9 Eylül 2019 Pazartesi

KURTULUŞ



-Bree bizimkiler Ankara'ya dayandı.. 
Bu gece paskalya gibi olacak..

Bulgar
çetelerinin, Rum çetelerinin zulümleri yıllarca yetmediği gibi, Millet olarak Türk olarak Anayurdun da elden gidiyor haberleri: Selanik'te Kavala da sıkışıp kalmış Türklerin canını dar ediyordu.

Hoş ne İzmir'i görmüşlerdi ne Ankara'yı. Ama bir zamanlar Özyurtları olan oraları, burada yaşamalarının garantisiydi.

Kavala'ya bağlı Draniç köyü ile Drenova köyleri arasında uçsuz bucaksız ovaya baktı Mahmut. Haberler hep acı acı geliyordu..

 Mayıs 1919'da "O" gün herkes evlerine kapanmıştı...

Köy sokaklarında başta aşırı milliyetçi Yunan gençleri olmak üzere hatırı sayılır kalabalık, İzmir'in işgalini kutluyordu. 

Ve bugün daha kötü bir olay ki yine kutlama gecesi olacaktı.
Gerçi az önce haberi veren adam iyi komşuydu çoğu Yunanlı köy halkı gibi zararı yoktu.. 

Abdülhamit zamanında daha çok baskı ve çete korkusu vardı.

Dost yaşamışlardı yüz yıllarca. Kimi tütün kimi meyve kimi sebze hep beraberce Drama ırmağının bereket dağıttığı bu ovadan nasiplenmişlerdi

.Oturduğu tepecikten doğruldu kıl heybesini attı omzuna köye yol aldı keçi yolundan...

Evin avlusunun kocaman tahta kapısını açtı.. Hanımı kocaman çinko leğende ekmek için hamur yoğuruyordu.
Padişahtan umut keseli epey olmuştu.

 Ayşe "Selanikli Mustafa Kemal'de cılk çıktı." dedi
.Hoş bu kadar yoklukta Draniç'i, Drenova'yı, Kavala'yı, Selaniği kurtarmayı çok hayal etmiyorlardı.

Tek güvenceleri nasıl burada   yaşayan Türkler iseler, Osmanlı topraklarında da yaşayan Rum halkının olmasıydı.Burada yoğun baskı görseler, Osmanlıda yaşayan Rum'lar da karşılık olarak baskı görürlerdi..
...

(1800'lü yılların ortalarında İzmir'in bir köyü..)
İrice , geçirirken öksüz kıtlık aylarını,

Sohpetteyken balıklar zeytin aksi yüklü koylarda,
Aniden bir hışımla inmiş Karadağ eteklerinden.
Bay ANCONOZ.

Denizi almış taa karşısına,

Yorgunluk bilmeden,derme çatma bir ev yapmış.
Taze sürgünlü devasa gövdesi reçine kaplı..
Yaşlı mı yaşlı , tepe yamacındaki badem ağacının yanına.


Terini silmiş son çiviyi çakınca,kapısının tutamacına.
Dönmüş yüzünü kenarları deniz işlemeli.
Görkemli badem ağaç desenli şaraplık bağ motifli ovaya.


Çıkarmış kıl heybesinden 10-15 zeytinle, keçi peyniri ve çeyrek kepekli ekmeğini,
İnançlarının izinde diz çöküp haç çıkarmış, şükretmiş Tanrının oğlu İsa'ya


Yeni bağ bozumu yıllık kırmızı şarabından gırtlağını ıslatmış.
Aklı Karadağ eteklerindeki evinde karısı Maria iki büyük oğlu ah ah,
Bir de yeni yetme ufacık nazlı mı nazlı Angelinasın da.


Issız,korkunç yalnızlığından tepesi heyecan düşüncelerinden , birden.
Sağ uzağındaki tepe yamacından inen keçilerin kokusunu ciğerlerine çekmiş.


Paskalyalar ,yortular şenliğinde gevşemiş gevşemiş.
Yörük çobanının, Tanrı selamını almış Tanrı selamını vermiş,
Dudaklarını titreterek hayvancıklara hükmeden bu yörüğe
''Gel bre more az 2 lokma soluklan'' demiş.


Ayak düşümü yanındaki akan sudan medet serinlemiş ,iştahını artırarak çoban.
Sofra ortak, şarap haram ondan uzak durarak ,
Bağdaş kurmuş dostane düşmanlık korkularından arınarak.


''Be more buradayım artık yarından ötesi yok''
Sevincini umudunu peynir ekmekle şölen yapan ANCONOZ
Karşısında,yamaçların yüzünü ağarttığı güneşin çiller döşediği çobana bakarak..


(O günden sonra köyün adı Anconoz kalmıştır) (Şiir L.Özcan)

Köy tam merkezden ikiye bölünmüştü. Köyün doğusunda Yörükler, Batısında Rumlar yaşıyordu. 

Rum tarafında kilise, Yörük tarafında Cami en büyük binalardı. 

Zeytin, balık, koyun-kuzu, keçi ortak geçim kaynaklarıydı. Rumlar bir de şaraplık üzüm üretirlerdi. 

Bazı küçük olaylar dışında herhangi bir asayiş konusunda sıkıntı yoktu.
Kimi zaman Rum tarafında, kimi zaman Yörük tarafında düğünlerde ortak zeybek oynanırdı bile.

Mayıs 1919 "O" gününde ister istemez, köyün Rum bölümünde şenlikler düzenlense de Kavala köyleri Draniç ve Drenovda  ki gibi çoşkulu olmamıştı. Yakın adalardan Yunan ordusu Ankara yakınlarına ulaşıncaya kadar 8-10 aile bu köye yerleşmişti..

Ve  9 Eylül... 

Rumlar tekneler dolusu en yakın Yunan adalarına yol aldılar...
Bu Mustafa Kemal önderliğinde,Türk ordusunun Türk Halkının kesin zaferiydi..

