Edebiyat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Edebiyat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
21 Ağustos 2019 Çarşamba
DEĞER.
Benden İki yaş büyükler bir sene önce askere alınmış.
Ön cephelerde savaştıklarını ama er ama geç duyuyorduk.
..........
Babam orman işletmelerinde yetkiliydi.
Dağ yamacında genişçe bir kulübe de ailecek kalıyorduk.
Şanslıydık ! Devlet bize İnek bile vermişti.
Sütümüz, yoğurdumuz, peynirimiz eksik olmazdı.
Etrafımız elma ağaçlarıyla doluydu.
Kah ormanda kah elma bahçelerinde çalışıyorduk.
Toprak bereketliydi.
Kulübenin etrafında domates, biber bile yetiştiriyorduk.
______/
Alman ordularının Ukrayna'yı bir çırpıda teslim alıp iki dağ ötemize kadar geldiklerini biliyorduk.
Bir gün sonra çevrede konuşlanan seyyar Bolşevik birliği de apar topar gerisin geriye geri çekilip gözden kayboldu.
Kestiğimiz kütükleri, elma dolu kasaları her gün almaya gelen kamyon bile gelmedi.
İlçeye inemiyorduk. Tatar çocuklarını bile, Bolşevik'ler silah altına alıyordu.
______/
Kulübedeydik.
Araç sesi duyuldu.
Araba durdu.
Kapı çalındı.
Açtık.
Alman askeri ve bir Alman Teğmeni.
______/
Artık kütükleri ve elma dolu kasaları Almanlar alıyordu.
İneğimizi de aldılar.
Yokluk kıtlık çekmeye başladık.
Bir yıl böyle devam etti.
Moskova kapılarına dayanan, Kafkasya'ya tırmanan Alman ordusunun haberlerini duyuyorduk.
...........
Yine;
Kulübedeydik.
Araç sesi duyuldu.
Araba durdu.
Kapı çalındı.
Açtık.
Alman askeri ve bir Alman Teğmeni.
______/
Alman ordusu Kırım Tatar bölüğüne alındım !
Kara kıştı.
Buzlar çözülmedi ama Alman ordusu hem disiplin hemde takat yönünden çözüldü.
Hiç savaşmadım. Kafkasya sırtlarından gerisin geriye ta Sivastopul limanına kadar çekildik.
Annemi babamı kardeşlerimi hiç göremedim.!
Gemilere bindirdiler.
Bolşevik uçak saldırlarında batmaya ramak kala, Romanya kıyısına ulaştık.
Apar topar birlik olduk.
Başımızda Bir Alman Albay,
İstasyona ulaştık.
İstasyon ana baba günü gibiydi.
Yaralılar cesetler !
Trene bindirildik.
_____/
Orta ve sona yakın vagon, çatlamış çilek reçeli kavanozu gibi yoğun akışkan kıpkırmızıydı !
Ormana zor attık kendimizi.
Bolşevik uçakları, göz açıp kapatana kadar treni ateş topuna çevirdi.
İyice orman içine kaçtık.
Gece oldu.
Bir başka tren sesiyle toplandık .
Başımızda Albay acı frenle duran Trenin yanına koştuk.
Vagonlar asker doluydu.
Sabaha kadar Tren yolunu açtık.
Albay " 70 kilometre tren yolunu takip edin. Orada Ukrayna'dan gelen trene binerseniz burada yer yok" diyerek, Trene binip uzaklaştı.
( Daha sonraları öğrendim ki bizim birlikte bulananlardan bir grup, tren yolunu takip etmiş ve Ukrayna trenine ulaşmışlar. Albay da oradaymış bir başka birlik kıdemli Albayına " Birliğini terk edip bizi kendi başımıza bıraktı" diyerek bizim Albayı şikayet etmişler.. Kısa bir sorgulamadan sonra "O" Albay oracıkta kurşuna dizilmiş.)
______/
Ben ve benim gibiler korkudan tren yolunu takip etmedik. Orman dağlarını aşıp, sevkiyat yerine vardık.
(Dağ köylerinde Romen halkından zorla domuz yağı alarak ayakta durabildik. Huş ağacının kabuklarını yiyerek beslenen köy halkında kala kala domuz yağı kalmıştı. Diğer gıda ne varsa yoksa hepsine Alman ordusu el koymuştu.)
_____/
İstasyona vardık.
Bir çok birlik artıkları birleştirildi.
