27 Eylül 2019 Cuma
20 Eylül 2019 Cuma
SOY, SUZLAR !
Van'da bir Alay Komutanlığı bölük iştimasın da.
_ 1969/1 TERTİP İZMİR EMRET KOMUTANIM...
- İzmir'in neresindensin asker ?
- MENEMEN İLÇESİNDENİM KOMUTANIM !
- Sizi gidi Atatürk düşmanları sizi!
"Şırrakk" diye bir sesle, acı duydum yanağımda. Usta birliğimde ki ikinci günümde, ilk ve son tokatımı yemiştim.
" Kubilay’dan dolayı tokat yediğimi biliyordum ancak hiç umursamadım. Belki de bir bakıma hak etmiştim de. Çünki, Kubilay'ı katledecek olanlar Manisa’dan gelmişler en son bizim köyün tepesinde ki çamlıkta mola vermişler daha sonrada Menemene gitmişler."
"O çamlığın adı 'Mehdi Çamlığı' dır hala."
Menemen'li arkadaşımın askerlik anısını hala unutamam.
____/
Girit 1900.
Rum çetelerinin epeyce azıttığı ve de çoğunlukta bulunan Türk ada halkına eziyetlerin başladığı yıllar…
1913'te, Londra antlaşması ile Yunanistan’a tek kurşun atmadan teslim edildi Girit.
Bu süreçte ada halkı bir bakıma aç bırakıldı. Halk, adada yetişen mevsimlik otları sofralarında öğün olarak kullandılar.
Girit’ten göç edenlerin doğada kendiliğinden yetişen otları seviyor olmaları belki de bu yüzdendir !
Günümüz de, Menemen ovasında her yıl binlerce dekar; otsu sebzeler yetiştirilmektedir.
Ispanak başta olmak üzere: Maydanoz, tere, roka, vesaire...
(Yanık köy, Haykıran, Doğa köy, Belen, Süleymanlı gibi çevre köyler.)
Menemeni icat edenler de belki Giritten gelenlerdir.
Menemenin ana maddesi domatesin Osmanlı topraklarında 1900'lü yılları içerisinde tarımı yapılmaya başlandığını düşünürsek Menemenin milli yemeğimiz olmadığını anlarız..
____/
Girit’ten; Göç edenler demişken, Mustafa Fehmi Kubilay'ın anne-babası da bu göç edenlerin arasındaydı !
Ne acıdır ki onu katledecek Derviş Mehmet te !
____/
Tarihimizde kara bir leke olan bu, Cumhuriyet karşıtı eylemi elbette bugün anlatmayacağım !
Mustafa Fehmi'nin Kubilay Han'ı çok sevdiğinden dolayı, sınıf arkadaşları tarafından "Kubilay" lakabı takıldığının.
Kubilay'ın, aydın idealist bir öğretmen olduğunu örneğin: Aydın İlinde "İlk devlet resmi nikahı" ile evlenen kişi olduğunun ve katledilişine kadar ki yaşamının çoğu ayrıntılarını birçok çeşitli kitaplardan okudum.
Boğazının, Tara bıçağı ile kesildiği cami avlusunda defalarca bulundum.
Olayın geçtiği sokaklarda, o anları endişe ile hissederek dolaştım.
Saygımın gereği de uzun yıllardan beridir, Aralık ayında anıtına gidip saygı duruşunda bulunmayı da ihmal etmiyorum.
Bu anma günlerinden bazılarında, "Devrim Şehidimiz" Kubilay'ın Torunu Mustafa Kubilay'la da tokalaşma fırsatım olmuştu.
____/
Lise yıllarımda, edebiyat öğretmenimiz şunu hep derdi!
"Arkadaşlar okuyun ne bulursanız okuyun!"
"Karşıt görüşteki kitapları da okuyun!"
"Yerde gazete parçası bile bulsanız okuyun!"
____/
Sırf Kubilay'ı anlatan elimde, cilt kıvamında kitaplar var.
Onu katledenlerden özellikle Derviş Mehmet ve azmettiricisi Esat Hoca efendi (Erbilli) hakkında bilgi edinmek na mümkün !
___/
Menemenin nasıl yapıldığını bilmeyenlerin gogıl amcaya sorduğu gibi,
bende bu Cumhuriyet düşmanları hakkında bilgi almak için gogıl amcaya danıştım.
En güvenilir bilgilerin olduğuna inandığım Vikipedi: Özgür Ansiklopedide de Olaya karışanların isimlerini tıkladığımda ne yazık ki hiçbir bilgi bulunamadı yazıyor.
____/
Bazı malum basında(?) "Menemen olayı" ile ilgili çıkan yazıları taradım.
Hani lise çağlarımda edebiyat öğretmenim demişti ya, karşıt görüş yazılarını da okuyun !
Ne hikmet ise bu olayı yapanların, o dönemde Manisa da takıldıkları kahveyi dahi yazabilecek kadar bilgi sahibi olduklarını okudum. Olayları yapanların " ayyaş, esrarkeş, işsiz güçsüz ayak takımı" olarak nitelendirmelerini okudum.
Ne var ki Ne Derviş Mehmet'in nede Esat Hoca Efendinin (Erbilli) hayatı ve torunları hakkında bilgiye ulaşamadım !
Aslında yazacak çok şey var... da !
Aralığa varmadan Cumhuriyet Devrim Şehidimizin ebedi ruhu karşısında saygı ve hürmetle eğiliyorum...
(Menemen halkı küçük istisnalar hariç, o dönemde de bu dönemde de Cumhuriyetin yılmaz savunucularıdır.)
Levent Özcan
19 Eylül 2019 Perşembe
.....
Öyle seneyisi devriyesi gelen günlere pek bakmam...
Ancak bu tarih dokuzlarla dolu olduğu için ilgincime geldi.
Tarihte 19 Eylülde neler olmuş ayrıntıya girmeden:
- 1570 kusürda padişah ferman buyurur müneccim başına, rasathane (gözlem evi) kurulur. Beş sene sonra Şeyülislam fetvası ile kapatılır!
- 1800'lü yıllar sonu ! Sömürge toprakları Yeni Zellanda da kadına seçme ve seçilme hakkı verilir.
- Mustafa Kemal'e Gazi ve Mareşal Rütbesi verilir, yıl 19 Eylül 1921.
___/
Geçen sene Aralık ayında "Türkiye Uzay Ajansı" kuruldu.Neredeyse bir sene olacak Ajansın logosu ne olsun diye bir türlü karar veremedik.
____/
Kadın hakları konusuna gelince ise:
Toplumun her ferdinin çok kitap okumasına bağlı.Gazete okumak okumuş olmak değildir.
Gazetelerin ilk sayfaları siyasi magazin.
Orta sayfalarındaki köşeler ön sayfalarda ki haberlerin kritiği.
Sona doğru, goldü fauldü. Transferdi, sakatlandı tartışmaları.
Sonda da iki-üç şarkıcının aşk-meşk hikayeleri filan fıstık.
____/
Lanetler olsun ki hala daha bunu üzülerek yazıyorum; gazi ve şehitlerimiz var.
Mareşallik ve Dünya liderliği konusunda ise Gazi Mustafa Kemal Atatürk dünya tarihinde yeri değişmeyecek tek dünya lideri gerçeğimizdir.
Neden mi ?
'' Ey Türk kadını,Sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın".
" İstikbal göklerdedir."
Askerimiz kelle değil:
" Türk askeri dünyaya bedeldir."
____/
(9 ve katlarının Mustafa Kemal'in hayatında ayrı bir önemi vardır.)
Levent Özcan.
14 Eylül 2019 Cumartesi
MELİSA PROJESİNDE FARE OLMAK !
Bayraktar
Demir
Tosunbey
Seval
Eminbey
İmren
...