Selanik köylerinde ki Türkler de ise tamamen bir katledilme korkusuna dönüştü bu zafer...
Padişaha karşı çıkmış 7 düveli savaş meydanında yenmiş 
bu " Selanikli Adam" doğduğu memleketini de kurtaracak mıydı acaba
Çünkü ilerleyen günlerde yenilgiyi hazmedemeyen bazı milliyetçi Yunanlılar gece baskınlarıyla evlerden paralar altınlar kaldırıyorlardı..
Yunan içinde Türkler, Osmanlı İçinde Rumlar can güvenliği için iyiydi.
Ancak şimdi bu denge Rumların Osmanlı'dan kaçmasıyla Türk'lerin aleyhine gelişmişti...
...
Lozan'da varılan anlaşma gereği. Anadolu'da kalan son Rumlar'la Balkanlarda ki Türkler memleket değişimi yaşamışlar. Rumlar Türk'lerin terk ettikleri yerlere, Türkler de Rum'ların terk ettikleri yerlere yerleştirilmişler.

Bazıları Lozan'ı yenilgi olarak göstermeye çalışsalar da, Aslında Türk ve Yunan halkının tam bağımsızlığıdır Lozan.

Yüce ATATÜRK, "9 eylül" de sadece Anadolu'daki Türk'lere değil Yunanistan'da ki Türk'lere de bağımsızlık bahşetmiştir.

Draniç ve Drenova'daki Mübadil Türk'lerinden Mahmut ve karısı Ayşe Anconoz'a, Anconoz'u kuran adamın torunları da Selanik köyleri olan Draniç ve Drenova'ya yerleşmişlerdir..

ATATÜRK, seni her gün anmak her insanın en büyük onurudur.
Onuru olanlar kula kulluk etmezler.

*Dedemin ve Babaannemin köyü: Drenova Yunan Hükümeti tarafından

413/1926 sayılı resmi gazetede yayınlanan yasa ile bir Yunan Azizinin adı olarak değiştirilmiştir

*Anneannem ve  Dedemin köyü Yunan Hükümetinin  179/1927 sayılı resmi gazetede yayınlanan yasası ile Draniç adı  Andifilipi olarak değiştirilmiştir.

* Bizim köyede Anconoz yerine badem ağaçlarının çokluğundan dolayı ‘ BADEMLİ ‘ adı verilmiştir.


Levent ÖZCAN...

08.09.2018 ilave yazı ile 08.09.2019

5 Eylül 2019 Perşembe

BU YAZIYI BAZILARI (!) İYİ OKUSUN.



Meclis oturumu...
Kurtuluş savaşı şiddetle devam ediyor...
Yıl 1922.
Kürsüde konuşan: Mustafa Kemal...
Konu : (Savaşla uzaktan yakından alakası yok!)
Konu : Çocuklar ve gelecek nesiller !

____/
Milli eğitim müdürünün tertip ettiği, eğitim toplantısı.
Kurtuluş savaşı şiddetle devam ediyor...
(Hatta top sesleri Ankara'dan duyuluyor)
Yıl 1922.
Masada konuşan : Mustafa Kemal...
Konu : (Savaşla uzaktan yakından alakası yok!)
Konu : Eğitim ve eğitimde öğretmenlerin önemi.

-Toplantıda kadın öğretmenler de var.

Toplantı sonuna doğru haberci gelir,

Mustafa Kemal'e sürekli işaret eder "acil haber" diye.
Eliyle "dur" der, Mustafa Kemal.

Toplantıya katılan öğretmenlere başarılar diler.

Milli eğitim müdürünü yanına çağırır.
Eğitim müdürüne ; toplantıya kadın öğretmenleri de davet ettiği için teşekkür eder...
" Ancak " der. " Müdür bey, kendinizden şüpheniz mi var yoksa kadınlarınızdan mı şüphelisiniz ki kadınları ayrı erkekleri ayrı ayrı oturttunuz ! " der ve çıkar gider .

____/
Vahdettin Osmanlı'sından kalan sağlık sistemi de enkazdır.
Balkan savaşlarından beri aralıksız devam eden savaşlar en çok çocukları etkilemiştir.
Taze Cumhuriyetin ilk yıllarında yeni doğan her beş çocuktan dördü ! açlıktan yoksulluktan sağlıksız ortamdan ölmektedir.

____/
Resmi kuruluşu: Ankara Haziran 1921 !
Adı : (Belki de ilk defa duyanlar olacaktır);
Himaye-i Etfal Cemiyeti...
Bu cemiyetin konusu sadece çocuktur !

____/
Çocukların sağlığı, eğitimi, yetiştirilmesi konularında yoğun çalışmalar yapmıştır !

Anne ve babaların çocuklarının eğitimine, sağlığına dikkat çekmek için çeşitli dergiler çıkarmıştır.
Dergilerinden birinin adı da
" Gürbüz Türk Çocuğu " dergisidir.

Cumhuriyeti kuranların çocuklara ne kadar önem verdiğini anlatan bir ayrıntıdır bu dergi.

İyi eğitimli sağlıklı çocuk yetiştirmeye teşvik için:
hatta belirli dönemlerde Gürbüz Çocuk Yarışmaları bile yapmışlardır...



Makale yazarları arasında:

Behçet Kemal (Çağlar),
Falih Rıfkı (Atay),
Faruk Nafiz (Çamlıbel),
Reşat Nuri (Güntekin),
Yakup Kadri (Karaosmanoğlu),
Yusuf Ziya (Ortaç),

gibi ünlü yazarlar da vardır.



____/

Yeni doğan bebeklerin "bebeklik evresinde" mutlaka başına gelen i
iki olay....
Sarılık,ishal.....!
Şimdi ki doktorların bazıları önermese de !

O zaman ki çocukların metabolizmasına göre, şekerli su sarılığa ve ishale iyi geldiği için kullanılmaktaydı.

____/
Şeker dışarıdan ithal ediliyordu...
Ve Mustafa Kemal Atatürk ilk planda yine çocukları düşünerek:

26 Kasım 1926 da işletmeyi açarak ilk Türk şekerini ürettirtmiştir...

Neresi mi ?
Alpullu Şeker Fabrikası !

____/
Sağlıklı ve iyi eğitimli bir nesil için de Mustafa Kemal kadınlarımızı düşünmüştür !

Sağlıklı kafası rahat anneler, sağlıklı çocuklar yetiştirebilir felsefesi ile dünya ülkelerin arasında ilk sayılabilecek sıralarda Medeni Kanunu çıkarttırmıştır.

Yıl : 4 Ekim 1926 !

____/
Şimdi :
O dönemde yetişen nesillerin genlerini taşıyan torunlarının torunlarına:
Erkek çocuk-kız çocuk demeden tecavüz eden, çocuk yaşta kızı kendine kadın olarak alan gözü dönmüşler..!

