31 Aralık 2019 Salı

DENK

kimi zaman olur
sen olmazsın
sen olursun
zaman göç eder
sıkılır hasretinden.

Levent  ÖZCAN

BUYUR

Yazı yaşadık dimi
Sıcak sıcak Termometre
Yangınlarında.
Sonbahara devreden bir çılgınlıktı;
Yaprakların son direnişleri.
Börtü böcek üşüdü öldü
keskin ayazlı kış gecelerinde.
ben ancak bunları sana yazabilirim.
AL..
asalete bak ki bende
baharı sana havale ediyorum
En güzel çiçek olmayı başarabilesin diye!
Ve merakla bekliyorum.

Levent ÖZCAN.



YETMEZ


Çok uzun yazıyorum diye,

okunmaz sıkar bunlar eleştirisinde
kısa ve yine özgür şiirler yazdım
yalan yok hiç te bir tat almadım.

Dört mısra ile neyi anlatabilirim ki ?


Çocuk desem: koşmaz

Bulut desem: yağmaz
Karanlık desem: tan ağarmaz
Aşk desem: sığmaz
Açlık desem: doymaz
Yoksulluk desem:  zenginlik olmaz
Faşizm desem
Devrim olmaz
Yurdum kurtulmaz.

Levent Özcan





GERÇEK

Gercek çok üzgündü
Yine de cesaretini topladı.
yalancısın hep yalancı
kalacaksın '' dedi.
Pişkin pişkin güldü yalan.
Ey dedi, '' gerçek ''
SEN OLDUĞUN SÜRECE BU DÜNYADA
ne siyaset olurdu ,
ne siyasetçi,
ne demokrasi olurdu,
Ne de demokrasici.
Seni seven çoğunluk sana
Bana tapan azınlık bana
Sana inananlar,
AÇ BİLAC. ..
Bana sarılanlar
Rezistanlarda, saraylarda,
Yedikleri önlerinde , yemedikleri
artlarında.
Var git GERÇEK sen yoluna
2+2 = 4 eder ile oyalan.

Levent Özcan

ADAM OLMAK

sen ,,
göz zevkimsin
fincanda, kırk yıllık hatır
heyecanım denizinde ,martı
ekmeğimin yanında ,katık
Ilk dublem de, çakır keyif
son dublem de, başımı döndüren sarhoşluk
sen,,
kalemim ucunda, şiir
bir yanım acısa, kesilse, kanasa
ilacım, merhemim,yara bandım
gözlerimi kapadığımda,en güzel hayal
daldığımda, en güzel gördüğüm rüya
uyandığımda ise ilk şafağım
kısacası, sen ne kadar güzel kadınsın
İşte sen bu kadar anlamlı kadın olduğun için
ben bu kadar adam gibi adamım

Levent Özcan

DERTLEŞME

Denizin sesi
Dalga

Teni mavi
Güneşin sesi yok

Etkileşimi sıcak
Rengi sıcak .

Deniz güneş ve ben
İyice ilerlettik

Baş başa verip dertleşmeyi.

Levent Özcan



GÜN AYDIN


Sabahın bir anlamı olmalıydı.
Doğdun.
Aydınlandım.
Aydınlığının bir etkisi olmalıydı.
Üşüyordum.
Isındım.
Yitiminin bir değeri olmalıydı.
Kocaman adanın ardında yavaşça kayboldun
Hüzünlendim.
Ağladım.
Ayın görselliğinde,
Aydınlığının yüzünü gördüm.
Romantik oluverdim
Aşık oldum.
Ay da gitti.
Gözüm kapandı.
Yıldızlar söndü.
Uyudum.
Rüyamda seni gördüm.
Heyecanlandım.
..
Bak uyandım.
Yine yepyeni bir sabah...
Hoş geldin GÜN AYDINIM..

Levent Özcan.