Ayaş
Çorum
Ayla
Heybetli
Manastır
Alakır
Maniye
Bartın
Çanakkale
...
Uzayda ilk üretilen:
1996 Patates.
Daha sonraları,
Marul,
Buğday,
Bezelye,
Zinya çiçeği !
Vesaire örnek çok.
___/
Dibimizde ki Gürcistan’ın, Mars'ta şaraplık üzüm yetiştirme projesi bile hazır.
____/
Melisa projesi:
En basit ekosistem örneği.
Bir fare ve yosunlar.
Deney:
Uzay ortamı.
İzole bir kutu.
Farenin oksijene, yosunların karbondioksite ihtiyacı var.
Fare, yosunların karbondioksit alıp oksijen sağladığı havayı soluyor.
Yosunlarda farenin oksijen alıp karbondioksit sağladığı havayı soluyor.
Fotosentez için gerekli enerji de bir ampulden sağlanıyor.
Bu ilk aşama ve başarılı sonuç alındı.
Daha sonraki evrelerde azot fosfor potasyum ve fare için gerekli besinler devreye sokulacak.
Yer İspanya.
____/
Bulunduğumuz Güneş sisteminde biz canlıları barındıracak bir gezegen kesinlikle yok !
Ne galaksimizde var nede Hubble teleskopunun ulaşabildiği diğer galaksilerde de.
Farz edelim ki bulduk.Bu teknoloji ile o uzak mesafelere ulaşmamız insan ömrü için imkansız !
____/
1 kilogram gıdanın uzaya çıkmasının maliyeti 10 Bin dolar !
Bunu NASA söylüyor.
____/
Uzaya millet ha bire bir şeyler fırlatıyor. Adamların yeni gezegen bulsalar bile oraya gidecek durumları yok.
Menzile varamadan zaten 2-3 nesil geçer.
Örnek: Uzay gemisine 2 çift karı koca binecek.
Yolculuk devam ederken Uzayda çocukları olacak.O çocuklar evlenip çocukları olacak.O çocuklar da evlenecek uzun hikaye anlayacağınız.
____/
Lafı evirip çevirmeyeyim !
Abi adamların uzayda dans ettiği tek şey uzay madenlerine ulaşmak.
Ve ulaşmışlardır da zaten.
Madenleri çıkarırken, uzayda beslenme kaynakları oluşturarak dünyaya bağımlı kalmamak.
____/
Yukarıda ilk baştaki isimler, kendimize ait olan yerli buğday çeşitlerimiz.
İkinciler ise kendimize ait yerli domates çeşitlerimiz.
Bırak buğday yetiştirmeyi saman ithal ediyoruz.
Domates için de acı gerçek: yerli tohum satmak yasaklandı. (Yıl 2006)
____/
Gelelim Melisa Projesine:
(Kendi adıma yazıyorum.)
Bu projede ki
Tıpkı fare gibiyim.
Besinimin çoğu ithal !
Yosunlar da ORMANLARIMIZ.
Varın siz tahmin edin bu projenin sonunu !
...
Levent Özcan.
13 Eylül 2019 Cuma
10 Eylül 2019 Salı
9 Eylül 2019 Pazartesi
KURTULUŞ
-Bree bizimkiler Ankara'ya dayandı..
Bu
gece paskalya gibi olacak..
Bulgar çetelerinin, Rum çetelerinin zulümleri yıllarca yetmediği gibi, Millet olarak Türk olarak Anayurdun da elden gidiyor haberleri: Selanik'te Kavala da sıkışıp kalmış Türklerin canını dar ediyordu.
Bulgar çetelerinin, Rum çetelerinin zulümleri yıllarca yetmediği gibi, Millet olarak Türk olarak Anayurdun da elden gidiyor haberleri: Selanik'te Kavala da sıkışıp kalmış Türklerin canını dar ediyordu.
Hoş ne İzmir'i görmüşlerdi ne Ankara'yı. Ama bir zamanlar Özyurtları olan oraları, burada yaşamalarının garantisiydi.
Kavala'ya bağlı Draniç köyü ile Drenova köyleri arasında uçsuz bucaksız ovaya baktı Mahmut. Haberler hep acı acı geliyordu..
Mayıs 1919'da "O" gün herkes evlerine kapanmıştı...
Köy sokaklarında
başta aşırı milliyetçi Yunan gençleri olmak üzere hatırı sayılır kalabalık, İzmir'in işgalini kutluyordu.
Ve bugün daha kötü bir olay ki yine kutlama gecesi olacaktı.
Gerçi az önce
haberi veren adam iyi komşuydu çoğu Yunanlı
köy halkı gibi zararı yoktu..
Abdülhamit zamanında daha çok baskı ve çete korkusu vardı.
Dost yaşamışlardı yüz yıllarca. Kimi tütün kimi meyve kimi sebze hep beraberce Drama ırmağının bereket dağıttığı bu ovadan nasiplenmişlerdi
.Oturduğu tepecikten doğruldu kıl heybesini attı omzuna köye yol aldı keçi yolundan...
Evin avlusunun kocaman tahta kapısını açtı.. Hanımı kocaman çinko leğende ekmek için hamur yoğuruyordu.
Padişahtan umut
keseli epey olmuştu.
Ayşe "Selanikli Mustafa Kemal'de cılk çıktı." dedi
.Hoş bu kadar yoklukta Draniç'i, Drenova'yı, Kavala'yı, Selaniği kurtarmayı çok hayal etmiyorlardı.
Tek güvenceleri nasıl burada yaşayan Türkler iseler, Osmanlı topraklarında da yaşayan Rum halkının olmasıydı.Burada yoğun baskı görseler, Osmanlıda yaşayan Rum'lar da karşılık olarak baskı görürlerdi..
...
(1800'lü yılların ortalarında İzmir'in bir köyü..)
İrice , geçirirken öksüz kıtlık aylarını,
Sohpetteyken balıklar zeytin aksi yüklü koylarda,
Aniden bir hışımla inmiş Karadağ eteklerinden.
Bay ANCONOZ.
Denizi almış taa karşısına,
Yorgunluk bilmeden,derme çatma bir ev yapmış.
Taze sürgünlü devasa gövdesi reçine kaplı..
Yaşlı mı yaşlı , tepe yamacındaki badem ağacının yanına.
Terini silmiş son çiviyi çakınca,kapısının tutamacına.
Dönmüş yüzünü kenarları deniz işlemeli.
Görkemli badem ağaç desenli şaraplık bağ motifli ovaya.
Çıkarmış kıl heybesinden 10-15 zeytinle, keçi peyniri ve çeyrek kepekli ekmeğini,
İnançlarının izinde diz çöküp haç çıkarmış, şükretmiş Tanrının oğlu İsa'ya
Yeni bağ bozumu yıllık kırmızı şarabından gırtlağını ıslatmış.
Aklı Karadağ eteklerindeki evinde karısı Maria iki büyük oğlu ah ah,
Bir de yeni yetme ufacık nazlı mı nazlı Angelinasın da.
Issız,korkunç yalnızlığından tepesi heyecan düşüncelerinden , birden.
Sağ uzağındaki tepe yamacından inen keçilerin kokusunu ciğerlerine çekmiş.
Paskalyalar ,yortular şenliğinde gevşemiş gevşemiş.
Yörük çobanının, Tanrı selamını almış Tanrı selamını vermiş,
Dudaklarını titreterek hayvancıklara hükmeden bu yörüğe
''Gel bre more az 2 lokma soluklan'' demiş.
Ayak düşümü yanındaki akan sudan medet serinlemiş ,iştahını artırarak çoban.
Sofra ortak, şarap haram ondan uzak durarak ,
Bağdaş kurmuş dostane düşmanlık korkularından arınarak.