Yine,
Trenlere bindirildik.
Macaristan'a oradan da yer yer silah ve top sesleri eşliğinde Budapeşte'ye vardık.
Şehrin tam ortasından Tuna nehri geçiyor.
Batı tarafında biz, nehrin karşı tarafında Sırp partizanlar var.
İki gün öylece dinlendik.
Yeni birlik komutanımız: " sabah erkenden nehirin karşı kıyısına baskın yapacağız, herkes hazır olsun " dedi.
İlk defa hücuma katılacaktım. " Ah ulan Romanya da firar etseydim keşke dedim " . Ancak orada da Romen partizanlar vardı !
_____/
Nehirin ortasında ki adaya sızdık.( Margarit adası).
Her şey sakindi.
Yavaşça ilerliyorduk ki :
Birden karşıdan gelen yoğun makineli tüfekle en önde ki birlik komutanının biçildiğini gördüm.
Sol omzumda bir sıcaklık hissettim.
Sonrası kocaman karanlık.
_____/
Gözlerimi acı ile açtım.
Vurulmuştum.
Sol yanım sarılı, sarsıntıyla sallanıyordum.
Etrafım inleyen, ağlayan askerle doluydu.
Belli ki yaralı trenindeyim.
Tekrar bayılmışım.
_____/
Avusturya-Alman sınırında zamanında Yahudi zenginlerinin dağ evi olarak kullandıkları villalara yerleştirildik.
Sarışın mavi gözlü Alman hemşire kaldığımız villada ki yaralı askerlerle ilgileniyordu.
Savaşın sona erdiğini, Hitler'in öldüğünü, Bolşeviklerin Berlin'i aldığını o hemşireden öğrendim.
_____/
Kırım Tatar'ıydım.
Ama öyle ama böyle Alman ordusu mensubu olsam da sonuçta Sovyet vatandaşıydım.
Bolşeviklerin ben ve benim gibilere neler yapacağını düşünmek bile istemiyordum.
Eski kuvvetim yerine geliyordu.
Tedavi için Almanya'ya gönderileceğimizi öğrendim.
Ve tabii orada sorguya çekilecektik.
Nakil Treninin penceresinden kafa kağıtlarımın hepsini attım.
Sarışın hemşire yardımıyla vagon yaralı kayıt defterini de bir şekilde yok ettik.
Tek tesellim gideceğimiz yerde Amerikan kuvvetlerinin olacağını biliyor olmamdı.
_____/
Nünberberg'te yarı açık bir kampa yerleştirildik.
Amerikalı askerler gözetimindeydik.
Sorguya alındım.
"Kırımda yaşayan Tatarım.
Alman ordusu tarafından.
Zorla çalıştırılmak için esir alındım.
Budapeşte de vuruldum" dedim.
_____/
_____/
" Seni nereye gönderilim" diye sordu masa başında oturan Amerikan Binbaşısı.
" İstersen Kanada, Amerika, İngiltere, yada burada Almanya da kal "
Savaş daha sıcaktı.
Nice vahşeti görmüştüm.
Türkiye savaşa girmemişti.
"Bolşeviklere beni vermeyin" dedim.
" Ben Türkiye'ye gitmek istiyorum. "
O karmaşa da kayıtları irdelemediler.
Kafa kağıdım yerine beyanıma göre ismimin karşısına TURKEY yazdı, Amerikalı Binbaşı.
Antlaşmalar gereği işe yerleştirilmek ve iskan sağlanması garantisi ile İzmir'e gönderildim.
______/
Evlendim.
Çocuklarım oldu.
Devlet Kara yollarında çalışıyordum.
Yıl 1972.
Bursa'dan biri tayin olarak geldi ekibimize.
O da, Kırım Tatar'ımış.
0 da, Alman ordusuna alınmış.
O da, bir yolunu bulup kendini Türkiye'ye göndertmiş !
"Sen Alman Hükümetinden Alman ordusunda görev yaptığın için maaş alıyor musun" diye sordu bana.
" Ne maaşı ? Hem ben Kırım'dan geldiğim anlaşılmasın diye yaralı vagonunda ki kayıt defterlerini yok ettim" dedim.
Kendisinin nasıl müracaat ettiğini uzun uzun anlattı. " Yinede sen git " ısrarlarını sürdürdü.
