19 Mayıs 2016 Perşembe

Ne güzel şey...
Unutup geleceğin ipoteğini,
yorgunluğu unutup,
dermansızlığından geçip
bedenin,
düşüncelerin saçma sapan efsunlarına dalmadan,
sınırsız hayal kurmak  ne güzel şey.

En pahalı balığı yiyememek,
en ucuzundan en zengin tadı alabilmek,
En pahalı rakıyı içemeyip,
orta yollu çakırkeyif olabilmek.
Seve  seve gözlerinin okyanusunda 
kaybolup EN DEVRİMCİ kadının,
kulaç atarak ,
kalbinin limanına sığınmak 
en güzel şey.

Emekçilik bende kalıtım
Atalarımın DRANOVA ovalarında ki,
en güzel hasat edilen ,
tütünlerinden sonra,
sermayenin zorunlu sanatçısıyım.
Yazlık bahçlerinde çiçek olur  terim
çimen olur terim,
fidan olur terim.

Yanımda emek adına,
nice analar ile,
evlenme hayallerinde 
çalışan kızçeler çalışır.
Bölüşürüm topan ekmeğimin ,
yarıdan fazlasını onlarla.
Güle oynaya kavrulur emekçiliğimiz işte.
Her gün herkes hayallerini eker toprağa.
Ve bende..........

Levent ÖZCAN.





18 Mayıs 2016 Çarşamba

Ben yazarım,
çizerim.
SEN karalar,
SİLERSİN.
Ben kendimdeyim,
yeri geldiğinde çobanım
dağların özgürlüğüne yaslanmışım,
SEN kekik nasıl yakarır güneşe asla bilemezsin.
Kuytuluk badi badi çalılıkların kınalı kayalıkların arasında.
nasıl türkü söylediklerini duyamazsın.
oysa ben nice notaları sağarım kulacıklarıma .
Sen ince topuklarınla kaldırımları yakarsın.
ben  uzanırım şehirlere,
varoş insanların yüzünü aydınlatırım.
Sen seçicisin her gün kırmızı rujunla,
giydiğin likralı elbiselerle erotizm satarsın.
ben nasırlı ellerimle avlarım açlığı ,
kahrederim yoksulluğu.
Sen sensin 
ben ise ben,
ben yaşarım KELİME DÜŞLERİNİ
anlam katarım yaşam proteini ne
yazarım çizerim.
SEN karalar,
silersin, bilemezsin
kekik özgürlüğünün
dağ başlarındaki 
TÜRKÜLERİNİ...

Levent ÖZCAN.





17 Mayıs 2016 Salı

Gün başladım mı
Kulaç atarım kirpiklerimle sana,
kaşlarım en masum zirveleri zor olmayan
keçi izlerinde bir  bir ufacık tepecikler zinciri.
kaf dağında aramam seni,
en uzağın bana her sabah döndüğün sokağın köşe başı,
Kalem gibidir kaşlarım,
bazen sevinçli bazen öfkeli..
 seni yazarlar alnımın altındaki aklıma.
Cebimde azda olsa allı morlu paralarla,
sana bir sabahı zengin etmek derdimdi.
Mesainden önce  içtiğin bir fincan çayın
Ve yediğin simitin kırıntılarında .
Senin oturduğun  yere oturmak içimdeki huzurun en güzeli,
seni çok sevdim.
senin dirseklerini yasladığın masaya bakarak,
nice şiirler hayal ederdim.
Şiirlerin ruhunda sen senin bilincinde şiirlerim olsun 
çok istedim.
Ben avere dilinde kalem ,yüreğinde sana ait nice özlemlerle
kelime yakarışlarımla.
Senin  bilgendim
seni senden çok tanıyan.
senin filozofundum eski yunan düşünceleriyle atina sokaklarını 
çıldırtan.
seni ben çok hayal etmişim..
dünden bu güne
gözlerin gözlerimdir 
bakamadığım 
sesin sesimdir 
duyamadığın.
sevdiğin her şeyin benle ilgili olmasını isterdim.
çok yazıktır bana ,
ben senleyim,
ben senin için fark değildim
Akşam yazdım yine şiir
karnım ortalama yarı aç yarı tok.
ama yarın sabah  yine
günüm senle doyacak...
O sokağın köşe başı 
benim sana sevda çiçeklerimi ektiğim
tarlam olacak.

