Kapı önünde bekleyen makam aracı, Alman.
- " Bu vatan toprağı için canlarını seve seve verdiler " dediğin mikrofon, Çin.
- Sesini yükselten ses sitemi, Japon.
- Gösteri uçuşu yapan havada ki uçak, Amerikan.
........
Yedi düvelin donanmasını döven:
Çanakkale savaşı tabyaları, Kumkale ve Orhaniye'nin üstünde ki KAZ DAĞLARI'nda işgalci de Canadian !

Kurtuluş, bağımsızlık ve ZAFER bayramımız kutlu olsun !

Levent ÖZCAN

27 Ağustos 2019 Salı

Devrim ve Bağımsızlık mı ?

____/ İngiliz Devrimi.
Krala karşı ! Cumhuriyetçi bireylerin özgürlük kazandığı devrim.

_____/ Amerikan Devrimi.
Bir çok ırka ait fert kolonilerin, İngiltere ve Fransa'ya karşı ! kazandığı bağımsızlık devrimi.
(Amerikan ırkı diye bir şey yoktur.)

_____/ Fransız Devrimi
Fransızların Monarşiye son verip ! Cumhuriyet rejimini elde ettikleri devrim.

_____/ Rus Devrimi.
Bolşeviklerin.Çarı devirip ! Kominizmi iktidar yaptıkları devrim.

_____/ Alman Devrimi
Almanların İmparatorluk rejimini yıkıp , Weimar Cumhuriyeti'ni kurdukları devrim.

......... vesaire vesaire kanlı-kansız devrim dolu..........

Hepsini incelediğimiz de bir ülke sınırları icinde yönetim şekillerinin degiştiği devrimlerdir.

...........
____/ Türk Devrimi.
Atatürk Devrimleri.
Öncesine Bakış.

* Padişah kendi saltanatının devamı için işgalcilerle kol kola. Sefalet içinde ki halk umurunda değil.
* Yüzyıllardır teba olanlar bir anda azınlık mertebesine ulaşmışlar Vatana ihanet diz boyu her bir azınlık vatandan toprak koparma peşinde.
* Ne idüğü belirsiz ajanlar vatan topraklarında cirit atıyor.
* Memleketin her yeri Hristiyanlığı yaymaya çalışan misyoner kaynıyor.
* ithalat-ihracat demir yolları-deniz yolları kısacası ekonomi yabancı şirketlerin elinde.
* Ordular dağıtılmış silahlara el konulmuş.
* Amerika, İngiltere, Fransa, İtalya kapitalizmi,Yunanistan Megalo ideali tetikte, Bolşevik Komünizm erketede.
* Kocaman İmparatorluk 1071'den 1919 yılına kadar süregelen sürecin sonunda,dört bir yandan intikam alma, kinini kusma heveslilerince sarılmış durumda.

30 Ağustos'ta
Mustafa Kemal önderliğinde ki Devrimciler !
Rejimi devirdi.
İngiltere-Fransa-İtalya-Yunanistan-Amerika kısacası yedi düveli yendi.
Mustafa Kemal Önderliğinde ki Devrimciler !
İhanetçileri, bölücüleri yendi.
30 Ağustos Devrimcileri :
Hurafeleri devirdiler, aklı bilimi, gerçek ilimi iktidar yaptılar.
-----------

Osmanlı Torunuyuz diyor ya bazıları.
Doğrudur. Osmanlı sadece Türkler'den ibaret değildi.
Osmanlı topraklarında 72.5 milletten insan yaşardı.
____/

Mustafa Kemal Önderliğinde, 30 Ağustos Devrimcileri !

Minarelerde Ezanı,
Camilerde Namazı,
Yüreklerde İnancı
Kurtardı.

30 AĞUSTOS'TA
Mustafa Kemal Önderliğinde ki Devrimciler !

Alparslan,
Fatih Sultan,
Kanuni'nin
Osmanlı'yı Uçuruma sürükleyen
Abdülmecidin
Abdülhamitin
Vahdettinin

Onurunu
kurtardı(lar).

