19 Mayıs 2016 Perşembe

Ne güzel şey...
Unutup geleceğin ipoteğini,
yorgunluğu unutup,
dermansızlığından geçip
bedenin,
düşüncelerin saçma sapan efsunlarına dalmadan,
sınırsız hayal kurmak  ne güzel şey.

En pahalı balığı yiyememek,
en ucuzundan en zengin tadı alabilmek,
En pahalı rakıyı içemeyip,
orta yollu çakırkeyif olabilmek.
Seve  seve gözlerinin okyanusunda 
kaybolup EN DEVRİMCİ kadının,
kulaç atarak ,
kalbinin limanına sığınmak 
en güzel şey.

Emekçilik bende kalıtım
Atalarımın DRANOVA ovalarında ki,
en güzel hasat edilen ,
tütünlerinden sonra,
sermayenin zorunlu sanatçısıyım.
Yazlık bahçlerinde çiçek olur  terim
çimen olur terim,
fidan olur terim.

Yanımda emek adına,
nice analar ile,
evlenme hayallerinde 
çalışan kızçeler çalışır.
Bölüşürüm topan ekmeğimin ,
yarıdan fazlasını onlarla.
Güle oynaya kavrulur emekçiliğimiz işte.
Her gün herkes hayallerini eker toprağa.
Ve bende..........

Levent ÖZCAN.





18 Mayıs 2016 Çarşamba

Ben yazarım,
çizerim.
SEN karalar,
SİLERSİN.
Ben kendimdeyim,
yeri geldiğinde çobanım
dağların özgürlüğüne yaslanmışım,
SEN kekik nasıl yakarır güneşe asla bilemezsin.
Kuytuluk badi badi çalılıkların kınalı kayalıkların arasında.
nasıl türkü söylediklerini duyamazsın.
oysa ben nice notaları sağarım kulacıklarıma .
Sen ince topuklarınla kaldırımları yakarsın.
ben  uzanırım şehirlere,
varoş insanların yüzünü aydınlatırım.
Sen seçicisin her gün kırmızı rujunla,
giydiğin likralı elbiselerle erotizm satarsın.
ben nasırlı ellerimle avlarım açlığı ,
kahrederim yoksulluğu.
Sen sensin 
ben ise ben,
ben yaşarım KELİME DÜŞLERİNİ
anlam katarım yaşam proteini ne
yazarım çizerim.
SEN karalar,
silersin, bilemezsin
kekik özgürlüğünün
dağ başlarındaki 
TÜRKÜLERİNİ...

Levent ÖZCAN.





17 Mayıs 2016 Salı

Gün başladım mı
Kulaç atarım kirpiklerimle sana,
kaşlarım en masum zirveleri zor olmayan
keçi izlerinde bir  bir ufacık tepecikler zinciri.
kaf dağında aramam seni,
en uzağın bana her sabah döndüğün sokağın köşe başı,
Kalem gibidir kaşlarım,
bazen sevinçli bazen öfkeli..
 seni yazarlar alnımın altındaki aklıma.
Cebimde azda olsa allı morlu paralarla,
sana bir sabahı zengin etmek derdimdi.
Mesainden önce  içtiğin bir fincan çayın
Ve yediğin simitin kırıntılarında .
Senin oturduğun  yere oturmak içimdeki huzurun en güzeli,
seni çok sevdim.
senin dirseklerini yasladığın masaya bakarak,
nice şiirler hayal ederdim.
Şiirlerin ruhunda sen senin bilincinde şiirlerim olsun 
çok istedim.
Ben avere dilinde kalem ,yüreğinde sana ait nice özlemlerle
kelime yakarışlarımla.
Senin  bilgendim
seni senden çok tanıyan.
senin filozofundum eski yunan düşünceleriyle atina sokaklarını 
çıldırtan.
seni ben çok hayal etmişim..
dünden bu güne
gözlerin gözlerimdir 
bakamadığım 
sesin sesimdir 
duyamadığın.
sevdiğin her şeyin benle ilgili olmasını isterdim.
çok yazıktır bana ,
ben senleyim,
ben senin için fark değildim
Akşam yazdım yine şiir
karnım ortalama yarı aç yarı tok.
ama yarın sabah  yine
günüm senle doyacak...
O sokağın köşe başı 
benim sana sevda çiçeklerimi ektiğim
tarlam olacak.

Levent ÖZCAN.