ÖZLEM

Burda buz gibi hava var
Denize dikine dikine bakan dağ var
Denizin kucağında bir ada var
Bir palmiye var
Kolları bir yelpaze fırtınada
Türkan şorayın kirpikleri gibi
Çipil çipil kıpraşıyor
Sanırım devrimci

*

Burda kumlar var
Yüzüme binlerce iğnecikler batırıyor
Martılar var çığlık çığlığa
Dalgalar var kuduz gibi öfkeli
Herşey seni özledi
Biliyorum
Ve ben elçiyim be güzelim , benim.
Beni bana sorma
Sana özlemlilerden çok
Seni en çok özleyenim. ..

Levent Özcan.


KARARINCA


  1. Bir karınca bile olamadık.
  2. Ağustos böceğinin hazin sonundan, Hep ders aldık.
  3. Yazın sıcağında çalıştık deliler gibi.
  4. Şimdi...
  5. Karıncalar nerede ?
  6. Ağustos böcekleri yaşıyor mu?
  7. Ve biz emekçiler neredeyiz ?
  8. Çok merak ettim, kış geldi de.

  9. ( şu Karıncaları ne zaman emekli olacak ?Ağustos böceklerine işsizlik maaşı bağlanacak mı? Kömür, makarna yardımı yapılacak mı ? )

  10. Ve biz emekçiler....
  11. Kış uykusunu tatmadan,
  12. Ebedi uykuya mı hep dalacağız?

Levent Özcan.




BUDAMA

Durgunum bugün
yorgunum bugün
insanlar goncasını görsün,
insanlar meyvesini yesin diye
güllerin filizlerini,
ağaçların dallarını kesmekle
geçti günüm.
Şekil verdim çalıcıklarla, ağaççıklara
etim kanadı.
Kollarım acıdı.
Ama olsun be,
yine bugün alın terimle
kazanmanın gururu ile
yürüyüşüm ahenkli
başım dik
gidiyorum evime.

Levent ÖZCAN.


SARHOŞ

Şarap gibi seni seviyorum hayat
ilk sıkım tadınla
yaşım gibi yollanan aromanla,
değmesin bir el özgürlüğüme
YAŞADIKÇA SARHOŞUM BEN.
Yazabildiğim kadar
düzinelerce kelimelerle.
İçtikçe seni
Ey şarap,
dilim tökezler
ağzım düşer.
Devrim sloganları gibi,
DİLLENİR.....
Göğüs mahkumu yüreğim.

Sarhoş oldunuz mu diye sorsanız
Kirli bir kadeh gibiyken yurdum,
Kadehi dolduran, kırmızı kan !!!!
Hakkı yenen ALIN terleriyle
Hacimler dolusu kadehler
Ben nasıl ?
Sarhoş olurum?

Levent ÖZCAN

BAHAR

Ses kesildi.
Yazı silindi.
Gözler körleşti.

Bademler çiçek açtı, açacak.
Cemre toprağa düştü, düşecek.
Kuzucuklar meledi, meleyecek.
Neyime...

Anılar bitti.
Yazgılar yakıldı.
Umutlar tükendi.

BAHAR GELMİŞ, BANA NE.

LEVENT ÖZCAN.

MEMLEKET

Memleket aşkı ben de farklı
ne zaman karasal bölgelere gitsem,
dağları ada,
ovaları deniz hayal ederim
bir tek
güneşin doğuşuyla,
batışına akıl sır erdiremem.