Levent ÖZCAN.

15 Mayıs 2016 Pazar

Yaktığın yer kadar
canım yanar.
benim atmosferimi ancak ve ancak dumanınla kirletirsin.
sağda solda  2 akciğerim var.
dumanınla öksürtsen ne yazar.
ben yıllardır sigara içerim.
ciğerin 5 para etmez diyemezsin bana.
benim solum yangın yeri zaten.
devrimci kalemim var benim,
her manzara bende bembeyaz sayfa.
yazıp dururum yılarcasına.
ve hiç bir güzelliği hiç ama hiç kirletmiş değilim.
bilakis her kadın güzeldir.
Ben senin yüreğini hatırla temizlemiştim.
benim yaşadıklarım
şiirlerim.
Yana senin neyin var?
iki kelimenle  yaklaşsana bana.
Kaç sahneye sığdırıyorsun,
kaç role aç 
SENİN 
kişiliğin?
Bir gün prometeusun ateşi
diğer gün mangalda kül izisin.
neyse ben seni yazdım 
şiir ,şiir..
ben seni ezberledim 
GÜZELİM...

Levent ÖZCAN.



9 Mayıs 2016 Pazartesi

İtiraf

Gözlerin kadar büyüktü,
içimdeki sana bakışlarım.
nefes alışverişlerin gibiydi
yaşama tutunuşlarım.
Erkek olmayı bana sen öğrettin.
Ve adam olmayı da.

sus pus gecemi aydınlatan
sigaraların yanık türküleri 
bulut açıklığında 
burnumda tütüyor.

kadın aşkının sorgusundayım
kendime sorguluyorum seni.
Pes ediyorum ,,
ve itiraf ediyorum işkencesiz.
SENİ 
      SEVDİĞİMİ.

Levent ÖZCAN.

6 Mayıs 2016 Cuma

PATRONUM

Tek düze adamım ben.
zor uyanırım ben ama,
tam zamanında,
işime giderim.
Az sonra emekçilerim gelir,
en güzel tonda günaydınlarımı iletirim.
Elim cebime gider hemencicik.
Alınterlerini dökmeden
hak edişlerini öderim.
beraberce çalışırız.
ne birimiz bir adım önde
nede bir  diğerimiz  bir adım geride.
bacak bacak üstüne atmak yok bende 
kış aylarında güneşte tembellik
yaz aylarında gölgede serinlemek yok bende.
adam olmamın anlamı , emekçilerimle aynı alınterini dökmekte.
Aynı demlikten çay içeriz.
aynı yemeği yeriz.
kimde sigara yoksa 
aynı paketten otlanırız.
Emekçilerim yorulunca değil,
ben onlar adına yorulur ve sık sık soluklanırız.
Akşam 5'e 10 kala,
santim iş uzamaz,
gram iş yapılmaz
mesai bitimidir,
herkesin işi gücü,çoluğu çocuğu var.
İşin canı cehenneme....
Sabahki insanca ''günaydın'' yerine,
yarın görüşürüz tonuyla ayrılırız.
bedenimin işi gücü bitmiştir.
Tek düze adamım dedim ya,
sahil beni bekler ,
 okaliptüsler bekler 
 yüzeysel kök direnci kumsala azalmış, oldukça kamburu çıkmış iğdecikler de beni gözler.
şimdi düşüncemin mesaisi başlar.
arabamda en sevdiğim insan şarkıları,
karşımda ufuğumun zengini
mavi bir tepsi 
ve 
ben 
düşünür ve düşünürüm.
bugün kaç para kazandığımı değil,
yarın ne kadar kazanacağımı hiç değil.
düşündüğüm ,
DÜŞÜNDÜĞÜM BENİM,
emekçilerim
yazdıklarım ise onlara daha iyi yaşam  sunabilmenin 
hayalleri.
Tek düze adam  olarak şiirimi bitirir,
ve 
Evime giderim.
Yarına devrederim emekçi ve düşünce 
günlerimi.

Levent ÖZCAN.