15 Mayıs 2016 Pazar

Yaktığın yer kadar
canım yanar.
benim atmosferimi ancak ve ancak dumanınla kirletirsin.
sağda solda  2 akciğerim var.
dumanınla öksürtsen ne yazar.
ben yıllardır sigara içerim.
ciğerin 5 para etmez diyemezsin bana.
benim solum yangın yeri zaten.
devrimci kalemim var benim,
her manzara bende bembeyaz sayfa.
yazıp dururum yılarcasına.
ve hiç bir güzelliği hiç ama hiç kirletmiş değilim.
bilakis her kadın güzeldir.
Ben senin yüreğini hatırla temizlemiştim.
benim yaşadıklarım
şiirlerim.
Yana senin neyin var?
iki kelimenle  yaklaşsana bana.
Kaç sahneye sığdırıyorsun,
kaç role aç 
SENİN 
kişiliğin?
Bir gün prometeusun ateşi
diğer gün mangalda kül izisin.
neyse ben seni yazdım 
şiir ,şiir..
ben seni ezberledim 
GÜZELİM...

Levent ÖZCAN.



9 Mayıs 2016 Pazartesi

İtiraf

Gözlerin kadar büyüktü,
içimdeki sana bakışlarım.
nefes alışverişlerin gibiydi
yaşama tutunuşlarım.
Erkek olmayı bana sen öğrettin.
Ve adam olmayı da.

sus pus gecemi aydınlatan
sigaraların yanık türküleri 
bulut açıklığında 
burnumda tütüyor.

kadın aşkının sorgusundayım
kendime sorguluyorum seni.
Pes ediyorum ,,
ve itiraf ediyorum işkencesiz.
SENİ 
      SEVDİĞİMİ.

Levent ÖZCAN.

6 Mayıs 2016 Cuma

PATRONUM

Tek düze adamım ben.
zor uyanırım ben ama,
tam zamanında,
işime giderim.
Az sonra emekçilerim gelir,
en güzel tonda günaydınlarımı iletirim.
Elim cebime gider hemencicik.
Alınterlerini dökmeden
hak edişlerini öderim.
beraberce çalışırız.
ne birimiz bir adım önde
nede bir  diğerimiz  bir adım geride.
bacak bacak üstüne atmak yok bende 
kış aylarında güneşte tembellik
yaz aylarında gölgede serinlemek yok bende.
adam olmamın anlamı , emekçilerimle aynı alınterini dökmekte.
Aynı demlikten çay içeriz.
aynı yemeği yeriz.
kimde sigara yoksa 
aynı paketten otlanırız.
Emekçilerim yorulunca değil,
ben onlar adına yorulur ve sık sık soluklanırız.
Akşam 5'e 10 kala,
santim iş uzamaz,
gram iş yapılmaz
mesai bitimidir,
herkesin işi gücü,çoluğu çocuğu var.
İşin canı cehenneme....
Sabahki insanca ''günaydın'' yerine,
yarın görüşürüz tonuyla ayrılırız.
bedenimin işi gücü bitmiştir.
Tek düze adamım dedim ya,
sahil beni bekler ,
 okaliptüsler bekler 
 yüzeysel kök direnci kumsala azalmış, oldukça kamburu çıkmış iğdecikler de beni gözler.
şimdi düşüncemin mesaisi başlar.
arabamda en sevdiğim insan şarkıları,
karşımda ufuğumun zengini
mavi bir tepsi 
ve 
ben 
düşünür ve düşünürüm.
bugün kaç para kazandığımı değil,
yarın ne kadar kazanacağımı hiç değil.
düşündüğüm ,
DÜŞÜNDÜĞÜM BENİM,
emekçilerim
yazdıklarım ise onlara daha iyi yaşam  sunabilmenin 
hayalleri.
Tek düze adam  olarak şiirimi bitirir,
ve 
Evime giderim.
Yarına devrederim emekçi ve düşünce 
günlerimi.

Levent ÖZCAN.