''Be more buradayım artık yarından ötesi yok''
Sevincini umudunu peynir ekmekle şölen yapan ANCONOZ
Karşısında,yamaçların yüzünü ağarttığı güneşin çiller döşediği çobana bakarak..
(O günden sonra köyün adı Anconoz kalmıştır) (Şiir L.Özcan)
Köy tam merkezden ikiye bölünmüştü. Köyün doğusunda Yörükler, Batısında Rumlar yaşıyordu.
Rum tarafında kilise, Yörük tarafında
Cami en büyük binalardı.
Zeytin, balık, koyun-kuzu, keçi ortak geçim kaynaklarıydı. Rumlar bir de şaraplık üzüm üretirlerdi.
Bazı küçük olaylar dışında herhangi bir asayiş
konusunda sıkıntı yoktu.
Kimi zaman Rum
tarafında, kimi zaman Yörük tarafında
düğünlerde ortak zeybek oynanırdı
bile.
Mayıs 1919 "O" gününde ister istemez, köyün Rum bölümünde şenlikler düzenlense de Kavala köyleri Draniç ve Drenovda ki gibi çoşkulu olmamıştı. Yakın adalardan Yunan ordusu Ankara yakınlarına ulaşıncaya kadar 8-10 aile bu köye yerleşmişti..
Mayıs 1919 "O" gününde ister istemez, köyün Rum bölümünde şenlikler düzenlense de Kavala köyleri Draniç ve Drenovda ki gibi çoşkulu olmamıştı. Yakın adalardan Yunan ordusu Ankara yakınlarına ulaşıncaya kadar 8-10 aile bu köye yerleşmişti..
Ve 9 Eylül...
Rumlar tekneler dolusu en yakın Yunan adalarına yol aldılar...
Bu Mustafa Kemal önderliğinde,Türk
ordusunun Türk Halkının kesin zaferiydi..
Selanik köylerinde ki Türkler de ise tamamen bir katledilme korkusuna dönüştü bu zafer...
Selanik köylerinde ki Türkler de ise tamamen bir katledilme korkusuna dönüştü bu zafer...
Padişaha karşı çıkmış 7 düveli savaş meydanında yenmiş
bu " Selanikli Adam" doğduğu
memleketini de kurtaracak mıydı acaba ?
Çünkü ilerleyen günlerde yenilgiyi
hazmedemeyen bazı milliyetçi Yunanlılar
gece baskınlarıyla evlerden paralar altınlar kaldırıyorlardı..
Yunan içinde Türkler, Osmanlı İçinde Rumlar can güvenliği için iyiydi.
Yunan içinde Türkler, Osmanlı İçinde Rumlar can güvenliği için iyiydi.
Ancak şimdi bu denge Rumların Osmanlı'dan
kaçmasıyla Türk'lerin aleyhine gelişmişti...
...
Lozan'da varılan anlaşma gereği. Anadolu'da kalan son Rumlar'la Balkanlarda ki Türkler memleket değişimi yaşamışlar. Rumlar Türk'lerin terk ettikleri yerlere, Türkler de Rum'ların terk ettikleri yerlere yerleştirilmişler.
Bazıları Lozan'ı yenilgi olarak göstermeye çalışsalar da, Aslında Türk ve Yunan halkının tam bağımsızlığıdır Lozan.
Yüce ATATÜRK, "9 eylül" de sadece Anadolu'daki Türk'lere değil Yunanistan'da ki Türk'lere de bağımsızlık bahşetmiştir.
Draniç ve Drenova'daki Mübadil Türk'lerinden Mahmut ve karısı Ayşe Anconoz'a, Anconoz'u kuran adamın torunları da Selanik köyleri olan Draniç ve Drenova'ya yerleşmişlerdir..
ATATÜRK, seni her gün anmak her insanın en büyük onurudur.
Onuru olanlar kula kulluk etmezler.
*Dedemin ve Babaannemin köyü: Drenova Yunan Hükümeti tarafından
413/1926 sayılı resmi gazetede yayınlanan yasa ile bir Yunan Azizinin adı olarak değiştirilmiştir
*Anneannem ve Dedemin köyü Yunan Hükümetinin 179/1927 sayılı resmi gazetede yayınlanan yasası ile Draniç adı Andifilipi olarak değiştirilmiştir.
* Bizim köyede Anconoz yerine badem ağaçlarının çokluğundan dolayı ‘ BADEMLİ ‘ adı verilmiştir.
Levent ÖZCAN...
08.09.2018 ilave yazı ile 08.09.2019
...
Lozan'da varılan anlaşma gereği. Anadolu'da kalan son Rumlar'la Balkanlarda ki Türkler memleket değişimi yaşamışlar. Rumlar Türk'lerin terk ettikleri yerlere, Türkler de Rum'ların terk ettikleri yerlere yerleştirilmişler.
Bazıları Lozan'ı yenilgi olarak göstermeye çalışsalar da, Aslında Türk ve Yunan halkının tam bağımsızlığıdır Lozan.
Yüce ATATÜRK, "9 eylül" de sadece Anadolu'daki Türk'lere değil Yunanistan'da ki Türk'lere de bağımsızlık bahşetmiştir.
Draniç ve Drenova'daki Mübadil Türk'lerinden Mahmut ve karısı Ayşe Anconoz'a, Anconoz'u kuran adamın torunları da Selanik köyleri olan Draniç ve Drenova'ya yerleşmişlerdir..
ATATÜRK, seni her gün anmak her insanın en büyük onurudur.
Onuru olanlar kula kulluk etmezler.
*Dedemin ve Babaannemin köyü: Drenova Yunan Hükümeti tarafından
413/1926 sayılı resmi gazetede yayınlanan yasa ile bir Yunan Azizinin adı olarak değiştirilmiştir
*Anneannem ve Dedemin köyü Yunan Hükümetinin 179/1927 sayılı resmi gazetede yayınlanan yasası ile Draniç adı Andifilipi olarak değiştirilmiştir.
* Bizim köyede Anconoz yerine badem ağaçlarının çokluğundan dolayı ‘ BADEMLİ ‘ adı verilmiştir.
Levent ÖZCAN...
08.09.2018 ilave yazı ile 08.09.2019
5 Eylül 2019 Perşembe
BU YAZIYI BAZILARI (!) İYİ OKUSUN.
Meclis oturumu...
Kurtuluş savaşı şiddetle devam ediyor...
Yıl 1922.
Kürsüde konuşan: Mustafa Kemal...
Konu : (Savaşla uzaktan yakından alakası yok!)
Konu : Çocuklar ve gelecek nesiller !
____/
Milli eğitim müdürünün tertip ettiği, eğitim toplantısı.
Kurtuluş savaşı şiddetle devam ediyor...
(Hatta top sesleri Ankara'dan duyuluyor)
Yıl 1922.
Masada konuşan : Mustafa Kemal...
Konu : (Savaşla uzaktan yakından alakası yok!)
Konu : Eğitim ve eğitimde öğretmenlerin önemi.
-Toplantıda kadın öğretmenler de var.
Toplantı sonuna doğru haberci gelir,
Mustafa Kemal'e sürekli işaret eder "acil haber" diye.
Eliyle "dur" der, Mustafa Kemal.
Toplantıya katılan öğretmenlere başarılar diler.
Milli eğitim müdürünü yanına çağırır.
Eğitim müdürüne ; toplantıya kadın öğretmenleri de davet ettiği için teşekkür eder...
" Ancak " der. " Müdür bey, kendinizden şüpheniz mi var yoksa kadınlarınızdan mı şüphelisiniz ki kadınları ayrı erkekleri ayrı ayrı oturttunuz ! " der ve çıkar gider .
____/
Vahdettin Osmanlı'sından kalan sağlık sistemi de enkazdır.
Balkan savaşlarından beri aralıksız devam eden savaşlar en çok çocukları etkilemiştir.
Taze Cumhuriyetin ilk yıllarında yeni doğan her beş çocuktan dördü ! açlıktan yoksulluktan sağlıksız ortamdan ölmektedir.
____/
Resmi kuruluşu: Ankara Haziran 1921 !
Adı : (Belki de ilk defa duyanlar olacaktır);
Himaye-i Etfal Cemiyeti...
Bu cemiyetin konusu sadece çocuktur !
____/
Çocukların sağlığı, eğitimi, yetiştirilmesi konularında yoğun çalışmalar yapmıştır !
Anne ve babaların çocuklarının eğitimine, sağlığına dikkat çekmek için çeşitli dergiler çıkarmıştır.
Dergilerinden birinin adı da
" Gürbüz Türk Çocuğu " dergisidir.
Cumhuriyeti kuranların çocuklara ne kadar önem verdiğini anlatan bir ayrıntıdır bu dergi.
İyi eğitimli sağlıklı çocuk yetiştirmeye teşvik için:
hatta belirli dönemlerde Gürbüz Çocuk Yarışmaları bile yapmışlardır...
Makale yazarları arasında:
Behçet Kemal (Çağlar),
Falih Rıfkı (Atay),
Faruk Nafiz (Çamlıbel),
Reşat Nuri (Güntekin),
Yakup Kadri (Karaosmanoğlu),
Yusuf Ziya (Ortaç),
gibi ünlü yazarlar da vardır.
____/
Yeni doğan bebeklerin "bebeklik evresinde" mutlaka başına gelen i
iki olay....
Sarılık,ishal.....!
Şimdi ki doktorların bazıları önermese de !
O zaman ki çocukların metabolizmasına göre, şekerli su sarılığa ve ishale iyi geldiği için kullanılmaktaydı.
____/
Şeker dışarıdan ithal ediliyordu...
Ve Mustafa Kemal Atatürk ilk planda yine çocukları düşünerek:
26 Kasım 1926 da işletmeyi açarak ilk Türk şekerini ürettirtmiştir...
Neresi mi ?
Alpullu Şeker Fabrikası !
____/
Sağlıklı ve iyi eğitimli bir nesil için de Mustafa Kemal kadınlarımızı düşünmüştür !
Sağlıklı kafası rahat anneler, sağlıklı çocuklar yetiştirebilir felsefesi ile dünya ülkelerin arasında ilk sayılabilecek sıralarda Medeni Kanunu çıkarttırmıştır.
Yıl : 4 Ekim 1926 !
____/
Şimdi :
O dönemde yetişen nesillerin genlerini taşıyan torunlarının torunlarına:
Erkek çocuk-kız çocuk demeden tecavüz eden, çocuk yaşta kızı kendine kadın olarak alan gözü dönmüşler..!
____/
Şimdi :
O dönemde yetişen nesillerin genlerini taşıyan torunlarının evli kadınlarını:
göz kırpmadan boğazlayan caniler !
____/
Yarın devran dönecek !
Atatürk'ün kurduğu bu Cumhuriyet'te esameniz kalmayacaktır.
____/
Gözü dönmüş bazı sapkın yurtlara, vakıflara maddi imkansızlıktan dolayı yeni palazlanmış çocuklarını kaptıran:
EY TÜRK KADINI !
Çocuklarının üzerinden aynı zamanda bu sapkınlara para kazandırtan
EY TÜRK KADINI !
Mustafa Kemal ATATÜRK'ün sana bahşettiği yasal haklarını kullan.
Gıpta ile baktığın Kolejlerde sende kendi çocuklarının eğitimi için mücadele et.
Atatürk Cumhuriyetin de bir kadının ölümünün fitrat olmadığını özümse.
İnsanlığını yaşa !
Kadınlığını yaşa !
Yaşamını sürdürürken !
Evladının ve kendinin yaşam hakkını asla kimselere teslim
etme !
Dünya da tek olan;
(Bir zamanlar senin de olan:
23 NİSAN Çocuk bayramına
Başın dik gururla katıl.
(Bir zamanlar senin de olan:
23 NİSAN Çocuk bayramına,
Çocuğun yanında huzurla güvenle katıl.
Çünkü bu bayram önce sana,
Sonra çocuğuna,
Yarınlar da torunlarına
Mustafa Kemal ATATÜRK'ün
karşılıksız hediyesidir.
SAKIN UNUTMA !
Levent ÖZCAN
Kurtuluş savaşı şiddetle devam ediyor...
Yıl 1922.
Kürsüde konuşan: Mustafa Kemal...
Konu : (Savaşla uzaktan yakından alakası yok!)
Konu : Çocuklar ve gelecek nesiller !
____/
Milli eğitim müdürünün tertip ettiği, eğitim toplantısı.
Kurtuluş savaşı şiddetle devam ediyor...
(Hatta top sesleri Ankara'dan duyuluyor)
Yıl 1922.
Masada konuşan : Mustafa Kemal...
Konu : (Savaşla uzaktan yakından alakası yok!)
Konu : Eğitim ve eğitimde öğretmenlerin önemi.
-Toplantıda kadın öğretmenler de var.
Toplantı sonuna doğru haberci gelir,
Mustafa Kemal'e sürekli işaret eder "acil haber" diye.
Eliyle "dur" der, Mustafa Kemal.
Toplantıya katılan öğretmenlere başarılar diler.
Milli eğitim müdürünü yanına çağırır.
Eğitim müdürüne ; toplantıya kadın öğretmenleri de davet ettiği için teşekkür eder...
" Ancak " der. " Müdür bey, kendinizden şüpheniz mi var yoksa kadınlarınızdan mı şüphelisiniz ki kadınları ayrı erkekleri ayrı ayrı oturttunuz ! " der ve çıkar gider .
____/
Vahdettin Osmanlı'sından kalan sağlık sistemi de enkazdır.
Balkan savaşlarından beri aralıksız devam eden savaşlar en çok çocukları etkilemiştir.
Taze Cumhuriyetin ilk yıllarında yeni doğan her beş çocuktan dördü ! açlıktan yoksulluktan sağlıksız ortamdan ölmektedir.
____/
Resmi kuruluşu: Ankara Haziran 1921 !
Adı : (Belki de ilk defa duyanlar olacaktır);
Himaye-i Etfal Cemiyeti...
Bu cemiyetin konusu sadece çocuktur !
____/
Çocukların sağlığı, eğitimi, yetiştirilmesi konularında yoğun çalışmalar yapmıştır !
Anne ve babaların çocuklarının eğitimine, sağlığına dikkat çekmek için çeşitli dergiler çıkarmıştır.
Dergilerinden birinin adı da
" Gürbüz Türk Çocuğu " dergisidir.
Cumhuriyeti kuranların çocuklara ne kadar önem verdiğini anlatan bir ayrıntıdır bu dergi.
İyi eğitimli sağlıklı çocuk yetiştirmeye teşvik için:
hatta belirli dönemlerde Gürbüz Çocuk Yarışmaları bile yapmışlardır...
Makale yazarları arasında:
Behçet Kemal (Çağlar),
Falih Rıfkı (Atay),
Faruk Nafiz (Çamlıbel),
Reşat Nuri (Güntekin),
Yakup Kadri (Karaosmanoğlu),
Yusuf Ziya (Ortaç),
gibi ünlü yazarlar da vardır.
____/
Yeni doğan bebeklerin "bebeklik evresinde" mutlaka başına gelen i
iki olay....
Sarılık,ishal.....!
Şimdi ki doktorların bazıları önermese de !
O zaman ki çocukların metabolizmasına göre, şekerli su sarılığa ve ishale iyi geldiği için kullanılmaktaydı.
____/
Şeker dışarıdan ithal ediliyordu...
Ve Mustafa Kemal Atatürk ilk planda yine çocukları düşünerek:
26 Kasım 1926 da işletmeyi açarak ilk Türk şekerini ürettirtmiştir...
Neresi mi ?
Alpullu Şeker Fabrikası !
____/
Sağlıklı ve iyi eğitimli bir nesil için de Mustafa Kemal kadınlarımızı düşünmüştür !
Sağlıklı kafası rahat anneler, sağlıklı çocuklar yetiştirebilir felsefesi ile dünya ülkelerin arasında ilk sayılabilecek sıralarda Medeni Kanunu çıkarttırmıştır.
Yıl : 4 Ekim 1926 !
____/
Şimdi :
O dönemde yetişen nesillerin genlerini taşıyan torunlarının torunlarına:
Erkek çocuk-kız çocuk demeden tecavüz eden, çocuk yaşta kızı kendine kadın olarak alan gözü dönmüşler..!
____/
Şimdi :
O dönemde yetişen nesillerin genlerini taşıyan torunlarının evli kadınlarını:
göz kırpmadan boğazlayan caniler !
____/
Yarın devran dönecek !
Atatürk'ün kurduğu bu Cumhuriyet'te esameniz kalmayacaktır.
____/
Gözü dönmüş bazı sapkın yurtlara, vakıflara maddi imkansızlıktan dolayı yeni palazlanmış çocuklarını kaptıran:
EY TÜRK KADINI !
Çocuklarının üzerinden aynı zamanda bu sapkınlara para kazandırtan
EY TÜRK KADINI !
Mustafa Kemal ATATÜRK'ün sana bahşettiği yasal haklarını kullan.
Gıpta ile baktığın Kolejlerde sende kendi çocuklarının eğitimi için mücadele et.
Atatürk Cumhuriyetin de bir kadının ölümünün fitrat olmadığını özümse.
İnsanlığını yaşa !
Kadınlığını yaşa !
Yaşamını sürdürürken !
Evladının ve kendinin yaşam hakkını asla kimselere teslim
etme !
Dünya da tek olan;
(Bir zamanlar senin de olan:
23 NİSAN Çocuk bayramına
Başın dik gururla katıl.
(Bir zamanlar senin de olan:
23 NİSAN Çocuk bayramına,
Çocuğun yanında huzurla güvenle katıl.
Çünkü bu bayram önce sana,
Sonra çocuğuna,
Yarınlar da torunlarına
Mustafa Kemal ATATÜRK'ün
karşılıksız hediyesidir.
SAKIN UNUTMA !
Levent ÖZCAN
Etiketler:
AMATÖR ŞİİR,
ANCONOZ,
ANCONOZ SERİN MAVİ,
Cumhuriyet şiiri,
Deniz GEZMİŞ. Şiir. ANCONOZ,
EDEBİYAT,
Emekçi,
günlük yazılar,
IŞIKSAÇAN,
Köşe yazısı,
Levent ÖZCAN
3 Eylül 2019 Salı
KALEMDAŞ
Öğretmen okulunu bitirdi.
____/
Tam mesleğe başladığı sırada Birinci dünya savaşı çıktı.
____/
Askere alındı.
Yenilgi,hezimet !
____/
Ateş kes imzalandı.
Memleketine geri döndü.
____/
Bozguncu Arap ve İngilizler'e karşı hayatında ilk ve son defa savaşmadan savaş kaybeden,
Mustafa Kemal geri çekilerek Suriye ordu karagahını bu "öğretmenin" İline taşımıştı.
Mustafa Kemal boş durmuyor bir takım toplantılar yaparak, halka düşmana karşı Milli Mücadelenin önemini anlatıyordu.
____/
Yeni yetme asker dönüşü öğretmenimiz de bu toplantıları hiç kaçırmıyordu.
____/
Sarayın emri ile İl Fransız ve Ermenilere Ateşkesin ikinci günü teslim edildi.
Halk ve Yeni yetme öğretmenimiz hayretler içindeydi.
Aslında Kuvai Milliye Ünlü sıra dağlarda şimdiden başlamıştı.
Tarih mi ? Yazalım Aralık 1918.
____/
İlin Müdafaai Hukuk derneğini kurar.
____/
İstanbul'da saray yalakası, yandaş kaleminden ihanet böğürten Ali Kemal'e inat,
öğretmenimiz: dağlarda silah çatan, düşmana kafa tutan "vatan memleket dostlarına" destek vermek için arkadaşıyla beraber gazete çıkarır.
Kendi imkanları ile 300-500 adet gazete basarlar ve dağıtırlar.
____/
Defalarca gazetesi basılır, toplatılır.
Zulüm görür.
Baskı görür.
En son baskın olacağını anlar, şehri kadın kıyafeti ile terk eder.
____/
Mustafa Kemal ve Devrimci aslanlarına kalemdaş olur.
____/
Zafer kazanılır.
____/
1930 yılında Cumhuriyet Halk Fırkasına katılır.
Vekil olur.
Parti içinde çalışır.
İstanbul'da trafik kazasında hayatını kaybeder.
____/
Türk gazetecilik tarihinin en köklü gazetelerinden birisinin kurucusudur.(Bu sene 102 nci yılı)
Reklam almadan, sponsor aramadan Milli mücadeleye kelle koltukta hep destek vermiştir.
____/
Gazetesi hala çıkmaktadır:
YENİ ADANA GAZETESİ
____/
Adana'da bir caddeye,
Adana'da bir Mahalleye adı verilen bu kişi :
Ahmet Remzi YÜREĞİR'dir.
Ruhun şad olsun.
Mekanın, tüm Devrimci vatan dostu şehitlerimiz gibi hep aydınlık olsun.
Levent ÖZCAN
2 Eylül 2019 Pazartesi
KAZ DAĞLARI ŞARKISI.
gövdeyi biçen
kökleri söken
katil metal makine
nefesi çalan
yeşili yutan
vahşi maden sermaye
dünya mavilik
orman can nefeslerimiz
tüketmemeliyiz-----biz
yurdumuz cennettir
ormanlar geleceğimiz
kestirmemeliyiz-----biz
kızıl çamlar
ürkek ceylan
dalda kuşlar ve sincaplar
can dağları
kaz dağları ahh
yerde çiçek
koşan tavşan
şanlı bulut dağ başları
kaz dağları
can dağları ahh
yurdumu soyan
güle güle kaçan
her şey sana haram
1 Eylül 2019 Pazar
NEYY BARIŞ MI ?
Fikir :
1943 yılında Moskova, Tahran ve Kahire'de çıkmıştır.
( İkinci dünya savaşının en kanlı en çatışkan yıllarıdır.)
____/
Fransa, Çin, Birleşik Krallık (İngiltere), ABD, SSCB temsilcilerinin ortak imzalı taslak kararıdır.
(Hepsinin şey korkusu vardır.)
(Hepsinin şey korkusu vardır.)
Almanya, İtalya, Japonya, Avusturya'nın olmadığına bakmayın !
Onlar o yıllarda karşı düşmandırlar.
____/
Savaş sona ermiştir.
Tarih: 24 Ekim 1945'te
1943 yılında ki taslak hayata geçer ve ' Birleşmiş Milletler ' Amerika şehri San Francisko'da kurulur.
Şuan Merkezi Newyork'tur.
____/
1943 yılında taslağa imza atan beş ülke, mutlak veto yetkisine sahip değişmeyen daimi üyedir.
(SSCB: Rusya olmuştur.)
____/
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 1981’deki 57. birleşiminde, “Genel Kurul’un açılış günü olan her eylülün üçüncü salı gününü”nü “Uluslararası Barış Günü” ilan etmiştir.
Daha sonra barış günü " 21 Eylül" e sabitlenmiştir.
Asıl dünya barış günü, Barış çanının çalındığı 21 Eylüldür.
____/
Alman'ların Polonya'yı işgal ettiği 1939 yılının 1 Eylülünü eski SSCB ve Varşova paktı üyeleri: Barış günü olarak kutlamaktaydı...
Böylece 21 Eylül günü de yine "barış günü" kutlamaları sosyal medyada bolca paylaşılacaktır..
Bakalım şimdi : " Barış günü " ilan eden Birleşmiş Milletlerin mutlak veto hakkına sahip beş daimi ülkesinin BARIŞ karnelerine..... !
____/
Kim var ?
Yeni kıta da, Kızılderilileri, Eskimo'ları katleden: Kanada'yı sömürge yapan,
Cezayir'de Müslüman kadınları soyan, facebook'luk resim çeken askerleri olan,
Misyonerler aracılığı ile Hristiyanlaştırma ayaklarına, Afrika'nın batısı ve güneyinin madenlerini emen,
Zenci kabileler arasına nifak sokan (hala devam ediyor) savaştıran dünyanın ikinci sömürgeci ülkesi :
FRANSA...
____/
Kim var ?
Hanedanlar ülkesi, Doğu Timur da Türk'lere "Çin İşkencesi" uygulayan,
katleden
ÇİN....!
____/
Kim var ?
Sıcak denizlere inme hevesinden asla geçmeyecek,
Daha dün Kırım'ı işgal eden,
Geçmişin de:
Sibirya buzullarında nice Türkmen, Azeri, Gürcü katleden,
Sürgüncü devlet !
Kafkas Çoğrafyasının katili, Kafkas'ların ve Asya'nın maden kabadayısı:
Şimdi Suriye'de de petrol bekçisi....
RUSYA....!
____/
İngiltere ve ABD'nin sömürmediği,
Savaştırtmadığı ülke var mı ?
Adamlar bırakın ülkeleri savaştırmayı, mezhep savaşlarına kadar indirdiler sömürmeyi !
Tek endişem çıkar için, mahalle kavgası bile çıkarabilir olmaları.
- Yaparlar mı ?
- Gözünün yaşına bakmadan dünür, dünürü bile; kanlı-bıçaklı yaparlar takıları çalarlar sonra da barıştırırlar Abi !
Yeter ki para kokusu alsınlar....
Kan kokusuna alışık bunlar.
BEN
TEK
BİR
BARIŞÇI ......
" YURT TA BARIŞ, DÜNYA DA BARIŞ " diyen,
MUSTAFA,
KEMAL,
ATATÜRK'ÜMÜ
TANIR
VE
DE
SAYARIM....
Yemişim sizin, ÇAKMA barış GÜNLERİNİZİ...
Levent ÖZCAN
31 Ağustos 2019 Cumartesi
30 AĞUSTOS ZAFER VE ATATÜRK ŞİİRİ
doğdu bir ressam gibi,
sarı saçları aydınlık güneşi
gözleri evet gözleri
üç taraf çevreli masmavi denizler çizdi
çocuk oldu oyunlar oynadı
kırlarda koştu
elinde boş teneke düşman kovalar gibi
kargaları ürküttü bakla tarlalarında
okullu oldu yazdı okumayı bildi
bir adı vardı
ikinci adını da aldı
olgunluğa ulaşıverdi
genç oldu kanı kaynadı
canı yandı yurdunun düşüşünden
fikrinde devrimcilik
harbiyeli asker oluverdi
isyan direniş emperyalizme karşı bir haktı
bedevi oldu komutan oldu
trablusgarptan filistine
sürgün yedi filistin den suriye ye oradan doğu cephesine
imzasını attı
boğazlanmaya bir boğum kala
kocaman
çanakkale destanında
asi oldu bazılarına göre
günlerce kez binlerce kez kellesi koltukta
samsuna ayak bastı
geriye dönmeyi hiç düşünmemecesine
kanı canı pahasına memleket sevdasına
sıfırlandı bir gecede en sevdiği mesleği
sivil oldu kongre oldu
kalpak giydi
kuvayi milliye ruhuyla
can verdi
gün be gün çürüyen ulu vatan çınarına
sayısız vilayetten çeşit çeşit fikirler
örümcek ağlı camı çerçeveyi silmek yerine
söküp atıverdi hürriyetsizliği
yenilmişliği ezikliği
ortak akıl memleketti
Türk ün yüce meclisini açıverdi
düşman kapıda hatta içeri girdi
ramak kaldı an be an bıçak eti kesti kemiği deldi
başkomutan oldu kurtuluş'un baş rolünde
ya istiklal ya ölüm dedi
her şeyin yoksuluydular
memleket sersefil
gördü anaları gördü gözleri kadınları
koynunda omuzunda kucağında bir bebek taşır gibi
gördü gözleri sımsıkı sarılı cephaneleri
döndü iki damla ağlayı verdi
çocukları gördü
babasız dedesiz atasız
küçücük bedenlerinde savaş kocaman bir yorgunluktu
anne avuçlarında avuç içleri ısınırken
memleketin karış karış siper yollarında
yüzleri üşümüş soğuk
gözleri renksiz ve donuktu
genç askerlerini gördü
matarada su
karavana da yemek yok
aç ve bil aç
en önemlisi kütüklük te mermi yok
ancak damarda dolaşan kan asil mi asildi Umut çok umut çok
umut ucu savaşmaktan körelmiş süngülerindeydi
ares oldu gümbür gümbür
tanrlar zengini antik yunan torunları üstünde
olimpos ta değil ama
koca tepe de savaşın senaryosunu yazdı
ve savaşın sanatını icra etti
afyon ovasının kocaman perdeli sahnesinde
bırak yunanın galip gelmesini istemeyi
yunanca ege bile demedi
kabullenemiyordu o denizin yunan ismini
ordular ilk hedefiniz akdenizdir dedi
ve akdenize ulaştı masmavi gözleri
9 eylül'de yedi düvelle
tebaayı da denize döküverdi.
o zaman çiçek yoktu izmir in dağlarında ama tohumları filizlenmişti
gerekmedikçe savaş savaş bir cinayettir dedi
komünizm saltanat tek adamlık
her bir rejim elinin altında
hepsine muktedir iken
yumruğunu masaya vurdu hepsini ezdi
yarın Türk Cumhuriyetini kuruyoruz dedi
işte o an dünya üzerinde dünya gözünde
asrın lideri oluverdi
açlığı acıya çok katık etmişti milleti
köylü milletin efendisi tarım dedi
yokluğu yoksulluğu öğrenmişti
cehaleti hurafeye görmüştü çözmüştü
okul dedi fabrika dedi
Türk öğün çalış güven dedi
Türklüğünü hiç gizlemedi
Türklüğünden hiç yerinmedi
Türk halkına hep değer verdi yüceltti
Türk milleti zekidir
Türk milleti çalışkandır dedi
kimi kağnı ile kimi sırtında cephanesini yavrusu bellemiş
kurtuluş taşıyan savaş kadınları geldi aklına
anadolu nun öksüz yetim üşümüş solmuş
savaş çocukları geldi aklına
genç askerleri ve
tazecik emaneti geldi aklına
medeni kanun
23 nisan çocuk 19 mayıs gençlik dedi
ahde vefa zamanıydı şimdi
çekilen acıların bedellerini onure ediverdi
ebedi ayrılık Allahın emri
ölüm hak miras helal
tüm servetim Türk milletinindir dedi
zaten adam gibi adam dı
o andan sonra fikirleriyle devrimleriyle
nice kalplerde ÖLÜMSÜZ DÜNYA LİDERİ oluverdi
Levent ÖZCAN
gözleri evet gözleri
üç taraf çevreli masmavi denizler çizdi
çocuk oldu oyunlar oynadı
kırlarda koştu
elinde boş teneke düşman kovalar gibi
kargaları ürküttü bakla tarlalarında
okullu oldu yazdı okumayı bildi
bir adı vardı
ikinci adını da aldı
olgunluğa ulaşıverdi
genç oldu kanı kaynadı
canı yandı yurdunun düşüşünden
fikrinde devrimcilik
harbiyeli asker oluverdi
isyan direniş emperyalizme karşı bir haktı
bedevi oldu komutan oldu
trablusgarptan filistine
sürgün yedi filistin den suriye ye oradan doğu cephesine
imzasını attı
boğazlanmaya bir boğum kala
kocaman
çanakkale destanında
asi oldu bazılarına göre
günlerce kez binlerce kez kellesi koltukta
samsuna ayak bastı
geriye dönmeyi hiç düşünmemecesine
kanı canı pahasına memleket sevdasına
sıfırlandı bir gecede en sevdiği mesleği
sivil oldu kongre oldu
kalpak giydi
kuvayi milliye ruhuyla
can verdi
gün be gün çürüyen ulu vatan çınarına
sayısız vilayetten çeşit çeşit fikirler
örümcek ağlı camı çerçeveyi silmek yerine
söküp atıverdi hürriyetsizliği
yenilmişliği ezikliği
ortak akıl memleketti
Türk ün yüce meclisini açıverdi
düşman kapıda hatta içeri girdi
ramak kaldı an be an bıçak eti kesti kemiği deldi
başkomutan oldu kurtuluş'un baş rolünde
ya istiklal ya ölüm dedi
her şeyin yoksuluydular
memleket sersefil
gördü anaları gördü gözleri kadınları
koynunda omuzunda kucağında bir bebek taşır gibi
gördü gözleri sımsıkı sarılı cephaneleri
döndü iki damla ağlayı verdi
çocukları gördü
babasız dedesiz atasız
küçücük bedenlerinde savaş kocaman bir yorgunluktu
anne avuçlarında avuç içleri ısınırken
memleketin karış karış siper yollarında
yüzleri üşümüş soğuk
gözleri renksiz ve donuktu
genç askerlerini gördü
matarada su
karavana da yemek yok
aç ve bil aç
en önemlisi kütüklük te mermi yok
ancak damarda dolaşan kan asil mi asildi Umut çok umut çok
umut ucu savaşmaktan körelmiş süngülerindeydi
ares oldu gümbür gümbür
tanrlar zengini antik yunan torunları üstünde
olimpos ta değil ama
koca tepe de savaşın senaryosunu yazdı
ve savaşın sanatını icra etti
afyon ovasının kocaman perdeli sahnesinde
bırak yunanın galip gelmesini istemeyi
yunanca ege bile demedi
kabullenemiyordu o denizin yunan ismini
ordular ilk hedefiniz akdenizdir dedi
ve akdenize ulaştı masmavi gözleri
9 eylül'de yedi düvelle
tebaayı da denize döküverdi.
o zaman çiçek yoktu izmir in dağlarında ama tohumları filizlenmişti
gerekmedikçe savaş savaş bir cinayettir dedi
komünizm saltanat tek adamlık
her bir rejim elinin altında
hepsine muktedir iken
yumruğunu masaya vurdu hepsini ezdi
yarın Türk Cumhuriyetini kuruyoruz dedi
işte o an dünya üzerinde dünya gözünde
asrın lideri oluverdi
açlığı acıya çok katık etmişti milleti
köylü milletin efendisi tarım dedi
yokluğu yoksulluğu öğrenmişti
cehaleti hurafeye görmüştü çözmüştü
okul dedi fabrika dedi
Türk öğün çalış güven dedi
Türklüğünü hiç gizlemedi
Türklüğünden hiç yerinmedi
Türk halkına hep değer verdi yüceltti
Türk milleti zekidir
Türk milleti çalışkandır dedi
kimi kağnı ile kimi sırtında cephanesini yavrusu bellemiş
kurtuluş taşıyan savaş kadınları geldi aklına
anadolu nun öksüz yetim üşümüş solmuş
savaş çocukları geldi aklına
genç askerleri ve
tazecik emaneti geldi aklına
medeni kanun
23 nisan çocuk 19 mayıs gençlik dedi
ahde vefa zamanıydı şimdi
çekilen acıların bedellerini onure ediverdi
ebedi ayrılık Allahın emri
ölüm hak miras helal
tüm servetim Türk milletinindir dedi
zaten adam gibi adam dı
o andan sonra fikirleriyle devrimleriyle
nice kalplerde ÖLÜMSÜZ DÜNYA LİDERİ oluverdi
Levent ÖZCAN
29 Ağustos 2019 Perşembe
doğdu bir ressam gibi,
sarı saçları aydınlık Güneşi
gözleri Evet Gözleri
üç taraf çevreli masmavi denizler çizdi.
çocuk oldu oyunlar oynadı
kırlarda koştu
elinde boş teneke düşman kovalar gibi
kargaları ürküttü bakla tarlalarında
okullu oldu yazdı okumayı bildi
bir adı vardı
ikinci adını da aldı
olgunluğa ulaşır verdi
genç oldu kanı kaynadı
canı yandı yurdunun düşüşünden
fikrinde devrimcilik
harbiyeli asker oluverdi
isyan direniş emperyalizme karşı bir haktı
bedevi oldu komutan oldu
trablusgarptan filistin e
sürgün yedi Filistin'den suriye ye oradan doğu cephesine
imzasını attı
boğazlanmaya bir boğum kala
kocaman
çanak kale destanında
asi oldu bazılarına göre
günlerce kez binlerce kez kellesi koltukta
samsun a ayak bastı
geriye dönmeyi hiç düşünmemecesine
kanı canı pahasına memleket sevdasına
sıfırlandı bir gecede en sevdiği mesleği
sivil oldu kongre oldu
kalpak giydi
kuvayi milliye ruhuyla
can verdi
gün be gün çürüyen ulu vatan çınarına
sayısız vilayetten çeşit çeşit fikirler
örümcek ağlı camı çerçeveyi silmek yerine
söküp atıverdi hürriyetsizliği
yenilmişliği ezikliği
ortak akıl memleketti
Türk ün yüce meclisini açıverdi
düşman kapıda hatta içeri girdi
ramak kaldı an be an bıçak eti kesti kemiği deldi
başkomutan oldu kurtuluş'un baş rolünde
ya istiklal ya ölüm dedi
her şeyin yoksuluydular
memleket sersefil
gördü anaları gördü gözleri kadınları
koynunda omuzunda kucağında bir bebek taşır gibi
gördü gözleri sımsıkı sarılı cephaneleri
döndü iki damla ağlayı verdi
çocukları gördü
babasız dedesiz atasız
küçücük bedenlerinde savaş kocaman bir yorgunluktu
anne avuçlarında avuç içleri ısınırken
memleketin karış karış siper yollarında
yüzleri üşümüş soğuk
gözleri renksiz ve donuktu
genç askerlerini gördü
matarada su
karavana da yemek yok
aç bil aç
en önemlisi kütüklük te mermi yok
ancak damarda dolaşan kan asil mi asildi Umut çok umut çok
umut ucu savaşmaktan körelmiş süngüler iyiydi
ares oldu gümbür gümbür
tanrlar zengini antik yunan torunları üstünde
olimpos ta değil ama
koca tepe de savaşın senaryosunu yazdı
ve savaşın sanatını icra etti
afyon ovasının kocaman perdeli sahnesinde
bırak yunanın galip gelmesini istemeyi
yunanca ege bile demedi
kabullenemiyordu o denizin yunan ismini
ordular ilk hedefiniz akdenizdir dedi
ve akdenize ulaştı masmavi gözleri
9 eylül'de yedi düvelle
tebaayı da denize döküverdi.
