- olmaz!
- yeşil kargacık burgacık yazılı:
- olmaz!
- üç yıldızlı çok yıldızlı:
- olmaz!
- üç renkli alt alta çizgili:
- olmaz!
- orak-çekiç:
- olmaz!
ille kırmızı
ille beyaz
ille tek hilal
ve mümkünse
kalpaklı Mustafa Kemal
unutmuşsundur farkındalılığı
her gün kaslarında
suyun derin yorgunluğu
loşluğa hapsolmuş gözler
yatay maviyi seçemez
dikey maviyi görmez, göremez...
oysa yaşıyorsun anı
burun deliklerinden ter buğularına karışık
çekersin ciğerlerine okyanus parçacığı tuzun ruhunu
kulaklarında ahşaptan tekrarlanan gıcırtılar
albatros ıslıkları ve bordoya çarpan dalgalar.
konumun neresidir
doğduğun yerlerden ne kadar uzaktasın
hangi, adaya kaç kulaç mesafe yakınsın
fikir bile kestirilemez...
zaman ve akıp giden kavramlar zinciri
masum suçsuz doğduğun günler
sokaklarda koştuğun kadar çocuksu
oyuncaklara yüklenen imgeler
yüz bin kelimelerce okuduğun
kitap kahramanlarının cesareti
gerçekleşir gerçekleşmez bilinmez...
çadır, çardak, baraka, gecekondu,
su basan kat yağmur sızdıran çatı
avlusunda iki tavuk bir erik, nar ağacı
boynu iple bağlı
sürekli ağlayan yavru köpek
kiremitleri yosun paslı, yaşlı
ata yadigarı kulübe iz düşümünde
elinde sopası, dağ yamacında
çobanı kaplayan kepenek
kundakta gözleriyle tavanda
yürüyen bebek
yaşatılmaya layık edilen ekonomik coğrafya
hepsi mahkum hepsi birer forsa...
tanrılardan sadeleştirilen iyi ve kötü
elinde iki kitap
biri kutsal diğeri çıkar-yasa
dilinde sürekli tekrarlanan iki kelime
biri yasak diğeri azap
rota belirtilen dünya yüzü
kimi enlem tutsak, siyah ellerde törpülenen maden
çoraklaştırılan açlıklar ortası
boylu boyunca boylam
kuzey kutbundan güney kutbuna
ardışık paraleller arası uçurum
dünyayı biçen daha fazla para hırsı acımasız, meridyen.
sömürü, düzen, değişir , değişmez...
bilançoların en çok göze batanı
bir yıllık beş yıllık planların
öksüz ve yetim evlatları...
grafiklerde azami ivmeli okların gölgesinde.
artı ile eksi arası asgari yaşam dayatmaları.
alınteri denizinde yol alırken
sermaye gemileri, azınlık baronlarına
albatrosların çığlıkları yerine
eteklerinde yorgun dalgaların
son bulduğu kıyı kayalıklarına
ne zaman martılar konacak
çam ağaçları çınar ve kavaklar
zirvelerden dökülürken hırçın köpüren
sakinleştikçe bulut taşıyan ırmak
nihayetinde rakıma inen su
ve bu suyla sulandıkça
çimenlere gömülen
rengarenk çiçeklerle örtülü toprak
ve ana kıta ne zaman müjdelenecek
ve ana kara ne zaman görünecek
emekten yürekli umut mahkumlarına...
Levent ÖZCAN
üçüncü sınıf patates, soğan satan rafları,
gıda boyası, glikoz şurubu kullananları,
et döner üstüne, tavuk saranları,
sucuğu, salamı harmanlayanları,
portakalın en iyisini rusya'ya
kirazın en iyisini almanya'ya satanları,
dün beyaz dediklerini, bugün karalayanları,
alınterinden damla damla emek çalanları,
milyarlar alıp, bin dağıtanları,
....
kantarın topuzuna
beşeri adalet terazisine hep dokunanları
herkes bilir.
ancak son nefesten sonra
er kişi, hatun
kişi niyetine
elbet İLAHİ adalet kesilir.
Levent ÖZCAN
Abdülhamid dönemi.
Girit'te Türkler, Rum çeteleri tarafından açlık ablukası altında.
Adanın toprağından: gelincik, gök boğazı turpla, çaşırla doyarlar.
Ondan meşhurdur Girit'ten gelenlerin Ot öğünleri..
Baskıya dayanamayıp bazıları, katıp atarlar kendilerini Anadolu'ya.
Girit'ten ayrılan gemide:
Hem cellat olan..!
Hem de kurban edilecek, sonradan doğacak olan..!
1906 Adana'da Dünyaya gelir.
Okullu olur, iki adı vardır. Tarih dersinde, Kubilayhan'ı çok sever.
Böylece üçüncü adına da sahiplenir.
Öğretmen olur.
Aydın'da resmi nikahla evlenen ilk aydın genç kişidir.
Bedeli belki canı olacak, askerlik onuru ile,
Yedek subay olarak Menemen'e gelir.
....
Taa Irak Erbil'den İstanbul'a bulaşmış karanlık,
Taa Girit'ten Manisa'ya aynı gemide gelen cellat fikirde zifirdir.
....
Menemen Hasanlar Köyünün Doğusunda Çam ağaçları....
Şahittir, konuşmalara ve şahittir akıtılacak kanlara.
Çam koruluğunun adı o günlerden kalmıştır... Mehdi Çamlığı...
Sözüm ona din adına.. Hz Osman'ı Medine de aç bırakan kuşatma ile,
ve sonrasında katleden,
Ve Hz Osman'ı Oğulları ile korumaya Çalışan Hz. Ali'yi,
Necef'te Cami de katleden,
Kubilay'ı Menemen'in bir cami avlusunda, katleden zift zifir zihniyet, aynı..
....
Hurafelerden uzak Sevgi dinini, sevgi dilini benimseyenleri,
Menemen halkının çok büyük kesimini tenzih ederek.
Tüm Aydınlanma vatan bırakma yolunda şehit olanları sevgi, şükran ve minnetle
anıyorum.
Levent Özcan
sizde dolar dört lira
bizde on sekiz küsur
sizde avrupanın en ucuz gazı
bizde battaniye sarması
sizde bolluk bereket
bizde kuru soğan-ekmek eşittir et
sizde adamlık cinsiyet
bizde insanlık medeniyet
siz azınlık
biz çoğunluk
elbet bitecek bu sizde ki varlık
elbet bitecek şu bizde ki darlık
gel sandık gel sandık...
satmakla
atmakla
olmuyor bu işler.
köprü yaptırmakla değil
iş köprü kurmakta.
yol yaptırmakla hiç değil
iş yol almakta.
ha bire memleket nutkunda değil
iş sıfırdan memleket kurmakta.
Levent ÖZCAN
emir büyük yerden olunca
bazı sevgili kulları
daha çabuk kavuştururmuş yaradanına....
Levent ÖZCAN