Levent ÖZCAN

UTANGAÇ

Sen , utangaç gül olu verdin.
Seninle tanıştığımda,
Yazdı yada kıştı.
Fark eder mi ?
Görkeminin başka toprağa kök salmışlığı
Kimin umurunda.
Kişiliğinin anlamlı rengi bende.
Çimlendiğin anda,döşten seni beni taşımış ya..
Sen bana var olmuşsun ya ,
Ben ona bakarım.
Yaprağın var bahar bahar.
Gülüşün var gonca gonca.
Benim ovam , sol yanım.
Sevgi çağlar eğimi olan pınarlarda.
Sana daima daima.
Sıcaklık serinlik can verir, sevdam
4 odalı akışkan mecramda ( sana)
Seni güldürmek iklimiyim..
Güller açtıkça gözlerinde ,
Tan gibi kıpkızıl elma yanaklarında.
Dikenlerin olsa ne yazar.
Kelimelerin , izlerin
İzlerin gözlerin.
Sen daima yemyeşil sen daima rengarenksin benim cennetimde.
Bilinçsiz , susuz kalmandan ve kurumandan,
kaygı duyarım.
Yokluğuna dayanamam,
Bulut gibi ağlarım dinmeden bıkmadan
Sana gözyaşlarım BİR HİÇ
Yeter ki sen yaşa..
Ben ..
Ben..
Canımı bağışlarım sana.

Levent ÖZCAN

Bu uçuk geldi.
Bu oldukça iddialı.
Hoşuma gitmedi açıkçası.
Bu da çok cafcaflı.
Pembe yakışmaz adama uymadı.
Bununla da olmaz ağırlığını kaldırmaz.
Her sabah ki kararsızlığım bu.
Ve bu beni bir gün öldürecek.
Neyse yine klasik takılayım bugün de.
Kursun kalemle başlayayım güne. Gökyüzünde kara bulut.
Ülkemin üstünde karabasan. Hükümsüz mühürsüz oylarla bileği, boynu bükülmüş Yurdumun.
Yorgunum.
Aslana sorsanız
Sirkte kırbacın şırrak sesin de
Sinmek ister misin diye?
Yada..
Bülbüle altın kafes vaad etseniz ,
Özgür iradesi ile ne derdi acaba ?
Koyun; çobanını, çoban köpeğini severde.
Kasabanın bilinmiş bıçağıyla yüzleştiginde.
Son pişmanlık fayda eder miydi ?
Boğazlanmadan önce ki
Son melemesinde.?
Hücre var.
Kan var, kütle var..
Hayvan var, ot var ağaç var..
Ancak akıl, akıl yok..
Düşünerek isyan yok...
Acı direniş sadece içgüdüsel. .
Sabahın köründe,
Kara kalemle düşüncelerim şiirsel.
Körü körüne inananların gözüyle bakarken,
Yatağımda gözlerimi ovuştururken,
Birden kırbaç.,
Birden altın kafes,
Aniden pas parlak bıçak geliyor aklıma.
Esnemem,gerinmem yarım kalıyor.
Bir çırpıda yüzümü yıkıyorum.
Düşüne bildiğim için,
Bana bahşedilen değerden dolayı.
Kendimle gurur duyuyorum.
( EN GÜZEL GURUR zengin yada fakir değil. . İNSAN OLDUĞUNUN farkına varabilme kibiridir. )

Levent Özcan.

30 Aralık 2019 Pazartesi

AVANAK

Sağa bakıyorum 
Asırlık Çınar ağaçları yerinde
Kocaman Bloglar
Sola bakıyorum
Gece kondu bacalarından yükselen duman
Burnumda keskin.
Kalitesiz bedava dağıtılan kömür kokusu.
Aşağıda deniz kıyın da 
Maviye hançer gibi saplanmış limanda
Yabancı bayraklı şileplerden inen
Gümrüklü pamuk balyaları!
Oysa üç kilometre ardımda, Kadı Merasında
En kaliteli üretilen pamuk tarlalarında büyümüştüm ben.
Kafamı kaldırıyorum 
Gökyüzünde özgür kuşlar hücumu
Atama borçluyuz her şeyi diyecek oluyorum bir an !?
Lan diyorum Göçmen kuşlar adı üstünde bunların  vatanı  olur mu  ?
Bu şiir (İllaki dili yılan dili zehir saçan
İlla  ki dili cımbız  daima kötüyü çeken
Düşüncesi kıt Ata düşmanlarına istinaden bir şiir)

Levent ÖZCAN

26 Aralık 2019 Perşembe

ENERJİ

Bu ne para hırsı
Rüzgarın bol olduğu
Bir iklimin atmosferin de
Yel eken dağ zirvelerine
Rüzgar gülleri diktiler.
Hepimize ait olan,
Maliye arazilerini
Ana avrat küfür eder gibi
Parsel parsel istila ettiler.