5 Mayıs 2016 Perşembe

deniz sarhoş,
benim gibi.
sağa sola yalpa yapıyor.
deniz hovarda
kıyılarla oynaşıyor.
benim gibi.

bulut hüzünlü,
şimşekler gözyaşı,
yıldırımlar öfkeli
benim gibi.
tazecik filizler bahar yangını,
korkuyor öfkenin soğuğundan.

kalem sırdaş yine,
kağıt ise meyhaneci
muhabbet dinliyor yine
bıkmadan usanmadan sadece dinliyor.
anasının gözü
kar ediyor her kelimeden apaçık çok belli.

yürek mülteci değil,
sabit...
sol yanımda öyle yada böyle atıyor
sevdalar göçebe hayaller en işlek kulvar bende.
nice sesler var nice güzellikler
nicedir süregeldiğim sevişmeler.

gün battı batacak.
deniz var
sırdaş var,
meyhaneci var,
beni şımartan duygularım var,
bakalım sabah olunca
kim ilk önce uyanacak.
kim gidecek ,
kim kalacak ....?

Levent ÖZCAN.

3 Mayıs 2016 Salı

BİNLERCE DEVRİM GÜLLERİNE



Yoruldum,,,
DENİZ.
Köreltildi insanca yaşam hevesim....
YUSUF.
Kırıldı kolum kanadım İNAN,,,
HÜSEYİN.
Süngüm soldu susuz kala kalmış gül goncası gibi....
MAHİRİM..
İhanete uğruyorum hala,,,,,
SİNAN CEMGİLİM.

Yıllar geçti ,
 ben sizin kadar ,
GENÇ değilim.
Hayal ettiğiniz,
Devrim bahçenizde 
ayrık ayrık faşizm
Devrim düşüncenizde ,
kapkaranlık ve çepe çevre,
örümcekler,
 ağlar bağladı.
Televizyonlar,futbol , şans oyunları ile
fakir ruhlu,
zengin yaşamı anlatan 
ucuz  diziler bizleri uyuttu.
Faşist teknoloji
okumayı unutturdu.
Bitirdiler 
yarım kalan emanitinizi

sen ölmeseydin 
sen nefes alıyor olsaydın,
torun torbaya karışsaydın,
sen satılsaydın genç yaşında,
direnç kalırmıydı , bu yaşıma kadar 
emek yorgunu yurdumda.

DENİZİM , YUSUFUM, HÜSEYİNİM,
nice devrim gencim.
nefes aldığım sürece sizden çok çok büyüğüm.
onurlu ölümünüzle ben doğdum.
Adım attım Yürüdüm.
GENÇ oldum ,
sizi okudum 
yurdum sevdasına düştüm,
sizin gibi genç değilim 
şimdi.
ama zamane çocuklarından daha 
daha gençsiniz .
Katledildiğiniz dar ağacı doğum mecaranız
düşüncelerinizle eylemleriniz 
unutmayın  tazecik bir fidan 
ilk günkü gibi.
Devretttiğim gen çiçeklerimde..

Levent ÖZCAN.