________/
Alsancak'ta Alman konsolosluk binasına girdim. Sekretere başımdan geçenleri anlattım. Sekreter "Biraz bekleyin" diyerek yanımdan ayrıldı. Bir süre sonra geldi ve " Konsolos Bey sizinle görüşmek istiyor" dedi. Beraberce Konsolosun odasına girdik. Ben anlattım sekreter tercüme etti. Konsolosun yaralandığım yeri görmek istediğini söyledi. Gömleğimi çıkardım. Sol omzumda ki yara izini gösterdim. Beni Varyant da ki hastahaneye göndereceklerini oradan gelen rapora göre de bana haber vereceklerini söylediler. ( İki adımlık yer tutarı taksi ücretini de verdiler !)
______/
Altı ay sonra yazı ile beni Konsolosluğa çağırdılar. Askeri arşivleri taradıklarını ve Avusturya'ya kadar olan bölümden sonra ki kayıtlara ulaşamadıklarını belirttiler. Ben de o kayıtları bilerek yok ettiğimi eğer Sovyetler Birliğine geri gidersem, Bolşeviklerin beni öldürmesinden korktuğumu söyledim.
_______/
Ziraat Bankasında hesap açıp gelmemi söylediler. Hemen gittim hesap açtım. Hesap numaramı aldılar. Önce toplu bir paranın geleceğini (geçmiş yıllara ait) daha sonra her ayın şu gününün de şu kadar Mark yatacaktır deyip bana teşekkür edip veda ettiler.
_______/
- Yapma ya ?!!!
Yaaa. Hani bana sorup duruyon ya,
" Enver Amca 69 Model bu külüstür Ford arabayı kullanmasan da her gün neden bir yerlerini tamir ediyorsun diye. " İşte bu arabayı 1972 yılında Alman Hükümetinin gönderdiği birikmiş para ile aldım." Bu arabada Anne-Baba Kardeş-Memleket hasreti var. Ben ölene kadar bu araba burada kalacak.....
Allah rahmet eylesin Enver Amca.
(Arabası yok şimdi sokakta)
Levent ÖZCAN.
1969 Model Alman Ford'u satın aldım.
Ön cephelerde savaştıklarını ama er ama geç duyuyorduk.
..........
Babam orman işletmelerinde yetkiliydi.
Dağ yamacında genişçe bir kulübe de ailecek kalıyorduk.
Şanslıydık ! Devlet bize İnek bile vermişti.
Sütümüz, yoğurdumuz, peynirimiz eksik olmazdı.
Etrafımız elma ağaçlarıyla doluydu.
Kah ormanda kah elma bahçelerinde çalışıyorduk.
Toprak bereketliydi.
Kulübenin etrafında domates, biber bile yetiştiriyorduk.
______/
Alman ordularının Ukrayna'yı bir çırpıda teslim alıp iki dağ ötemize kadar geldiklerini biliyorduk.
Bir gün sonra çevrede konuşlanan seyyar Bolşevik birliği de apar topar gerisin geriye geri çekilip gözden kayboldu.
Kestiğimiz kütükleri, elma dolu kasaları her gün almaya gelen kamyon bile gelmedi.
İlçeye inemiyorduk. Tatar çocuklarını bile, Bolşevik'ler silah altına alıyordu.
______/
Kulübedeydik.
Araç sesi duyuldu.
Araba durdu.
Kapı çalındı.
Açtık.
Alman askeri ve bir Alman Teğmeni.
______/
Artık kütükleri ve elma dolu kasaları Almanlar alıyordu.
İneğimizi de aldılar.
Yokluk kıtlık çekmeye başladık.
Bir yıl böyle devam etti.
Moskova kapılarına dayanan, Kafkasya'ya tırmanan Alman ordusunun haberlerini duyuyorduk.
...........
Yine;
Kulübedeydik.
Araç sesi duyuldu.
Araba durdu.
Kapı çalındı.
Açtık.
Alman askeri ve bir Alman Teğmeni.
______/
Alman ordusu Kırım Tatar bölüğüne alındım !
Kara kıştı.
Buzlar çözülmedi ama Alman ordusu hem disiplin hemde takat yönünden çözüldü.
Hiç savaşmadım. Kafkasya sırtlarından gerisin geriye ta Sivastopul limanına kadar çekildik.
Annemi babamı kardeşlerimi hiç göremedim.!
Gemilere bindirdiler.
Bolşevik uçak saldırlarında batmaya ramak kala, Romanya kıyısına ulaştık.
Apar topar birlik olduk.