Dev gibi
Üç kanatlı dönen bu pervaneler
Neymiş efendim yenilenebilir enerji üretiyormuş.
Kimin karına ?
benim mi ?
Kocaman hayır...
Hatta arttı dünden bugüne birim fiyatı.
Ödediğim..... elektrik faturalarında.

Peşi sıralı rüzgarın ölü ruhu.
Gibi dönen bu çarklar,
Tilkileri korkuttu.
Kurnazlıkları daraldı
Şimdilerde yok olma yolundalar.

Gece gündüz dönen
Görsellik Katliamı bu pervaneler.
Çakallardan daha uyanık çıktı,
Çakallar deniz seviyesine kaçtı.

Şahanlar, atmacalar Boz bataklar,
Sarı ağızlı Kara tavuklar.
Yeri geldi şehir,
Yeri geldi ilçe,
Yeri geldi köy müptelası oldular.
En büyük yırtıcı biz insanların yaşam alanlarına... sığındılar.

Yüz karası devasal peşi sıra dönen bu çarklar.
Uğur böceklerini,
Ağustos böceklerini,
Ve bir çok meselalalar....
...
Göç etmeyi seven
Mesela...
Sığırcık kuş alayları gelmez oldu.
Baharda leyleklerin laklak sesleri,
Ve yok oldu kırlangıçların cik cik sesleri.

Bilmem kaç desibel çıkaran
Ses ,
Bu Rüzgar gülünün dönmeleri
Turp otunu,
Hardalı, ebegümecini,
Kekiği,
Yaylalarda fıstık çamının,
Akdeniz çamının polenlerini,
Arıların yönlerini katletti.
..
Tanesi bilmem kaç milyon dolarlık
rüzgar gülleri.
Özgürlüğün dağ başları devrimciliğini,
ve huzur bulunan bakıldığında görsel
Zirve hayallerimizi,
bitirdi.....

Heslerle nehirleri setlediller
Birer birer.
Hadi su para oldu da evlerde,
Damacana Damacana.
Bizler,
Orta çağ karanlığının DON ĶİŞOT
Cesareti olamadık ya.
Serinliğimizi,nefesimizi
Çalıyor; bu modern yel değirmenleri.

En son bedavamız; havamız dı,
bunlar,,; onu da ipotekledi...

Yeri deldiniz.
Dinamitlediniz,
Kömür, Kömür.
Dünyanın içini emdiniz.
katran katran...
Bacalarınız da tüterken,
Termik termik.
Sizler tomarla para toka ederken,
Bizler kader deyip kanserden ölü verdik.
....
Tilki ölmüş,
Sığırcık gelmemiş.
Kekik solmuş,
İnsan ölmüş.
Senin umurunda mı
Konamamış,
Leylekler.
Baharın bereketinde sürülen
Tarlalara.
..
Soracaksın .....
Eve gittiğinde; elektrik kesikse.
Yoksa sanal GÜNEŞ aydınlığın gecen de..
Muhtaçsın bana aslanım
Fatura fatura... faturalarcaa..

Güzel soru,
Cevabım hazırda,
İşinize gelmez ama.
Antik atalarımızın; tanrı inancı gibi,
Güneşe; inanıp
Onun ışığına, ısısına sığınıp
Çatılarda kiremit yerine
Balkonları oda yapmak yerine
Apartmanlarda güneş panalleri kuralım.
....
Ne çakallar ne tilkiler,
Ürkekleşir.
Kekikler mis gibi kokarlar ,
Eskisi gibi dağ baslarında.
.....