Sen gelirsin sahile.
Bir masa bir sandalye.
Gözlüklerini çıkarırsın yavaşça
Tavusotu çimi saçların uçuşur en cansız 
deniz fısıltısında.
Bacak bacak üstüne atarsın,
sağ kolunu kaldırır,
işaret parmağın heyecansız kırık ,
bir çay ısmarlarsın,
kendi demine.
ve dalarsın ,
Kahve rengi deri çantandan çıkardığın ,
akıllı telefonuna.
Bir şey paylaşmalıyım diye düşündüğünü bilirim.
kimsenin paylaşmadığı facebookta
sırf çok beğeni almak adına.
Ağır işçisin bu sosyal anlık safsata tanışıklarında.
 yudumlarsın,
telefonunu kapatınca.
Feri kaçmaya yakın güneşe bakarsın,
görsel kovalamacalarda.
Gırtlak hareketinle 
bir yudum çay ve güneş.
işte bu en güzel halin senin.
Oysa bu güzelliklerin benim duygu zirvelerimin ilk adımlarındır ,
soluksuz deli dolu nefeslerin tükenir ,
bana ulaşmak için .
zirveme ulaşmaya çalışırken solar gidersin,
sıcak iklim bahar çiçekleri gibi.
Kendini büyük görme deme bana 
kendi kendine .
ukala , kendini beğenmiş deme bana 
ukalalık değilde asalet zirvedir bende.
Oldukça tependen gözlerim seni  sade düşünce dokunuşumla.
Mesela...
Sen gelmeden önce sahile...
ne masa isterim ne sandalye.
göz çukurlarımı acıtarak 
ben bakarım yeryüzene ve güneşe
Özgün yaşarım hayatı.
KIŞIN GÜNEŞİN HASRETİNİ ÇEKERKEN,
YAZ OLUNCA ONU ASLA TERK EYLEMEM.
Sermayem onurlu devrimci yüreğimdir benim.
Saç sakal bende  özgürlük,
Hiçbir rüzgar faşizminde yalakalanmaz tek bir tüyüm.
Bağdaş kururum  kumsala,
burjuvazilik bir bardaklık çay saltanatım değil hükmüm yok  ezen
günü.
neyse senin gibi kapitalist değilim günü yaşarken geceden korkma ben.
Ne  akıllı telefonum var nede facebook sayfam.
Kucağımda bir ajanda 
parmaklarım arasında kalemim,
şiirler ısmarlarım ,
sol yüreğimle Dimdik onurlu atmosferime.
SEN GÜNÜN BATIM HAZINDA
BEN İSE YENİ DOĞACAK ,
GÜNÜN SANCISINDAYIM.
Benim izlediğim dünya ,
sende ise kendini beğenmişlik yüklü bir gün 
ve gün batımında çay içtim demek için ,
paylaştığın tek perdelik sendeki  anlık saltanatın.

SEN BENDEN HABERSİZSİN,
BEN İSE  SENİN ÇİĞERİNİ ,
 GÜN BATIMINDA HER AKŞAM  EZBERLERİM ,
BU SAHİLDE.

Çayın bitti,
kalk git hadi.....
Benimde şiirim biter,
yeni şiirler yazacağım 
senden sonra ,
boş bıraktığın sandelye ,masa ve batırdığın güneşin,
KARANLIK GECESİNDE....

L.ÖZCAN
Brezilya  diye söylenince,
aklıma,
Futbol düşer.
Yeşil sarı bayrak 
samba okulları ile,
rengarenk karnavallar.
Rio sahilleri
ve de Amazon ormanlarında kıvrılan,
yeni doğmuş bir bebek gibi masum nehir aşkları.
Kahvenin enfes tadında ,
masmavi saçlı jagaranda ağaçları gölgesinde
Latin Amerika devrimi ile 
en önemlim olan ,
anlamım :
sen gelirsin ,
AKLIMA..

SEN BENİ BEN SENİ TANIMADAN ÖNCE

kendimi bildim bileli
her gün, nefes alışveriş gibi
seni düşünmek,
benim için insan olma sevinci.

çocuk oldum
ufacık omuzlarımda 
su taşıdım
ezildim 
ama can verdim 
tütün fidelerine
tütün kırdım
elim simsiyah tütün zehiri bulaşığı iken
ben sigaraya erken başladım.
efkarımda sen vardın
sana hiç ama hiç  sitem etmedim.
sen beni, ben seni tanımadan önce.



bulaşık yıkadım gölgede, 
tarladan geçti çocuk bedenim
komi oldum tatil sitesinde,
çok kadeh kırdım
zararımdan dolayı efkarlandım
içkiye başladım.
sen beni,ben seni tanımadan önce.

Kış aylarında zeytin topladım
asırlık zeytin ağaçlarının 
siyah çekirdekli göz yaşlarını avuçladım
ama asla yağ çekmedim 
patronuma
yalaka olmadım, 
mesela nokta kadar menfaat için virgül kadar eğilmedim.
yaşamımın edebiyatında.
sen beni, ben seni tanımadan önce,

Seninle yürüdüm seninle büyüdüm 
seni hissettim her yürek aşk atımlarımda.
seninle olgunlaştım bir türlü güneşi doğurtamayan koyu direnişli kış gecelerinde.
sen beni,ben seni tanımadan önce.

ben göçebe kuşların kaderine iliştim.
muptelası oldum mülteciler adam'ı oldum.
ben hep gurbettim ,
sen ise hep özlemli sılam oldun.
er yada geç dirimle ölümle,
sana dönmeyi hayal ettim.
sen beni, ben seni tanımadan önce.