Başımızda Bir Alman Albay,
İstasyona ulaştık.
İstasyon ana baba günü gibiydi.
Yaralılar cesetler !
Trene bindirildik.
_____/
Orta ve sona yakın vagon, çatlamış çilek reçeli kavanozu gibi yoğun akışkan kıpkırmızıydı !
Ormana zor attık kendimizi.
Bolşevik uçakları, göz açıp kapatana kadar treni ateş topuna çevirdi.
İyice orman içine kaçtık.
Gece oldu.
Bir başka tren sesiyle toplandık .
Başımızda Albay acı frenle duran Trenin yanına koştuk.
Vagonlar asker doluydu.
Sabaha kadar Tren yolunu açtık.
Albay " 70 kilometre tren yolunu takip edin. Orada Ukrayna'dan gelen trene binerseniz burada yer yok" diyerek, Trene binip uzaklaştı.
( Daha sonraları öğrendim ki bizim birlikte bulananlardan bir grup, tren yolunu takip etmiş ve Ukrayna trenine ulaşmışlar. Albay da oradaymış bir başka birlik kıdemli Albayına " Birliğini terk edip bizi kendi başımıza bıraktı" diyerek bizim Albayı şikayet etmişler.. Kısa bir sorgulamadan sonra "O" Albay oracıkta kurşuna dizilmiş.)
______/
Ben ve benim gibiler korkudan tren yolunu takip etmedik. Orman dağlarını aşıp, sevkiyat yerine vardık.
(Dağ köylerinde Romen halkından zorla domuz yağı alarak ayakta durabildik. Huş ağacının kabuklarını yiyerek beslenen köy halkında kala kala domuz yağı kalmıştı. Diğer gıda ne varsa yoksa hepsine Alman ordusu el koymuştu.)
_____/
İstasyona vardık.
Bir çok birlik artıkları birleştirildi.
Yine,
Trenlere bindirildik.
Macaristan'a oradan da yer yer silah ve top sesleri eşliğinde Budapeşte'ye vardık.
Şehrin tam ortasından Tuna nehri geçiyor.
Batı tarafında biz, nehrin karşı tarafında Sırp partizanlar var.
İki gün öylece dinlendik.
Yeni birlik komutanımız: " sabah erkenden nehirin karşı kıyısına baskın yapacağız, herkes hazır olsun " dedi.
İlk defa hücuma katılacaktım. " Ah ulan Romanya da firar etseydim keşke dedim " . Ancak orada da Romen partizanlar vardı !
_____/
Nehirin ortasında ki adaya sızdık.( Margarit adası).
Her şey sakindi.
Yavaşça ilerliyorduk ki :
Birden karşıdan gelen yoğun makineli tüfekle en önde ki birlik komutanının biçildiğini gördüm.
Sol omzumda bir sıcaklık hissettim.
Sonrası kocaman karanlık.
_____/
Gözlerimi acı ile açtım.
Vurulmuştum.
Sol yanım sarılı, sarsıntıyla sallanıyordum.
Etrafım inleyen, ağlayan askerle doluydu.
Belli ki yaralı trenindeyim.
Tekrar bayılmışım.
_____/
Avusturya-Alman sınırında zamanında Yahudi zenginlerinin dağ evi olarak kullandıkları villalara yerleştirildik.
Sarışın mavi gözlü Alman hemşire kaldığımız villada ki yaralı askerlerle ilgileniyordu.
Savaşın sona erdiğini, Hitler'in öldüğünü, Bolşeviklerin Berlin'i aldığını o hemşireden öğrendim.
_____/
Kırım Tatar'ıydım.
Ama öyle ama böyle Alman ordusu mensubu olsam da sonuçta Sovyet vatandaşıydım.
Bolşeviklerin ben ve benim gibilere neler yapacağını düşünmek bile istemiyordum.
Eski kuvvetim yerine geliyordu.
Tedavi için Almanya'ya gönderileceğimizi öğrendim.
Ve tabii orada sorguya çekilecektik.
Nakil Treninin penceresinden kafa kağıtlarımın hepsini attım.
Sarışın hemşire yardımıyla vagon yaralı kayıt defterini de bir şekilde yok ettik.
Tek tesellim gideceğimiz yerde Amerikan kuvvetlerinin olacağını biliyor olmamdı.
_____/
Nünberberg'te yarı açık bir kampa yerleştirildik.
Amerikalı askerler gözetimindeydik.
Sorguya alındım.
"Kırımda yaşayan Tatarım.
Alman ordusu tarafından.
Zorla çalıştırılmak için esir alındım.
Budapeşte de vuruldum" dedim.
_____/
_____/
" Seni nereye gönderilim" diye sordu masa başında oturan Amerikan Binbaşısı.
" İstersen Kanada, Amerika, İngiltere, yada burada Almanya da kal "
Savaş daha sıcaktı.
Nice vahşeti görmüştüm.
Türkiye savaşa girmemişti.
"Bolşeviklere beni vermeyin" dedim.
" Ben Türkiye'ye gitmek istiyorum. "
O karmaşa da kayıtları irdelemediler.
Kafa kağıdım yerine beyanıma göre ismimin karşısına TURKEY yazdı, Amerikalı Binbaşı.
Antlaşmalar gereği işe yerleştirilmek ve iskan sağlanması garantisi ile İzmir'e gönderildim.
______/
Evlendim.
Çocuklarım oldu.
Devlet Kara yollarında çalışıyordum.
Yıl 1972.
Bursa'dan biri tayin olarak geldi ekibimize.
O da, Kırım Tatar'ımış.
0 da, Alman ordusuna alınmış.
O da, bir yolunu bulup kendini Türkiye'ye göndertmiş !
"Sen Alman Hükümetinden Alman ordusunda görev yaptığın için maaş alıyor musun" diye sordu bana.
" Ne maaşı ? Hem ben Kırım'dan geldiğim anlaşılmasın diye yaralı vagonunda ki kayıt defterlerini yok ettim" dedim.
Kendisinin nasıl müracaat ettiğini uzun uzun anlattı. " Yinede sen git " ısrarlarını sürdürdü.
________/
Alsancak'ta Alman konsolosluk binasına girdim. Sekretere başımdan geçenleri anlattım. Sekreter "Biraz bekleyin" diyerek yanımdan ayrıldı. Bir süre sonra geldi ve " Konsolos Bey sizinle görüşmek istiyor" dedi. Beraberce Konsolosun odasına girdik. Ben anlattım sekreter tercüme etti. Konsolosun yaralandığım yeri görmek istediğini söyledi. Gömleğimi çıkardım. Sol omzumda ki yara izini gösterdim. Beni Varyant da ki hastahaneye göndereceklerini oradan gelen rapora göre de bana haber vereceklerini söylediler. ( İki adımlık yer tutarı taksi ücretini de verdiler !)
______/
Altı ay sonra yazı ile beni Konsolosluğa çağırdılar. Askeri arşivleri taradıklarını ve Avusturya'ya kadar olan bölümden sonra ki kayıtlara ulaşamadıklarını belirttiler. Ben de o kayıtları bilerek yok ettiğimi eğer Sovyetler Birliğine geri gidersem, Bolşeviklerin beni öldürmesinden korktuğumu söyledim.
_______/
Ziraat Bankasında hesap açıp gelmemi söylediler. Hemen gittim hesap açtım. Hesap numaramı aldılar. Önce toplu bir paranın geleceğini (geçmiş yıllara ait) daha sonra her ayın şu gününün de şu kadar Mark yatacaktır deyip bana teşekkür edip veda ettiler.
_______/
- Yapma ya ?!!!
Yaaa. Hani bana sorup duruyon ya,
" Enver Amca 69 Model bu külüstür Ford arabayı kullanmasan da her gün neden bir yerlerini tamir ediyorsun diye. " İşte bu arabayı 1972 yılında Alman Hükümetinin gönderdiği birikmiş para ile aldım." Bu arabada Anne-Baba Kardeş-Memleket hasreti var. Ben ölene kadar bu araba burada kalacak.....
Allah rahmet eylesin Enver Amca.
(Arabası yok şimdi sokakta)
Levent ÖZCAN.
1969 Model Alman Ford'u satın aldım.
19 Ağustos 2019 Pazartesi
meşeler çamlar sincaplar
küskünlüğü
uzak kuş kanadı görünmez bulut
üzüntüsü
bitmeyecek bu yeşilinin
türküsü
bitmeyecek bu direnişin
öyküsü
bilebildin mi
duya bildin mi
görebildin mi
hissede bildin mi dünler
insanlar kadar acıdayız
hatırlayamayazsın bizi yarınlar
şimdi görünmeyecek kadar yalnızız
yaprak dal gövde çaresiz.
kaçamaz kök yerli yerinde
altında altın yem yeşillik artık heybetsiz
direnemez özgürlük PARA sevdalı kapitalizme
bilebildin mi
duya bildin mi
göre bildin mi
hissede bildin mi dünler
insanlar kadar acıdayız
hatırlayamayacaksın bizi yarınlar
şimdi görünmeyecek kadar yalnızız
toprak su hava incelik
mabedimiz tertemiz
sohbetimiz görsellik
sonumuz çaresizlik
bitmeyecek bu yeşilinin
türküsü
bitmeyecek bu direnişin
öyküsü
Levent ÖZCAN
küskünlüğü
uzak kuş kanadı görünmez bulut
üzüntüsü
bitmeyecek bu yeşilinin
türküsü
bitmeyecek bu direnişin
öyküsü
bilebildin mi
duya bildin mi
görebildin mi
hissede bildin mi dünler
insanlar kadar acıdayız
hatırlayamayazsın bizi yarınlar
şimdi görünmeyecek kadar yalnızız
yaprak dal gövde çaresiz.
kaçamaz kök yerli yerinde
altında altın yem yeşillik artık heybetsiz
direnemez özgürlük PARA sevdalı kapitalizme
bilebildin mi
duya bildin mi
göre bildin mi
hissede bildin mi dünler
insanlar kadar acıdayız
hatırlayamayacaksın bizi yarınlar
şimdi görünmeyecek kadar yalnızız
toprak su hava incelik
mabedimiz tertemiz
sohbetimiz görsellik
sonumuz çaresizlik
bitmeyecek bu yeşilinin
türküsü
bitmeyecek bu direnişin
öyküsü
Levent ÖZCAN
13 Ağustos 2019 Salı
KONSER
36 tane siyah.
52 tane beyaz.
Tuş...
/
LA ile başlar DO ile biter.
DO dan sonra ki tuşa ve ilk LA tuşuna bastın mı.
Çok seslidir....
Oktav olur çift tını verir.
Temel yedi nota yanında
Diyezi var Bemolü var.
88 Adet tuş....
Abonoz ağacının bir kolu eder.
/
Gövdesi ve parçaları için,
Ayrı ayrı
çam
kestane
ladin
akçaağaç
top yekun hepsini toplasan anca bir ağaç eder.
/
1700 yılı içinde İtalya'da Arptan esinlenilerek icat edilmiş.
.....
Matematik gibidir Müzik.
Notaları:
Topla-çıkar, böl-çarp.
Ruhunun ufuklarını keşfedersin.
Ve evrenseldir müzik. zaman geçtikçe klasikleşir.
Ne formülü unutulur nede besteleyeni de.
______/
Mozart, Bethoveen, Bach'a inat;
" Her şey olabilirsiniz ama sanatçı olamazsınız ! " diyen Mustafa Kemal ATATÜRK'ün
fikirlerinin temsilcisi: Dünyaca ünlü Piyanist Fazıl SAY .....
Topu topu bir ağaç bile etmeyen Piyanosu ile......
Yüz binlerce katledilen,
Milyonlarca katledilmeyi bekleyen ağaçlara,
Havamıza, suyumuza sahip çıkmak için.
18 Ağustos gecesi KAZ DAĞLARIN da.
_______/
Hiç bir nota bilmeyen,
kalem alıp söz yazamayan
yeri geldiğinde;
Vatan vatan diye inleyip,
10-15 festivalde sahne kapan,
Ya kadın yada adam aşk çaresizliğini
yıllarca döndürüp durup sözüm ona şarkı yapan !
Şarkıcı takımı nerede ?
_______/
Fazıl Say bunların topuna 88 tuşla basar.
(Basar da bu şarkıcı takımından bi OKTAV olmaz.)
Levent ÖZCAN
11 Ağustos 2019 Pazar
KURBANLIK
Yıl falan yok...
Tarihe kafa yormaya gerek yok...
Rumlar bi adaya çekiliyor bi geri geliyorlar.
En son gelişleri kalıcı gibi...
İzmir işgal edileli bir seneyi geçmiş,Yunan Ankara'nın kapısına dayanmıştır
______/
Meşe palamutları,Pamuk haralları haftanın üç günü dolu dolu karşı adaya gider. Gerisin geriye gelen vapurlar; insan asker ve cephane ile dönerler.
İlçenin küçük limanı çok yoğundur.
Türk balıkçılar ezile sıkıla kıyılardan balık tutarlar.Kayıklarının fazla açılmasına izin verilmez.
_____ /
Bir Said vardır.
Simsiyahtır,.....
Teni Türk tenine benzemez.
Kanı Türk kanı değildir damarlarında ki.
---"Ataları Afrika'dan Mısır'a satmışlar oradan da buraya gelmişiz" der.---
Balıkçıdır çoğu zaman, mesleği sorulunca hamalım der.
______/
Gündüzleri çok fark edilir de geceleri karanlık gibi zifir dir.
______/
Ali Çetinkaya Ayvalık'ta direnir Yunan'a.
Ancak fazla duramaz karşılarında. Kozak Yaylasına kadar çekilir.
Bergama'yı tepeden savunur, ani baskınlarla düşmana zarar verir.
______/
***! Gündüzleri çok fark edilir Said ama geceleri karanlık gibi zifirdir.!***
Kimse görmez onu geceleri.
Sabah sorarlar --- Neredeydin diye.--
---- Ben anca gündüzleri göze batarım der--- ve güler geçer..
_____/
Kurtuluş umudunu yaşamaktadır.
Mustafa Kemal adını duymuştur.
_____/
Bir Said vardır.
Simsiyahtır.
Teni Türk tenine benzemez.!
Kanı kıpkızıldır ama Türk kanına benzemez !
_____/
Geceleri 30 Km yol yürür, katar kendini Kozak yaylasına.
Bilgi verir Yunan'dan. Gerekirse çatışır Ali Çetinkaya yanında.
Gündüzleri fark edilir, adresi hep belli hep ilçe iskelesidir.
______/
İhbar edilir.
Yakalanır.
İşkenceler görür.
Ser verir sır vermez Said.
Satmaz Kurtuluşunu.
______/
Kurban Bayramı sabahıdır...
Elleri zincirli, boynunda tasma !
Ayaklarına NAL çakmışlardır.
Yürütürler Dikili Sokaklarında..
Koyun boğazlamakla meşgul halk,
Öylece bakar durur.
_____/
Teni Türk değil,
Kanı Türk değil,
Ser verir, sır vermez Arap Said.
SATMAZ KURTULUŞUNU ..!
Sülüklü Çeşme başında CAN verir.
............
Kurbanlık böyle bir şey işte...
Ruhun Şad Olsun
Nallı Arap Said....
Levent ÖZCAN
Etiketler:
Alınteri,
ALTIN,
Amatör şiir,
Doğa katliamı,
Edebiyat,
IŞIKSAÇAN,
Kaz dağları,
Köşe yazısı,
Kurtuluş savaşı,
Levent ÖZCAN,
NAZIM HİKMET,
şiir. Günlük yazılar
8 Ağustos 2019 Perşembe
DOĞMAK
__bilmek için
okumak gerek
_inanmak için
_____devrimci
_____hak için
vasıfsız sermayedara
mücadeleci olmak gerek
yağmur olmak gerek
_____can vermek için
orman olabilmek için
___fidan olmak gerek
upuzun gök olmak gerek
______özgür düşüncelere
faşist zorbalara ulaşsın diye
___________(meydanlarda)
marşlara türkülere tını olmak gerek
________ve doğmak gerek
_emekçi anadan babadan
_anafikir solcu olabilmekte
_karanlıktan doğmak gerek
iki damla saf çığlıkla karışık
__Bahşettiği Cumhuriyetinde
_(riyadan uzak aslına sadık)
ana fikir ATATÜRK'çü olabilmekte
Levent Özcan
okumak gerek
_inanmak için
_____devrimci
_____hak için
vasıfsız sermayedara
mücadeleci olmak gerek
yağmur olmak gerek
_____can vermek için
orman olabilmek için
___fidan olmak gerek
upuzun gök olmak gerek
______özgür düşüncelere
faşist zorbalara ulaşsın diye
___________(meydanlarda)
marşlara türkülere tını olmak gerek
________ve doğmak gerek
_emekçi anadan babadan
_anafikir solcu olabilmekte
_karanlıktan doğmak gerek
iki damla saf çığlıkla karışık
__Bahşettiği Cumhuriyetinde
_(riyadan uzak aslına sadık)
ana fikir ATATÜRK'çü olabilmekte
Levent Özcan
Etiketler:
.ORHAN VELİ,
Alınteri,
AMATÖR ŞİİR .ORHAN VELİ,
CHP,
Deniz GEZMİŞ. Şiir. ANCONOZ,
Edebiyat,
Emekçi,
günlük yazılar,
IŞIKSAÇAN,
Kaz dağları,
Levent ÖZCAN,
serinmavi,
şiir,
ŞİİR DÜNYASI
1 Ağustos 2019 Perşembe
Particilik.