Özgür Osmanlı Torunları
ATATÜRK VE DEVRİMCİLERİNİ
Biz Atatürk'çülerden daha çok seviyor olmalı



Levent ÖZCAN

21 Ağustos 2019 Çarşamba

DEĞER.

Benden İki yaş büyükler  bir sene önce askere alınmış.
Ön cephelerde savaştıklarını ama er ama geç duyuyorduk.
..........
Babam orman işletmelerinde yetkiliydi.
Dağ yamacında genişçe bir kulübe de ailecek kalıyorduk.
Şanslıydık ! Devlet bize İnek bile vermişti. 
Sütümüz, yoğurdumuz, peynirimiz eksik olmazdı.
Etrafımız  elma ağaçlarıyla doluydu.
Kah ormanda kah elma  bahçelerinde çalışıyorduk.
Toprak bereketliydi. 
Kulübenin etrafında domates, biber bile yetiştiriyorduk.
______/

Alman ordularının Ukrayna'yı bir çırpıda teslim alıp iki dağ ötemize kadar geldiklerini biliyorduk.
Bir gün sonra çevrede konuşlanan  seyyar Bolşevik  birliği de apar topar gerisin geriye geri çekilip gözden kayboldu.
Kestiğimiz kütükleri, elma dolu kasaları her gün almaya  gelen kamyon bile gelmedi.
İlçeye inemiyorduk. Tatar çocuklarını bile, Bolşevik'ler silah altına alıyordu.
______/

Kulübedeydik. 
Araç sesi duyuldu. 
Araba durdu.
Kapı çalındı.
Açtık.
Alman askeri ve bir Alman Teğmeni.
______/

Artık kütükleri ve elma dolu kasaları Almanlar alıyordu.
İneğimizi de aldılar.
Yokluk kıtlık çekmeye başladık.
Bir yıl böyle devam etti.
Moskova kapılarına dayanan, Kafkasya'ya tırmanan Alman ordusunun haberlerini duyuyorduk.
...........

Yine;
Kulübedeydik. 
Araç sesi duyuldu. 
Araba durdu.
Kapı çalındı.
Açtık.
Alman askeri ve bir Alman Teğmeni.
______/

Alman ordusu Kırım Tatar bölüğüne alındım !
Kara kıştı.
Buzlar çözülmedi ama Alman ordusu hem disiplin hemde takat yönünden çözüldü.
Hiç savaşmadım. Kafkasya sırtlarından gerisin geriye ta Sivastopul limanına kadar çekildik.
Annemi babamı kardeşlerimi hiç göremedim.!
Gemilere bindirdiler.
Bolşevik uçak saldırlarında batmaya ramak kala, Romanya kıyısına ulaştık.
Apar topar birlik olduk.
Başımızda Bir Alman Albay,
İstasyona ulaştık.
İstasyon ana baba günü gibiydi.
Yaralılar cesetler !
Trene bindirildik.
_____/

Orta ve sona yakın vagon, çatlamış çilek reçeli kavanozu  gibi yoğun akışkan kıpkırmızıydı !
Ormana zor attık kendimizi.
Bolşevik uçakları, göz açıp kapatana kadar treni ateş topuna çevirdi.
İyice orman içine kaçtık.
Gece oldu.
 Bir başka tren sesiyle toplandık .
Başımızda Albay acı frenle duran Trenin yanına koştuk.
Vagonlar asker doluydu.
Sabaha kadar Tren yolunu  açtık.
Albay  " 70 kilometre tren yolunu takip edin. Orada Ukrayna'dan gelen trene  binerseniz burada yer yok" diyerek, Trene binip uzaklaştı.
( Daha sonraları öğrendim ki bizim birlikte bulananlardan bir grup, tren yolunu takip etmiş ve Ukrayna trenine ulaşmışlar. Albay da oradaymış bir başka birlik kıdemli Albayına " Birliğini terk edip bizi kendi başımıza bıraktı" diyerek  bizim Albayı şikayet etmişler.. Kısa bir sorgulamadan sonra "O" Albay oracıkta kurşuna dizilmiş.)
______/