Ben seni mısra mısra ezberledim.
az yada çok hep vardın,
senin için yazdığım nice şiirlerimde.
cümleciklerin gizli öznelerindeydin.
öyle hislendim ki 
ben seni tanıdıktan sonra,
ve hala farkında olmadığın beni
okuyup kendi üstüne alınasın diye
utanmadan sıkılmadan doymadan sevgine,
AÇ AÇINA sana şiirler yazacağım,
sırf ama sırf acaba bu şiir banamı dediğin ana kadar.
''O'' an geldiğinde......
İNANKİ BEN 
ADAM GİBİ ŞAİR OLACAĞIM.

Levent ÖZCAN.

27 Nisan 2016 Çarşamba

Normal bir şiir
azıcık aştan azıcık aşktan

azıcık senden azıcık benden
bir kaç mısra katmalaıyım şiir tadında
iki kişilik yazmalıyım bu gün nedense
sevinci sönmek üzere bir gündeyim
dağların gölgeleri DEVLEŞMİŞ
direniyor karanlığı sensiz aydınlık nefeslerim.
karanlık geceye gebe
sensizliklik kocaman bir sessizlik
..
Aş tan dedikya
Burjuva iş güzarlığıyla
emekçiden çalmadan
doyuyor karnımız işte.
Sol adımlarımdayım
Sol atımlarımdayım
sana karşı
farkın farkındasın
bedenim doyduğunda
sana senin aşkına
daha ama daha devrim yanındayım
karın kolay tok olur
ya aç sana aç olan yüreğim
nasıl doyar sana.

iklim farkın var
farklı bitkilerin örttüğü
farklı lehçelerin dil dolu ilindesin
benim kibar olan günlerim
sende yumuşak
senin kadın rengin
bende bahar sunar
yazıma sonbaharıma kışıma

mesafeler yorgunu
özlemlerde
dalgalanır mvi yakarışlar
sen ovaları deniz eylersin
ben denizlerde seni büyütürüm gözümde
..........

18 Nisan 2016 Pazartesi

YAŞAMAK

yaşamak için
proten çeşidi
vitamin düzeni
atmosfer teneffüsü
solumak gerek canlı canlı
yaşadığın anı.

toprak gibi kokmalı aşklar
ıslandıkça göz yaşlarıyla.
Hasret olmalı
sıla gibi
kıvrılmalı buram buram tütmeli
sevdalar.

aşk için sen olmalısın bana.
sen sen......
boş bir ibadet gibi değil
gözümün gördüğü
senin etin,
senin tenin
senin kadın rengin olmalı
gözlerim değmeli
çağlamalı gözlerinin renginde sözcüklerim.
aşk şiirlerini
yazabilmeli
sol atımlarım.

yaşamam için
protein
vitamin
nefes alışverişimsin SEN.
SEN
SEN
BENİM
yaşamak için
en mantıklı
ifademsin..

Levent ÖZCAN






12 Nisan 2016 Salı

6 Nisan 2016 Çarşamba

ATEŞ

Yandığın kadar,
kül bırakırsın benim atmosferime.
sağda solda iki akciğerim var.
dumanınla öksürtsen ne yazar.
sonra da 
ciğerin beş para etmez diyemezsin bana.

benim solum zaten yangın yeri.

Devrimci kalemim var benim.
her manzara bende bembeyaz sayfa,
yazagelerim yıllar yıllarca.
hiçbir güzelliği kirletmiş,
bitirmiş hiç değilim.
benim güzelliğim şiirlerim.
Ya , senin neyin ?

iki kelimenle yaklaşsana bana!!

Kaç sahneye sığdıryorsun
kaç role doyuruyorsun kişiliğini ?
bir gün yanardağ ateşi
öbür gün bir türlü yanmayan  mangal kömürü gibisin.
Ben seni Çözdüm güzelim.
benim ormanımı kül etmen için
daha çok beni okuyup anlamalısın.
senin ateşin
kelimelerimin sağnağında  buhar olup gider.

sende yandığınla kalırsın.

Levent ÖZCAN.