____/
Şimdi :
O dönemde yetişen nesillerin genlerini taşıyan torunlarının evli kadınlarını:
göz kırpmadan boğazlayan caniler !

____/
Yarın devran dönecek !
Atatürk'ün kurduğu bu Cumhuriyet'te esameniz kalmayacaktır.

____/
Gözü dönmüş bazı sapkın yurtlara, vakıflara maddi imkansızlıktan dolayı yeni palazlanmış çocuklarını kaptıran:


EY TÜRK KADINI !
Çocuklarının üzerinden aynı zamanda bu sapkınlara para kazandırtan

EY TÜRK KADINI !
Mustafa Kemal ATATÜRK'ün sana bahşettiği yasal haklarını kullan.
Gıpta ile baktığın Kolejlerde sende kendi çocuklarının eğitimi için mücadele et.

Atatürk Cumhuriyetin de bir kadının ölümünün fitrat olmadığını özümse.

İnsanlığını yaşa !
Kadınlığını yaşa !
Yaşamını sürdürürken !
Evladının ve kendinin yaşam hakkını asla kimselere teslim 
etme !


Dünya da tek olan;

(Bir zamanlar senin de olan:
23 NİSAN Çocuk bayramına
Başın dik gururla katıl.

(Bir zamanlar senin de olan:
23 NİSAN Çocuk bayramına,
Çocuğun yanında huzurla güvenle katıl.

Çünkü bu bayram önce sana,
Sonra çocuğuna,
Yarınlar da torunlarına

Mustafa Kemal ATATÜRK'ün
karşılıksız hediyesidir.

SAKIN UNUTMA !


Levent ÖZCAN

3 Eylül 2019 Salı

KALEMDAŞ



Öğretmen okulunu bitirdi.
____/
Tam mesleğe başladığı sırada Birinci dünya savaşı çıktı.
____/
Askere alındı.

Yenilgi,hezimet !

____/
Ateş kes imzalandı.
Memleketine geri döndü.
____/
Bozguncu Arap ve İngilizler'e karşı hayatında ilk ve son defa savaşmadan  savaş kaybeden,
Mustafa Kemal geri çekilerek Suriye ordu karagahını bu "öğretmenin" İline taşımıştı.
Mustafa Kemal boş durmuyor bir takım toplantılar yaparak, halka düşmana karşı Milli Mücadelenin önemini anlatıyordu.
____/
Yeni yetme asker dönüşü öğretmenimiz de bu toplantıları hiç kaçırmıyordu.
____/
Sarayın emri ile İl Fransız ve Ermenilere Ateşkesin ikinci günü teslim edildi.
Halk ve Yeni yetme öğretmenimiz hayretler içindeydi.
Aslında Kuvai Milliye Ünlü sıra dağlarda şimdiden başlamıştı.
Tarih mi ? Yazalım Aralık 1918.

____/
İlin Müdafaai Hukuk derneğini kurar.

____/
İstanbul'da saray yalakası, yandaş kaleminden ihanet böğürten Ali Kemal'e inat,
öğretmenimiz: dağlarda silah çatan, düşmana kafa tutan "vatan memleket dostlarına" destek vermek için arkadaşıyla beraber gazete çıkarır.
Kendi imkanları ile 300-500 adet gazete basarlar ve dağıtırlar.

____/
Defalarca gazetesi  basılır, toplatılır.
Zulüm görür.
Baskı görür.
En son baskın olacağını anlar, şehri kadın kıyafeti ile terk eder.

____/
Mustafa Kemal ve Devrimci aslanlarına kalemdaş olur.
____/

Zafer kazanılır.

____/
1930 yılında Cumhuriyet Halk Fırkasına katılır.
Vekil olur.
Parti içinde çalışır.
İstanbul'da trafik kazasında hayatını kaybeder.
____/
Türk gazetecilik  tarihinin en köklü gazetelerinden birisinin kurucusudur.(Bu sene 102 nci yılı)
Reklam almadan, sponsor aramadan Milli mücadeleye kelle koltukta hep destek vermiştir.

____/
Gazetesi hala çıkmaktadır: 
YENİ ADANA GAZETESİ

____/
Adana'da bir caddeye,
Adana'da bir Mahalleye adı verilen bu kişi :
Ahmet Remzi YÜREĞİR'dir.

Ruhun şad olsun.
Mekanın, tüm Devrimci vatan dostu şehitlerimiz gibi hep aydınlık olsun.

Levent ÖZCAN

2 Eylül 2019 Pazartesi

KAZ DAĞLARI ŞARKISI.

gövdeyi biçen
kökleri söken
katil metal makine

nefesi çalan
yeşili yutan
vahşi maden sermaye

dünya mavilik
orman can nefeslerimiz
tüketmemeliyiz-----biz

yurdumuz cennettir
ormanlar  geleceğimiz
kestirmemeliyiz-----biz

kızıl çamlar
ürkek ceylan
dalda kuşlar ve sincaplar
can dağları 
kaz dağları ahh

yerde çiçek
koşan tavşan
şanlı bulut dağ başları
kaz dağları
can dağları ahh

yurdumu soyan
güle güle kaçan
her şey sana  haram


Levent ÖZCAN

1 Eylül 2019 Pazar

NEYY BARIŞ MI ?