Ben ve benim gibiler korkudan tren yolunu takip etmedik. Orman dağlarını aşıp, sevkiyat yerine vardık.
(Dağ köylerinde Romen halkından zorla domuz yağı alarak ayakta durabildik. Huş ağacının kabuklarını yiyerek beslenen köy halkında kala kala domuz yağı kalmıştı. Diğer gıda ne varsa yoksa hepsine Alman ordusu el koymuştu.)
_____/

İstasyona vardık.
Bir çok birlik artıkları birleştirildi.
Yine,
Trenlere bindirildik.
Macaristan'a oradan da  yer yer silah ve top sesleri eşliğinde  Budapeşte'ye vardık.
Şehrin tam ortasından Tuna nehri geçiyor.
Batı tarafında biz, nehrin karşı tarafında Sırp partizanlar var.
İki gün öylece dinlendik.
Yeni birlik komutanımız: " sabah erkenden nehirin karşı kıyısına baskın yapacağız, herkes hazır olsun " dedi.
İlk defa hücuma katılacaktım. " Ah ulan Romanya da firar etseydim keşke dedim " . Ancak orada da Romen partizanlar vardı !
_____/

Nehirin ortasında ki adaya sızdık.( Margarit adası).  
Her şey sakindi.
Yavaşça ilerliyorduk ki :
Birden karşıdan gelen yoğun makineli tüfekle  en önde ki birlik komutanının biçildiğini gördüm.
Sol omzumda bir sıcaklık hissettim. 
Sonrası kocaman karanlık.
_____/

Gözlerimi acı ile açtım.
Vurulmuştum.
Sol yanım sarılı, sarsıntıyla sallanıyordum.
Etrafım inleyen, ağlayan askerle doluydu.
Belli ki yaralı trenindeyim.
Tekrar bayılmışım.
_____/

Avusturya-Alman sınırında zamanında Yahudi zenginlerinin dağ evi olarak kullandıkları villalara yerleştirildik.
Sarışın mavi gözlü Alman hemşire kaldığımız villada ki yaralı askerlerle ilgileniyordu.
Savaşın sona erdiğini, Hitler'in öldüğünü, Bolşeviklerin Berlin'i aldığını o hemşireden öğrendim.
_____/

Kırım Tatar'ıydım. 
Ama öyle ama böyle Alman ordusu mensubu olsam da sonuçta Sovyet vatandaşıydım.
Bolşeviklerin ben ve benim gibilere neler yapacağını düşünmek bile istemiyordum.
Eski kuvvetim yerine geliyordu. 
Tedavi için Almanya'ya gönderileceğimizi öğrendim.
Ve tabii orada sorguya çekilecektik.
Nakil Treninin penceresinden kafa kağıtlarımın hepsini attım.
Sarışın hemşire yardımıyla vagon yaralı kayıt defterini de bir şekilde yok ettik.
Tek tesellim gideceğimiz yerde Amerikan kuvvetlerinin olacağını biliyor olmamdı.
_____/

Nünberberg'te yarı açık bir kampa yerleştirildik.
Amerikalı askerler gözetimindeydik.
Sorguya alındım.
"Kırımda yaşayan  Tatarım.
Alman ordusu tarafından.
Zorla çalıştırılmak için esir alındım.
Budapeşte de vuruldum" dedim.
_____/