2 Nisan 2016 Cumartesi

AŞK

Bakışırken gözler denk düşer yüreğe,
Saltanatını deviremezsin ironik deyişlerin.,
Bir gündeşlik arkadaştır gün.
Satamazsın kapkaranlık geceye..
Deniz, sıkıntılı kare ölümlü ağ düşkünü sevdalar.,
Gönül  kör noktada durur, mavinin gece siyahı tonunda.
Tattırma (aşkı) ağıtsal, boynu bükük yakarış ağlamalarda.
Gelgitler yaşatan hatta ay  , kocaman  dalgalı, köpük köpük saçlı.
Oynaşıp durur kumsal ayak izdüşümlerinde.
Elini vur   düşkünlüğünü yaz koskocaman  mavi yorgunu gecelere.
Aşkı tat ya , yada at,
Bir zeytin ağacının neredeyse asırlık olan yanlızlığına göm.
Çam ağaçlarının  reçine kıvamında dondur sevdanı.
Aşk düştü mü yüreğe
ne saltanatı kalır düşüncenin
nede mülteliciği kalır gözlerinin.
Gece bile gündüzdür en koyu direnişlerinde.
Bir bardak su bile uçsuz bucaksız okyanus gelir insana.
Bir kulaçta kavuşmak istersin ufukların yavuklusu sevdana.
AŞK SANATTIR.
Aşk şanstır,
yaşama dair inançtır.

Levent ÖZCAN

31 Mart 2016 Perşembe

şiir.

aşkı yazmak için aşık
özgürlüğü yazmak için kuş gibi,
yoksuluğu yazmak için aç,
devrimi yazmak için devrimci,
olmak gerekiyormuş.

Şiir yazmak için ise ŞAİR olmak 
 hiç gerekmiyormuş.

Aşk bitince,  ne aşk kalacak ne sevgili,
özgürlük  olmayınca kuş kanat kırsa  maviliklere  ne yazar
açlıktan ölünce yoksulluk bitecek mi sanki,
Devrim yapamadıktan sonra ne aşk,ne özgürlük nede tokluk
kalacak.
Birisi gelecek  yine aşık,yine tutsak yine dar ağacında 
açı açına şiirler yazacak.

Levent ÖZCAN







kadın.

hani devrim kadını olmasan,
ne saçların ne gözlerin,
ne gülüşlerin.
ne dişiliğin ,
umurumda.
Esaretten nefret etsemde.
Seni sen yapana tutsağım ben,
dalgalanan bir bayrak gibi 
saçlarının gölgesindeki düşüncelerin,
umut kaynağı gözlerinin içi,
ve kulaklarımda yankılanan gülüşlerin.
bir devrim marşı gibi.

her kadın dişidir.
ama her kadın devrimci kadın kadar,
güzel olamaz ki.......

Levent ÖZCAN.

25 Mart 2016 Cuma

Kayalıklar.

Durgun.
Rota uzağı yorgun,
Göz görümü belirginliği yakın.,
Ilıman rüzgarların eksilttiği
Yüz hatları oldukça belirginleşmiş,
Tuz tutsağı.
Albatrosların,martıların,sevgilisi, karabatakların kanat gerginliği NEFES odağı,

 Kayalıklar.

Yağlı boya fırçanın eteklerinde dans ettiği,
Beyaz renk cümbüşü dalgaların efendisi,
Özünde volkanik,
Keşmekeşlik kütlesinin sancısıyla,
Su kesitinin altı DÜŞÜNCEM kadar ağır,
Su üzeri hayallerimin pomza taşı kadar hafif görünümü
Mavinin heybetleşen dimdik hüznüyle,
Dert ortağı,
Sırdaşı,
İyot sarhoşu

Kayalıklar.

(TANIŞMAMIZIN  YAZGISI SENDE OLSA GEREK)
Nice kadırgalar.kalyonlar.
Kim bilir kaç şilep miçosu,
Kim bilir kaç balıkçı tayfası,
Kim bilir kaç vapur yolcusu,
Kim bilir kaç Kaptan korkusu
sana karasal merhabalar getirmiştir,
karasal sevdalardan.

Sen suyu delmiş bir hançer başı gibi çıplak ve keskin,
Yaban güvercin yavrucakları  sert bedeninde gagalarıyla yudumlar gökyüzünü.
Girinti ve çıkıntılarında  binlerce kanat,
nice yalnızlık şiirlerini türkülerini havalandırır.,
göz görür nokta kadar uzak olsan da bana
yada her günkü patika serüvenimde
senin yalnızlığını seyrederken
meltem ile poyraz ile  bir şekilde işte
Vururlar suratıma.