Görüntünün olası içeriği: yazı

Fikir :
1943 yılında Moskova, Tahran ve Kahire'de çıkmıştır.
( İkinci dünya savaşının en kanlı en çatışkan yıllarıdır.)
____/
Fransa, Çin, Birleşik Krallık (İngiltere), ABD, SSCB temsilcilerinin ortak imzalı taslak kararıdır.
(Hepsinin şey korkusu vardır.)
Almanya, İtalya, Japonya, Avusturya'nın olmadığına bakmayın !
Onlar o yıllarda karşı düşmandırlar.
____/
Savaş sona ermiştir.
Tarih: 24 Ekim 1945'te
1943 yılında ki taslak hayata geçer ve ' Birleşmiş Milletler ' Amerika şehri San Francisko'da kurulur.
Şuan Merkezi Newyork'tur.
____/
1943 yılında taslağa imza atan beş ülke, mutlak veto yetkisine sahip değişmeyen daimi üyedir.
(SSCB: Rusya olmuştur.)
____/
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 1981’deki 57. birleşiminde, “Genel Kurul’un açılış günü olan her eylülün üçüncü salı gününü”nü “Uluslararası Barış Günü” ilan etmiştir.
Daha sonra barış günü " 21 Eylül" e sabitlenmiştir.
Asıl dünya barış günü, Barış çanının çalındığı 21 Eylüldür.
____/
Alman'ların Polonya'yı işgal ettiği 1939 yılının 1 Eylülünü eski SSCB ve Varşova paktı üyeleri: Barış günü olarak kutlamaktaydı...
Böylece 21 Eylül günü de yine "barış günü" kutlamaları sosyal medyada bolca paylaşılacaktır..
Bakalım şimdi : " Barış günü " ilan eden Birleşmiş Milletlerin mutlak veto hakkına sahip beş daimi ülkesinin BARIŞ karnelerine..... !
____/
Kim var ?
Yeni kıta da, Kızılderilileri, Eskimo'ları katleden: Kanada'yı sömürge yapan,
Cezayir'de Müslüman kadınları soyan, facebook'luk resim çeken askerleri olan,
Misyonerler aracılığı ile Hristiyanlaştırma ayaklarına, Afrika'nın batısı ve güneyinin madenlerini emen,
Zenci kabileler arasına nifak sokan (hala devam ediyor) savaştıran dünyanın ikinci sömürgeci ülkesi :
FRANSA...
____/
Kim var ?
Hanedanlar ülkesi, Doğu Timur da Türk'lere "Çin İşkencesi" uygulayan,
katleden
ÇİN....!
____/
Kim var ?
Sıcak denizlere inme hevesinden asla geçmeyecek,
Daha dün Kırım'ı işgal eden,
Geçmişin de:
Sibirya buzullarında nice Türkmen, Azeri, Gürcü katleden,
Sürgüncü devlet !
Kafkas Çoğrafyasının katili, Kafkas'ların ve Asya'nın maden kabadayısı:
Şimdi Suriye'de de petrol bekçisi....
RUSYA....!
____/
İngiltere ve ABD'nin sömürmediği,
Savaştırtmadığı ülke var mı ?
Adamlar bırakın ülkeleri savaştırmayı, mezhep savaşlarına kadar indirdiler sömürmeyi !
Tek endişem çıkar için, mahalle kavgası bile çıkarabilir olmaları.
- Yaparlar mı ?
- Gözünün yaşına bakmadan dünür, dünürü bile; kanlı-bıçaklı yaparlar takıları çalarlar sonra da barıştırırlar Abi !
Yeter ki para kokusu alsınlar....
Kan kokusuna alışık bunlar.

BEN
TEK
BİR
BARIŞÇI ......
" YURT TA BARIŞ, DÜNYA DA BARIŞ " diyen,
MUSTAFA,
KEMAL,
ATATÜRK'ÜMÜ
TANIR
VE
DE
SAYARIM....

Yemişim sizin, ÇAKMA barış GÜNLERİNİZİ...


Levent ÖZCAN

31 Ağustos 2019 Cumartesi

30 AĞUSTOS ZAFER VE ATATÜRK ŞİİRİ


doğdu bir ressam gibi,
sarı saçları aydınlık güneşi
gözleri evet gözleri
üç taraf çevreli masmavi denizler çizdi

çocuk oldu oyunlar oynadı
kırlarda koştu
elinde boş teneke düşman kovalar gibi
kargaları ürküttü bakla tarlalarında

okullu oldu yazdı okumayı bildi
bir adı vardı
ikinci adını da aldı
olgunluğa ulaşıverdi

genç oldu kanı kaynadı
canı yandı yurdunun düşüşünden
fikrinde devrimcilik
harbiyeli asker oluverdi

isyan direniş emperyalizme karşı bir haktı
bedevi oldu komutan oldu
trablusgarptan filistine
sürgün yedi filistin den suriye ye oradan doğu cephesine

imzasını attı
boğazlanmaya bir boğum kala
kocaman
çanakkale destanında

asi oldu bazılarına göre
günlerce kez binlerce kez kellesi koltukta
samsuna ayak bastı
geriye dönmeyi hiç düşünmemecesine
kanı canı pahasına memleket sevdasına

sıfırlandı bir gecede en sevdiği mesleği
sivil oldu kongre oldu
kalpak giydi
kuvayi milliye ruhuyla
can verdi
gün be gün çürüyen ulu vatan çınarına

sayısız vilayetten çeşit çeşit fikirler
örümcek ağlı camı çerçeveyi silmek yerine
söküp atıverdi hürriyetsizliği
yenilmişliği ezikliği
ortak akıl memleketti
Türk ün yüce meclisini açıverdi

düşman kapıda hatta içeri girdi
ramak kaldı an be an bıçak eti kesti kemiği deldi
başkomutan oldu kurtuluş'un baş rolünde
ya istiklal ya ölüm dedi

her şeyin yoksuluydular
memleket sersefil
gördü anaları gördü gözleri kadınları
koynunda omuzunda kucağında bir bebek taşır gibi
gördü gözleri sımsıkı sarılı cephaneleri
döndü iki damla ağlayı verdi

çocukları gördü
babasız dedesiz atasız
küçücük bedenlerinde savaş kocaman bir yorgunluktu
anne avuçlarında avuç içleri ısınırken
memleketin karış karış siper yollarında

yüzleri üşümüş soğuk
gözleri renksiz ve donuktu

genç askerlerini gördü
matarada su
karavana da yemek yok
aç ve bil aç
en önemlisi kütüklük te mermi yok
ancak damarda dolaşan kan asil mi asildi Umut çok umut çok
umut ucu savaşmaktan körelmiş süngülerindeydi

ares oldu gümbür gümbür
tanrlar zengini antik yunan torunları üstünde
olimpos ta değil ama
koca tepe de savaşın senaryosunu yazdı
ve savaşın sanatını icra etti
afyon ovasının kocaman perdeli sahnesinde

bırak yunanın galip gelmesini istemeyi
yunanca ege bile demedi
kabullenemiyordu o denizin yunan ismini
ordular ilk hedefiniz akdenizdir dedi
ve akdenize ulaştı masmavi gözleri