5 Mayıs 2016 Perşembe

deniz sarhoş,
benim gibi.
sağa sola yalpa yapıyor.
deniz hovarda
kıyılarla oynaşıyor.
benim gibi.

bulut hüzünlü,
şimşekler gözyaşı,
yıldırımlar öfkeli
benim gibi.
tazecik filizler bahar yangını,
korkuyor öfkenin soğuğundan.

kalem sırdaş yine,
kağıt ise meyhaneci
muhabbet dinliyor yine
bıkmadan usanmadan sadece dinliyor.
anasının gözü
kar ediyor her kelimeden apaçık çok belli.

yürek mülteci değil,
sabit...
sol yanımda öyle yada böyle atıyor
sevdalar göçebe hayaller en işlek kulvar bende.
nice sesler var nice güzellikler
nicedir süregeldiğim sevişmeler.

gün battı batacak.
deniz var
sırdaş var,
meyhaneci var,
beni şımartan duygularım var,
bakalım sabah olunca
kim ilk önce uyanacak.
kim gidecek ,
kim kalacak ....?

Levent ÖZCAN.

3 Mayıs 2016 Salı

BİNLERCE DEVRİM GÜLLERİNE



Yoruldum,,,
DENİZ.
Köreltildi insanca yaşam hevesim....
YUSUF.
Kırıldı kolum kanadım İNAN,,,
HÜSEYİN.
Süngüm soldu susuz kala kalmış gül goncası gibi....
MAHİRİM..
İhanete uğruyorum hala,,,,,
SİNAN CEMGİLİM.

Yıllar geçti ,
 ben sizin kadar ,
GENÇ değilim.
Hayal ettiğiniz,
Devrim bahçenizde 
ayrık ayrık faşizm
Devrim düşüncenizde ,
kapkaranlık ve çepe çevre,
örümcekler,
 ağlar bağladı.
Televizyonlar,futbol , şans oyunları ile
fakir ruhlu,
zengin yaşamı anlatan 
ucuz  diziler bizleri uyuttu.
Faşist teknoloji
okumayı unutturdu.
Bitirdiler 
yarım kalan emanitinizi

sen ölmeseydin 
sen nefes alıyor olsaydın,
torun torbaya karışsaydın,
sen satılsaydın genç yaşında,
direnç kalırmıydı , bu yaşıma kadar 
emek yorgunu yurdumda.

DENİZİM , YUSUFUM, HÜSEYİNİM,
nice devrim gencim.
nefes aldığım sürece sizden çok çok büyüğüm.
onurlu ölümünüzle ben doğdum.
Adım attım Yürüdüm.
GENÇ oldum ,
sizi okudum 
yurdum sevdasına düştüm,
sizin gibi genç değilim 
şimdi.
ama zamane çocuklarından daha 
daha gençsiniz .
Katledildiğiniz dar ağacı doğum mecaranız
düşüncelerinizle eylemleriniz 
unutmayın  tazecik bir fidan 
ilk günkü gibi.
Devretttiğim gen çiçeklerimde..

Levent ÖZCAN.



Sen gelirsin sahile.
Bir masa bir sandalye.
Gözlüklerini çıkarırsın yavaşça
Tavusotu çimi saçların uçuşur en cansız 
deniz fısıltısında.
Bacak bacak üstüne atarsın,
sağ kolunu kaldırır,
işaret parmağın heyecansız kırık ,
bir çay ısmarlarsın,
kendi demine.
ve dalarsın ,
Kahve rengi deri çantandan çıkardığın ,
akıllı telefonuna.
Bir şey paylaşmalıyım diye düşündüğünü bilirim.
kimsenin paylaşmadığı facebookta
sırf çok beğeni almak adına.
Ağır işçisin bu sosyal anlık safsata tanışıklarında.
 yudumlarsın,
telefonunu kapatınca.
Feri kaçmaya yakın güneşe bakarsın,
görsel kovalamacalarda.
Gırtlak hareketinle 
bir yudum çay ve güneş.
işte bu en güzel halin senin.
Oysa bu güzelliklerin benim duygu zirvelerimin ilk adımlarındır ,
soluksuz deli dolu nefeslerin tükenir ,
bana ulaşmak için .
zirveme ulaşmaya çalışırken solar gidersin,
sıcak iklim bahar çiçekleri gibi.
Kendini büyük görme deme bana 
kendi kendine .
ukala , kendini beğenmiş deme bana 
ukalalık değilde asalet zirvedir bende.
Oldukça tependen gözlerim seni  sade düşünce dokunuşumla.
Mesela...
Sen gelmeden önce sahile...
ne masa isterim ne sandalye.
göz çukurlarımı acıtarak 
ben bakarım yeryüzene ve güneşe
Özgün yaşarım hayatı.
KIŞIN GÜNEŞİN HASRETİNİ ÇEKERKEN,
YAZ OLUNCA ONU ASLA TERK EYLEMEM.
Sermayem onurlu devrimci yüreğimdir benim.
Saç sakal bende  özgürlük,
Hiçbir rüzgar faşizminde yalakalanmaz tek bir tüyüm.
Bağdaş kururum  kumsala,
burjuvazilik bir bardaklık çay saltanatım değil hükmüm yok  ezen
günü.
neyse senin gibi kapitalist değilim günü yaşarken geceden korkma ben.
Ne  akıllı telefonum var nede facebook sayfam.
Kucağımda bir ajanda 
parmaklarım arasında kalemim,
şiirler ısmarlarım ,
sol yüreğimle Dimdik onurlu atmosferime.
SEN GÜNÜN BATIM HAZINDA
BEN İSE YENİ DOĞACAK ,
GÜNÜN SANCISINDAYIM.
Benim izlediğim dünya ,
sende ise kendini beğenmişlik yüklü bir gün 
ve gün batımında çay içtim demek için ,
paylaştığın tek perdelik sendeki  anlık saltanatın.