Ben insan okyanusunda yalnızım,
sen mavinin koynunda.


Levent ÖZCAN.









24 Mart 2016 Perşembe

PAYDOS

Ismarlama şiirler yazarım.
Alın terim, bedenim işçi benim.
Ellerim kaba saba,
parmak boğumları nasırlarıyla,
kalemi sert tutar,
yüreğim ısmarlar,
ben yorgun, ben durgunum  ama
 yumuşacık şiirler düşünür,
bir kaç satır karalarım yinede,
emekten yana.

Karanlık Ege denizi aydınlanır,
adalar netleşir,
dalgalar susar.
Yıldızlarla ay , güneş olur.

kalemle kağıt buluşunca.
anca ben o zaman dinlenirim.

Levent ÖZCAN.


YARIM

Karşılıksız  aşk gibidir,
başlayıp ta bitirmediğim ,
Şiirlerim.

Levent ÖZCAN


Alınteri.



Kimimiz ana parası,
kimimiz baba parası,
kimimiz koca parası,
kimimiz karı parası,
kimimiz alın terimizi yeriz..

Ya şu ''devlet'' malını,
yiyenlere ne demeli.
Küfür etmekle,
bela okumakla,
hak aranmaz ki ........

Levent ÖZCAN

PARA

Kimimiz ana parası,
kimimiz baba parası,
kimimiz koca parası,
kimimiz karı parası,
kimimiz alnımızın hakkını yeriz..

Ya şu ''devlet'' malını,
yiyenlere ne demeli.
Küfür etmekle,
bela okumakla,
hak aranmaz ki ........

Levent ÖZCAN

15 Mart 2016 Salı

ÖLMEDİM

Bugün de ölmedim,,,
Ne  trafik kazası,
Ne geç gelen ambulanstan dolayı,
ne de hastahane kapısında.

Ölmedim diyorum size.
Ne maden işçisiyim,
yedi kat diplerde,
ne mülteciyim denizler üstünde.

Vatan sana,canım feda..
Kahpe kurşunlar yağmurunda
gencecik asker değilim,
polis değilim.

Kadın değilim koca elinde biçileyim
kız Öğrenci değilim ki,
taciz edileyim tecavüz edilip yakılayım
sonra da intihar edeyim.

Allah bilirim,kitap bilirim,
Mezhep bilirim, din bilirim
Önce insan diyen,
Alevi yoldaş değilim ki,
her cumadan sonra,katledileyim.

Okur değilim,yazar değilim,
hapislerde çürüyeyim.
gezici değilim, durağanım  ,
ya dayaktan yada yakın kurşundan öleyim.
yada ekmek alma yolunda çocuk bedenimle katledileyim.

Mitinglere katılmam garlar önünde,
Sultanahmette turist ,
Ankara'da yaşayan biri hiç değilim,
bombalar patlatılsın gözümün önünde.
Sonra da can derdine düşeyim.

Daha çok sebep  var ölmemem için,
makarnam midemde,
kömürüm sobamda 
oyum çantada keklik olduğu sürece.

Bana dokunmayan yılan bin yaşasın
der geçerim.
Dominik Cumhuriyetinde ki YARIŞMA!!!!
İle geçer gün ve gecelerim.

şiiri yazanın notu: (SENİN ALLAH BELANI VERSİN)

Levent ÖZCAN.


11 Mart 2016 Cuma

Kumsal

Ayaklarım toprak.
Lodosu,poyrazı akort eden,
iğde ağacı kadar ,
köksalmış.
Kumasalın  deniz kardeşliğine.

Umudu yudumlarken,
BULUT KAÇKINI GÜNEŞE KARŞI,
deniz yanıyor gözümde 
MASMAVİ.

Okaliptuslar var.
Sere serpe uzanmış kumsal patlarına ,
haşmetlik öğretiyor.
Diz kapaklarının kıvrımlarını görebiliyorum,
cüceleştirilmiş sarı yeşillerin.

Minicik, çocukluğumun çıplak ayak izlerini eziyorum,
burjuva arabamın  dört lastiği baklava desenli ağırlığıyla.
Beynim sosyalist.
söylemlerim sosyalist.
AMA,
eylemlerim,
yaşantım,
kahretsin
oldukça,
.......kapitalist....