EN BÜYÜK DEVRİMCİ,
EN BÜYÜK ANARŞİST,
TABİATTIR.
Yaraladıysan eğer onu,
İntikamını senden er yada geç alacaktır...
......

ÇEVRECİLERİN DOĞASI TANRIDIR.

Levent ÖZCAN.

25 Aralık 2019 Çarşamba

10 Kasım

Sıradan bir yıl 1938
Alalade bir ay değil Kasım
Çoğumuzun belki işte olduğu zaman saat sabahın dokuzu
Bazen 'o' an içinde geliyorum demek beş dakika
Ve anlık nefes alışverişlerimiz saniyeler.
Dünü bile unutturur bazen telaş  mücadele ve yaşam.
Benim her yıl seneyisi devriyesinde 
Ne yaptığımı hatırladığım andır sana olan saygım..
Ne yıllar
Ne kasımlar
Ne saatler vede ne saniyeler
Seni öldürebilir,
Seni bana unutturabilir  be
Yüce ATAM.

Levent ÖZCAN

DENİZ

Alırım denizi avuçlarıma,
Sıkarım özü çıkana kadar mavisini.
Tükenmez şiirler yazarım.
Sarhoş kalbimle,
Martılarla yollarım
Sizin gönlünüze.
Bet beniz atık.
tarihi geçmiş günlerimin.
bir solukta sevdiklerim.
şimdilerde yok artık.

Hüzün bir silah olsaydı eğer
namlusunun en güzel yavuklusu
hedefini bulmakta zorlanmadan meğer
ben teslim olurdum ki zaten








Yaşam tarzı yazım tarzı.

Klavyenin başına geçtiğimde,
Tarih kırpıyorum çoğu zaman
Herodot gibi.

Mantık yürütüyorum zaman zaman
Aristotales gibi.

Hesaplar yapıyorum kafamda
düşünüyorum varla yok arasında 
öyle ise varım diyorum 
Descartes gibi.

Bazen çelişiyorum kendimle
Felsefe yapıyorum
Socrates gibi.

Her gün faşizme diktatörlüğe  karşıyım
Pozitif düşünüyorum
Auguste Comte gibi.

Psikolojim bozuluyor bu durumda
Beynimde ki zonklamaları içe aktarıyorum tekrar tekrar
Haksızlığı,  sömürülmeyi tedavi edemiyorum kendi kendime
Wilhelm Wundt gibi.

Farklı iklimlere, farklı şehir ve ilçelere gidiyorum bazen
Var olanı korumak için 
Kaz Dağları, 
Kozak Yaylası
Soma havası
Cumhuriyet değerine sahip çıkmak için Menemen 
Her şey çok güzel olsun diye İstanbul
Yeni yerler keşfi değil amacım !
Strabon gibi Alexsander Von Humboldt gibi.

Kafamı kaldırıyorum, 
Camdan batmak üzere olan güneşe bakıyorum.
Zaman geçmiş,
Zaman  bazılarına hükümlü bazılarına da hükmü yok
Aynı anda kimi fatura derdinde,
Kimi en şık en pahalı giyinme adaletsizliğin de.
Göreleli yasası ile Albert Einstein gibi.

Yine bir gün devriliyor  penceremde.
Yıldızlar uslu puslu 
Varla yok arası gökyüzünde.
Yarın yine gelecek güneş.
Dünya yuvarlak, güneş yuvarlak, ay yuvarlak biliyorum biliyoruz.
Ha bire  dönüyorlar  birbirlerinin etrafında.
Tıpkı Galileo'nun bildiği gibi.

Yazınsal dışa somut aktarım Edebiyat.
Yazdık yine yoksulluğu Orhan veli Gibi.
Yarın akla düşünce bir yeni Tahir ile Zühre aşkı,
Bir türlü sömürüden kurtulamayan Vatan'ı yazarım.
Tıpkı, tıpkı:
Nazım Hikmet gibi.