_____/

" Seni nereye gönderilim" diye sordu masa başında oturan Amerikan Binbaşısı.
" İstersen Kanada, Amerika, İngiltere, yada burada Almanya da kal "
Savaş daha sıcaktı. 
Nice vahşeti görmüştüm.
Türkiye savaşa girmemişti.
"Bolşeviklere beni vermeyin" dedim.
" Ben  Türkiye'ye gitmek istiyorum. "
O karmaşa da kayıtları irdelemediler.
Kafa kağıdım yerine beyanıma göre ismimin karşısına TURKEY yazdı, Amerikalı Binbaşı.
Antlaşmalar gereği işe yerleştirilmek ve iskan sağlanması garantisi ile İzmir'e gönderildim.
______/

Evlendim.
Çocuklarım oldu.
Devlet Kara yollarında çalışıyordum.
Yıl 1972.
Bursa'dan biri tayin olarak geldi ekibimize.
O da, Kırım Tatar'ımış.
0 da, Alman ordusuna alınmış.
O da, bir yolunu bulup kendini Türkiye'ye göndertmiş !
"Sen Alman Hükümetinden Alman ordusunda görev yaptığın için  maaş alıyor musun" diye sordu bana.
" Ne maaşı ? Hem ben Kırım'dan geldiğim anlaşılmasın diye yaralı vagonunda ki kayıt defterlerini yok ettim" dedim.
Kendisinin nasıl müracaat ettiğini uzun uzun anlattı. " Yinede sen git " ısrarlarını sürdürdü.
________/

Alsancak'ta Alman konsolosluk binasına girdim. Sekretere başımdan geçenleri anlattım. Sekreter "Biraz bekleyin" diyerek yanımdan ayrıldı. Bir süre sonra geldi ve " Konsolos Bey sizinle görüşmek istiyor" dedi. Beraberce Konsolosun odasına girdik. Ben anlattım sekreter tercüme etti. Konsolosun  yaralandığım yeri görmek istediğini söyledi. Gömleğimi çıkardım. Sol omzumda ki yara izini gösterdim. Beni Varyant da ki hastahaneye göndereceklerini oradan gelen rapora göre de bana haber vereceklerini söylediler. ( İki adımlık yer tutarı taksi ücretini de verdiler !)
______/

Altı ay sonra yazı ile beni Konsolosluğa çağırdılar.  Askeri arşivleri taradıklarını ve Avusturya'ya kadar olan bölümden sonra ki kayıtlara ulaşamadıklarını belirttiler. Ben de o kayıtları bilerek yok ettiğimi  eğer Sovyetler Birliğine geri gidersem, Bolşeviklerin beni öldürmesinden korktuğumu söyledim.
_______/

Ziraat Bankasında  hesap açıp gelmemi söylediler. Hemen gittim hesap açtım. Hesap numaramı aldılar. Önce toplu bir paranın geleceğini (geçmiş yıllara ait) daha sonra her ayın şu gününün de  şu kadar Mark yatacaktır deyip bana teşekkür edip veda ettiler.
_______/

- Yapma ya ?!!!

Yaaa. Hani bana sorup duruyon ya,
 " Enver Amca 69 Model bu külüstür Ford  arabayı kullanmasan da her gün neden bir yerlerini tamir ediyorsun  diye. " İşte bu arabayı 1972 yılında Alman Hükümetinin gönderdiği birikmiş para ile aldım." Bu arabada Anne-Baba Kardeş-Memleket hasreti var. Ben ölene kadar bu araba burada kalacak.....

Allah rahmet eylesin Enver Amca.
(Arabası yok şimdi sokakta)

Levent ÖZCAN.