o zaman çiçek yoktu izmir in dağlarında ama tohumları filizlenmişti
gerekmedikçe savaş savaş bir cinayettir dedi
komünizm saltanat tek adamlık
her bir rejim elinin altında
hepsine muktedir iken
yumruğunu yumruğunu masaya vurdu hepsini ezdi
yarın Türk Cumhuriyetini kuruyoruz dedi
işte o an Dünya üzerinde dünya gözünde
asrın lideri oluverdi
açlığı acıya çok katık etmişti milleti
köylü milletin efendisi tarım dedi
yokluğu yoksulluğu öğrenmişti
cehaleti hurafeye görmüştü çözmüştü
okul dedi fabrika dedi
Türk öğün çalış güven dedi
Türklüğünü hiç gizlemedi
Türklüğünden hiç yerinmedi
Türk halkına hep değer verdi yüceltti
Türk milleti zekidir
Türk milleti çalışkandır dedi
kimi kağnı ile kimi sırtında cephanesini yavrusu bellemiş
kurtuluş taşıyan savaş kadınları geldi aklına
anadolu nun öksüz yetim üşümüş solmuş
savaş çocukları geldi aklına
genç askerleri ve
tazecik emaneti geldi aklına
medeni kanun
23 nisan çocuk 19 mayıs gençlik dedi
ahde vefa zamanıydı şimdi
çekilen acıların bedellerini onure ediverdi
ebedi ayrılık Allahın emri
ölüm hak miras helal
tüm servetin Türk milletinindir dedi
zaten adam gibi adam dı
o andan sonra fikirleriyle devrimleriyle
nice kalplerde ÖLÜMSÜZ DÜNYA LİDERİ oluverdi
Levent ÖZCAN
Ey Atam madeni parayı kağıtla kapatıp Kara Karalar sın ya işte o tura karalandıkça daha belirgin daha çok görünür ya işte severek yazmaya başladığım senin şiirin bitti..karalamak kötülemektir onu yapanlar hurafe kafalılar o belli de. Ben sizin için 2 -3 satır karalayım dedim...şimdi biten son satırdaki duygudan RUHUMUN YEMİNİ İLE şimdi sizi daha çok seviyor ve sayıyorum..Bin kere milyon kere ŞAD OLSUN EBEDİYETİNİZ..
sarı saçları aydınlık Güneşi
gözleri Evet Gözleri
üç taraf çevreli masmavi denizler çizdi.
çocuk oldu oyunlar oynadı
kırlarda koştu
elinde boş teneke düşman kovalar gibi
kargaları ürküttü bakla tarlalarında
okullu oldu yazdı okumayı bildi
bir adı vardı
ikinci adını da aldı
olgunluğa ulaşır verdi
genç oldu kanı kaynadı
canı yandı yurdunun düşüşünden
fikrinde devrimcilik
harbiyeli asker oluverdi
isyan direniş emperyalizme karşı bir haktı
bedevi oldu komutan oldu
trablusgarptan filistin e
sürgün yedi Filistin'den suriye ye oradan doğu cephesine
imzasını attı
boğazlanmaya bir boğum kala
kocaman
çanak kale destanında
asi oldu bazılarına göre
günlerce kez binlerce kez kellesi koltukta
samsun a ayak bastı
geriye dönmeyi hiç düşünmemecesine
kanı canı pahasına memleket sevdasına
sıfırlandı bir gecede en sevdiği mesleği
sivil oldu kongre oldu
kalpak giydi
kuvayi milliye ruhuyla
can verdi
gün be gün çürüyen ulu vatan çınarına
sayısız vilayetten çeşit çeşit fikirler
örümcek ağlı camı çerçeveyi silmek yerine
söküp atıverdi hürriyetsizliği
yenilmişliği ezikliği
ortak akıl memleketti
Türk ün yüce meclisini açıverdi
düşman kapıda hatta içeri girdi
ramak kaldı an be an bıçak eti kesti kemiği deldi
başkomutan oldu kurtuluş'un baş rolünde
ya istiklal ya ölüm dedi
her şeyin yoksuluydular
memleket sersefil
gördü anaları gördü gözleri kadınları
koynunda omuzunda kucağında bir bebek taşır gibi
gördü gözleri sımsıkı sarılı cephaneleri
döndü iki damla ağlayı verdi
çocukları gördü
babasız dedesiz atasız
küçücük bedenlerinde savaş kocaman bir yorgunluktu
anne avuçlarında avuç içleri ısınırken
memleketin karış karış siper yollarında
yüzleri üşümüş soğuk
gözleri renksiz ve donuktu
genç askerlerini gördü
matarada su
karavana da yemek yok
aç bil aç
en önemlisi kütüklük te mermi yok
ancak damarda dolaşan kan asil mi asildi Umut çok umut çok
umut ucu savaşmaktan körelmiş süngüler iyiydi
ares oldu gümbür gümbür
tanrlar zengini antik yunan torunları üstünde
olimpos ta değil ama
koca tepe de savaşın senaryosunu yazdı
ve savaşın sanatını icra etti
afyon ovasının kocaman perdeli sahnesinde
bırak yunanın galip gelmesini istemeyi
yunanca ege bile demedi
kabullenemiyordu o denizin yunan ismini
ordular ilk hedefiniz akdenizdir dedi
ve akdenize ulaştı masmavi gözleri
9 eylül'de yedi düvelle
tebaayı da denize döküverdi.
o zaman çiçek yoktu izmir in dağlarında ama tohumları filizlenmişti
gerekmedikçe savaş savaş bir cinayettir dedi
komünizm saltanat tek adamlık
her bir rejim elinin altında
hepsine muktedir iken
yumruğunu yumruğunu masaya vurdu hepsini ezdi
yarın Türk Cumhuriyetini kuruyoruz dedi
işte o an Dünya üzerinde dünya gözünde
asrın lideri oluverdi
açlığı acıya çok katık etmişti milleti
köylü milletin efendisi tarım dedi
yokluğu yoksulluğu öğrenmişti
cehaleti hurafeye görmüştü çözmüştü
okul dedi fabrika dedi
Türk öğün çalış güven dedi
Türklüğünü hiç gizlemedi
Türklüğünden hiç yerinmedi
Türk halkına hep değer verdi yüceltti
Türk milleti zekidir
Türk milleti çalışkandır dedi
kimi kağnı ile kimi sırtında cephanesini yavrusu bellemiş
kurtuluş taşıyan savaş kadınları geldi aklına
anadolu nun öksüz yetim üşümüş solmuş
savaş çocukları geldi aklına
genç askerleri ve
tazecik emaneti geldi aklına
medeni kanun
23 nisan çocuk 19 mayıs gençlik dedi
ahde vefa zamanıydı şimdi
çekilen acıların bedellerini onure ediverdi
ebedi ayrılık Allahın emri
ölüm hak miras helal
tüm servetin Türk milletinindir dedi
zaten adam gibi adam dı
o andan sonra fikirleriyle devrimleriyle
nice kalplerde ÖLÜMSÜZ DÜNYA LİDERİ oluverdi
Levent ÖZCAN
Ey Atam madeni parayı kağıtla kapatıp Kara Karalar sın ya işte o tura karalandıkça daha belirgin daha çok görünür ya işte severek yazmaya başladığım senin şiirin bitti..karalamak kötülemektir onu yapanlar hurafe kafalılar o belli de. Ben sizin için 2 -3 satır karalayım dedim...şimdi biten son satırdaki duygudan RUHUMUN YEMİNİ İLE şimdi sizi daha çok seviyor ve sayıyorum..Bin kere milyon kere ŞAD OLSUN EBEDİYETİNİZ..
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)