Levent ÖZCAN











ebedi şiir

Ayrılmak ,
terk etmek senin işin,
üzülmek dertlenmek
benim işim.

Ben üzgünken asla içmem,
dertliyken  su bile canım çekmez,
küfür sevmem ve etmem,


mutluysam   mısralar tokuştururum.
sarhoş olmayı bile beceremem.
Çiçekler açar kelimelerimde
Basit duygulardır hissedişlerim.

ondandır ardından bu kadar anlamsız şiir yazışım.
Gidişine   üzülseydim
binlerce ebedi şiir yazabilirdim.

Levent ÖZCAN




gözler gözleri doğurdu bakışlarda.
bir ben kendi ve birde senin gözünle,
bakıyorum ikimize.
ve uçsuz bucaksız bizi barındıran dünyamıza.



Şiir
Sevmek  gibidir.
Yazdıkça aşık olur insan.
Mısraların arasında çelişkidir.
Oysa duygulanılan.
Vatana aşıksındır.
Top tüfek gelir aklına.
Barış dersinde
Onun aşkına ölümü bile göze alır gidersin.

Levent ÖZCAN




denizi koysam göz çukurlarına,
dalgaları serpiştirsem saçlarına
ve batan güneş hüznünle aşkını bıraksa kollarıma
Bedenin sırt üstü yaslansa
ta uzaktaki yunan adasına
Gülüşünü haykırsa martılar
kirpiklerini kırpıştırır yıldızlar
Senin mehtabında

Levent ÖZCAN



GAVUR İZMİR

GAVUR İZMİR.

1071 den 10 yıl sonra, Türklerin ilk denizci komutanı olan Çakabey tarafından 1081 yılında ilk defa İzmir Türklerin eline geçmiş.

____/
Onun öncesinde Helenler, ionlar Persler, Doğu Roma yani Bizans, Cenevizliler, Araplar, Selçuklular derken Tarihte ilk defa : Moğolların Hristiyan güçlerle savaşıp zapt ettiği şehirdir İzmir.
Çoğu kimsenin bildiğinin aksine İzmir'in eski adı olan Atina Lehçesi yazılan  SMRYNA Yunanca değil, o dönemde ki Anadolu dillerine ait bir isimdir.(Smurne)

____/
Moğolların istilası öncesinde 1310'da Aydınoğlu Umur Bey tüm şehri ele geçirir.
1344 yılında Cenevizliler kıyıdaki St. Peter Kalesi'ni ele geçirirler. 
Cenevizliler aşağı kenti kontrollerinde tutarken Aydınoğulları Beyliği yukarı kentte (Kadifekale) hâkimiyet kurar. 
GAVUR İZMİR deyimi o dönemden kalmadır ve Cenevizlilerin elinde kalan aşağı kenti tanımlamak için kullanılmıştır.

____/
1422 Yılında kozmopolit bir yapıda Osmanlı İmparatorluğu tarafından fetih edilir.
Ta ki 9 eylül 1922 kadar Dinsel ve Etnik yönden çokluluk biter ve İZMİR Türkleşir.

____/
Şimdi aklıma şu soruyu soruyor bilinç altım :
Mesela !
Kayseri kentinin adı 
Latince Caesarea, 
Yunanca καισαρία (kaysaria) adı Arapça biçiminden Türkçeleştirilmiştir. 

____/
Mesela !
Konya kentinin adı 
Roma döneminde Colonia Selie,
Bizans döneminde Tokonion,
Selçuklu ve Osmanlı döneminde bu ad Konya'ya dönüşmüştür.

Mesele MESELALAR DA değil,
Mesele Ötekileştirmeye çalışmakta, ötekeleştirdiğini sanmakta. 
Gavur kelimesi Osmanlıcaya Farsçadan girmiş Müslüman olmayan insanlar için ve özellikle de Osmanlı Tebaasından olan Rumlar için kullanılmıştır.
Taa ki 1835 yılına kadar.
 Osmanlı Padişahları Abdülmecit ve Abdülaziz dönemlerinde  Gâvur sözcüğünün de içinde bulunduğu pek çok küçük düşürücü kelime yasaklanmıştır.

____/
Şimdi, Yarın Kayseri'de, Konya'da  seçimleri CHP kazansa Gavurdan başka o şehirler için hangi ötekileştirici lakaplar takılacak acaba ?

Bir İzmirli olarak Cumhuriyet değerlerine bağlı Çoğu İzmirliler olarak Mart ayında yapılan yerel seçimlerde  kazanılmış bağımsızlık değerlerinin kalesi idik.
Yerel seçimlerden sonra bu değerlerin kalelerine yenileri eklendi. İstanbul gibi Ankara gibi Adana gibi Mersin gibi.

Mesele aslında İnsan olup ta; doğaya-hayvanlara, havaya-toprağa sahip çıkarak İNSANCA  yaşamakta.

"Gavurluk" bizde kalsın.

Levent Özcan

23 Aralık 2019 Pazartesi

ANMA



Menemen- Anma Töreni.

Tören uygulaması. 
17 Yıldır şöyle.
İki adet Anma Programı vardır.
İlki Devlet Erkanı ve Yerel yönetim Erkanı ile yapılır..
Halkın bu programa katılması yasaktır. 
Üç yıl öncesine kadar özellikle Menemen Belediye Başkanının Törende konuşması yasaktı.

____/
Halksız yapılan ilk programdan sonra Yukarıda ki Şehitlik anıtına yaklaşık 2 km tırmanış-yürüyüşle ve sloganlar eşliğinde yoğun halk katılımıyla ikinci anma programı yapılır. Bu yürüyüşün en başında Menemen Belediye Başkanı İzmir Büyük şehir  Belediye Başkanı ve Sivil Toplum Kuruluşlarının yöneticileri bulunur.
...
Bakıyorsun Anıt kabirde de aynı uygulama.Halksız Devlet erkanı anması onun bitiminde yoğun katılım ile halkımızın anma programı.
....

Anılanlar kim ?
İlki halkın içinden çıkmış şehit olana kadar senin benim gibi bir insan olan Kubilay.
Şehit edenler kim? "Türkiye" ibaresinin ardından gelen "Cumhuriyeti" ne kasteden gerici yobazlar.
Kubilay kimdi ? O gün orada Türkiye Cumhuriyetini temsil eden bir asker-komutandı. Ne uğruna neden canı pahasına atıldı gericilerin üstüne ? Bir bütün olarak devleti için  dolayısıyla halkı için !

İkincisini anlatmaya gerek yok.
Aslında o ikinci de değil hep ilktir, Cumhuriyet tarihimizde.
Protokollerin içinde değil halkın içinde savaş alanlarında Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran ve 1938 yılına kadar yöneten Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK.

 Ne Cumhuriyetimizi kuran Atatürk nede Türkiye Cumhuriyetinin kurulmasında canını veren kurtuluş savaşı şehitlerimiz başta olmak üzere bugüne değin Vatan Toprağı için toprak altında ölümsüzleşen her bir şehidimiz "Devlet erkanının" geleceği için  değil, TÜRK MİLLETİ-TÜRK HALKI  için bu uğurda şehit düşmüşlerdir.
Hepsinin alınlarında şimdi şuan AY-YILDIZ parıldıyor. Ruhları şad olsun.

"ONLARIN HİÇ BİRİ HALKIN İÇİNDE OLMAKTAN KORKMADILAR"

Levent Özcan.

5 Aralık 2019 Perşembe

Hakkını istemeden verene.


Adem toprağı kazdı,
Havva bir serpti
Masmavi gökler aktı
Bir di tane 
Göverdi başaklandı 
Binler tanelendi.
Yolundu sarışın tarlanın saçları.
Hasat oldu.
Öğüttü Adem taneleri un ufak etti, övündü.
Havva su getirdi
Bulamaç yaptı.
Ateş yandı.
Bir taneydi önceleri
Kıvamında pişti.
Nar gibi kızardı.
Mis gibi koktu.
Tokluk oldu.
Her ikisi de diz çöktü
Dua ettiler bu ilahi Tanrı bereketine.
....

Demokrasi antik Yunan zamanından,
Varlıklı adamlara sadece seçme ve seçilme hakkı .
Köleleri geç gariban takımını bile adam yerine koymak ne ola ki.
Kadınlara değer mi ?
Eh işte Heras'ı var Afrodit'i, Demeter'i, Artemes'i var ama!
Korkular ve efsunlar içinde oldurulmuş 
Tanrı mı tanrı. Tanrıça mı Tanrıça,
Olimpos'un gerçek zirvesinden sonraki,
Uçsuz bucaksız hayal dünyasında.

Sığ demokrasi darlanmış Roma senatosun da !
Yine sahnede varlıklı adamlar, ya Konsül ya Vali.
En nihayetinde et kemik ruh değişse de !
Değişmeyen tek gerçek şu:
Sezarın Hakkı  yine de Sezar da.
Mısır'ın Kleopatrası olsan ne yazar ki ?

Kadın,
Bereketin heykeli  Hattiler de
Rodos'ta Kocaman Güneş "Helios,"
Frigya da "Kybele,"
İnkalar'da "Mama Alpha"
Sümerler de "Kubaba"
Vesaire vesaire...
Her  Coğrafya mitolojisinde
3-5 kadın hep ama hep  Tanrıça.

Oysa ki miladı bilinmeyen ilk nefesle
Adem ile Havva var olmuş.
Tek Tanrıdan.
.....
Sonra zaman geçmiş
Ama Antik ama dandik Tanrılar olmuş.
Ve lafta Kadına da Tanrıçalık bahşedilmiş.
Ancak hangisine bakarsan bak 
Hepsinde en büyük Tanrı: 
Baş Tanrı;
Adam mı Evet hep adam.
Adem ile Havva'dan sonra sapkınlıktır
Bu öncelikle VAR EDENE ihanettir.
Bir sürü Tanrıcılık özellikle Tanrıçalık oyunları.
....
Yüz yıllar sonra
Tanrılar diyarı Anadolu'dan 
Saçları Buğday başağı renkli,
Gözleri Yedi kat gökyüzü kadar mavi,
Ateşi tanrılardan çalıp insanlara veren
Prometheus gibi, halkının insanlarını seven,
Antik Yunan torunlarını peşi  sıra denize döküp
Tüm soyut kadın değerlerini atıp,
Kadınları yönetimler içinde cinsel entrikacı konumundan aklayıp.
"Kadınlar omuzlar üzerinde göklerde olmalıdır" derken,
Somutta seçme ve seçilme hakkını veren
Medeni kanun ile tüm ayrımcılığı yok eden.
Tanrı  haşa değil  ama adam gibi adam olan
ve Kadını adam gibi kadın yapan,
Vatan bahşedeni,
 Sevmeyebilirsin amma:
____/
Okuyabiliyorsan,
En ücra köyden çıkıp
Doktor, öğretmen, vekil 
Hatta Bakan, Başbakan olabiliyorsan
Aynı konumdaysan erkekle

Mantıksızlığa boyun eğmiyorsan
Sevmeyebilirsin !
Kimse kimseyi sevmek zorunda değil ! 
Ancak
İstemeden sana hakkını VERENE
Saygı duy.
Evet duymalısın, 
Duymuyorsan da 
Allah'ın verdiği Akılı ziyan etmek değil de bu ne sence ? 
Yüz yıllardır boş boş, sözde  göklerdeydin
Saygı duyda,  ayakların biraz yere bassın.
İnsan  olarak kadınca.

Levent ÖZCAN.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...