9 eylül'de yedi düvelle
tebaayı da denize döküverdi.
o zaman çiçek yoktu izmir in dağlarında ama tohumları filizlenmişti
gerekmedikçe savaş savaş bir cinayettir dedi

komünizm saltanat tek adamlık
her bir rejim elinin altında
hepsine muktedir iken
yumruğunu masaya vurdu hepsini ezdi
yarın Türk Cumhuriyetini kuruyoruz dedi
işte o an dünya üzerinde dünya gözünde
asrın lideri oluverdi

açlığı acıya çok katık etmişti milleti
köylü milletin efendisi tarım dedi
yokluğu yoksulluğu öğrenmişti
cehaleti hurafeye görmüştü çözmüştü
okul dedi fabrika dedi
Türk öğün çalış güven dedi

Türklüğünü hiç gizlemedi
Türklüğünden hiç yerinmedi
Türk halkına hep değer verdi yüceltti
Türk milleti zekidir
Türk milleti çalışkandır dedi

kimi kağnı ile kimi sırtında cephanesini yavrusu bellemiş
kurtuluş taşıyan savaş kadınları geldi aklına
anadolu nun öksüz yetim üşümüş solmuş
savaş çocukları geldi aklına
genç askerleri ve
tazecik emaneti geldi aklına
medeni kanun
23 nisan çocuk 19 mayıs gençlik dedi
ahde vefa zamanıydı şimdi
çekilen acıların bedellerini onure ediverdi

ebedi ayrılık Allahın emri
ölüm hak miras helal
tüm servetim Türk milletinindir dedi
zaten adam gibi adam dı
o andan sonra fikirleriyle devrimleriyle
nice kalplerde ÖLÜMSÜZ DÜNYA LİDERİ oluverdi



Levent ÖZCAN

29 Ağustos 2019 Perşembe

doğdu bir ressam gibi,
sarı saçları aydınlık Güneşi
gözleri Evet Gözleri
üç taraf çevreli  masmavi denizler çizdi.

çocuk oldu oyunlar oynadı 
kırlarda koştu
elinde boş teneke düşman kovalar gibi
kargaları ürküttü bakla tarlalarında

okullu oldu yazdı okumayı bildi
bir adı vardı
ikinci adını da aldı
olgunluğa ulaşır verdi

genç oldu kanı kaynadı
canı yandı yurdunun düşüşünden
fikrinde devrimcilik
harbiyeli asker oluverdi

isyan direniş emperyalizme karşı bir haktı
bedevi oldu komutan oldu
trablusgarptan filistin e
sürgün yedi Filistin'den suriye ye oradan doğu cephesine

imzasını attı 
boğazlanmaya bir boğum  kala
kocaman
çanak kale destanında

asi oldu bazılarına  göre
günlerce kez binlerce kez kellesi koltukta
samsun a ayak bastı
geriye dönmeyi hiç düşünmemecesine
kanı canı pahasına memleket sevdasına

sıfırlandı bir gecede en sevdiği mesleği
sivil oldu kongre oldu
kalpak giydi
kuvayi milliye ruhuyla
can verdi
gün be gün çürüyen ulu vatan çınarına

sayısız vilayetten çeşit çeşit fikirler
örümcek ağlı camı çerçeveyi silmek yerine
söküp atıverdi hürriyetsizliği
yenilmişliği ezikliği
ortak akıl memleketti
Türk ün yüce meclisini    açıverdi

düşman kapıda hatta içeri girdi
ramak kaldı an be an bıçak eti kesti kemiği deldi
başkomutan oldu kurtuluş'un baş rolünde
ya istiklal ya ölüm dedi

her şeyin yoksuluydular
memleket sersefil
gördü anaları gördü gözleri kadınları
koynunda omuzunda kucağında bir bebek taşır gibi
gördü gözleri sımsıkı sarılı cephaneleri
döndü iki damla ağlayı verdi

çocukları gördü
babasız dedesiz atasız
küçücük bedenlerinde savaş kocaman bir yorgunluktu
anne avuçlarında avuç içleri ısınırken
memleketin karış karış siper yollarında

yüzleri üşümüş soğuk
gözleri renksiz ve donuktu

genç askerlerini gördü
 matarada su
karavana da yemek yok
aç bil aç
en önemlisi  kütüklük te  mermi yok
ancak damarda dolaşan kan asil mi asildi Umut çok umut çok
umut  ucu savaşmaktan körelmiş süngüler iyiydi

ares oldu gümbür gümbür
tanrlar zengini antik yunan torunları üstünde
olimpos ta değil ama
koca tepe de savaşın senaryosunu yazdı
ve  savaşın sanatını icra etti
afyon ovasının kocaman perdeli sahnesinde

bırak yunanın galip gelmesini istemeyi
yunanca  ege bile demedi
kabullenemiyordu o denizin yunan ismini
ordular ilk hedefiniz akdenizdir dedi
ve akdenize ulaştı masmavi gözleri

9 eylül'de yedi düvelle
tebaayı da denize döküverdi.
o zaman çiçek yoktu izmir in dağlarında ama  tohumları filizlenmişti
gerekmedikçe savaş savaş  bir cinayettir dedi

komünizm    saltanat tek adamlık
her  bir rejim elinin altında
hepsine muktedir iken
yumruğunu yumruğunu masaya vurdu hepsini ezdi
yarın Türk Cumhuriyetini kuruyoruz dedi
işte o an Dünya üzerinde dünya gözünde
asrın lideri oluverdi

açlığı acıya çok katık etmişti milleti
köylü milletin efendisi tarım dedi
yokluğu yoksulluğu öğrenmişti
cehaleti hurafeye görmüştü çözmüştü
okul dedi fabrika dedi
Türk öğün çalış güven dedi

Türklüğünü hiç gizlemedi
Türklüğünden hiç yerinmedi
Türk halkına hep değer verdi yüceltti
Türk  milleti zekidir
Türk milleti çalışkandır dedi

kimi kağnı ile kimi sırtında cephanesini yavrusu bellemiş
kurtuluş taşıyan savaş kadınları geldi aklına
anadolu nun öksüz yetim üşümüş solmuş
savaş çocukları geldi aklına
genç askerleri ve
tazecik emaneti geldi aklına
medeni kanun
23 nisan çocuk 19 mayıs gençlik dedi
ahde vefa zamanıydı şimdi
çekilen acıların bedellerini onure ediverdi

ebedi ayrılık Allahın emri
ölüm hak miras helal
tüm servetin Türk milletinindir dedi
zaten adam gibi adam dı
o andan sonra fikirleriyle devrimleriyle
nice kalplerde ÖLÜMSÜZ DÜNYA LİDERİ oluverdi



Levent ÖZCAN



  Ey Atam madeni parayı kağıtla kapatıp Kara Karalar sın ya işte o tura karalandıkça daha belirgin daha çok görünür ya işte severek yazmaya başladığım senin  şiirin  bitti..karalamak kötülemektir onu yapanlar hurafe kafalılar o belli de. Ben sizin için 2 -3 satır karalayım dedim...şimdi biten son satırdaki duygudan RUHUMUN YEMİNİ İLE şimdi sizi daha çok seviyor  ve sayıyorum..Bin kere milyon kere ŞAD OLSUN EBEDİYETİNİZ..



