hep suyun üstüne çıkacaksın
zeytin yağ gibi.
rafları doldursan da
kendini ağırdan sattıracaksın
ay çiçek yağı gibi.
memeler dolusu çağlasan da
kıla tüye aldırmayacaksın
tere yağ gibi
ondan azıcık bundan azıcık oluşturulsan da
her çeyreğinde palm yağı taşıyacaksın
nebati yağ gibi
un ufak olacak şekilde kırılsan da
mutfakta yangın olsa bile püskülünü savuracaksın
mısır yağı gibi
cozur cozur cozurdamasan da
efil efil yemeklere tat-koku olup sızacaksın
susam yağı gibi
kibrinle kalp damar, tınlamasan da
viskinin acısını alacaksın
asla ezilmemiş fındık gibi
sağlığa zararlı olsan da
fakir-fukara sofralarda kral olup taç takacaksın
palmiye yağı gibi.
mangalda yağsız ete marina olacaksın
makamda ki vasıfsız adama yakılacaksın
göze girmek için bıyıklara badem olup sürüleceksin
ayak yapacaksın köseleyi parlatacaksın
kısacası bedeni belden doksan derece eğeceksin
gelen geçene yağını çekeceksin.
elbet bir yerlere geldiğinde
geçmiş geride kalmıştır kendince
bundan sonrasın da
nice yağcılar dolacak çevrene
ya arabın yaptığını yaparsın
yağın bu bolluk dönemlerinde
yada son model arabanda
yada makamında nice kendinden geçmeler
iki üç fırtlık anlık pudra şekerlemelerinde.
zaman çabuk geçer
kollestrol yükselir
başlar motor yağı kıvamında günler.
kabında son damla yağma da tükenir.
ikametin silinir.
inilecek yağcılar semtinde de artık değilsindir.
patatesler haşlamadır
balıklar buğulamadır.
şimdilerde haykırman
boş teneke sesinden ibarettir.
Şimdi hesaplaşma zamanıdır.
Bak işte ben buna karışmam.
Levent ÖZCAN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder