Yeri geldiğinde,
Yaz aylarında, kışı yaşatacaksın.
Dört mevsimi sana kabus kılanlara.
Benliğini anlık satmayacaksın,
Düzenin yalancı baharlarına.
Çiçeği sevenin baharı,
Yurdunu sevenin onurlu yaşam devrim sevdası hiç bitmez.......
Bunu sakın unutma...
Levent Özcan
25 Şubat 2016 Perşembe
DENİZ VE DEVRİM.
Kara kalemle yazıyorum seni şiir.
Deniz kenarındayım bil ki
Mayhoş,tembel bir günün
Ötelenen güneşin son çığlıklarında.
İçten içe içimi yakan, yudumladığım hüzünlerindeyimdir.
Sinirler harbindeyim.
Sinirler harbindeyim.
Ve Denizle yine birbirimize girmekteyiz.
Batının en batısında
Burjuva aydınlığındayım.
Ama sol görüşümle denizi yermekteyim.
Vede cebelleşmekteyim.
Vede cebelleşmekteyim.
''Atar tutarım seni.
Ey deniz
Bir elimle dalgalandırırım,
Diğer elimle karışlarım
Mavilik mahremini.''
Martı yoksa tükürürüm suratına.
Tekne,gemi,şilep yoksa,
Mavi gözlerinin en yakın görmelerini
ÇALARIM.
Seni rezil ederim Özgür gökyüzüne.
Seni Mavi öksüzü bırakırım.
Seni Mavi öksüzü bırakırım.
Seni bak Siyah kalemle yazıyorum.
Haddini bil....
Yaz dönemlerinde içine giren,
Bedenler şenliğinde ŞIMARMA.
Ukalaca gün batımlarında sarhoş eyleme gecemi.
Adın nice, DEVRİMCİ çocuklara verilmiş.
Bir Denizin tüketilmesi inan yetti bize
Solcu dalgalan ,halk ol,halkçı olarak hırçınlaş ,
Baş kaldır seni, yurdunu kirletenlere.
Ama...
DENİZ GEZMİŞ'e ihanet etme.
Doğanın kanunu evet biliyorum.
Dalgalanmalısın, öfkelenmelisin.
Karayel faşizmine,Poyraz faşizmine direnmelesin.
Hırçınlaşır alabora edersin,
Başın üstündeki canları derinliklerine çeker yok edersin.
Yapma..
Deniz Gezmiş'lere ihanet etme..
Ama şunu bil ki,
Sen kış ihanetinle,
Teninde ahşap yol alışlarda
Böyle olduğun sürece.
Yüzünde pervane izleri bırakan
Balıkçıya hakkını teslim et.
Ağlarını atacak böğrüne.
Milyonlarca ikliminin solungaçlı çiçeklerinden bir kaçını koparıp
Koparıp aile sofrasına koyacak.
Ya deniz çiçeklerini satacak başka başka anlık tokluk yapacak
Yada doğrudan çiçek sunacak çocuklarına.
Karınları doyacak.
Bizimde Denizimize ağ karelerine benzer GİBİ
Demir ağlar suratına kapandı.
Bizimde denizimin çiçekleri canı candan oldu
Büyük ağların kurşun yakasındaki urganlara BENZER GİBİ
Darağaçlarında nefesleri çalındı.
Bizimde çiçeklerimiz koparıldı hiç ummadığımız bahar sabahında.
Karşına geliyorsam her akşamüstü.
Bil ki Devrim sevdam içindir..
Ordular hedefiniz AK DENİZDİR diyen ATATÜRK'ü
Gözlerinin mavisine bakmak içindir.
Bizlerde Deniz ve Mavi çok anlamlıdır.
Büyük devrimlerin mavisi
Soluksuz bırakılan devrimcilerin sesi
Sende olduğu içindir.
Sana her akşamüstü gelişim. Karşında hüzünlenişim
Bu yüzdendir.
Levent ÖZCAN
Baş kaldır seni, yurdunu kirletenlere.
Ama...
DENİZ GEZMİŞ'e ihanet etme.
Doğanın kanunu evet biliyorum.
Dalgalanmalısın, öfkelenmelisin.
Karayel faşizmine,Poyraz faşizmine direnmelesin.
Hırçınlaşır alabora edersin,
Başın üstündeki canları derinliklerine çeker yok edersin.
Yapma..
Deniz Gezmiş'lere ihanet etme..
Ama şunu bil ki,
Sen kış ihanetinle,
Teninde ahşap yol alışlarda
Böyle olduğun sürece.
Yüzünde pervane izleri bırakan
Balıkçıya hakkını teslim et.
Ağlarını atacak böğrüne.
Milyonlarca ikliminin solungaçlı çiçeklerinden bir kaçını koparıp
Koparıp aile sofrasına koyacak.
Ya deniz çiçeklerini satacak başka başka anlık tokluk yapacak
Yada doğrudan çiçek sunacak çocuklarına.
Karınları doyacak.
Bizimde Denizimize ağ karelerine benzer GİBİ
Demir ağlar suratına kapandı.
Bizimde denizimin çiçekleri canı candan oldu
Büyük ağların kurşun yakasındaki urganlara BENZER GİBİ
Darağaçlarında nefesleri çalındı.
Bizimde çiçeklerimiz koparıldı hiç ummadığımız bahar sabahında.
Karşına geliyorsam her akşamüstü.
Bil ki Devrim sevdam içindir..
Ordular hedefiniz AK DENİZDİR diyen ATATÜRK'ü
Gözlerinin mavisine bakmak içindir.
Bizlerde Deniz ve Mavi çok anlamlıdır.
Büyük devrimlerin mavisi
Soluksuz bırakılan devrimcilerin sesi
Sende olduğu içindir.
Sana her akşamüstü gelişim. Karşında hüzünlenişim
Bu yüzdendir.
Levent ÖZCAN
22 Şubat 2016 Pazartesi
İLK ŞİİR.
İlk göz ağrım geldi şimdi aklıma.
Ah, ah ne yazışmıştık
Kelimeler heyecanı mısralar arzusu ile,
Kıta doğurmuştuk
Kandil ışığının kocaman gece gölgelerinden korkarak
Bembeyaz tenli sayfalara biz saklanmıştık.
Yüz hatları belirgenleşmiş yılllar yorgunu mimiklerle
Ama ilk günkü heyecanlarla,
Dertleştik be dostane.
Ben hiçbir şey okumadım ona ,ama!
Nasıllar diye
Kendisinden sonrakileri sordu bana.
Sanki hiç bilmiyormuşcasına.
Bırak sonrakileri,
Sen benim için ilktin dedim.
Hakkını yiyemem dedim.
Senin duygularını sık dişli berber tarağıyla ile tarayan
Cımbızla çeker gibi kelimelerinin hakkını veren
Ve seni çok seven
Yine aynı şairim dedim.
Nasıl yani diye sordu?
Beni çok seviyor hala belli
(içimden geçirdim benim de onu sevdiğim gibi)
Tükenmemişlikle hala direnmekteyken solgun sayfa yurduna
Karelenmiş satırlardan hala ilk günkü gibi meraklı idi.
Yok bir şey dedim öksüz omuz çekişimle,
Çocuk parmaklarım yok dedim (içimden)
Kalem tutan heyecanlarım titriyor inan,
Göğüs kafesimde hapsettiğim umudum diken diken diyemedim.
O her şeyi güzel görsün diye
Hiç bir kelime vurgumda açık vermedim.
Orta okul yaşlarımda o doğmuştu,
Üç-beş kat sakız gibi kireç yüklü kum gibi çok , sevgi düşlü,
Dört duvarlı özgürlüğümde
Gaipten aklıma düşen ses tonunda
Yazıvermiştim onu .