SEN BENDEN HABERSİZSİN,
BEN İSE  SENİN ÇİĞERİNİ ,
 GÜN BATIMINDA HER AKŞAM  EZBERLERİM ,
BU SAHİLDE.

Çayın bitti,
kalk git hadi.....
Benimde şiirim biter,
yeni şiirler yazacağım 
senden sonra ,
boş bıraktığın sandelye ,masa ve batırdığın güneşin,
KARANLIK GECESİNDE....

L.ÖZCAN
Brezilya  diye söylenince,
aklıma,
Futbol düşer.
Yeşil sarı bayrak 
samba okulları ile,
rengarenk karnavallar.
Rio sahilleri
ve de Amazon ormanlarında kıvrılan,
yeni doğmuş bir bebek gibi masum nehir aşkları.
Kahvenin enfes tadında ,
masmavi saçlı jagaranda ağaçları gölgesinde
Latin Amerika devrimi ile 
en önemlim olan ,
anlamım :
sen gelirsin ,
AKLIMA..

SEN BENİ BEN SENİ TANIMADAN ÖNCE

kendimi bildim bileli
her gün, nefes alışveriş gibi
seni düşünmek,
benim için insan olma sevinci.

çocuk oldum
ufacık omuzlarımda 
su taşıdım
ezildim 
ama can verdim 
tütün fidelerine
tütün kırdım
elim simsiyah tütün zehiri bulaşığı iken
ben sigaraya erken başladım.
efkarımda sen vardın
sana hiç ama hiç  sitem etmedim.
sen beni, ben seni tanımadan önce.



bulaşık yıkadım gölgede, 
tarladan geçti çocuk bedenim
komi oldum tatil sitesinde,
çok kadeh kırdım
zararımdan dolayı efkarlandım
içkiye başladım.
sen beni,ben seni tanımadan önce.

Kış aylarında zeytin topladım
asırlık zeytin ağaçlarının 
siyah çekirdekli göz yaşlarını avuçladım
ama asla yağ çekmedim 
patronuma
yalaka olmadım, 
mesela nokta kadar menfaat için virgül kadar eğilmedim.
yaşamımın edebiyatında.
sen beni, ben seni tanımadan önce,

Seninle yürüdüm seninle büyüdüm 
seni hissettim her yürek aşk atımlarımda.
seninle olgunlaştım bir türlü güneşi doğurtamayan koyu direnişli kış gecelerinde.
sen beni,ben seni tanımadan önce.

ben göçebe kuşların kaderine iliştim.
muptelası oldum mülteciler adam'ı oldum.
ben hep gurbettim ,
sen ise hep özlemli sılam oldun.
er yada geç dirimle ölümle,
sana dönmeyi hayal ettim.
sen beni, ben seni tanımadan önce.

Ben seni mısra mısra ezberledim.
az yada çok hep vardın,
senin için yazdığım nice şiirlerimde.
cümleciklerin gizli öznelerindeydin.
öyle hislendim ki 
ben seni tanıdıktan sonra,
ve hala farkında olmadığın beni
okuyup kendi üstüne alınasın diye
utanmadan sıkılmadan doymadan sevgine,
AÇ AÇINA sana şiirler yazacağım,
sırf ama sırf acaba bu şiir banamı dediğin ana kadar.
''O'' an geldiğinde......
İNANKİ BEN 
ADAM GİBİ ŞAİR OLACAĞIM.

Levent ÖZCAN.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...