Karartma uygulanıyor.
Köyün minaresinden Uzatmalı Çavuş şunu haykırdı:
'Tüm Ahali evlerinde, çardaklarında lambalarını gün batımından/doğumuna kadar yakmayacaktır. '
Alman keşif uçakları karşı adadan zamanlamasız havalanıyor gökyüzünde bir-iki tur atıyor sonra gözden kayboluyor.Geceleri ise sesleri ve ışıkları fark edilebiliyordu.
- Ulen sen Nazi misin ?
Jandarma tarafından sarılan çardaktan çocuk sesleri, bağırtılar, ağlaşmalar...
Tütün tarlaları arasında ki toprak yolda: önde uzun boylu iri yarı adam elleri bağlı, arkasında bir jandarma Çavuşu ve 3 jandarma eri gözden kaybolup gitti.
Rumların bir zamanlar gümrük binası olarak kullandığı oda binadan 2 darp sesi ve acı inleme sesi....!
- Ulen yok çocuğum ateşlendi, yok tütün diziyorduk çardakta. Ulen ! Demedik mi lambalar yakılmayacak ... İki dipçik sana ders olsun yürü git evine...
Yıl 1943 lü yıllardı. Almanlar Yunanistan'ın her yerini zapt etmişti.İzmir'in deniz kenarında bulunan bir köyünde yaşanmıştı bu olay.
...
Türkiye ilk defa çok partili seçime giriyor. El amblemi olan Demokrat Parti ile, Altı ok amblemi olan Cumhuriyet Halk Partisi, hükümet olmak için yarışacak.
- Bak Hanım Altı oka basıcan mührü.!
...
Altı ok yerine, El Ambleminin altına hata ile mührü basan hanımı ile tütün hasadı bitene kadar ( 3 ay) doğru düzgün konuşmadı; 1943 yılında jandarmadan 2 dipçik yiyen adam.
.....
Ne toprakçılık, ne hemşehrilik !
İzmir'lilerin CHP'liliği böyle bir şey işte...
Levent ÖZCAN
Köyün minaresinden Uzatmalı Çavuş şunu haykırdı:
'Tüm Ahali evlerinde, çardaklarında lambalarını gün batımından/doğumuna kadar yakmayacaktır. '
Alman keşif uçakları karşı adadan zamanlamasız havalanıyor gökyüzünde bir-iki tur atıyor sonra gözden kayboluyor.Geceleri ise sesleri ve ışıkları fark edilebiliyordu.
- Ulen sen Nazi misin ?
Jandarma tarafından sarılan çardaktan çocuk sesleri, bağırtılar, ağlaşmalar...
Tütün tarlaları arasında ki toprak yolda: önde uzun boylu iri yarı adam elleri bağlı, arkasında bir jandarma Çavuşu ve 3 jandarma eri gözden kaybolup gitti.
Rumların bir zamanlar gümrük binası olarak kullandığı oda binadan 2 darp sesi ve acı inleme sesi....!
- Ulen yok çocuğum ateşlendi, yok tütün diziyorduk çardakta. Ulen ! Demedik mi lambalar yakılmayacak ... İki dipçik sana ders olsun yürü git evine...
Yıl 1943 lü yıllardı. Almanlar Yunanistan'ın her yerini zapt etmişti.İzmir'in deniz kenarında bulunan bir köyünde yaşanmıştı bu olay.
...
Türkiye ilk defa çok partili seçime giriyor. El amblemi olan Demokrat Parti ile, Altı ok amblemi olan Cumhuriyet Halk Partisi, hükümet olmak için yarışacak.
- Bak Hanım Altı oka basıcan mührü.!
...
Altı ok yerine, El Ambleminin altına hata ile mührü basan hanımı ile tütün hasadı bitene kadar ( 3 ay) doğru düzgün konuşmadı; 1943 yılında jandarmadan 2 dipçik yiyen adam.
.....
Ne toprakçılık, ne hemşehrilik !
İzmir'lilerin CHP'liliği böyle bir şey işte...
Levent ÖZCAN
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)