'' Haykırmaksa kelimeleri,
Sıvası dökülmüş duvarlara...
Tut badem çiçeği elime bir dem vur,
Güzelliğinle elim bahar bahar şiir yazsın.''
İlk göz ağrım işte.
Cümlesi bozuk ama Yüklemi DEVRİM,
Uçarı Özgür uyakta yazılmış bir şiirdi.
Külde beyazlamış fanilası hep, terli
Ayakları telaşlı, toz duman
Çocuktu
Oldukça nezle olmaya meğilli
Küçücük cümle dokunuşlu.
Ama yüreği her sabah kocaman doğan
Güneşten daha aydınlık
Duyguların uçsuz bucaksız söz ormanında
Minicik bir fidan gibi
2-3 mısra dalının gövermesiydi
İlk göz ağrım şiirim.
Levent ÖZCAN
Ah, ah ne yazışmıştık
Kelimeler heyecanı mısralar arzusu ile,
Kıta doğurmuştuk
Kandil ışığının kocaman gece gölgelerinden korkarak
Bembeyaz tenli sayfalara biz saklanmıştık.
Yüz hatları belirgenleşmiş yılllar yorgunu mimiklerle
Ama ilk günkü heyecanlarla,
Dertleştik be dostane.
Ben hiçbir şey okumadım ona ,ama!
Nasıllar diye
Kendisinden sonrakileri sordu bana.
Sanki hiç bilmiyormuşcasına.
Bırak sonrakileri,
Sen benim için ilktin dedim.
Hakkını yiyemem dedim.
Senin duygularını sık dişli berber tarağıyla ile tarayan
Cımbızla çeker gibi kelimelerinin hakkını veren
Ve seni çok seven
Yine aynı şairim dedim.
Nasıl yani diye sordu?
Beni çok seviyor hala belli
(içimden geçirdim benim de onu sevdiğim gibi)
Tükenmemişlikle hala direnmekteyken solgun sayfa yurduna
Karelenmiş satırlardan hala ilk günkü gibi meraklı idi.
Yok bir şey dedim öksüz omuz çekişimle,
Çocuk parmaklarım yok dedim (içimden)
Kalem tutan heyecanlarım titriyor inan,
Göğüs kafesimde hapsettiğim umudum diken diken diyemedim.
O her şeyi güzel görsün diye
Hiç bir kelime vurgumda açık vermedim.
Orta okul yaşlarımda o doğmuştu,
Üç-beş kat sakız gibi kireç yüklü kum gibi çok , sevgi düşlü,
Dört duvarlı özgürlüğümde
Gaipten aklıma düşen ses tonunda
Yazıvermiştim onu .
'' Haykırmaksa kelimeleri,
Sıvası dökülmüş duvarlara...
Tut badem çiçeği elime bir dem vur,
Güzelliğinle elim bahar bahar şiir yazsın.''
İlk göz ağrım işte.
Cümlesi bozuk ama Yüklemi DEVRİM,
Uçarı Özgür uyakta yazılmış bir şiirdi.
Külde beyazlamış fanilası hep, terli
Ayakları telaşlı, toz duman
Çocuktu
Oldukça nezle olmaya meğilli
Küçücük cümle dokunuşlu.
Ama yüreği her sabah kocaman doğan
Güneşten daha aydınlık
Duyguların uçsuz bucaksız söz ormanında
Minicik bir fidan gibi
2-3 mısra dalının gövermesiydi
İlk göz ağrım şiirim.
Levent ÖZCAN
21 Şubat 2016 Pazar
Sahil
Ve ben !
Dalgalarla koyunun koyusu sohbetteyim,
Her şeyleri umursadığım anlardayım.
Kaygım yok ki edebi şiir yazmak için
Tasalı değil, heyecanlı olarak,
Yüreğimin aşk cümlelerindeyim.
Yüzüme yağmur taneleri geliyor.
Tıpkı zoka yutmuş bir İstavrit gibi.
Titriyor bedenim.
ÜŞENGEÇ değilim ÜŞÜNGECİM,
Ne olurdu ki, şuan sarsaydın beni.
Hiç ama hiç titremezdim.
Levent ÖZCAN
Dalgalarla koyunun koyusu sohbetteyim,
Her şeyleri umursadığım anlardayım.
Kaygım yok ki edebi şiir yazmak için
Tasalı değil, heyecanlı olarak,
Yüreğimin aşk cümlelerindeyim.
Yüzüme yağmur taneleri geliyor.
Tıpkı zoka yutmuş bir İstavrit gibi.
Titriyor bedenim.
ÜŞENGEÇ değilim ÜŞÜNGECİM,
Ne olurdu ki, şuan sarsaydın beni.
Hiç ama hiç titremezdim.
Levent ÖZCAN
TERÖR.
Bombalar elden ele,
Terör hainliği İlden İle.
Cehennemin her türlüsü yaşatılıyor.
Bir zamanlar cennet olan ülkemde.
Bir ülkenin halk sahnesinde,
Bu kadar dram, bu kadar trajedi,
Neden ama hep hep sahnelenir.
Senaryoyu yazan belli,Yöneten belli.
AKtör belli,Figüran belli.
Kapatın perdeleri bu oyun bitsin.
Daha da ne BEKLENİYOR Kİ.!!!
Levent ÖZCAN.
Terör hainliği İlden İle.
Cehennemin her türlüsü yaşatılıyor.
Bir zamanlar cennet olan ülkemde.
Bir ülkenin halk sahnesinde,
Bu kadar dram, bu kadar trajedi,
Neden ama hep hep sahnelenir.
Senaryoyu yazan belli,Yöneten belli.
AKtör belli,Figüran belli.
Kapatın perdeleri bu oyun bitsin.
Daha da ne BEKLENİYOR Kİ.!!!
Levent ÖZCAN.
14 Şubat 2016 Pazar
12 Şubat 2016 Cuma
Ne yazarsan YAZ.
Düşüncelerim sana SERMAYE.
Bu gün seninim tüm benliğimle,
Curanın en tiz Sİ notasındayım
Özgürlük diye diye solcuyum nefesimle
Kalbinin sokaklarında seninle İNSANIM.
Etek giy kot giy hatta bikiniyle dolaş mısralarımda,
Dönüp bir kelimeni karalarsam şerefsizim şair değilim.
Çoşkun teninle canım benim
Gülü en güzel gören gözlerinle yaz
Baş parmağımla işaret parmağım arası
Ezik ama Onurlu duygularınla yaz.
Kalem sende ucu şiir dilli
Bembeyaz sayfada uçur gülüşlerini.
Bu gün senin izindeyim.,, haydi devrim yap edebiyatı parçala
Yaz yaz,, kışı,,,, karala öz geçmişinde: baharları eksiltme düşlerinde.
yaz yaz,,,,,
umutlarını dile getir be kadıncağızım.
Ne yazarsan
Düşüncelerim sana sermaye.
Levent ÖZCAN.
Düşüncelerim sana SERMAYE.
Bu gün seninim tüm benliğimle,
Curanın en tiz Sİ notasındayım
Özgürlük diye diye solcuyum nefesimle
Kalbinin sokaklarında seninle İNSANIM.
Etek giy kot giy hatta bikiniyle dolaş mısralarımda,
Dönüp bir kelimeni karalarsam şerefsizim şair değilim.
Çoşkun teninle canım benim
Gülü en güzel gören gözlerinle yaz
Baş parmağımla işaret parmağım arası
Ezik ama Onurlu duygularınla yaz.
Kalem sende ucu şiir dilli
Bembeyaz sayfada uçur gülüşlerini.
Bu gün senin izindeyim.,, haydi devrim yap edebiyatı parçala
Yaz yaz,, kışı,,,, karala öz geçmişinde: baharları eksiltme düşlerinde.
yaz yaz,,,,,
umutlarını dile getir be kadıncağızım.