Tü tü tü si si si.

1862'de Dış alımı engellemek için kuruldu.
1879'da(15 yıl sonra )
Maalesef ki  ve maalesef devletin iç borçlarına karşılık dış sermayeli bankerlere devredildi.

____/ Sylahdachlar
____/ Treubund
____/ Selmah
____/ Duex coos
____/ Regie Monopole

__________ Ve bir çok marka kağıtların yanında satıldı 

__________/

Kurtuluş savaşı,
Cumhuriyet Kuruldu.
Masa savaşı Lozan'dan sonra, 
1925  yılında millileşti.
Taa 1983 yılına kadar :

____/ Yenice
____/ Gelincik
____/ Sipahi
____/ Bafra
____/ Birinci
____/ Bitlis
.........
____/ Samsun, Maltepe (vesaire) oldu.

Çiftçiye, 
Fabrikasın da çalışana ekmek oldu.
____/

1983'te ne hikmetse, hangi akla hizmetse KİK ( kamu iktisadi kuruluşu)'na dönüştürülerek özelleştirmenin önü ufaktan açıldı.
Bu süreçten sonra ki yıllarda kotalama inceden başlatıldı.

____/ 
2002'de iktisadi devlet teşekkülü  oluşumu ile en fazla getiri getiren kurum dış güçlerin iştahına sunuldu.

____/  
2008 yılında sigara, pipo, kıyılmış tütün ve nargile tütünüyle ilgili varlıkları özelleştirildi. TEKEL'in sigara üretim kısmını satın alan British American Tobacco (BAT), TEKEL markasını da devraldı. 
____/

İKİ BİN ON DOKUZ.

30 ağustos Zafer Bayramını kutlamalarına katılacaklar töreni beklerken,
 "Seylan yada kaçak çay" karışımlı çaylarına 2 tane Amerikan Glikoz kesme şekerlerini atıp, 
yanında
 hangi ZAFER marka sigaralarını içiyor olacaklar acaba ?



Levent Özcan.

KUT-LA-MA


Güney Kore marka cep Telefonu çalar:
- Sayın yetkilim, Zafer kutlamaları bir saat sonra başlıyor !
Telefonun ucunda ki yetkili :
-Tamam evladım aracı sen yolla.
____/

- Takım elbise Fransız,
- Ayakkabı İtalyan.
- (Hırvat'lara ayıp olacak ama Kravata gerek yok !)
____/
- Kapı önünde bekleyen makam aracı, Alman.
- " Bu vatan toprağı için canlarını seve seve verdiler " dediğin mikrofon, Çin.
- Sesini yükselten ses sitemi, Japon.
- Gösteri uçuşu yapan havada ki uçak, Amerikan.
........
Yedi düvelin donanmasını döven:
Çanakkale savaşı tabyaları, Kumkale ve Orhaniye'nin üstünde ki KAZ DAĞLARI'nda işgalci de Canadian !

Kurtuluş, bağımsızlık ve ZAFER bayramımız kutlu olsun !

Levent ÖZCAN

27 Ağustos 2019 Salı


Devrim ve Bağımsızlık mı ?

____/ İngiliz Devrimi.
Krala karşı ! Cumhuriyetçi bireylerin özgürlük kazandığı devrim.

_____/ Amerikan Devrimi.
Bir çok ırka ait fert kolonilerin, İngiltere ve Fransa'ya karşı ! kazandığı bağımsızlık devrimi.
(Amerikan ırkı diye bir şey yoktur.)

_____/ Fransız Devrimi
Fransızların Monarşiye son verip ! Cumhuriyet rejimini elde ettikleri devrim.

_____/ Rus Devrimi.
Bolşeviklerin.Çarı devirip ! Kominizmi iktidar yaptıkları devrim.

_____/ Alman Devrimi
Almanların İmparatorluk rejimini yıkıp , Weimar Cumhuriyeti'ni kurdukları devrim.

......... vesaire vesaire kanlı-kansız devrim dolu..........

Hepsini incelediğimiz de bir ülke sınırları icinde yönetim şekillerinin degiştiği devrimlerdir.

...........
____/ Türk Devrimi.
Atatürk Devrimleri.
Öncesine Bakış.

* Padişah kendi saltanatının devamı için işgalcilerle kol kola. Sefalet içinde ki halk umurunda değil.
* Yüzyıllardır teba olanlar bir anda azınlık mertebesine ulaşmışlar Vatana ihanet diz boyu her bir azınlık vatandan toprak koparma peşinde.
* Ne idüğü belirsiz ajanlar vatan topraklarında cirit atıyor.
* Memleketin her yeri Hristiyanlığı yaymaya çalışan misyoner kaynıyor.
* ithalat-ihracat demir yolları-deniz yolları kısacası ekonomi yabancı şirketlerin elinde.
* Ordular dağıtılmış silahlara el konulmuş.
* Amerika, İngiltere, Fransa, İtalya kapitalizmi,Yunanistan Megalo ideali tetikte, Bolşevik Komünizm erketede.
* Kocaman İmparatorluk 1071'den 1919 yılına kadar süregelen sürecin sonunda,dört bir yandan intikam alma, kinini kusma heveslilerince sarılmış durumda.

30 Ağustos'ta
Mustafa Kemal önderliğinde ki Devrimciler !
Rejimi devirdi.
İngiltere-Fransa-İtalya-Yunanistan-Amerika kısacası yedi düveli yendi.
Mustafa Kemal Önderliğinde ki Devrimciler !
İhanetçileri, bölücüleri yendi.
30 Ağustos Devrimcileri :
Hurafeleri devirdiler, aklı bilimi, gerçek ilimi iktidar yaptılar.
-----------

Osmanlı Torunuyuz diyor ya bazıları.
Doğrudur. Osmanlı sadece Türkler'den ibaret değildi.
Osmanlı topraklarında 72.5 milletten insan yaşardı.
____/

Mustafa Kemal Önderliğinde, 30 Ağustos Devrimcileri !