Levent ÖZCAN


10 Mart 2016 Perşembe

Ne mavisine karışırım denizin,
ne negatif yüklü bulutuna gökyüzünün.

Yüreğim kan kırmızı,
avuçlarımda yılların açık sarısı nasırları,
geceleri çok ama çok sızlar.
Gözlerim kahverengi  imiş,
bana aynalar söyledi.
bunları.

Banane tepetaklak maviden.......
Denizzzdeennn banane!!!!
ben toprak rengindeyim.
Banane  negatif yüklü bulutundannnnn....
İçim ağlar ,nasırlarım sızlar ,
kendi kendinee....
taş gibi  dikilir günler ,
baş ucuma.
bir servi söyler  sonsuz devrimci türkümü,
gecelerin her soğuk rüzgar sövüşünde,
ışıklar içinde uyuduğum ebedi yurdumda.


Levent ÖZCAN.

Gözüm durgun bugün.
Hüznüm yorgun.
Alabildiğince,
takıştırdığım anlık gülümsemeli dakikalar bile,
7/24'mü kurtarmıyor.
Yazmanın sarhoşu olmalıyım.
Göğüs, kafes, can ritminde.
TEDİRGİNLİĞİN  KASVETLİ KRİZLERDEYİM.

Yakomoz parlaklığı. ay düşkünü,
mendireğe karşı yaslanmış,
tinsel düşüncelerden uzak,
metafizik direnişlerindeyim.
Varsa allah omzuma el kondursa ya.

Neden bu kadar şiddet,
neden bu kadar açlık
AÇIKLASANA
bana mendereğin kuytuluklarında.!!

Levent ÖZCAN.

7 Mart 2016 Pazartesi

Küfürün adını, günah koydunuz.
İçkinin adını haram.
Kul hakkı yemenin,
hırsızlığın,talanın,
siz de nedir acaba anlamı ?
Din sizin tekelinizde.
Ayetleri ayarla işine geldikçe yorumla yavrum yorumla.!!!
Git işine Be.........
Haram İçTiRip.
Günah işletme bana.........

Levent ÖZCAN.

ALINMA...

Her yazdığım şiiri,
Neden üstüne alınıyorsun ki ?
Dünyada ki tek kadın senmisin ki ?

Hadi küfür etsem isimsiz,
Karşılıksız uçsuz bucaksız aşkıma,
sitem yüklü cümlecikleri mıhlasam avazım çıktığı kadar.
o zaman üstüne alın.
Çünkü gocunursun,suçlusun.
Devlet dairesi gibi bürokrasi,
engelisin kalp ritimlerimde.
Aşkıma bugün git yarın gel dersin.

Kelebeğin  24 saatlik yaşamı gibi,
ölmeyecek gibi doğar,
her ölüm erken ölüm gibi,
kederlenmiş şiirler yazarım.
Tekrar yazıyorum ;
Mısralarımı üzerine alınma!!!
Ne ben Ademim,
Ne de sen Havva'sın,
Bu DÜNYADA........

Levent ÖZCAN.






SEVDALI

Biri denizde yaşar.
Biri karada.

Biri dalga sever.
Diğeri sarılmak ister.

Biri soğuk kanlı.
Diğeri sıcak kanlı.

Biri mevsim sevdalısı,
diğeri iklim hayranı.

Biri kıvrak, kuyruk canbazı,
Diğeri sabit, toprak durağanı.

Biri palazlanmayı bekler,
diğeri olgunlaşmayı.

Biri diğerinden,
Diğeri ötekinden habersizdir.,
Ama sevdalılardır, ölümüne birbirlerine,
HİÇ BİLMEDEN.HİÇ GÖRMEDEN.

Günü geldiğinde biri yakalanır,
Diğeri sıkılır.

Biri allı pullu,kılçıklı ,kemikli,
diğeri  saplı çekirdeksiz,çekirdekli.

Biri mangal, ızgara,buğulama,
Diğeri su ve buzla ,bir duble de yudumlama.

BİR MASADA İKİ SEVDALILARDIR ARTIK.
Biri rakıdır...........
Diğeri de BALIK.............

Levent ÖZCAN.






Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...