Ne yazarsan
Düşüncelerim sana sermaye.
Levent ÖZCAN.
Bugün sohpetteyim.
Bildik tanıdık ortamdayım.
İsyanın,heybetin,ufukların büyümeyen hırçın çocuğu, dağlar,
Kim bilir kaç şairin şiir sermayesi ''deniz''.
Serseri kanat sarhoşu martılar.
En griden en grinin tonunda bulutlar.
Hepsi karşımda.
Yasaklanmış gri ton ovası gökyüzü
Sarı sicimlerini sarkıtan güneşim
Bordosu köpük köpük dalga dalga ve şilepler.
VE günün dijital 16.33'ü
Karşı yamaçlarda uyaksız bir şiir gibi yazılmış,
Çarpık çurpuk makiliklere kondurulmuş
Apartman yaşam can çekişleri
Bende tam iç dargınlığı şimdi.
Yazın tüm erotizmi ile avunan,
yapayalnız upuzun kumsalar.
Ve bu kumsalların mevsimlik müdavimleri
(Kumsal zambakları , kovalıklar , köpek dişi ayrıkları )
Ortası sarı polen kenarları beyaz melek kanatlı bodur papatyalar.
Boş Bira ,Şarap, Rakı (bilimum) ve içki şişeleri
VE BEN........
Koyunun koyusu SOHBETTEYİM.
Herşeylerin Umursandığı ANLARDAYIM.
Kaygım yok ki ŞİİR için
Tasa taşımam ama Çok heyecanlı olarak ben,
Yüreğimin DEVRİMCİSİYİM.
Gri Hakaretler tane tane yağmur igneleri acıtmakta yüzümü
Zoka yutmuş balık avazları gibi
Acı çekmekte mimiklerim.
Üşengeç değilim oysa,
Ama
ÜŞÜNGECİM şu anda.
BU BÜYÜK SOHPETTE,
Büyümeyen isyan dağlarının,
Ateşidir Harlanmış yüreğim.
Sen ve Şiir DERSENİZ,
Aynı yolda GEZMİŞ olan DENİZ gibiyim.
Martılar derseniz
Zülfü LİVANELİ gibi ürkek ve telaşlı
Gri bulutlar
ardındaki IŞIKSAÇAN gibi özgürüm.
Levent ÖZCAN.
Bildik tanıdık ortamdayım.
İsyanın,heybetin,ufukların büyümeyen hırçın çocuğu, dağlar,
Kim bilir kaç şairin şiir sermayesi ''deniz''.
Serseri kanat sarhoşu martılar.
En griden en grinin tonunda bulutlar.
Hepsi karşımda.
Yasaklanmış gri ton ovası gökyüzü
Sarı sicimlerini sarkıtan güneşim
Bordosu köpük köpük dalga dalga ve şilepler.
VE günün dijital 16.33'ü
Karşı yamaçlarda uyaksız bir şiir gibi yazılmış,
Çarpık çurpuk makiliklere kondurulmuş
Apartman yaşam can çekişleri
Bende tam iç dargınlığı şimdi.
Yazın tüm erotizmi ile avunan,
yapayalnız upuzun kumsalar.
Ve bu kumsalların mevsimlik müdavimleri
(Kumsal zambakları , kovalıklar , köpek dişi ayrıkları )
Ortası sarı polen kenarları beyaz melek kanatlı bodur papatyalar.
Boş Bira ,Şarap, Rakı (bilimum) ve içki şişeleri
VE BEN........
Koyunun koyusu SOHBETTEYİM.
Herşeylerin Umursandığı ANLARDAYIM.
Kaygım yok ki ŞİİR için
Tasa taşımam ama Çok heyecanlı olarak ben,
Yüreğimin DEVRİMCİSİYİM.