Minarelerde Ezanı,
Camilerde Namazı,
Yüreklerde İnancı
Kurtardı.

30 AĞUSTOS'TA
Mustafa Kemal Önderliğinde ki Devrimciler !

Alparslan,
Fatih Sultan,
Kanuni'nin
Osmanlı'yı Uçuruma sürükleyen
Abdülmecidin
Abdülhamitin
Vahdettinin

Onurunu
kurtardı(lar).

Özgür Osmanlı Torunları
ATATÜRK VE DEVRİMCİLERİNİ
Biz Atatürk'çülerden daha çok seviyor olmalı



Levent ÖZCAN

21 Ağustos 2019 Çarşamba

KAZ-MA


DEĞER.

Benden İki yaş büyükler  bir sene önce askere alınmış.
Ön cephelerde savaştıklarını ama er ama geç duyuyorduk.
..........
Babam orman işletmelerinde yetkiliydi.
Dağ yamacında genişçe bir kulübe de ailecek kalıyorduk.
Şanslıydık ! Devlet bize İnek bile vermişti. 
Sütümüz, yoğurdumuz, peynirimiz eksik olmazdı.
Etrafımız  elma ağaçlarıyla doluydu.
Kah ormanda kah elma  bahçelerinde çalışıyorduk.
Toprak bereketliydi. 
Kulübenin etrafında domates, biber bile yetiştiriyorduk.
______/

Alman ordularının Ukrayna'yı bir çırpıda teslim alıp iki dağ ötemize kadar geldiklerini biliyorduk.
Bir gün sonra çevrede konuşlanan  seyyar Bolşevik  birliği de apar topar gerisin geriye geri çekilip gözden kayboldu.
Kestiğimiz kütükleri, elma dolu kasaları her gün almaya  gelen kamyon bile gelmedi.
İlçeye inemiyorduk. Tatar çocuklarını bile, Bolşevik'ler silah altına alıyordu.
______/

Kulübedeydik. 
Araç sesi duyuldu. 
Araba durdu.
Kapı çalındı.
Açtık.
Alman askeri ve bir Alman Teğmeni.
______/

Artık kütükleri ve elma dolu kasaları Almanlar alıyordu.
İneğimizi de aldılar.
Yokluk kıtlık çekmeye başladık.
Bir yıl böyle devam etti.
Moskova kapılarına dayanan, Kafkasya'ya tırmanan Alman ordusunun haberlerini duyuyorduk.
...........

Yine;
Kulübedeydik. 
Araç sesi duyuldu. 
Araba durdu.
Kapı çalındı.
Açtık.
Alman askeri ve bir Alman Teğmeni.
______/

Alman ordusu Kırım Tatar bölüğüne alındım !
Kara kıştı.
Buzlar çözülmedi ama Alman ordusu hem disiplin hemde takat yönünden çözüldü.
Hiç savaşmadım. Kafkasya sırtlarından gerisin geriye ta Sivastopul limanına kadar çekildik.
Annemi babamı kardeşlerimi hiç göremedim.!
Gemilere bindirdiler.
Bolşevik uçak saldırlarında batmaya ramak kala, Romanya kıyısına ulaştık.
Apar topar birlik olduk.
Başımızda Bir Alman Albay,
İstasyona ulaştık.
İstasyon ana baba günü gibiydi.
Yaralılar cesetler !
Trene bindirildik.
_____/

Orta ve sona yakın vagon, çatlamış çilek reçeli kavanozu  gibi yoğun akışkan kıpkırmızıydı !
Ormana zor attık kendimizi.
Bolşevik uçakları, göz açıp kapatana kadar treni ateş topuna çevirdi.
İyice orman içine kaçtık.
Gece oldu.
 Bir başka tren sesiyle toplandık .
Başımızda Albay acı frenle duran Trenin yanına koştuk.
Vagonlar asker doluydu.
Sabaha kadar Tren yolunu  açtık.
Albay  " 70 kilometre tren yolunu takip edin. Orada Ukrayna'dan gelen trene  binerseniz burada yer yok" diyerek, Trene binip uzaklaştı.
( Daha sonraları öğrendim ki bizim birlikte bulananlardan bir grup, tren yolunu takip etmiş ve Ukrayna trenine ulaşmışlar. Albay da oradaymış bir başka birlik kıdemli Albayına " Birliğini terk edip bizi kendi başımıza bıraktı" diyerek  bizim Albayı şikayet etmişler.. Kısa bir sorgulamadan sonra "O" Albay oracıkta kurşuna dizilmiş.)
______/

Ben ve benim gibiler korkudan tren yolunu takip etmedik. Orman dağlarını aşıp, sevkiyat yerine vardık.
(Dağ köylerinde Romen halkından zorla domuz yağı alarak ayakta durabildik. Huş ağacının kabuklarını yiyerek beslenen köy halkında kala kala domuz yağı kalmıştı. Diğer gıda ne varsa yoksa hepsine Alman ordusu el koymuştu.)
_____/

İstasyona vardık.
Bir çok birlik artıkları birleştirildi.
Yine,
Trenlere bindirildik.
Macaristan'a oradan da  yer yer silah ve top sesleri eşliğinde  Budapeşte'ye vardık.
Şehrin tam ortasından Tuna nehri geçiyor.
Batı tarafında biz, nehrin karşı tarafında Sırp partizanlar var.
İki gün öylece dinlendik.
Yeni birlik komutanımız: " sabah erkenden nehirin karşı kıyısına baskın yapacağız, herkes hazır olsun " dedi.
İlk defa hücuma katılacaktım. " Ah ulan Romanya da firar etseydim keşke dedim " . Ancak orada da Romen partizanlar vardı !
_____/

Nehirin ortasında ki adaya sızdık.( Margarit adası).  
Her şey sakindi.
Yavaşça ilerliyorduk ki :
Birden karşıdan gelen yoğun makineli tüfekle  en önde ki birlik komutanının biçildiğini gördüm.
Sol omzumda bir sıcaklık hissettim. 
Sonrası kocaman karanlık.
_____/

Gözlerimi acı ile açtım.
Vurulmuştum.
Sol yanım sarılı, sarsıntıyla sallanıyordum.
Etrafım inleyen, ağlayan askerle doluydu.
Belli ki yaralı trenindeyim.
Tekrar bayılmışım.
_____/