1969 Model Alman Ford'u satın aldım.

18 Ağustos 2019 Pazar

KARŞI-KARŞIYA



İsa'nın Çarmıha gerildiği Haç'ın;
Üç parçasından
Biri:
İstanbul'da.
Diğeri :
Vatikan'da
Üçüncüsü:
Agiasos köyünde olduğu.
____/
Beş adaya Abilik yapan.
____/
88 köyünde Kütüphane ve okul olan.
____/
Dolambaçlı yollarıyla, (uyarı amaçlı): ölümlü kazaların olduğu yerlere dikilen minyatür şapelli yollarıyla.
____/
Her daim rüzgara açık ancak tek bir rüzgar gülünün dahi kurulmasının yasak olduğu.
Mazottan elektrik üretildiği için elektiriğin çok pahalı olduğu.
Doğa dengesi adına halkının buna dırdırlanmadığı !
____/
Zeytin ağacının zenginlik, zeytin ürünlerinin marka olduğu.
____/
Kumsalından en yüksek dağının zirvesine kadar süregelen medeniyette bitki örtüsünün korunduğu.
____/
Park ücretlerinin yasak olduğu. !
____/
Kuzeyde eğlencenin Molivos, iç deniz Kallion'da sardalyanın gümüş olduğu.
____/
Komünist Mandamados köyünde dileklerin kabul olması için, girişinde gerçek uçak bulunan Kilisesine Mitillini'den doğa yürüyüşlerinin yapıldığı.
___/
Pek polisin görünmediği.
____/
Ceza evinin olmadığı !
____/
İnsanların daralmadığı, rahat nefes aldığı.
____/
Çanakkale, Balıkesir taa İzmir'in Karaburun'una karşı kıyı komşu olan:
Yunanistan Hükümeti !
Midilli Adası !
Eyyyy..........
Midilli Halkı !
............
Bizde bir söz vardır : " Komşuda pişer bize de düşer."
Şuan Nefes aldığınız temiz havanın kaynağı
"KAZ DAĞLARI."
Bırakın pişmeyi şuan yanıyor yüz-binlerce ağacın ocağı yıkılıyor.!
Yanık kokusunu yakında genizlerinizde hissetmeye başlarsınız !
Su
Hava
Toprak
Ortak NOKTAMIZ.
Veeeeeee.
İşte O an size düşecek hiç bir şey kalmadığını anlarsınız.



Levent ÖZCAN

13 Ağustos 2019 Salı

KONSER

36 tane siyah.
52 tane beyaz.
Tuş...
/
LA ile başlar DO ile biter.
DO dan sonra ki tuşa ve ilk LA tuşuna bastın mı.
Çok seslidir....
Oktav olur çift tını verir.
Temel yedi nota yanında
Diyezi var Bemolü var.
88 Adet tuş....
Abonoz ağacının bir kolu eder.
/
Gövdesi ve parçaları için,
Ayrı ayrı
çam
kestane
ladin
akçaağaç
top yekun hepsini toplasan anca bir ağaç eder.
/
1700 yılı içinde İtalya'da Arptan esinlenilerek icat edilmiş.
.....
Matematik gibidir Müzik.
Notaları:
Topla-çıkar, böl-çarp.
Ruhunun ufuklarını keşfedersin.
Ve evrenseldir müzik. zaman geçtikçe klasikleşir.
Ne formülü unutulur nede besteleyeni de.
______/
Mozart, Bethoveen, Bach'a inat;
" Her şey olabilirsiniz ama sanatçı olamazsınız ! " diyen Mustafa Kemal ATATÜRK'ün
fikirlerinin temsilcisi: Dünyaca ünlü Piyanist Fazıl SAY .....

Topu topu bir ağaç bile etmeyen Piyanosu ile......
Yüz binlerce katledilen,
Milyonlarca katledilmeyi bekleyen ağaçlara,
Havamıza, suyumuza sahip çıkmak için.
18 Ağustos gecesi KAZ DAĞLARIN da.
_______/

Hiç bir nota bilmeyen,
kalem alıp söz yazamayan
yeri geldiğinde;
Vatan vatan diye inleyip,
10-15 festivalde sahne kapan,
Ya kadın yada adam aşk çaresizliğini
yıllarca döndürüp durup sözüm ona şarkı yapan !
Şarkıcı takımı nerede ?
_______/

Fazıl Say bunların topuna 88 tuşla basar.
(Basar da bu şarkıcı takımından bi OKTAV olmaz.)



Levent ÖZCAN
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...