Gri Hakaretler tane tane yağmur igneleri acıtmakta yüzümü
Zoka yutmuş balık avazları gibi
Acı çekmekte mimiklerim.
Üşengeç değilim oysa,
Ama
ÜŞÜNGECİM şu anda.
BU BÜYÜK SOHPETTE,
Büyümeyen isyan dağlarının,
Ateşidir Harlanmış yüreğim.
Sen ve Şiir DERSENİZ,
Aynı yolda GEZMİŞ olan DENİZ gibiyim.
Martılar derseniz
Zülfü LİVANELİ gibi ürkek ve telaşlı
Gri bulutlar
ardındaki IŞIKSAÇAN gibi özgürüm.
Levent ÖZCAN.
7 Şubat 2016 Pazar
Gözler.
Günün
Göz bebeklerinde doğmasını,
Ve o anı izlemeyi çok isterdim.
Bayıltana kadar bak
Bayıltana kadar yak
Yak ki yandığım kadar sana
Harlasın ki aşkın içimde
Ve Seni çok seveyim.
Ben güneşi bir tek bilirdim.
Tepemden baktığın da
Buhar olurdu terim.
Emeğimle hevesimle ırgatsı günlerimde.
Kavruluncaya kadar ısırılırdı bedenim.
Bin işle, bir sitemle çalıştığımda
Günü birlik açlıklarımı yenerdim.
Şimdi iki güneş var sende,
Sabahları artık farklı doğuşumsun doğamda.
Bir bakışın Yaz.
Bir bakışın Kış
Usulca yan dönüp baktığım yatağımın sol yanında.
Seni izlerken
Nefesin senfonisinde.
Keman gibi keskin ama oldukça yürek dokunuşlu melodilerin,
Tatlı bir titreyiş sinsilesi kulaklarımda,
Küçücük burun deliklerinden bana sunulan.
Göz kapaklarının
İncecik kirpik ormanında
İp atıp hamak kurmak isterdim.
Uzanıp pür dikkat nöbet sakinliğinde
Rüyanda beni görüp,
Beni de uyutmanı beklerdim.
Benim hiçbir lüksüm olmadı ki
Bu yanmış yaşamımda
Beni seven kadın oldumu bilemem ki
Ama
Ben çok kadın sevdim .
Kendi kendime kurguladığım
Bu şiir DÜNYASINDA.
Levent ÖZCAN.
Göz bebeklerinde doğmasını,
Ve o anı izlemeyi çok isterdim.
Bayıltana kadar bak
Bayıltana kadar yak
Yak ki yandığım kadar sana
Harlasın ki aşkın içimde
Ve Seni çok seveyim.
Ben güneşi bir tek bilirdim.
Tepemden baktığın da
Buhar olurdu terim.
Emeğimle hevesimle ırgatsı günlerimde.
Kavruluncaya kadar ısırılırdı bedenim.
Bin işle, bir sitemle çalıştığımda
Günü birlik açlıklarımı yenerdim.
Şimdi iki güneş var sende,
Sabahları artık farklı doğuşumsun doğamda.
Bir bakışın Yaz.
Bir bakışın Kış
Usulca yan dönüp baktığım yatağımın sol yanında.
Seni izlerken
Nefesin senfonisinde.
Keman gibi keskin ama oldukça yürek dokunuşlu melodilerin,
Tatlı bir titreyiş sinsilesi kulaklarımda,
Küçücük burun deliklerinden bana sunulan.
Göz kapaklarının
İncecik kirpik ormanında
İp atıp hamak kurmak isterdim.
Uzanıp pür dikkat nöbet sakinliğinde
Rüyanda beni görüp,
Beni de uyutmanı beklerdim.
Benim hiçbir lüksüm olmadı ki
Bu yanmış yaşamımda
Beni seven kadın oldumu bilemem ki
Ama
Ben çok kadın sevdim .
Kendi kendime kurguladığım
Bu şiir DÜNYASINDA.
Levent ÖZCAN.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)