Avusturya-Alman sınırında zamanında Yahudi zenginlerinin dağ evi olarak kullandıkları villalara yerleştirildik.
Sarışın mavi gözlü Alman hemşire kaldığımız villada ki yaralı askerlerle ilgileniyordu.
Savaşın sona erdiğini, Hitler'in öldüğünü, Bolşeviklerin Berlin'i aldığını o hemşireden öğrendim.
_____/

Kırım Tatar'ıydım. 
Ama öyle ama böyle Alman ordusu mensubu olsam da sonuçta Sovyet vatandaşıydım.
Bolşeviklerin ben ve benim gibilere neler yapacağını düşünmek bile istemiyordum.
Eski kuvvetim yerine geliyordu. 
Tedavi için Almanya'ya gönderileceğimizi öğrendim.
Ve tabii orada sorguya çekilecektik.
Nakil Treninin penceresinden kafa kağıtlarımın hepsini attım.
Sarışın hemşire yardımıyla vagon yaralı kayıt defterini de bir şekilde yok ettik.
Tek tesellim gideceğimiz yerde Amerikan kuvvetlerinin olacağını biliyor olmamdı.
_____/

Nünberberg'te yarı açık bir kampa yerleştirildik.
Amerikalı askerler gözetimindeydik.
Sorguya alındım.
"Kırımda yaşayan  Tatarım.
Alman ordusu tarafından.
Zorla çalıştırılmak için esir alındım.
Budapeşte de vuruldum" dedim.
_____/

_____/

" Seni nereye gönderilim" diye sordu masa başında oturan Amerikan Binbaşısı.
" İstersen Kanada, Amerika, İngiltere, yada burada Almanya da kal "
Savaş daha sıcaktı. 
Nice vahşeti görmüştüm.
Türkiye savaşa girmemişti.
"Bolşeviklere beni vermeyin" dedim.
" Ben  Türkiye'ye gitmek istiyorum. "
O karmaşa da kayıtları irdelemediler.
Kafa kağıdım yerine beyanıma göre ismimin karşısına TURKEY yazdı, Amerikalı Binbaşı.
Antlaşmalar gereği işe yerleştirilmek ve iskan sağlanması garantisi ile İzmir'e gönderildim.
______/

Evlendim.
Çocuklarım oldu.
Devlet Kara yollarında çalışıyordum.
Yıl 1972.
Bursa'dan biri tayin olarak geldi ekibimize.
O da, Kırım Tatar'ımış.
0 da, Alman ordusuna alınmış.
O da, bir yolunu bulup kendini Türkiye'ye göndertmiş !
"Sen Alman Hükümetinden Alman ordusunda görev yaptığın için  maaş alıyor musun" diye sordu bana.
" Ne maaşı ? Hem ben Kırım'dan geldiğim anlaşılmasın diye yaralı vagonunda ki kayıt defterlerini yok ettim" dedim.
Kendisinin nasıl müracaat ettiğini uzun uzun anlattı. " Yinede sen git " ısrarlarını sürdürdü.
________/

Alsancak'ta Alman konsolosluk binasına girdim. Sekretere başımdan geçenleri anlattım. Sekreter "Biraz bekleyin" diyerek yanımdan ayrıldı. Bir süre sonra geldi ve " Konsolos Bey sizinle görüşmek istiyor" dedi. Beraberce Konsolosun odasına girdik. Ben anlattım sekreter tercüme etti. Konsolosun  yaralandığım yeri görmek istediğini söyledi. Gömleğimi çıkardım. Sol omzumda ki yara izini gösterdim. Beni Varyant da ki hastahaneye göndereceklerini oradan gelen rapora göre de bana haber vereceklerini söylediler. ( İki adımlık yer tutarı taksi ücretini de verdiler !)
______/

Altı ay sonra yazı ile beni Konsolosluğa çağırdılar.  Askeri arşivleri taradıklarını ve Avusturya'ya kadar olan bölümden sonra ki kayıtlara ulaşamadıklarını belirttiler. Ben de o kayıtları bilerek yok ettiğimi  eğer Sovyetler Birliğine geri gidersem, Bolşeviklerin beni öldürmesinden korktuğumu söyledim.
_______/

Ziraat Bankasında  hesap açıp gelmemi söylediler. Hemen gittim hesap açtım. Hesap numaramı aldılar. Önce toplu bir paranın geleceğini (geçmiş yıllara ait) daha sonra her ayın şu gününün de  şu kadar Mark yatacaktır deyip bana teşekkür edip veda ettiler.
_______/

- Yapma ya ?!!!

Yaaa. Hani bana sorup duruyon ya,
 " Enver Amca 69 Model bu külüstür Ford  arabayı kullanmasan da her gün neden bir yerlerini tamir ediyorsun  diye. " İşte bu arabayı 1972 yılında Alman Hükümetinin gönderdiği birikmiş para ile aldım." Bu arabada Anne-Baba Kardeş-Memleket hasreti var. Ben ölene kadar bu araba burada kalacak.....

Allah rahmet eylesin Enver Amca.
(Arabası yok şimdi sokakta)

Levent ÖZCAN.







1969 Model Alman Ford'u satın aldım.

19 Ağustos 2019 Pazartesi

meşeler çamlar sincaplar
küskünlüğü
uzak kuş kanadı görünmez bulut
üzüntüsü

bitmeyecek  bu   yeşilinin
türküsü
bitmeyecek bu  direnişin
öyküsü

bilebildin mi 
duya bildin mi
görebildin  mi 
hissede bildin mi dünler
insanlar kadar acıdayız
hatırlayamayazsın bizi yarınlar
şimdi görünmeyecek kadar yalnızız

yaprak dal gövde çaresiz.
kaçamaz kök yerli yerinde
altında altın yem yeşillik artık heybetsiz
direnemez özgürlük PARA sevdalı  kapitalizme

bilebildin mi 
duya bildin mi
göre bildin  mi 
hissede bildin mi dünler
insanlar kadar acıdayız
hatırlayamayacaksın bizi  yarınlar
şimdi görünmeyecek kadar yalnızız


toprak su hava incelik
mabedimiz tertemiz
sohbetimiz görsellik
sonumuz çaresizlik


bitmeyecek  bu   yeşilinin
türküsü
bitmeyecek bu  direnişin
öyküsü


Levent ÖZCAN

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...